Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/603 E. 2021/449 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/603 Esas
KARAR NO : 2021/449

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ————— olduğunu, hâlihazırda ise hissedarı olduklarını, bu şirketin müvekkilleri tarafından kurulduğunu, sonraki yıllarda şirketin gerçekleştireceği ——————— —-sağlanması bakımından diğer hissedarlarla sözleşmeler akdedildiğini ve buna bağlı olarak hisse devirleri yapıldığını, ancak diğer hissedarların tümü ile kendilerinin kontrolünde bulunan ve de tüm yetkileri kendilerinde bulunan—– —– yürütümü için gerekli iş ve hizmetlerini akdedilen sözleşmeler kapsamında yerine getirmediklerini, bu durumdan kaynaklı kendilerine gerekli bildirimlerin yapılmadığını ve akdedilen sözleşmeler kapsamında edimlerini yerine getirmelerinin istendiğini, tüm bunların yanı sıra şirketin hukuken tüm yetkilerini elinde bulunduran ve de çoğunluk hisselerine de sahip olan hissedarların; şirketin esas sözleşmesinde yer alan ve faaliyetlerine yönelik iş ve işlemlerini görmekten kaçınmakla birlikte, aynı zamanda şirketin —- —– aykırı olarak yürüttüklerini, davalılardan .—————- müvekkillerince hisse devrinin gerçekleştirildiği tarihten itibaren şirketin fiilen —- olarak yönetim kurulunda yer aldıkları gibi aynı zamanda yönetim kurulu başkanlığını da yürüttüklerini ancak tüm bu süre içersinde şirketin—- gereken ———– gerçekleştirmeleri ve ——- faaliyetlerinin başlaması gerekmekte iken, 10 yılı aşkın bir süredir, projeyi akdedilen sözleşmelere rağmen yürütmedikleri ve sona erdirdiklerini, bu nedenlerledir ki 19.02.2019 tarihli genel kurulda müvekkillerince ibra edilmediklerini, kaldı ki müvekkilleri ile anılan davalılar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı olarak müvekkillerinin talep edebileceği tüm maddi ve manevi alacak, tazminat ve de sair alacakları saklı kalmak kaydıyla, ancak bu aşamada; iş bu davalıların T.T.K. 555. madde ve devamı hükümleri gereği sorumluluklarının da olduğunun sabit olduğunu, şirketin uğradığı tüm zararların Mahkemece gerçekleştirilecek bilirkişi incelemeleri ile tespitini ve şimdilik 10.000 TL tazminatın davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK md.4 ve TTK md.5/a hükmü uyarınca “arabulucuya başvurulmuş olma” dava şartı olup bu şartının yerine getirilmediğini, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, zira, dava dilekçesinde davanın sebebinin açık bir şekilde TTK 555. maddesine dayandırılmış olup, sorumluluk davalarında zamanaşımı süresini düzenleyen TTK md.560 hükmü uyarınca; tazminat isteme hakkı hususunda “… zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren iki, her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, müvekkillerinin gerek şirket esas sözleşmesine ve gerekse yasal mevzuat hükümlerine aykırı surette hiçbir eylem ve işlemleri olmadığını, davacıların aksi yöndeki iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, huzurdaki dava ile her ne kadar davacıların, müvekkillerinin, şirketin esas sözleşmesinde yer alan ve faaliyetlerine yönelik iş ve işlemlerini görmekten sözde kaçındıklerı ve —— mevzuat hükümlerine aykırı olarak yürüttükleri iddia edilerek şirket zararına sebep oldukları ileri sürmüş ve TTK md.555 gereği sorumluluktan söz etmiş ise de, iddiaların mesnet yaptığı hususların tamamının soyut, afaki ve gerçek dışı olduğunu, müvekkillerinin şirket zararına sebebiyet veren hiçbir kusurlu davranış ve sorumluluklarının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın, Mahkememizin —- Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek —- Esasa kaydedildiği, diğer davada davalı şirkete yönelik — yokluk ve iptalinin talep edildiği, tefrik edilen bu davada ise davalı şahıslara karşı yöneltilen sorumluluk ve tazminat davası olarak devam edildiği anlaşılmıştır.
Tefrikle yeni esas numarası alan dosyada tensiben harç ve gider avansı için davacıya süre verildiği, harç ve gider avansının yatırıldığı anlaşılmıştır.
Dava; davalı —– üyelerinin dava dilekçesinde ayrıntılı olarak belirtilen zarar iddialarının gerçek olup olmadığı, davalıların sorumlu tutulabilecekleri, bir şirket zararı var ise miktarı, sorumluluk davası şartlarının olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’na eklenen 5/a maddesi uyarınca ticari davalarda arabuluculuk şartı getirilmiştir.
Kanunun genel gerekçesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlıkların açılabilecek dava türlerinden — kapsamında kalmasının amaçlandığı belirtilmektedir. Madde gerekçesinde ise; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya — getirilerek, bu uyuşmazlıkların temelinde, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır ifadesi kullanılmıştır.
Madde gerekçesi, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesinin amaçlandığına dikkat çekmekte, uyuşmazlık bazında bir değerlendirme yapmaktadır. Uyuşmazlığın taraflarının davacı ve davalı olmasına ilişkin bir ayrım gözetmemektedir. Madde metninde de “alacak ve tazminat davaları” tabirinden kaçınılarak “… konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava ” anlatımı kullanılmıştır.
Davacılar vekili 31/05/2021 tarihli dilekçesi ile; arabuluculuğa başvurulmasına gerek olmadığı gerekçesi ile herhangi bir arabuluculuk başvurusu yapılmadığını beyan etmiştir.
Kanuna göre; arabuluculuk dava şartı sonradan tamamlanabilen bir dava şartı değildir. Bu nedenle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, özel dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin alınan 180,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalılar lehine —– uyarınca taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.