Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/710 E. 2021/534 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/710 Esas
KARAR NO : 2021/534

DAVA : Ortaklıktan Çıkma, Çıkma Payının Tahsili, Fesih Tasfiye
DAVA TARİHİ : 01/06/2011
KARAR TARİHİ : 23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ortaklıktan Çıkma, Çıkma Payının Tahsili, Olmadığı Taktirde Fesih Tasfiye davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 01/09/2004 tarihinde —— şahısların halihazırda %90 payla hissedar oldukları davalı şirkette %10 oranında pay iktisap etmek suretiyle ortak olduğunu, bu tarihten itibaren tüm mesaisini şirket menfaatleri için harcadığını ve şirketin başarılı olarak faaliyetine devam edebilmesi için elinde gelen tüm gayreti gösterdiğini,müvekkilimizin ortaklığın devamı süresince tüm iyi niyetli çabalarına rağmen 2010 yılının sonlarında şirketle ilgili olarak bazı işlemlerin usulsüz olarak yapıldığına ilişkin şüpheşlerin ortaya çıkması üzerine şirketin hakim ortaklarına bu konuda sorular yönelttiğinde ortaklar arasında huzursuzluk çıkmaya başladığını ve şirketin hakim ortakları olan davalı şahıslar tarafından tehdit edilmek suretiyle müzekkilinin şirketten uzaklaştırıldığını, müvekkili tarafından şirketin zarar görmemesi için defalarca davalı şahıslar ile görüşmeler yapıldığını ve paylarının kendileri tarafından devralınması için görüşüldüğünü, bir sonuç alınamadığını, Beyoğlu—.noterliğinin,— yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, — müvekkilinin banka hesabına transfer ettiğini ve diğer davalı … kendi el yazısı ile hazırladığı bir belgeyi imzalayarak müvekkiline ısrarla imzalatmak istediğini, bu belgenin hukuki olmadığını anlaşılması üzerine müvekkili tarafından payın devrine ilişkin bir sözleşme imzalanması ve buna ilişkin ödemenin planması istenildiğinde kendisine hakaret edilerek uzlaşmanın sonlandırıldığını, davalı şirketin hakim ortakları olan davalı şahıslar tarafından şirketin çeşitli şekillerde zararda gösterilerek davalı şahısların diğer iştirakleri olan şirketlere para aktarıldığını, bu durumun müvekkili açısından oldukça büyük bir zarar meydana getirdiğini, kar dağıtımlarının usulüne uygun yapılmadığını, davalı şahıslar tarafından 20/01/2011 tarihinde çalışanlara yapılan bildirim ile müvekkilinin şirketteki görevlerinden ve ortaklıktan ayrıldığının belirtildiğini, kendisine açıkça şifahi şekilde de şirkete gelmemesinin söylendiğinden bahisle haklı sebeplerinin kabulü ile müvekkilinin ortaklıktan çıkmasının kabulüne ve ilgili kanun hükümleri çerçevesinde hesap edilecek ayrılma payının kendisine ödenmesine, ortaklıktan çıkmanın kabulü mümkün olmazsa müvekkilinin haklarının tesisi maksadıyla davalı şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hiçbirisini kanıtlamadığını, davacının ortaklıktan çıkma talep edebilmesi için gerekli haklı nedenlerin olup olmadığı konusunun ise incelemenin davanın açıldığı tarihten (2011 yılı) öncesi defter kayıtları üzerinde yapılması gerektiğini, kendisine bilgi verilmediğini, şirket faaliyetlerinden bir haber olduğunu ve şirketten uzaklaştırıldığını iddia eden davacının bu davada ibraz ettiği ortaklar kurulu kararlarından, tapu kayıtlarından, diğer bilgilerden şirket hakkında her türlü bilgi ve belgeye sahip olduğu, bu iddiasının asılsız olduğunu, bu davada verilebilecek hükmün ortaklıktan çıkma kararı olup, haklı sebep mevcut değil ise her iki talebin de reddine karar verilmesi gerektiğini, bu yönü ile dava esasen ortaklıktan çıkma davası olduğundan, bu davanın ortaklara değil şirkete karşı yöneltilmiş olması gerektiğini, bu nedenle davanın ortaklara değil davalı şirkete karşı yöneltmiş olması gerektiğini, ortaklar aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesini, davacının yerinde ve yasaya uygun olmayan kayyum atanması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizden verilen — Karar ile;
” Davacının ortaklıktan çıkma davasının KABULÜNE ve ortaklık payının tahsiline ilişkin davasının — karşı KISMEN KABULÜ İLE davacının bu şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, 873.024,25 TL ortaklık payının bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, Şirket ortakları olan davalılar … ve … yönünden davanın husumet yokluğunda HMK 114 ve 115 maddelerine göre USULDEN REDDİNE,” karar verildiği, bu karara karşı davalının İstinaf yoluna başvurduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ———.Hukuk Dairesi tarafından İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı ve davalı taraf temyiz yoluna gitmiş olup, daha sonra davalı vekilinin Yargıtay Dairesine feragat dilekçesi göndermiş olması sebebiyle Yargıtay —— Karar sayılı ilamıyla ” davalının temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine, davacının temyiz isteminin; ayrılma payının hesabında davacının davalı şirketteki taahhüt ettiği pay oranının dikkate alınması gereklidir. Somut olayda bu oran % 10 olup, ayrılma payının hesaplanmasında davacının davalı şirketteki pay oranının %10 olduğu kabul edilmek ve yine ödenmemiş sermaye için davalı şirketin—— talebinde bulunabileceği ya da bu bedeli ayrı bir dava ile isteyebileceği hususu da göz önünde bulundurularak inceleme yaptırmak ve sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklindeki gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili celse arasında 25/05/2021 tarihinde dilekçe sunarak, her ne kadar 01/06/2011 tarihinde—-davası açmış iseler de, müvekkilinin hür iradesi kapsamında davalarından feragat ettiklerini, yargılama gideri, dava masrafı ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, HMK nun 309.ve devamı maddeleri uyarınca feragat beyanları doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili —— tarihinde dilekçe sunarak, davacı tarafın feragati ve feragati kabul beyanları doğrultusunda karar verilmesini, herhangi bir vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamenin denetlenmesinde davadan feragat yetkisinin olduğu görülmüştür.
HMK’nun 307 – 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve Mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla, davacı yanın feragati nedeniyle duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden inceleme yapılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcına karşılık peşin alınan 18.40 TL, Tamamlama harcı olarak alınan 18.306,17 TL, ikinci kez tamamlama harcı olarak yatırılan 5.203,00 TL toplamı 23.527,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 23.468,27 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri taktirine yer olmadığına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.