Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/568 E. 2023/756 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/568
KARAR NO : 2023/756

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şebeke kaynaklı arızanın giderilmesi için müvekkili şirkete iki defa servis hizmeti verildiğini, ikinci kez gelindiğinde—— seri numaralı) ürünün konsinye olarak müşteri memnuniyeti adına müvekkili şirkete teslim edildiğini ancak müvekkili şirketin ürünü daha sonra iade etmediğini, müvekkili şirketin davacı ile yaptığı “Yıllık Bakım Sözleşmesini” feshetmesi sebebiyle şimdiye kadar yapılan servis hizmet bedellerinin tarafına ödenmesine, davanın kabulü ile fatura kaynaklı 43.289,01 TL alacaklarının ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 29.07.2020 tarihinden itibaren, asıl alacağa işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı müvekkile ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arızalı —– cihazının davacı şirketten 02/01/2014 tarihinde satın alındığını ancak 13/04/2020 tarihinde cihazın arıza verdiğini ve 8 adet —– cihazlarını arızalandırarak müvekkili maddi olarak ciddi zararlar verdiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete gönderilen —- Noterliğinin—- yevmiye nolu, 28/07/2020 tarihli ihtarnameye —- Noterliğinin —-yevmiye nolu, 06/08/2020 tarihli ihtarnamesiyle cevap verildiğini, haksız olarak açılan hukuka aykırı davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle; taraflar arasında kurulan sözleşme kapsamında verilen servis hizmeti sırasında sağlanan malın bedeli ile verilen hizmet ve kiralama ücretlerinin tahsili için açılan alacak davasıdır.Dava basit yargılama usulüne tabi olup, teati aşaması tamamlandıktan yöntemine uygun olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat ile deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınarak yargılama sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca dosyaya sunulan servis formları, fatura suretleri, yazışma örnekleri incelenmiştir.
Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması sebebiyle dosya elektrik mühendisi—–ile Ticaret Hukuku alanında nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi —– oluşan heyete tevdi edilerek kök ve ek raporlar alınmış, raporlara yapılan itirazlar sonrasında dosya bu kez elektrik mühendisi olarak dosyaya —– eklenmek suretiyle yeni oluşturulan heyetten de rapor alınmış bilirkişi heyeti tarafından sunulan rapor içeriklerinde teknik bilirkişi tarafından bildirilen kanaat denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının ilgilim kısımlarının hükme esas alınması ile; taraflar arasında—- Model cihazın satışına ilişkin olarak 02/01/2014 tarihinde yazılı olmayan satış sözleşmesi kapsamında ticari ilişki kurulduğu, bu sözleşmede davacının satıcı davalının ise alıcı olduğu, satış sözleşmesine konu cihazın arızalanması sebebiyle 13/04/2020 tarihinde davalının servis hizmeti talebi sebebiyle davacının satışa konu cihaza servis hizmeti verdiği ve servis formunda söz konusu arızanın cihazın —– çıkış sigortasına bağlı şalterin atması sebebiyle oluştuğunun tespit edildiği, akabinde arızanın tekrarlaması sebebiyle yeniden servis açıldığı ve bu kez yüksek voltaja bağlı olarak cihazın bypass inverter transfer devresinin arızalandığının tespit edildiği, her iki taraf yetkilisinin imzasını taşıyan aynı tarihli ikinci servis formunda “cihazın yeni (sıfır) cihaz ile değiştirildiği ve yeni verilen cihazın konsinye olarak verildiğinin yazılı olduğu hususlarının uyuşmazlık konusu olmadığı; uyuşmazlığın değişim amacı ile verilen ikinci cihazın hangi amaçla verildiği ve davacının huzurdaki dava ile mal bedeli, malın davalı elinde olduğu döneme ilişkin kira bedeli ve servis hizmetine ilişkin bedelleri davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarında olduğu, bu kapsamda öncelikle ikinci cihazın davalıya teslimin hangi sebebe dayalı olduğunun belirlenmesi gerektiği, davacı beyanları kapsamında konsinye ifadesi nedeni ile satış sözleşmesi konusu malın iade edilmemesine bağlı olarak ikinci cihazın bedelinin talep edildiği, davalının ise malın tesliminin TBK m.227 hükmü kapsamında seçimlik haklarından satılanın ayıpsız benzeri ile değişimi olarak kabul edildiği, dolayısı ile TBK m.19/1 hükmü kapsamında tarafların gerçek ve ortak iradelerinin belirlenmesi gerektiği, konsinye ifadesinin terimsel anlamda “bir işletmenin daha önceden tespit edilen bir fiyatla ya da günün koşullarına göre satılmak üzere diğer bir işletmeye mal göndermesi, teslim etmesi” anlamında olduğu ama dosya kapsamında taraflar arasında böyle bir ilişkinin varlığına dair herhangi delilin sunulmadığı gibi böyle bir iddia da bulunulmadığı, bu ifadenin de ne hangi amaçla kullanıldığının TBK m.19 hükmünce yorumlanması gerektiği, her iki tarafın tacir olduğu ve TTK m.18 hükmü uyarınca yaptıkları iş ve işlemlerde, faaliyetlerinde basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne haiz oldukları, 13/04/2020 tarihli ikinci servis formu incelendiğinde davalının, açık veya örtülü olarak satış veya kira sözleşmesinin asli unsuru olan bedel ödeme borcunu üstlendiğine ilişkin bir ifadeye rastlanılmadığı bu sebeple taraflar arasında TBK m.1 hükmünce yeni bir satış veya kira sözleşmesinin kurulduğunun söylenemeyeceği dolayısıyla malın iade edilmemesi sebebine dayalı olarak satış bedeli ve kiralama bedeline yönelik olarak davacının talepte bulunamayacağı, yine davacının dava dilekçesinde söz konusu servis formunda yazılı konsinye ibaresinin davacının işlerinin aksamaması sebebiyle cihazın verildiğini ifade etmesi sebebiyle bir an için malın bu amaçla verildiği HMK m.33 ve TBK m.19/1 hükmü kapsamında kabul edilse dahi taraflar arasındaki ilişki ancak TBK m.379 vd. hükümlerinde düzenlenen kullanım ödüncü sözleşmesi olarak nitelendirilebileceği, anılan yasal düzenleme ve sunulan belgeler kapsamında ivazsız yani bedel ödenmeksizin cihazın mülkiyetinin değil kullanımının davalıya bırakıldığı, TBK m.379 hükmünde kullanım ödüncü sözleşmesinin asli unsurlarından birinin de bir bedel ödenmeksizin/karşılıksız o şeyin kullanımının bırakılması olduğu dolayısı ile bu halde de kira veya satış bedeli altında bir miktar paranın ödenmesinin kararlaştırılmadığı ve davacı tarafından talep edilemeyeceği, davacının keşide ettiği ihtar ile ancak TBK m.383 hükmü uyarınca amacı belirlenmiş kullanım ödüncüne konu cihazın bedelini değil “malın iadesini” talep edebileceği, bunun için de TBK m.379 vd hükümlerinde kullanım ödüncü sözleşmesinin sona ermesine ilişkin talepler yönünden özel hüküm düzenlenmemesi sebebiyle genel hükümlere gidilmesi gerektiğinden davacının keşide ettiği ihtarnamenin TBK m.117/1 hükmü uyarınca temerrüt ihtarı sayılacağı, davalının cevabi ihtarnamesindeki beyanları ve tutumu karşısında TBK m.124/1, b.1 hükmünce TBK m.123 hükmüne göre artık uygun süre verilmesini gerektirmeyen halin bulunduğu dolayısıyla TBK m.125/2 hükmüne göre davacının seçimlik haklardan kullanım ödüncü sözleşmesinden dönme yönündeki iradesi kapsamında davalının TBK m.77/2 hükmü uyarınca iade borcu ile sorumlu olduğu ve bunu yerine getirmemesi halinde yine TBK m.77/2 hükmü kapsamında sona erme sebebiyle zenginleme konusu şeyin iadesini talep edebileceği ancak davacının malın iadesini değil bedelini talep ettiği, dosya kapsamı itibari ile dava konusu malın yok olduğu veya zarara uğradığı ve davacı tarafından kullanılamaz hale geldiği de iddia olunmadığından yeknesak yargıtay içtihatları kapsamında mal iadesi söz konusu olmaması sebebiyle ikame bedeli talep edemeyeceği dolayısıyla mal ve kira bedeli (kullanım ödüncünün ivazsız olması sebebiyle) istemlerinin de bu açıdan da reddi gerektiği, davacının vermiş olduğu servis hizmetine ilişkin talepleri yönünden de alınan bilirkişi raporlarında servis hizmetinin gereği gibi ifa edilmediğinin teknik bilirkişi tarafından belirtildiği, bu açıdan raporun denetime elverişli olduğu ve hükme esas alınması gerektiği kabul edilerek bu talep yönünden de davacının isteminin yerine olmadığı kanaatine varılmış ve davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 269,80 TL harcın davacı tarafından yatırılan 739,27 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 469,47 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Tarafların dava şartı olması nedeniyle başvurdukları—- Arabuluculuk Bürosu —-dosya no.lu görüşmeler neticesinde belirlenen ücretin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.