Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/570 E. 2022/280 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/570 Esas
KARAR NO: 2022/280
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —-dosyası kararının kesinleşmesi üzerine asıl işveren sıfatıyla müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında anılan dosya davacısı———– yargılama giderinin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizleriyle davalı alt işverenden tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile üst işveren sıfatı ile davalının işçisine mahkeme kararı üzerine ödemek zorunda kaldığı işe başlatmama ve çalıştırılmadığı süre için belirlenen ücretin alt işverene rücusuna ilişkindir.
Usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış ve taraf delilleri toplanarak tahkikat aşamasında değerlendirilmiştir.
Davacının ödeme yaptığı — dosyaları ve—— getirtilerek dosyamız içerisine alınmıştır.
Dava dışı — tarafından davacı ve davalı aleyhine açılan işe iade davasında, ——tarihli kararıyla, davanın kabulüne, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verildiği, Davacının, kararın kesinleşmesinden itibaren —- içerisinde işe başlamak üzere işverene başvurması sonucunda işverence işe başlatılmadığı taktirde davacının kıdemi ve fesih sebebi gözönünde bulundurularak taktiren 4 aylık brüt ücreti tutarında tazminatın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, Davacının süresi / içerisinde işverene başvurması halinde mahkeme kararının kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre içinde en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, davacı tarafından yapılmış olan– harcın, — tebligat ve müzekkere giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, — vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, hükmün — tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
— dosyası incelendiğinde, takibin —-tarihinde açıldığı— aylık brüt ücret,— başlamama tazminatının, işlemiş faizleriyle beraber, toplam,— olarak talep edildiği, toplam alacağın icra gideri, vekalet ücr ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek, faizleriyle birlikte talep edildiği, —sayılı dosyası incelendiğinde, takibin— tarihinde açıldığı, —yargılama gideri, — vekalet ücretinin, işlemiş faizleriyle beraber, toplam,—- olarak talep edildiği, toplam alacağın icra gideri, vekalet ücr ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek, faizleriyle birlikte talep edildiği, Her iki takipte de takip dayanağı olarak —- tarihli ilamının gösterildiği,
Her iki dosyada da davacı ve davalıya ödeme emrinin tebliğ edildiği, — Esas sayılı dosyaya davacı itiraz tmişse de, protokol kapsamında itirazını geri aldığı görülmekte olup; davalı tarafından yapılmış bir itirazın olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının,—— ödediği tespit edilmiştir.
Müteselsil borçlular arasında, alacaklıyı tatmin ederek payından fazla ifada bulunan borçlunun, ifa ettiği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı, kanundan doğan rücu hakkı olarak tanımlanmaktadır.
Mevzuatımıza göre asıl ve alt işveren, işçiye karşı müteselsil borçlu olarak kabul edilmekte olup; ——– tarihli karar ile de, davacı ve davalının, asıl işçiye karşı, işe iade ve işe başlatmama tazminatı yönünden müştereken ve müteselsilen borçlu olduklarına hükmedilmiştir.
Asıl ve alt işverenin müteselsilen borçlu olduğu bu hallerde, müşterek borçlulardan birinin alacaklıyı tatmin etmesi durumunda, iç ilişki bakımından rücu hakkı yine Borçlar Kanunumuzun 167. Maddesine göre doğmaktadır.
Bu hallerde müteselsil borçlulardan birinin rücu hakkını kullanabilmesi için, ifadan kaçınmanın mümkün olmaması, alacaklının ifa veya ifa yerine geçen bir edimde bulunarak tatmin edilmiş olması, yapılan ifanın geçerli olması ve iç ilişkide kendi payını aşan bir ödemede bulunmuş olması gerekmektedir.
Taraflar arasında, ifadan kaçınmanın mümkün olduğu, ifa ya da geçerli bir ifa yapılmadığı noktalarında bir ihtilaf yoktur.
Mevzuatımızda, borçluların iç ilişkide sorumlu olacakları oranı belirlememeleri durumunda kanun koyucu tarafından “eşit pay karinesi” öngörülmüştür. TBK 167/1.Maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludur.
Bu hüküm doğrultusunda, müteselsil borçluların kendi aralarında yaptıkları anlaşmayla sorumlu oldukları miktarı kararlaştırmamaları veya hukuki ilişkinin niteliğinden aksine bir sonuç çıkartılamadığı durumlarda, borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan eşit paylarla sorumlu olduğu kabul edilmektedir.
İş ve İdare Mevzuatımız açısından da aynı hükümler cari olup; işçiye karşı müteselsilen sorumlu olan alt ve üst işveren, iç ilişkide, aralarındaki sözleşmede ayrık bir hüküm bulunmadıkça, birbirlerine karşı bu borçlardan dolayı yarı yarıya sorumlu oldukları kabul edilmektedir.
Özellikle idare açısından, taraflar arasındaki sözleşme veya teknik şartnamelerde, bu işçilik alacaklarının alt işverene yükletilmesi halinde ise, alt işverenler, işçinin kendi bünyelerinde çalıştıkları dönemle orantılı olarak, işçilik alacaklarının tamamından sorumlu oldukları kabul edilmektedir.
Ayrıca işçilik alacaklarında, alacağın niteliğine göre de sorumluluk payı farklılık arz etmektedir. Kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi alacaklarda, işçiyi çalıştıran alt işverenlerin tamamının, çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları, İhbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin esası ise son işveren döneminde ve dönemindeki verilerden hareketle hesap edildiğinden, bu alacaklardan ise son yüklenicilerin sorumlu olacağı, bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de aynı esaslarla, alt işveren konumundaki yüklenicilerden tahsil edilebileceği kabul edilmektedir. Niza konusu davada işe iade ve işe başlatmama tazminatı ve bu alacaklara bağı olarak vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş, ödeme yapılan icra takiplerinde de bu alacaklar ferileriyle birlikte tahsil edilmiştir.
Hükmedilen işe iade ve işe başlatmama tazminatları da, işçiyi işe başlatma yükümlülüğü sözleşmenin tarafi alt işveren olduğundan, alt işveren tarafından sözleşme sona erdirildiğinden, yine işe ancak alt işverenin başlatabileceği kabul edildiğinden, bu tazminatların tamamından son yüklenicinin sorumlu olduğu kabul edilmektedir.
İşe iade ile ilgili yargılama harçları da aynı hükme tabi olduğundan, davacının, işe iade, işe başlatmama tazminatı ile bu ödemelerin feri mahiyetindeki alacak kalemleri sebebiyle ödemiş olduğu—- tamamını davalıdan talep edebileceği anlaşılmaktadır. Davacı taraf harç olarak ödediği — olarak talep ettiğinden taleple bağlı kalınarak —–ödeme tarihlerinden avans faizi uygulanarak davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile;—- alacağın davalıdan alınarak davacı taraf verilmesine alacağa ödeme tarihlerinden başlamak üzere avans faizi uygulanmasına
2-Alınması gereken 1.463,18-TL karar harcına karşılık peşin alınan 365,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.097,38-TL harcın terkin sınırı altında kalması sebebiyle tahsiline yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarfolunan 1.131,60-TL yargılama gideri, 365,80-TL peşin harç toplamı olan 1.497,40-TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava şartı olması nedeniyle başvurulan 2021/9183 Arabuluculuk Numaralı görüşmeler neticesinde taktir olunan 1.320,00-TL ücretin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/04/2022