Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/693 E. 2021/963 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/693 Esas
KARAR NO: 2021/963
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 10/04/2014
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
—– tarihli Yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderilen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı arasında akdedilen —- uyarınca —-edilmesine yönelik —- müvekkillerin yatırımcı olarak bugüne kadar davalının şahsi taahhütnamesinde ifade ve kabul edildiği üzere toplam —- parayı nakden taraflarca mutabık kalınan hesaplara yatırmış ve ödemeleri tamamlamış bulunduğunu, projenin gerçekleştirilmesi için davalı payına düşen —- para taahhütnamede belirlenen hesaba ödenmediği gibi kredi sağlama yükümlülüğü ile aylık raporlama ve benzeri edimlerin yerine getirilmemiş bulunduğunu, müvekkillerine davalı tarafça ödenmesi taahhütname ile —-altına——- ilamsız icra takibi başlatıldığını , davalı ise —– tarihli itiraz dilekçesi ile icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, icra takibinin durması üzerine hukuki dayanaktan yoksun itirazların iptalini ve takibin devamına, davalının kötü niyetli ve haksız itirazından dolayı davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; — başlıklı sözleşmenin hukuki geçerliliği ve bağlayıcılığının bulunmadığını, Davaya dayanak —- konu —–, dava dışı —– tarafından yapıldığı, müvekkilinin dava dışı şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkili kişisi olduğunu,—- koşullarının mevcut bulunmadığı; dava dışı şirketin, —– tarafı olmadığını, Davacıların müekkili gibi dava dışı şirketin hissedarı olup, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduklarını, Dava dışı şirketin, anaokulu,—- oluşan inşaat projesini yasal mevzuat, zorunluluk ve gerekliliklerden ötürü—- yürüttüğünü, Müvekkilinin, dava dışı —- temsil ve ilzama yetkili kişileri olan davacılar—– garanti vermesinin hukuken mümkün olmadığını,—- içeriği incelendiğinde, sözleşmenin ifa kabiliyetinin bulunmadığının görüleceği; zira dava dışı şirket tüzel kişiliğinin —– üzerinden gerçekleştirilen —- ve/veya davalının şahsen tasarruf hakkı ve yetkisinin bulunmadığı; yani hasılat paylaşım hak ve yetkilerinin bulunmadığını, —– uyarınca kar payı ve sermaye dağıtımının düzenlenmesinin hukuken mümkün olmadığı; bu nedenle de sözleşmenin hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını, Taahhütname hükümleri dikkatlice incelendiğinde, tarafların edim ve yükümlülüklerini yerine getirmeleri için kesin bir vade veya tarih belirlenmediğini, müvekkili edim ve yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olup, inşaatın tamamlanması için hali hazırda da yükümlülüklerini yerine getirmeye devam ettiğini, —— kesin bir tarihin, kesin bir vadenin kararlaştırılmamış olması nedeniyle müvekkili yönünden bir temerrüdün söz konusu olmadığı; —- maddesinde anılan —sürelerin başlangıç tarihi/süresinin bulunmadığını, belirsiz olduğunu, Davacıların, dava dışı şirketin hissedarı olmaları nedeniyle —- fınansallarının düzenli bir şekilde kendilerine gönderildiği; bu raporlamaların içeriği veya herhangi bir eksikliği nedeniyle davacıların bir kez olsun herhangi bir itirazları olmadığı gibi iş bu bilgilendirmeler ile ilgili olarak teşekkür mailleri ile cevap verildiğini, Davacılar tarafından da çok iyi bilindiği üzere——- yapılan tüm inşaatlarda arsa tapusunun alınmamış olması genel bir durum olup, en büyük problemlerden olduğunu, davacıların bunu bilerek hissedar oldukları ve taahhütnameyi imzaladıklarını, Hissedarlarca alınan müşterek karar gereğince arsa tapusunun alabilmek için—– bir firma kurulduğunu, tapu işlemlerinin bu firma üzerinden yürütüldüğünü, müvekkili ve diğer ilgili kişilerin büyük çabası ve çalışmaları neticesinde bütün engellerin aşıldığı ve inşaat arsasının tapusunun alındığını, kaldı ki —- —-adına geçici olarak tahsis olunan tapunun, daire satın alan üçüncü kişilere payları oranında tek tek devredilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, Müvekkilinin —- dönmek üzere yola çıktığını,——çıkışındaki asayiş kontrol noktasında asayiş polisleri tarafından durdurulup rehin tutulduğu, eve hapsedildiğini, zorla ve zorbalıkla kendisine devir sözleşmesini imzalaması yönünde baskı yapıldığını ve ölümle tehdit edildiğini,—– tehlikesi ile burun buruna gelen müvekkilinin yaşam riski nedeniyle —-kaleme alınan ve ne olduğunu bilmediği bir takım evrakı imzalamak zorunda kaldığı; sonrasında —– sınır dışı edilen müvekkilinin yaşadığı bu olay nedeniyle tüm —- şirkete ait tüm kayıt ve evrakı — getiremediğini, yaşadığı ölüm riski ve hukuksuzluğu —- makamlara bildirdiği ve —– gasp edilen yatırımının kurtarılması için tüm işlemlerin yapılmasını talep ettiğini, Müvekkilinin yaşadığı mücbir sebep niteliğindeki olay ve ölüm tehlikesi ile——- yerel ve organize güçler tarafından inşaatın gasp edilmesi hususlarının——- iki defa paylaşıldığı; davacıların bu olumsuzluklardan haberdar olur olmaz, geçmiş olsun dileklerinde bulunacaklarına, ihtarname keşide ettikleri ve Mahkeme huzukunda kötü niyetle dava ikame etme yolunu seçtiklerini beyanla yasal şartları bulunmayan, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davacıların haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle dava değerinin %40 oranında kötü niyet tazminatının davacılardan alınıp, davalıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde —-tarihli taahhütname ve buna ilişkin belgeler dayanak yapılarak davacılar tarafından davalı aleyhine —alacak için takip başlatıldığı, süresinde itiraz üzerine, icra dosyasının yetkisizlikle —— gönderildiği, takibin durduğu ve bu davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların sunmuş oldukları belgeler, kayıtlar celp ve ibraz edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış ve ayrıca yapımı kararlaştırılan inşaat işi ile ilgili teknik bilirkişi atanmıştır.
Davacı taraf alacağını tarafların ortağı bulundukları dava dışı şirket adına gönderilen ve davalı tarafından tahsil edilen havale, taraflar arasındaki — tarihli mutabakat anlaşması ve — tarihli taahhütnameye dayandırmaktadır,
Taraflar arasında düzenlenen —– tarihli mutabakat anlaşmasında; davaya konu olan ———–tarafından yürütüleceği, — tedavüldeki hisse senetlerinin tamamının —- tevkil edeceği kişiye devir ve temlik edileceği, davacı — şirketinin ——- katkıda bulunacağı, projenin sermaye ve maliyetinin —- finanse edeceği, —-daireden oluşan çok katlı bir binanın inşa edileceği, projenin tahmini sermaye maliyetinin—–ödemeyi takiben taraflarça muhtelif zamanlarda program dahilinde ek sermaye olarak projeye eşit miktarda katkıda bulunacakları, —– bulunan —- sözleşmeli sondaj hizmetleri donanımına sahip olduğu, sondaj hizmetleri işinin başlangıç maliyetini finanse etmeyi taahhüt eden — önceden mutabık kalınan makul bir fiyat üzerinden —kiralayacağı, davalı — açık bir depoya sahip olduğu ve burada davacı—-sahip olduğu —- donanımının depolanması için geçici olarak yer temin edeceği, — işini bağımsız olarak yöneteceği, davalı —-aylık esasta olmak üzere çalışmalarla ilgili hesap vereceği düzenlenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen— başlıklı belgenin davalı —- davacılara hitaben düzenlendiği, bu taahhütnamede belirtilen hususların davalı —- tarafından — —- olarak beyan, taahhüt ve garanti edildiği, dava dışı —- —- bulunan —- olarak —– yaptıkları, yatırımcılar ve davacı proje müdürünün eşit olarak yatırım yapmak konusunda mutabık oldukları, taraflar arasında imzalanan —–tarihli mutabakat zaptı kapsamında davalı tarafından kuruluş sermayesinin ortaklara eşit olarak geri ödeneceği, sermayeyi aşan karın ise proje müdürüne — oranında ve yatırımcı davacılara — oranında dağıtılacağı, inşaatın tamamlanması ve projenin kapanışı için —-gerektiğini ön gördüğü, projenin kalan finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla —tarafından onaylanacak benzer bir finansal kurumdan —– finansmanı sağlayacağı, bu taahhütname kapsamında yer alan yükümlülüklerden herhangi birisini vade tarihlerinden itibaren ——- uymadığı takdirde, yatırımcıların ilk fonundan ve yatırımcıların ek fonunun ve dağıtılmamış karın tazmin edilmesinden davacı yatırımcılara karşı sorumlu olacağını şahsen taahhüt ettiği, davacı yatırımcıların söz konusu bu tazminatı, iyileştirme süresinin sona ermesinden itibaren —- şahsi mal varlığından tahsil etmek amacıyla davacıların takip yapma hakkına sahip olduklarını kabul, beyan ve taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Davalının bu taahhütnameye ve mutabakatnameye herhangi bir itirazı yoktur.
Davacılar tarafından —- yevmiye sayılı ihtarnamesi ile; taraflar arasındaki mutabakatname ve davalının şahsi taahhütnamesi uyarınca —— —- nakden davalının bildirdiği hesaplara yatırıldığı, ödemelerin tamamlandığı, ancak davalının kendi payına düşen —- parayı ödemediği ve taahhütnamede belirlenen hesaba da ödenmediği gibi kredi sağlama yükümlülüğünün de yerine getirilmediği, şahsi taahhüdü ile üstlendiği aylık raporlama vebenzeri edimleri yerine getirmediği, sözleşmeye uygun davranmadığı, kendilerinin izni olmaksızın projenin gerçekleştirileceği arsanın tapusunun davalının ——— adına—- farklı ve sonradan kurulan bir şirket adına çıkarıldığını ve projenin hali hazırda ortağı bulunan şirket yerine —- kurulan şirket eliyle yürütülerek daha sonra — tüm hisselerinin de —– devredildiğini öğrendiklerini, davalının sözleşmeye göre ve taahhütnameye göre üstlendiği edimleri yerine getirmesi ve yukarıda belirtilen aykırılıkları gidermesi için ihtarın tebliğinden itibaren kendisine ——- saat süre verildiği hususlarının bulunduğu ve bu ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın vekilinin cevabi ihtarnamesin—–yevmiye sayılı ihtarnamesi ile gönderdiği, bu ihtarname ile; taraflar arasında mutabakat zaptı kapsamında inşaat faaliyetlerinin devam ettirildiğini ancak —- daire satışlarının hedeflenen satış miktarlarına ulaşamamış olması ve daire satışlarından sağlanacak fon bedelinin istenen düzeyde olmaması nedeniyle inşaatın tamamlanma hızının aksamaması için gerekli—– hasıl olduğundan müvekkilinin davacılara —– tarihli taahhütnameyi verdiğini, müvekkilinin muhattapların bilgisi dahilinde —- başvurusunda bulunduğunu, tüm gayretlere rağmen olumlu yanıt alamadığını,—- istenilen düzeye ulaşamadığı halde inşaatın aksamadan devam ettirildiğini, müvekkilinin tarafların ortağı olduğu —–olarak —- tüm edim ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, muhattapların hissedar olmalarından sonra düzenli olarak görülebilen proje finansalları ile ilgili herhangi bir itirazın olmadığını, muhattapların inşaatın tapusuz olduğunu bilerek hissedar olduklarını, hissedarlar tarafından alınan müşterek karar gereğince arsa tapusu alabilmek için —–isimli bir firma kurulduğunu, tapu işlemlerinin bu firma üzerinden yürütüldüğünü, geçici olarak tesis olunan tapunun daire ve konut satın alan 3. Kişilere payları oranında tek tek devredilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, müvekkilinin —– dönmek üzere yola çıktığında—–çıkışındaki asayiş kontrol noktasında polisler tarafından durdurulup rehin tutulduğunu, eve hapsedildiğini, zorla ve zorbalıkla kendisine devir sözleşmesi imzalaması konusunda baskı yapıldığını ve ölümle tehdit edildiğini, müvekkilinin kurtulmak için çabalarının sonuçsuz kaldığını ve —– imzalattırıldıktan sonra takip ve ölümle tehdit altında—–çıkarıldığını, müvekkilinin yaşadığı mücbir sebep niteliğindeki tehdit, rehin, gasp ve ölüm tehlikesinden davacı tarafın haberdar olduğu halde iyi dileklerde bulunmadığını ve müvekkilinin yalnız bırakıldığını, mücbir sebebin görmezden gelinemeyeceğini bu nedenle ihtarname ile talep ve ihtar edilen hususların haksız olduğunu ihtaren bildirdiği anlaşılmaktadır.
Davacılarla davalının takip ve dava tarihi itibariyle dava dışı —-durumunda oldukları, davacı ortakların—- tarihinde hisse devirleri ile şirket hisselerini dava dışı 3.kişilerden devraldıkları, tarafların ortağı olduğu şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadıkları, davacılardan —- tarafından bilirkişi raporunda tespit edilen tarihlerde toplan —- havalenin tarafların ortağı olduğu — adına havale edildiği ve bu havalelerin—-mevcut olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf delilleri arasında yer alan banka hesap özetlerine göre davacılardan — gönderildiği belirlenen toplam— havale yapıldığı, takip tarihi itibariyle tarafların ortağı olduğu — kayıtlarına göre davacılardan şirket ile ilgili olarak defteri kebir hesabı altında açılan mali hesapta davacı — borç olarak raporlanan toplam tutarın — olduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiş, —- kayıtlarında davacılar tarafından doğrudan davalı—- gönderilen ve mahsup kaydıyla ilgili hesaplara kaydedilen herhangi bir finansal veriye rastlanmamakla birlikte ——- hesabına gönderilen bu paraların davalı —-tarafından tahsil edildiği ve kullanıldığı kendisinin davacılara gönderdiği ihtarnameleri ve davadaki beyanları ile sabittir.
Mahkememizin —-dosya kapsamına göre; ” davacılar tarafından davalı ile birlikte ortağı bulundukları dava dışı şirkete —- işlerle ilgili olarak ödedikleri miktarlardan dava konusu takipte —— talep ettikleri ve bu taleple bağlı kalınması gerektiği, davalının sözleşme ve taahhütname uyarınca üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ispatlayamadığı gibi bu konuda mücbir sebeple karşılaştığı hususundaki iddialarını da ispatlayamadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalının —–dosyasında takibe itirazının iptali ile takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre faiz yürütülmesine, alacak likit olmayıp, yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, —- karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, —- tarihli ilamı ile mahkememizce yapılan yargılamanın — oturumunda — ara kararı ile —–Davalı tarafın tanık dinletme talebinin daha sonra değerlendirilmesine..” şeklinde karar verildiği halde, takip eden duruşmalarda bu konuda bir karar verilmediği gibi ara kararı niteliğinde olan bu karardan rucu edilmeden esas hakkında karar verilmesinin usule aykırı olduğundan ve ayrıca davacı şirketlerin yabancı olmaları nedeniyle ve bu davacıların diğer davacı ile arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından, dava açan şirketlerden birinin —–olmasının yabancı uyruklu davacıların teminat gösterme mükellefiyetini kaldırmayacağını belirterek bu konuda —–yazışma yapılarak teminat konusunda bir değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle bozularak gönderilmiş olmakla, dosya yeniden esasa kaydedilerek bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar davacıların —- olması nedeniyle bu ülke vatandaşlarının adli teminattan muaf olduğu bilinmekte ise de, —- bozma ilamına uyulmuş olduğundan bu konuda ayrıca araştırma yapılmasına, bu kapsamda; davacıların —-oldukları anlaşılmakla, —- müzekkere yazılarak, davacıların kimlik bilgileri ve adresleri bildirilerek — arasında adli yardımlaşmaya ilişkin anlaşma olup olmadığının,—- olmadığının, sorulmasına, teminat hususunun buna göre değerlendirilmesine karar verilmiştir.
—- yazı cevabında —- yapılan yazışmaya atıf yapılarak; ” —– veya—- tescilli tüzel kişilerin —–dava açmaları halinde teminat göstermeye veya herhangi bir ek yükümlülüğe tabi olmadıklarını bildirmekte ve—- —- dava açma konusunda kendi — farklı bir —- uygulanmadığı hatta dava açacak kişilerin ekonomik gücünün yerinde olmadığının kanıtlanması halinde ——olup olmadığına bakılamaksızın dava harcından muaf tutulabileceğini, ayrıca temyiz aşamasında, mahkemece belirli bir miktar kefalet ödenmesine hükmedilebildiğini, ancak kefalet konusunda da——– ayrımı yapılmadığını, —– hiçbir eyalet yasası veya federal yasanın teminat konusunda herhangi bir zorunluluk getirmediğini” bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bu duruma göre; hem —- taraf olan hem de kendi ülkesinde hiçbir —— teminat zorunluluğu getirmeyen —— arasında karşılıklılık ilkeleri nazara alınarak teminat muafiyetinin var olduğu kanaatine varılarak bu davada iki davacı yönünden teminat alınmasına yer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların dilekçe içeriklerine, davanın konusuna ve miktarına göre davalı tarafın tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek, yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanını kabulü ile; davalının—- dosyasında takibe itirazının iptali ile takibin —–asıl alacak üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa ——– maddesine göre faiz yürütülmesine,
2-Alacak likit olmayıp, yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 2.304.396,86 TL. harcın, peşin alınan 400.198,25 TL. harçtan mahsubu ile bakiye 1.904.198,61 TL. harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından Bozma öncesi ve sonrası yapılan 9.000,00 TL bilirkişi gideri, 237,70 TL tebligat ve müzekkere gideri, 25,20 TL başvurma harcı ile dava açılırken yatırılan 400.198,25 TL harç toplamı 409.461,15 TL’nin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı lehine kabul edilen tutar üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 425.969,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacılar vekilleri ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde ——- yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/12/2021