Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/644 E. 2022/436 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/644 Esas
KARAR NO: 2022/436
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ: 10/06/2019
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
——— Karar sayılı görevsizlik kararı ile gelen ve Mahkememize tevzi edilen Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankadan kullanılan kredilerden kaynaklı borçlar nedeni ile davalı banka ile yapılan ——— davalı banka tarafından açılan icra dosyaları ve ihtiyati haciz kararları ile müvekkiller üzerinde davalı tarafın büyük bir baskı uyguladığını, ilgili dosyalardan her türlü haciz vs işlemler yaparak adeta müvekkillerimi iflasa sürükler hale getirdiğini, müvekkillerinin davalı banka tarafından oluşturulan, içerisinde bulundukları bu müzayaka halinde, faaliyetlerine devam edebilmek için hiç bir şekilde tartışma ve müzakere etme şansı verilmeyen bu protokolü imzalamış ve protokolde verilen taşınmazları teminat olarak devir ettiğini, bu devirlerin geriye alabilme düşüncesi ile yapıldığını, esasen davalı banka tarafından taşınmazların geri alınamaması için talep edilen gabin niteliğinde fahiş ödeme ve faiz oranlarını kabul etmek zor durumunda kaldığını, uygulanan cebri icra baskısından kurtulmak için davalı tarafça talep edilen alacaklara karşılık, aynı zamanda davalı bankaya rehinli de olan (TMK’nun 873/2 maddesi) —– ait;
1—bağımsız bölüm,
2—–bağımsız bölüm,
3—-bağımsız bölüm,
4—-bağımsız bölüm,
5—-bağımsız bölüm,
6—— bağımsız bölüm,
7— bağımsız bölüm,
8—- bağımsız bölüm,
9—– bağımsız bölüm,
10—bağımsız bölüm,
11—– bağımsız bölüm,
12—–bağımsız bölüm,
13—–bağımsız bölüm,
14—–bağımsız bölüm,
15—–parsel,
16—– parsel,
17—– parsel,
18——- parselin protokol içeriğinde belirtildiği üzere davalı tarafa teminat amacı ile devir edilmek zorunda kaldıklarını, yapılan devir protokolünde taşınmazların teminat olarak temin edildiğinin protokolün ikinci maddesinde açıkça belirtildiğini, —– Maddesinde ise anılan taşınmazlara ilişkin iştira hakkının kullanılacağı en son tarih olan —- tarihine kadar İİK’nun 135. Maddesi gereğince banka tarafından tahliye ettirilmeyerek, borçluların kullanımında kalması hususunda mutabakata vardıklarını, buna karşılık teminat amaçlı verilen taşınmazların geri alınması için şirketler yetkilisi müvekkili davacı —- tanınan—hakkı ile, belirlenen borç miktarının yine belirlenen süre içerisinde ödenmesi halinde teminat olarak verilen taşınmazların müvekkili——- veya göstereceği üçüncü kişiye geriye verileceğinin protokol içeriği ve özellikle—açıkça belirtildiğini, bu anlaşmaya göre protokole konu taşınmazların davalı bankaya kredi borcunun teminatı olarak verilmesi ve bu borcun —- tarihine kadar ödendiği takdirde iştira hakkının kullanılabileceği ve taşınmazların mülkiyetinin geri devredileceği düzenlemeleri gereği, protokol gereği yapılması gereken ödemeleri yapmak ve protokolde belirtildiği ifade ile, iştira hakkının kullanılmak istendiği davalı bankaya bildirilmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir geri dönüş yapılmadığını, ödenecek miktar ve ödeme yerinin de bildirilmediğini, bu taşınmazların taraflara arasında yapılan protokol ile teminat amacı ile bankaya devir edildiğinin açık olduğunu, inançlı işlem ile teminat amacı ile devir edildiğini, müvekkillerinin dava konusu taşınmazların davalıya satışı ile ilgili gerçek bir mülkiyet devir iradesinin bulunmadığını, borcun ödenmesi halinde taşınmazların geri alınabilmesine dair düzenlemenin de sözleşmede bulunduğunu belirterek, bu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile —- sıra no arası taşınmazların —-adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davaya konu edilen ve devirlerden önce de müvekkil banka lehine ipotekli bulunan taşınmazların,———- imzalanan genel kredi sözleşmeleri ile kullandırılmış ticari kredi hesaplarının kat edilmesi ve kredi alacağının muaccel haline gelmesi, akabinde müvekkili banka alacağına mahsuben (tapu bedelleri kredi borçlarından mahsup edilmek üzere) satın alındığını, uyuşmazlığın kaynağının tarafların ticari kredi ilişkisinden kaynaklandığını, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, ayrıca——– uyuşmazlık halinde—-adliyesinin yetkili olacağının düzenlendiğini, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, davanın taşınmazın aynından kaynaklanmadığının izahtan vareste olduğunu, harcın eksik yattığını, dava değerinin taşınmazların gerçek değeri olan —dava dilekçesinde —üzerinden harç yatırıldığını, noksan harcın ikmali gerektiğini, davalıların müvekkili bankaya borçlu olduklarının ihtilafsız olduğunu, borçlarını ne şekilde ödeyeceklerine dair protokol tanzim edildiğini, ancak ilgili kredilerin zamanında geri dönmemesi üzerine —- yevmiye nolu kat ihtarnamelerinin çekildiğini, yaklaşık —————- borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, borçlular aleyhine bundan sonra —– sayılı dosyalarında icra takibi başlattıklarını, akabinde —- tarihinde dava konusu yapılan — tarihli uzlaşma ve borç tasfiye protokolünün imzalandığını, dava konusu taşınmazların takriben—bedel üzerinden müvekkili bankaya devir edildiğini, davacılar ve dava dışı diğer borçluların protokol gereği edimlerini yerine getirmediğini, ecrimisil bedelinin ödenmesi gereken tarihin —- olarak açıkça belirtildiğini, gününde ödeme yapılmadığını, davacı tarafta halen ———— ecrimisilin ödenmediğini, davanın kötü niyetle açıldığını, davacı tarafın iddiasının aksine, taşınmaz devirlerinin teminat amaçlı değil, yüksek bakiyesi devam eden kredi borcunun kısmen tasfiyesi amacı ile yapıldığını, taraf avukatları nezdinde imza edildiği nazara alındığında, müzayaka halinin oluşturulduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, taşınmazın devirlerinin inançlı işlem niteliği taşımadığını, gerçek değer olduğunu, davacıların protokol gereğince edimlerini yerine getirmediğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın görevsizlik kararı ile—- gönderildiği, görevsizlik kararına karşı davacılar vekilinin başvurusunun —-kesin olarak reddedildiği, bu kararın tebliğinden itibaren yasal sürede verilen tahrik dilekçesi ile dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşıldı.
Dava; Davacılardan ——- ait gayrimenkullerin davalı banka ile yapılan —- kredi borçlusu olan dava dışı şirketlerin hesap kat ihtarnamelerine konu kredileri nedeniyle borçların teminatı olarak toplam — bedelli gayrimenkullerin davalı bankaya devrine ve daha önce prorokoldeki edimlerin yerine getirilmesi şartı ile davacılardan—- tarafından iştira hakkının kullanılabileceği yönünde anlaşma yapıldığı, taşınmazların kullanımının davalı tarafa bırakıldığı, iştira hakkının en geç ——–tarihinde kullanılması gerektiğinin kararlaştırıldığı, bu protokolde taahhüt edilen edimler eksiksiz ve zamanında yerine getirilmesi halinde mevcut kredi borçlarının kısmen tasfiye edileceğinin, bakiye kredi borcu için ayrıca protokol düzenleneceğinin belirtildiği, davacıların, mülkiyeti devretme iradelerinin olmadığını, gayrimenkulleri teminat amaçlı devrettiklerini, inançlı işlem yaptıklarını, buna göre karşılıklı edimlerin yerine getirilmesine imkan sağlanması gerektiğini, davalı bankanın bu taşınmazları 3.kişiye devretmesinin önlenmesini, tapuların iptali ile davacılar adına tescilini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın; Mahkememizin yetkili olup olmadığı, taraflar arasında düzenlenen protokole göre karşılıklı edimlerin süresinde yerine getirilip getirilmediği, davacıların tapu iptali ve tescil isteyip isteyemeyecekleri noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizin —– tarihli duruşmasında; Her ne kadar davalı taraf yetki itirazında bulunarak taraflar arasındaki protokolde yetki şartı olduğunu, bu yetki şartına göre —— mahkemelerinin yetkili kılındığını belirtmiş ise de ; taraflar arasında yapılan bu yetki sözleşmesi HMK’nun 17.maddesine göre geçerli bir yetki sözleşmesi olmakla birlikte HMK’nun 12.maddesinde taşınmazların aynına ilişkin davaların taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği yönünde kesin yetki kuralı bulunduğu, birden fazla taşınmaz olduğunda bunlardan birinin bulunduğu yerde davanın açılabileceği düzenlenmiş olmakla, tapu iptali tescil istenen taşınmazların bir kısmı mahkememiz yetki alanı içerisinde kaldığından ve yetki sözleşmesi ile kanunda düzenlenen kesin yetki kuralı ortadan kaldırılamayacağından yetki itirazının esas hükümle birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği, ayrıca dava konusu protokolde değerleri belirtilen ve tapu iptalleri istenen taşınmazların davaya konu protokolde belirlenen değerleri dava değeri olarak kabul edilmek suretiyle— dava değeri üzerinden hesaplanan —- peşin harcın tamamlanması için dava açılırken yatırılan—mahsubu ile bakiye —– harcı yatırması için davacı tarafa—– ay kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde eksil harcın davacı tarafça tamamlandığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin —tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinin —-numaralı taşınmazların Davalı ——yevmiye numaralı işlemle —— nedeniyle davalarını HMK 125/1- a) maddesi gereği,—-aleyhine bu parseller yönünden açtıkları davadan vazgeçerek, yeni malike yönelttiklerini beyan etmeleri nedeniyle —- davaya dahili davalı olarak dahil edildiği anlaşılmıştır.
Davaya dahil edilen davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazlardan—– müvekkili şirket tarafından —yevmiye sayılı satış işlemi ile tapuda satın alındığını, bahse konu taşınmazların satın alınmadan önce tapu kayıtları incelendiğini, tapu kaydında görülen ve halen mahkememizde bu dosya ile devam eden, görevsiz—-“tapu iptali ve tescili davası açılmıştır” şerhinin bulunduğunun görülmesi üzerine dosya üzerinde yapılan incelemeler ve özellikle —- ilamıyla ihtiyati tedbirin kesin olarak kaldırılmasına dair karar içeriği de dikkate alınarak———yapılan görüşmeler sonucunda taraflar arasında satış protokolü hazırlanarak müvekkili şirket tarafından —-yevmiye sayılı satış işlemi ile tapuda satın alındığını, müvekkili şirketin —- hukuk devletinin en temel ilkeleri olan hukuki güvenlik ve belirlilik esaslarına güvenerek taşınmazı satın aldığını, protokolde, taraflar arasındaki borç ilişkisi, toplam borç miktarı, bankaya borç tasfiyesi gereği devredilecek taşınmazların listesi, mutabık kalınan devir bedelleri, devrinden sonra oluşacak tutarların hangi borçludan mahsup edileceği, bakiye borç miktarı, davacıların ödeyeceği ecrimisil bedeli, ödeme tarihi, iştira hakkının kullanılması şartları, iştira hakkının kullanılabileceği son tarih, protokol hükümlerinden herhangi birisinin zamanında yerine getirilmemesinin tüm sonuçları, kısaca davacı borçluların tüm yükümlülükleri açık, net, tartışmaya konu olmayacak şekilde titizlikle ayrıntılı olarak düzenlendiğini, tüm bu hususların davacıların avukatları ile günlerce müzakere edildiğini ve sonuç olarak taraflar ve avukatlarınca mutabık kalınarak—–uzlaşma ve borç tasfiye protokolü” hazırlanarak imzalandığını, görevsiz mahkemece verilen ihtiyati tedbirin, —- kararı ile kaldırıldığını, ilerleyen aşamada davacı tarafın tekrar ihtiyati tedbir talep ettiğini, mahkemece talebin reddedildiğini ve bu ret kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş ise de ——istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, davacılar ile banka arasında imzalanan protokol akabinde mülkiyetleri bankaya devredilen taşınmazların borç tasfiyesi amacıyla bankaya devredildiğinin açık olduğunu, bankaya devri yapılan taşınmazların kredi borçlarının tasfiyesini amaçlayan ve tarafların gerçek iradelerini yansıtan satış işlemleri olduğu açık ve net olduğunu, taşınmazların satış bedellerinin kredi borcundan mahsup edileceği protokolün belirtilen kısımlarında defalarca tekrarlanmış olmasına rağmen, davacı tarafın taşınmazların teminat amaçlı devredildiğine ilişkin iddiası gerçek dışı, protokol metnine aykırı ifadeler olduğunu beyan ederek davacılar ve davalılardan——1136 sayılı Avukatlık Kanunu 35/A maddesi gereğince düzenlenmiş uzlaşma ve borç tasfiye protokolü başlıklı uzlaşma protokolüne aykırı, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu taşınmazların tapu kayıtları, tüm takyidatları, taraflar arasında düzenlenen protokol, yazışma örnekleri celp ve ibraz edilmiştir.
Dosya kapsamına göre; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankadan kullanılan kredilerden kaynaklı borçlar nedeniyle davalı bankanın ihtiyati haciz kararları ile müvekkilleri üzerinde baskı uyguladığını, hiçbir şekilde tartışma ve müzakere etme şansı verilmeden — imzalandığını,—-ait bir kısım taşınmazların davalı tarafa teminat amacıyla devredilmek zorunda kalındığını, kredi borcunun —– tarihine kadar ödenmesi durumunda iştira hakkının kullanılabileceğinin ve taşınmazların mülkiyetinin geri devredileceğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasında yapılan devir protokolü içeriği ve tarafların iradeleri göz önünde bulundurulduğunda yapılan devirlerin inançlı işlem olarak kabulü gerektiğinden, gerçek iradeleri yansıtmadan, teminat amaçlı olarak yapılan devir işlemlerinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin iştira hakkını kullanma talebine karşı davalının sessiz kaldığını belirterek, inançlı işlemle ve baskı altında davalıya devredilen taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline; dava konusu taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için taşınmazlar üzerine takdiren teminatsız, ihtiyati tedbir konulmasına ya da tapu iptali ve tescili davası açıldığına dair davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı, taraflar arasında imzalandığı karşı tarafın da kabulünde olan, ” uzlaşma ve borç tasfiye protokolü” başlıklı, —— tarihli protokolün geçersiz olduğu iddiasını ileri sürmektedir. Bu protokolün taraf avukatlarının da katılımıyla imzalandığı anlaşılmaktadır.
Davacı, protokolün müzayaka altında imzalandığını iddia etmekte olup bu iddianın yaklaşık ispatını sağlayacak bir kanıt sunulmadığı anlaşılmaktadır. Davacının protokol uyarınca iştira bedelini ve muaccel olan ecrimisil bedelini ödediğine dair bir iddiası da yoktur. Davacı protokole göre süresinde ödeme yapmak istediğine, karşı tarafın sessiz kaldığına, ödemeyi kabul etmediğine yönelik herhangi bir delil sunmamıştır. Davacının borcu tevdi ettiğine dair bir iddiası da yoktur. Bu durumda, alacaklı temerrüdünün mevcudiyeti konusunda ispat yükünü yerine getiremeyen davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilirken Tapu İptali ve Tescil istenen, davalı —–üzerine kayıtlı taşınmazların değeri olan — üzerinden bu davalı lehine, davalı—- üzerine kayıtlı taşınmazların değeri olan—- üzerinden bu davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmek suretiyle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, dava açılırken alınan 7.298,93 TL. Peşin harç ve 722.593,42 TL. tamamlama harcı toplamı 729.892,35 TL. harçtan mahsubu ile bakiye 729.811,65 TL. harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı —- tarafından yapılan 202,90 TL. yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davalı —- lehine AAÜT’ne göre hesaplanıp takdir olunan 160.125,00 TL. nispi ücreti vekaletin davacılardan alınarak, bu davalıya verilmesine,
6-Dahili davalı———-devrolunan gayrimenkullerin değeri üzerinden AAÜT’ne göre hesaplanıp takdir olunan 444.525,00 TL. nispi ücreti vekaletin davacılardan alınarak, dahili davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekili, davalı ——— vekili ve dahili davalı —— vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/05/2022