Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/608 E. 2023/215 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/608 Esas
KARAR NO : 2023/215
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/11/2020
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ——- adıyla imzalanmış bir ticari hizmet sözleşmesi bulunduğunu, mezkûr sözleşmeye binaen üç yıldan fazla birlikte çalışıldığını, konusu ve kapsamı daha detaylı bir şekilde açıklanacak olan sözleşmeye aykırı olarak davalı tarafından müvekkiline birlikte çalıştıkları son üç dönemin ikisinde eksik ödeme yapıldığını, son çalışma döneminde ise hiçbir ödeme yapılmadığını, imzalanan sözleşmenin bir suretinin müvekkiline verilmemiş olduğunu,——–de sözleşmenin bir örneğinin edinilemediğini, bu nedenle davalı uhdesindeki sözleşmenin Sayın mahkemenizce dosyaya kazandırılması gerektiğini, aradaki ticari ilişki itibarıyla müvekkilinin, gerekli teçhizatla donatılmış kendisine ait kümeslerde davalı tarafından teslim edilecek civcivleri yetiştireceğini, civcivler büyüyüp —— geldiklerinde——- usulüne göre hak edişini alacağını,—– üretici ile davalı arasında yapılan ticari hizmet sözleşmelerinin——- tarihli———— hangi şartlar çerçevesinde düzenlenebileceğinin öngörüldüğünü, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmedeki birçok maddenin yönetmeliğe aykırı olduğunu, bunun sonucu olarak da müvekkilinin yönetmelik uyarınca katlanmaması gereken birçok masrafa katlanmak zorunda bırakıldığını ve zarara uğratıldığını, davalı tarafından hazırlanan hak ediş raporlarında yapılan kesintilerin zikredilen yönetmeliğe aykırı ve bu itibar ile üreticinin sorumlu tutulamayacağı türden olduğunu, davalının beyaz et sektöründe ülkemizde geniş pazar hacmine sahip olan kuruluşlardan bir tanesi olduğunu, birçok başka kümes sahibi üreticiyle yaptıkları gibi müvekkili ile de ellerindeki —— getirilmesi konusunda çalışmakta olduklarını, bu bağlamda müvekkilinin davalı tarafından verilen ————yetkililerinin denetiminde besleyip bakımını yaparak büyüttüğünü, bu bakım faaliyeti esnasında civcivlere yedirilecek yemin temini, yapılacak aşıların temini, kümesin ve nakliye araçlarının dezenfektasyon bedelleri, yükleme ve nakliye masraflarının tamamının yönetmelik uyarınca davalıya ait olduğunu, daha açık bir ifade ile müvekkilinin; davalının denetiminde, onun sağladığı girdilerle civcivlerin bakımını yapan ve dönem sonunda kilogram başı fiyat usulüne göre hak edişini alması gereken bakıcı konumunda olduğunu, müvekkilinin kendisine verilen civcivleri büyütüp etlik piliç haline getirdikten sonra davalının veterinerleri ve yetkilileri gözetiminde nakliye araçlarına teslim edip kesimhaneye gönderdiğini, kesim işlemleri neticesinde kesilen hayvan sayısı, ortalama canlı ağırlık, toplam canlı ağırlık gibi değerler belirlendiğini, dönem sonunda hak edilen ücretin sabit bir değere bağlı olmadığını, farklı etkenler değerlendirilerek ortaya çıkartılan kilogram başı ücrete göre hesaplandığını, hak edişin hesaplanmasında bir diğer etkiye sahip hususun ——–verilen ve———-değişken olduğunu, bu kavramın hayvana verilen yem miktarı ile hayvanın ağırlığının oranlanması sonucu ortaya çıkan değer olduğunu, yukarıda genel hatlarıyla değinildiği üzere hem yetiştirilecek civcivlerin hem de bu civcivlere verilecek yemlerin davalı tarafından temin edildiğini, buna göre de bir dönem boyunca harcanan yemin toplam kilosunun,——— toplam canlı ağırlığına bölündüğünde ortaya çıkan değerin —- olduğunu, yedirilen yem ile hayvanların toplam ağırlığı birbirine ne kadar yakın olursa üreticinin hak ediş miktarının o oranda lehe olarak hesaplanacağını, davalı tarafından kilogram başına verilecek fiyatın hesaplanmasında —— etkisinin oldukça büyük olduğunu, zira tüm üreticilerin değerleri ortaya konarak bir çan eğrisi sistemi kurulduğunu ve buna göre alınacak fiyatın değişiklik gösterdiğini, kilogram başına ücretin hesaplanmasına etki eden diğer hususların ise üreticinin kümes kapasitesi/büyüklüğü—– ve davalı ile çalışma süresi, yani kıdemi olduğunu, mezkûr üç dönemin incelenmesi durumunda; yapılan sözleşme kapsamında ——- tarihinde müvekkiline —–teslim edildiğini, civcivlerin hasta olarak gelmesinden dolayı ölümler başladığını, bu ölümler davalıya bildirilmesine rağmen şirket tarafından herhangi bir dönüş olmadığını ve netice itibarıyla dönemin —– davalıya teslimi ile sonuçlandığını, teslimi izleyen bir haftanın sonunda hak ediş raporu hazırlandığını ve hazırlanan hak ediş raporunda yönetmeliğe aykırı birtakım haksız kesintiler yapıldığını, hazırlanan hak ediş raporunda da görüldüğü üzere davalının——– müvekkilinin üzerine yüklenmemesi gereken bir kesinti yaparak haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkilinin hak edişini eksik ödediğini,—- tarihinde müvekkiline ——- edildiğini, yine bu dönem itibarı ile de hastalıklı ——- teslim edildiğini ve——– hasta olarak gelmesinden dolayı ölümlerin başladığını, bu ölümler defaatle davalıya bildirilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir dönüş olmadığını ve netice itibarıyla dönemin ——-adet etlik pilicin davalıya teslimi ile sonuçlandığını, teslimden iki hafta sonra hak ediş raporu hazırlandığını ve hazırlanan hak ediş raporunda yine yönetmeliğe aykırı olarak haksız kesintiler yapıldığını, hazırlanan hak ediş raporunda da görüldüğü üzere davalının ——– müvekkilinin üzerine yüklenmemesi gereken bir kesinti yaparak haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkilinin hak edişini eksik ödediğini, davalı ve müvekkilinin birlikte çalıştığı son dönem olan —— tarihinde cinsi her ne kadar ———-cinsi ——- teslimi gerçekleştiğini, geçen iki dönemde olduğu gibi yine ——— edilmesine binaen ölümler başladığını, durumun davalıya bildirilmesi ile birlikte ——— tarafından müvekkilinin kümesinde inceleme yapıldığını ve hastalığın kümesten kaynaklanmadığı, teslim edilen ——- hastalıklı olduğu şeklinde tutanak tutulduğunu fakat tutulan tutanağın müvekkiline teslim edilmediğini, davalı tarafından hiçbir önlem alınmadığını, hastalığın önüne geçilemediğini ve müvekkilinin büyük kayıp vererek dönemi —— hayvanı teslim ederek kapattığını, davalının tüm sorumluluk kendisinde olmasına karşın mezkûr dönem itibarı ile; ———— müvekkilinin üzerine yüklenmemesi gereken bir kesinti yaparak haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkilinin hak edişini eksik ödediğini, tüm bunların yanı sıra taraflarınca belirlenemeyen ve belirlenmesi de mümkün olmayan ilaç, nakliye, dezenfektan, aşı, veterinerlik, nakliye sırasındaki kayıplar vb. Pek çok kalemde hesaplama yöntemi dahi belirli olmaksızın müvekkilinin hak edişlerinden haksız kesintiler yapıldığını, bu kapsamda müvekkilinin hakkı olan ve alması gereken hak edişlerini alamadığını, yapmış olduğu iş neticesinde oluşan masraflarını ve borçlarını ödeyemediğini, hak edişi ödenmediği için evini ipotek göstererek kullanmış olduğu banka kredisini ödeyemediğini ve ödenmeyen kredi taksitlerinden dolayı evin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile banka tarafından satıldığını, müvekkilinin yapmış olduğu iş neticesinde hakkını alamadığı gibi evini de kaybettiğini, gerek maddi gerekse manevi olarak çok büyük zarara uğradığını belirterek, davalı şirketin ticari defterleri ile sözleşme aslının, —— fişlerinin, kesimhane fişlerinin ve dava konusu ile ilgili tüm kayıtların celbini, yapılacak yargılama sonucunda ise haklı davalarının kabulü ile müvekkilinin hukuka, hakkaniyete ve yönetmeliğe aykırı olarak çalıştığı dönemlere ait hak ediş tutarının, hak edişinin ödenmemesi neticesinde borçlarını ödeyememiş olması neticesinde ettiği zararın ve bu kapsamda yoksun kaldığı kârın dava sürecinde bilirkişi eliyle tespiti ile hak ediş tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın arabuluculuk tutanağının aslını sunması gerektiğini, söz konusu tutanakta davacının talebinin yer almadığını, bu süreçte talep edilemeyen taleplerin doğrudan dava konusu edilmesinin mümkün olmadığını, arabuluculuk görüşmesinin——– yöntemiyle taraflar bir araya gelmeden yapıldığını, arabuluculuk tarihinde ——– yöntemiyle toplantı yapılmasına yasal imkan veren bir düzenlemenin mevcut olmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, davanın reddinin gerektiğini, davacının uğradığını iddia ettiği zarar ve alacak miktarını tam olarak belirleyebilecek durumda olması nedeniyle davanın kısmi alacak davası olarak açılması gerekirken belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki menfaati olmaması sebebiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, dava dilekçesi incelendiğinde davanın hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığını, asılsız, soyut ve dayanaksız iddialarla davanın açıldığını, davacının yıllardır aradaki akdi ilişki uyarınca yapılan işlemlere itiraz etmezken performansının kötü olduğu son üç döneme itiraz ettiğini, sanki somut olayda bir ilgisi varmış gibi sunulan yönetmelik hükümlerine atıflar yapıldığını, davanın ya turarsa mantığıyla cüzi bir bedelle açıldığını, davacının hiçbir iddiaasının gerçek olmadığını, dilekçesindeki tüm beyan ve taleplere, eklerine itiraz ettiklerini, hak edişleri eksik ödendiği için zarara uğradığını iddia eden ve yargılanmanın hızlandırılmasını talep eden davacının hak edişlerinden yaklaşık üç yıl sonra huzurdaki davayı açmasının davanın ve iddiaların samimiyetsizliğini gösterdiğini, davacının imzasıyla kabul ettiği hakediş rakamına, hatta buna uygun olarak kestiği kendi faturasındaki tutara, ibra ettiği döneme, ticari ilişki sonunda borcu nedeniyle kendisine kesilen ve itiraz etmediği faturaya üç yıl sonra itiraz etme hakkı olmadığını, davacının son hakedişi hariç dava konusu diğer iki hakedişinin davacı ile müvekkili arasında yapılan alacak protokolü ile kesinleştirildiğini, karşılıklı mutabık kalınarak imza altına alındığını, sonrasında davacının buna uygun olarak faturasını kestiğini ve alacağını tahsil ettiğini, hal böyleyken davacının imzası ile ikrar ettiği, kabul ettiği hakedişe üç yıl sonra itiraz etmesinin mümkün olmadığını, davacının kötü performansı nedeniyle son hakedişten dolayı müvekkili şirkete borçlandığını, davacının hem son hakediş döneminde olan —– borcu hem de ticari ilişki bittiği halde iade etmediği yedinde tuttuğu —– yem bedeli için davacıya müvekkili şirket tarafından fatura kesildiğini, davacının bu faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmediğini, yasal olarak faturayı kabul ettiğini, borcunu kabul eden davacının üç yıl sonra itiraz etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin ——- tarihinde yürürlüğe giren yönetmelik hükümlerini dikkate aldığını, ayrkırı bir uygulaması olmadığını, davacının iddialarının imzaladığı alacak protokolleri ile uyumlu olmadığını, müvekkili davacıya verdiği yem bedellerini tahsil ediyor olsa davacının hiçbir dönem hak edişe hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının hakedişinden sadece ceza bedeli kesintisi yapıldığını, ayrıca davacının dosyaya sunduğu alacak protokollerine elle eklemeler, değişiklikler yapılmış olduğunu, bunları kabule imkan olmadığını, davacının sunduğu hiçbir belgeyi kabul etmediklerini, davacının sunmuş olduğu fotoğraflara da itiraz ettiklerini, bu fotoğrafların neye kime ait olduğunun dahi belli olmadığını, somut olayda yönetmelik gereği ilk hafta % 1’i geçen bir ölüm olmadığını, ölümlerin müvekkilinden kaynaklandığına dair bir tespit olmadığını, aksine davacının kümesinde kontrole giden veteriner hekimlerin gözlemlerine göre davacının kötü bakım koşullarından kaynaklı olarak ölümler meydana geldiğinden dolayı davacının sorumluluğundaki ölümlerden kaynaklı olarak davacıdan ceza kesilmesinin hukuka uygun olduğunu, ayrıca davacıdan ceza olarak kesilen ölümlerin tüm ölümlerin ücreti olmadığını, davacının tüm yetiştiricilerin ortalamasının üzerinde kalan ölüm sayısı olduğunu, halbuki müvekkilinin tüm civciv ölümleri için alacak talebinde bulunma hakkı olduğunu, bakiye alacak haklarını saklı tuttuklarını, davacıya aynı ırktan aynı damızlıktan hayvanların teslim edildiğini, hastalıklı sürü olması durumunda herkeste olması gerektiğini, bu ölümlerin nedeninin yetiştiricilerin tipik kötü bakım koşulları olduğunu, tüm verileri incelediklerinde davacı ile aynı dönemde aynı anaçtan gelen yetiştiricilerin sonuçlarına bakıldığında davacının ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu, sürüde herhangi bir sağlık sorunu olmamasına rağmen davacının kusuru ve kötü bakım koşulları nedeniyle ölümlerin meydana geldiğini, müvekkili şirket veteriner hekimlerinin rutin kontrollerinde de davacının kötü bakım koşullarından kaynaklanan çeşitli sorunlar tespit edildiğini ve buna bağlı civciv ölümleri yaşandığını, tüm yetiştiricilere aynı kuluçkadan çıkan civciv, aynı yem, veteriner hizmeti vs. sunulduğunu, farkı yetiştiricinin performansının belirlediğini, bu performansı değerlendirmek için ——— kullanıldığını, hedefin üstünde yem tüketen ve yetiştiricilerin ortalamasının üstünde piliç ölümüne neden olan yetiştiriciye bu ortalamanın üstündeki kısım için ceza kesintisi yapılırken, bu ortalamanın altında yem tüketen ve—— ölümüne neden olan yetiştiricilere ise bu iyi performanslarından dolayı prim verildiğini, bu yetiştiricilik sisteminde disiplini sağlamak ve yetiştiricilerin bakım koşullarında rekabet ederek iyi performans sergileyenlerin ödüllendirildiği, kötü performans sergileyenlerin cezalandırıldığı adaletli bir sistem kurulduğunu, öncelikle yetiştiricinin çiftliğinden teslim alınan piliçlerin müvekkilinin kesimhanesinde yer alan kantarda tartıldığını, toplam canlı ağırlığın bulunduğunu, bu rakamın müvekkilinin belirlediği kg bedeliyle çarpılarak bir alacak belirlendiğini, sonrasında bu tutardan canlı kg başına kullandığı yem miktarının o dönemdeki tüm yetiştiricilerin canlı kg başına kullandığı yem miktarı ortalamasından fazla olması durumunda cezalandırma düşük olması durumunda ise prim ödeme usulü uygulandığını, davacının iddia ettiği gibi yem ücretinin karşı taraftan alınmasının söz konusu olmadığını, performansa göre prim/ceza uygulaması söz konusu olduğunu, yetiştiriciye o dönemde verilen civcivlerin dönem sonunda ölüm adedinin o dönemdeki tüm yetiştiricilerde gerçekleşen——–ortalamasından fazla olması durumunda cezalandırma, daha düşük ölüm adedinin olması durumunda ise prim ödemesi usulünün uygulandığını, yine —– için ayrıca bir ücret alınmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin yönetmelik hükümlerine göre davacıdan kaynaklanan tüm bu ölümlerin bedelini kesme hakkına sahipken bunu yapmadığını, bakiye alacak haklarını saklı tuttuklarını, bu hesaplamalardan sonra müvekkilinin hesaplama detayını yetiştiriciye gösterdiğini, yetiştirici ile karşılıklı imza ile alacak protokolü yaptığını, sonrasında yetiştiricinin mutabık kaldığı bu tutara göre faturasını kestiğini ve borç ilişkisinin sonlandırıldığını, yetiştiricinin müvekkili ile mutabakat yapmaması halinde de müvekkilinin hesaplamasının kesin ve geçerli olduğunu, yetiştiricilerin sabit bir ücret sistemi olmadığını, her bir yetiştirme döneminde gösterdiği performansa bağlı olarak hak edişinin belirlendiğini, yasal olarak zorunlu olmadığı halde müvekkilinin hesaplamalarını ve ödemeleri karşılıklı protokolle mutabık kalarak yaptığını, davacının bahsettiği üç dönemde de kötü bir performans göstermesi nedeniyle diğer yetiştiricilerin ortalamasının üstünde kalan canlı kg başına yem tüketimi ve civciv ölümleri nedeniyle ceza uygulandığını ve buna göre ödeme aldığını, davacının ihtilaf konusu yaptığı dönemlerin sonlarında müvekkili şirketin hesaplaması üzerine davacı ile alacak protokolü hazırlandığını, bu protokollerde davacının imzasının bulunduğunu, davacının bu hesaplamayı karşılıklı olarak kabul ettiğini, sonrasında buna uygun olarak fatura da kestiğini, alacağını tahsil ettiğini, hal böyleyken davacının imzaladığı, kabul ettiği hesaplamaya ve alacağına üç yıl sonra itiraz etmesinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, üstelik davacının bu dönemler için müvekkili şirketi ibra dahi ettiğini, davacının son hakediş döneminden olan —- borcu ve ticari ilişki bittiği halde iade etmediği yedinde tuttuğu —— yem bedeli için davacıya faturalar kesildiğini, davacının bu faturalara 8 gün içinde itiraz etmediğini, yasal olarak faturayı kabul ettiğini belirterek, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirket yetkilisinin —– tarihli dilekçesi ile dava ile ilgili fazlaya ilişkin saklı tutulanlar da dahil olmak üzere tüm talep ve haklarından feragat ettiklerini, feragat beyanları doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
HMK’nun 307 – 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla; davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL harcın, peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarf olunan tüm yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/03/2023