Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/716 E. 2022/109 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/716 Esas
KARAR NO: 2022/109
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2019
KARAR TARİHİ: 15/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekilinin — dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin— işlettiğini, piyasadaki rayiç bedeller düşünüldüğünde pahalı modeller bulunduran bu ürünlerin satışıyla kazanç elde eden bir işletmeci olduğunu, Söz konusu işletmesinin bulunduğu — — isimli işletmenin tadilatı nedeniyle, müvekkilinin işletmesi önünde bulunan —- itibariyle yünlü olduğu, toz tutmuş olup satılamaz noktaya geldiğini, Konuya ilişkin zararın tanzimi için —- dosyası kapsamında ilamsız icra takibine girişildiğini, devamla ödeme emrinin tebliğiyle borçlu — tarafından borca ve yetkiye itiraz edildiğini, daha sonra yapılan araştırma ile — verildiğinin öğrenildiğini, zararın tespiti ve tanzimi için ilgili iki tarafa da huzurdaki davayı açma gereği doğduğunu, Yapılan bu tadilatların ne yazık ki — açık olduğu saatlerde yapıldığını, Konuya ilişkin —-geçtiği, bu tadliatların — iken yapılması yönündeki talebini müvekkilin —ilettiğini, —- olmadığını ve herhangi bir uyarı da yapmadığını, Dolayısıyla davalılarda kendi iradeleri ile — yapan —-düşünmeyerek, —- olduğu saatlerde tadilatı gerçekleştirdiklerini, Tadilatın da oldukça uzun sürdüğünü ve her gün müvekkilin, aynı — olduğunu, bu durumun müvekkilini ciddi maddi kayba sürüklediğini, alınan ürünler zedelendiğinden dışarıda sergileyemez olduğunu ve bir çok ürünü iade edildiğini, hem satış sayısında düşüklük hem ürünlerdeki hasar düşünüldüğünde müvekkilinin söz konusu maddi zararın giderilmesi, bir sonraki tadilat işleminin bu —- verecek şekilde yapılmaması nedeniyle konuya ilişkin —–ihtarname çekildiğini, bu ihtara rağmen herhangi bir zarar giderici geri dönüş yapılmadığını, —— dosyası ile icra takibine girişilmek zorunda kalındığını, söz konusu icra takibi de sonuçsuz bırakılınca dava açtıklarını tüm bu sebeplerle mağdur olan müvekkilinin bir —– mağduriyetinin giderilmesi için, gerekli araştırma ve tespitlerin yapılarak, zararın net olarak hesaplandıktan sonra, davanın kabul edilmesini fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik —-maddi tazminatın kabul edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde özetle; —- isimli işletmenin sahibi olduğunu, —- tuttuğunu, ürünler zedelendiği için sergilenemediğini, satış sayısının düştüğünü, maddi zararın doğduğunu iddia ederek zararının karşılanmasını talep ettiğini, —- aleyhine haksız ve mesnetsiz bir şekilde ikame edilen işbu davanın reddi gerektiğini, Huzurdaki davanın, tarafları tacir olan ve ticari işletmenin uğradığı zararın tazmini talebine ilişkin olduğu, —— görevli olduğunu, uyuşmazlık bakımından görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkil şirketin —– konumunda olduğunu, işbu dava konusu olaya ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, —- akdedildiğini, franchise sözleşmesi kapsamında, taraf —-markası altında ticari faaliyet göstermesi hususunda anlaştıklarını,—hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına yapacağını imza altına alındığını, Dava konusu olayın gerçekleştiği işyerinin,—- davalı — olduğunu, — söz konusu ticari işletmeye ilişkin — sözleşmesinden doğan hak ve yükümlülükler haricinde herhangi bir yetkisi bulunmadığını, huzurdaki davanın davalı sıfatını haiz olmayan müvekkil şirket açısından husumet yönünden reddi gerektiğini, davanın konusu olan ve davacının zarar iddiasına dayanak tadilat işlemlerinin, diğer davalı — gerçekleştirildiğinin sabit olduğunu, —-dava konusu olayın gerçekleştiği ticari işletmenin sahibi olmadığı, söz konusu ticari işletmenin yönetimine ilişkin hak ve yetkisinin bulunmadığı, ticari işletmenin her türlü faaliyetinden kaynaklı sorumluluğun diğer davalı —-olduğu, bu kapsamda —– söz konusu eylemlerden kaynaklı talepler dolayısıyla sorumlu tutulamayacağı husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesini talep ettiklerini, re’sen tespit edilecek diğer hususlar doğrultusunda, davanın reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf —isimli işletmeyi — müvekkilnin —– verilmiş —- isimli işletmeyi işlettiğini, —- söz konusu —- işletmecisi olduğunu, işletmecisi olduğu —— yapılacak tadilatlar için —- tüm teknik izinlerini aldığını, daha sonra söz konusu tadilatlara başlandığını, davacı tarafın beyanları doğrultusunda meydana gelecek bir zarar oluşması için yapılan tadilatın çok büyük çaplı olması gerektiğini, mahkemece yapılacak incelemelerde de görüleceği üzere yapılan —– işletmelerin ürünlerine zarar verecek nitelikte olmadığını, davanın kötü niyetli olarak açıldığını bu sebepten davanın reddinin gerektiğini, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, Pasif husumet yokluğu, —- anlamına gelmediği, açılan davada davalı olma sıfatı zarardan sorumlu olabilecek kişiye ait olduğunu, müvekkilinin—- gerekli tüm izinleri alarak tadilatı gerçekleştirdiğini, yapılan tadilatın etraftaki ürünlere zarar verecek nitelikte olmadığını, fakat öyle olduğu düşünülse bile açılan işbu davanın —-açılmasının gerektiğini, eğer bir zarar oluşmuş ise bu zarardan sorumlu olması gerekenin — olduğunu, kaldı ki davacı tarafın dava dilekçesinde izinlerin — tarafından verildiğini —yönetiminin davacı tarafın taleplerini dikkate almadığını beyan ettiğini,—- işbu davaya taraf olarak gösterildiğini, sonuç olarak iddia edilen ve ispatlanmayan zararın oluşmasında müvekkil firmanın sorumlu tutulamayacağını, yöneltilen işbu dava haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın herhangi bir zarar tespiti yaptırmadan haksız ve kötü niyetli olarak——- dosya ile ilamsız icra takibi başlattığını, Eğer bir zarar oluştu ise bu zararın tespitinin yapılıp daha sonra zarar miktarının karşı taraftan talebi gerektiğini, Aksi yöndeki talepler sebepsiz zenginleşme olarak düşünüleceğini, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla ; re’sen dikkate alınacak nedenlerle, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
—–Mahkemesine açılan dava “davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının ticari işletmesinin tadilatı sırasında davacının ticari işletmesinin zarara uğradığı iddiası bulunduğu, ilişkinin ticari ilişkiden kaynaklandığı mahkemenin görevli olmadığı, —- gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Davalıya ait işletmenin tadilat sırasında davacının işletmesinde bulunan ürünlerin hasar görmesi sebebiyle oluşan zararın davalılardan tahsili talebine yöneliktir.
—– müzekkerelere yanıt verildiği, müzekkere cevapları dosya arasına alınmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.—-
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır.—– ister bir —– yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve —–ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, — tarih ve——- kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan —– kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. —— kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. —
—- müzekkere cevabında,davacının —- arasında —- bulunduğu,bu tarihten sonra bir vergi kaydına rastlanmadığı,bu yıllara ilişkin beyanname suretlerinin incelenmesinde adı geçen davalının faaliyetlerinin esnaf sınırının altında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının faaliyetlerinin sınırı esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur. Davacının şirket ortağı olmasının başlı başına tacir olması için yeterli olmadığı açıktır.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 21. maddesi gereğince,mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde —- mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini — için dosyanın —- gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.’ nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nun 21. maddesi gereğince,mahkememizce verilen işbu kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde —- mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle görevli mahkemenin tayini (merci tayini) için dosyanın —–gönderilmesine,
3- HMK’nun 20. maddesi gereği,—- yargı yeri olarak belirlenmesine dair merci kararı verilirse bu kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurularak dosyanın görevli —– gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli—— devam edilmesi halinde, yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilerek hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022