Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/676 E. 2022/87 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/676 Esas
KARAR NO: 2022/87
DAVA: Menfi Tespit (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/10/2017
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı arasında — bulunan işyeri için — — anlaşmasının imzalandığını, sözleşme imzalanırken müvekkiline sayısız vaatlerde bulunulduğunu ve davalının ——-olduğu yönünde bilgi ve basılı döküman sunulduğunu, muhatabın başlıca taahhütlerini layıkıyla yerine getirmediği, sözleşmenin artık müvekkili için çekilmez bir hal aldığı ve davalının olumlu bir adım atması talebiyle — tarihli —–ihtarnamesinin keşide edildiğini, muhatap bu ihtarnameye — içinde herhangi bir şekilde müvekkili ile iletişime geçmediğini, bunun üzerine müvekkilince—-tarihli fesih ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkilinin sözleşmeyi ihtarnamelerinde de belirttikleri üzere, —- doğrultusunda haklı nedenle feshetmiş olması sebebiyle müvekkilinin —- uyarınca borçlu olmadığının tespitini talep etme mecburiyetinin doğduğunu, açıklanan nedenlerle öncelikle müvekkili tarafından davalıya verilmiş olan — tutarlı teminat bonosunun tedavüle konulmaması ve açılacak takiplerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ayrıca teminat senedinin iptaline veya müvekkiline iadesine, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin uğramış olduğu zararlar için bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin davalıdan satın almış olduğu —- bugünkü kullanılmış haliyle rayiçleri arasındaki bedel için—- müvekkilinin ödemiş olduğu açılış ve ——-şimdilik —müvekkilinin fesih sonrasında işyerini kapatması sebebiyle ödemek zorunda kalacağı kira bedelleri için—olmak üzere toplam —- tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin ikametgahının ——– olduğunu, bu yönden yetki itirazlarının mevcut olduğunu, ayrıca davacının haksız, mesnetsiz davasının reddi gerektiğini, davacı zarar ettiği beyan ederek, kendince zarar etmesinin gerekçelerini sıraladığını, ancak davacının beyanlarının samimi olmadığını, müvekkilinin davacı yana —— ücretsiz eğitim ve teknik destek verdiğini, davacı yanın iddiasının aksine, müvekkilinin davacının en ufak günlük sorunları ile dahi ilgilendiğini, müvekkilinin kendisinin de zarar edeceği ve itibarının zedeleneceği bir işe girmesi ve dolayısıyla, davacıyı da yönlendirmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davalı müvekkilinin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının tazminat talebine ilişkin olarak davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğu, davalının adresinin—–olduğu, davaya bakmakla yetkili ve görevli mahkemenin —- Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, davalı tarafından süresi içerisinde usulünce yetki ilk itirazında bulunulduğu, —–Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş, mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı sırasına kayıt edilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
——— müzekkere yazılarak tarafların gerçek kişi tacir kaydı olup olmadığı ve gelir beyannamesini gösterir bilgi ve belgelerin gönderilmesi için müzekkereler yazılmış olup yazılan müzekkerelere ikmalen cevap verilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır.—— belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar —- haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. —–
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister —– yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
———ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, —- çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan —-uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, —- de tacir kabul edilmesini gerektirmez.—- olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. —-
—-tarihli müzekkere cevabında,davacının —tarihi itibariyle faaliyetini sonlandırdığı bildirilmiş, müzekkere cevabı ekinde gönderilen — yılına ilişkin beyanname suretlerinin incelenmesinde adı geçen davalının —- sınırının altında kaldığı anlaşılmıştır.
Davacının faaliyetlerinin sınırı ——- altında kalıp tacir olmadığından, ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin —-nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli—–Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için ——— gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ————– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2022