Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/647 E. 2023/820 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/647
KARAR NO : 2023/820

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde .Müvekkili ile davalı şirket, davalı şirketin ürünlerini Türkiye’de münhasır dağıtım ve satışı konusunda 2014 yılında anlaşma sağlandığını ve müvekkilinin Türkiye münhasır distribütörü olarak yetkilendirdiğini, taraflar arasında yazılı bir distribütörlük sözleşmesinin hiçbir zaman akdedilmediğini ve taraflar arasında belirsiz süreli bir distribütörlük ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin yetki aldıktan sonra hızlı ve resmi olarak faaliyetlere başladığını, markanın pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinde yoğunlaşarak ciddi emek ve mesai harcadığını, —-markasını Türkiye’de bilinen büyük firmalarda satılmasını sağladığını ve hatırı sayılır bir müşteri çevresi ile ciddi bir satış cirosuna ulaştığını, müvekkilinin distribütörlük ilişkisi sürecinde düzenli olarak her çeyrek dönemde davalı şirketin talep ettiği iddia edilen formata uygun olarak davalı şirkete müşteri bilgileri, satış rakamları ve ciro bilgileri, iskonto oranları, tanıtım ve pazarlama faaliyetleri, iş fırsatları, satış stratejileri, hedefler ve riskler gibi stratejik bilgileri rapor olarak sunduğunu, müvekkili distribütörlük çalışmalarına devam ederken—- distribütörlüğünün dava dışı —-geçeceğine dair piyasada söylentilerin başladığı ve müvekkilinin ticari itibarının hiçe sayıldığını, davalı tarafından tek taraflı fesih bildirimi ile 20/11/2019 tarihi itibariyle distribütörlük ilişkisinin sonlandırıldığını ve bunun üzerine tüm müşteri çevresi davalı şirkete haliyle yeni distribütöre devredildiğini, TTK’nun 122. maddesi gereği denkleştirme tazminatı talebinin hukuki şartlarının oluştuğunu, fesih bildiriminin haklı bir nedene dayanmadığı ve müvekkiline verilen fesih süresinin yetersiz olduğunu, bu yönüyle yapılan feshin haksız olduğunu ve müvekkilinin yoksun kaldığı karı talep etmekte haklı olduğunu, müvekkilinin alacakları bakımından yakın ispat koşulu oluştuğunu, İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca bir alacağın güvence altına alınması bakımından öngörülen geçici kanuni himaye yolunun ihtiyati haciz olduğunu, dava sonucunda müvekkili lehine hükmedilecek tazminatın tahsili için yerel mahkeme kararının icra yoluna gidildiğinde Türkiye’de davalı adına kayıtlı tek malvarlığı Türkiye Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli —– tescil numaralı —– markası olduğunu, davalının Türkiye’de kayıtlı başkaca bir malvarlığı ve muayyen bir ikametgahı olmadığını, söz konusu marka değerinin dahi dava sonucunda müvekkilinin alacağını karşılamaya yeterli olmamasının kuvvetle muhtemel olduğunu, ihtiyati haciz taleplerinin kabul edilmemesi halinde müvekkilinin dava sonucunda haklı alacağını tahsil için başkaca bir imkânının kalmayacağını, müvekkilinin uzun süren dava neticesinde haklı alacağına kavuşmasının önemli ölçüde zorlaşacak hatta imkânsız hâle geleceğini, zira ihtiyati hacizin; alacağın o malın satış bedelinden karşılanmasının ve malın devri halinde haczin, devralana karşı da dermeyan edilebilmesi imkânı sağladığını, davalının Türkiye’de muayyen bir ikametgahının olmaması ve yakın ispat şartının oluşması nedeniyle İİK madde 257 ve devamı uyarınca, gerekirse mahkemece hükmedilecek oran ve tutarda teminat gösterilmek suretiyle davalı adına Türkiye Patent ve Marka kurumu nezdinde —- tescil numaralı tescilli —– markasının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davanın kabulünü, distribütörlük ilişkinin müvekkilinin kusuru olmaksızın sona ermesi ve TTK’nun m. 122. Hükmü uyarınca şartların oluşması nedeni ile 900.000,00TL denkleştirme tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlı ticari avans faizi ile davalı tarafından müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin yoksun kaldığı kar olarak şimdilik 10.000,00TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlı ticari avans faizi ile davalı tarafından müvekkiline ödenmesine, dava sonucunda oluşan giderler ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE;

Davacının mevcut bir dava mevcut iken ve davacı tarafın kendince sözleşmenin feshinden kaynaklı bir borç oluşturduğu ve buradan hareketle denkleştirme tazminatına hak kazanıldığını iddia etmesi ve buna istinaden ihtiyati haciz talebinde bulunmasının yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin üstünde baskı yaratma amacı güttüğünü, müvekkilinin davacı şirket ile olan distribütörlük ilişkisinin müvekkilince gönderilen ihtarnamenin davacı tarafa usulüne ve mevzuata uygun bir geçiş süresi verilmek suretiyle feshedildiğini, feshin süresinde yapılmadığına ve haksız olduğuna ilişkin iddiaların asılsız olduğunu, ayrıca denkleştirme istemi talep edebilmek için tekel hakkına sahip olunması gerektiğini ancak taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi olduğu iddia edilen münhasırlık ilişkisinin esas unsuları olan münhasırlığın kapsamının mevcut ticari ilişkiden anlaşılamadığını, davacı şirketin müvekkili şirket ile rekabet halindeki ürünleri sattığını ve inhisar şartını yerine getirmediğini bu nedenle de denkleştirmenin talep edilemeyeceğini, davacının müşteri çevresini kaybetmediğini, aynı sektörde faaliyet gösteren firmalardan oluşturduğu ürün gamında yalnızca bir markanın eksildiğini ve o markanın da yerine derhal yenisini eklediğini ve aynı müşteri çevresine satış yapmaya devam ettiğini, davacı şirketin müşteri çevresini aradaki distribütörlük ilişkisinin sona ermesinden sonra tamamen müvekkiline devretmediğini, aynı müşteri çevresine farklı markaları satmaya devam ettiğini, yapılan feshin usul ve yasaya uygun olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine, ortada yazılı bir sözleşme olmaması ve fiiliyatta da rakip firma faaliyetlerinin devam ettirilmesi sebei ile davacı tarafın ne bir marka ne de müşteri kaybı olduğundan davacı tarafça talep edilen 900.000,00TL tutarındaki denkleştirme tazminatı ile şimdilik 10.000,00TL tutarındaki yoksun kalınan kar talepleri ile birlikte ilgili tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Taraf vekillerince sunulan 25/08/2023 tarihli dilekçeleri ile; davadan kayıtsız ve şartsız feragat ettiklerini, denkleştirme tazminatı ve kar kaybı da dahil olacak fakat bunlarla sınırlı olmayacak şekilde, davaya konu tüm talepler bakımından ve taraflar arasında mevcut olabilecek diğer tüm yazılı veya sözlü anlaşma veya fiili uygulama sebebi ile ilgili olarak ortaya çıkan yükümlülüklerden birbirlerini ibra ettiklerini, tarafların birbirlerinden herhangi bir harç, masraf, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bu doğrultuda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini beyan ve talep etmişlerdir.
Taraflar yapılan son duruşmada feragat beyanları doğrultusunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşıldı. Davacı vekilinin vekaletnamenin denetlenmesinde davadan feragat yetkisinin olduğu görülmüştür.
HMK’nun 307-309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla, davacı yanın feragati nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’nun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken 179,90TL harcın, peşin alınan 15.540,53TL’den mahsubu ile bakiye 15.360,63 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Taraflarca yapılan tüm yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Talep gibi davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.