Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/563 E. 2021/1021 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/563 Esas
KARAR NO: 2021/1021
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kooperatifin ana sözleşmesi ve genel kurullarında alınan kararlar gereği davalının belirtilen dönemlere ilişkin aidat, bütçe ödemesi yükümlülüklerini süresi geçmesine rağmen yerine getirmediğinden—- dosyasıyla genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığını ancak davalının itirazı ile takibin durduğunu, davalının —- tarihinde borca, faize ve zamanaşımına yaptığı itirazın eşitlik gereği haksız olduğunu, davalı için istemiş oldukları aidat, bütçe ödentisi dönemlerine ilişkin genel kurul kararlarında da ödenmeyen aidat ve diğer ödemeler için aylık gecikme faizin %10 üzerinde uygulanması noktasında kararlar alındığını, davalının ödemediği aidat ve bütçe ödentisi için aylık %10 gecikme faizi yürüttüklerini, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının, takip konusu alacak üzerinden % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı dilekçesi davalıya — tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili —- sistemi üzerinden cevap dilekçesi vermiş, davalı yasal süresi içinde davaya cevap vermediğinden HMK’nın 128.maddesi uyarınca dava dilekçesindeki vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER :
Davacı vekili dava dilekçesinde,—–sayılı takip dosyasını, —- ait tüm belgeleri, ticari defterleri, karar defterini ve yemini delil olarak göstermiştir.
Davalı vekili yasal süresi içinde cevap vermemiş, dolayısıyla süresi içinde delil bildirmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından kooperatif alacağının tahsili talebiyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafın süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
Takibe konu alacak kooperatif alacağıdır. —sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine asıl alacak ve faiz toplamı —aidat alacağının tahsili talebiyle ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu vekilinin — tarihinde borca ve faiz oranında itiraz ettiği, ayrıca zamanaşımı def’inde bulunduğu, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Davacı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Mali müşavir — tarafından hazırlanan — tarihli bilirkişi raporunda, davacı kooperatifin genel kurul kararlarına ve aylık yüzde —-oranı üzerinden yapılan hesaplamaya yapılmıştır. Ancak bilirkişi raporundaki hesaplamaların davalının zamanaşımı def’i yönünden denetlenmesi mümkün olmadığından, takip tarihinden geriye doğru son — yıllık döneme ilişkin ayrıca hesap yapılması için aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Zira borçlu vekili vekili icra dosyasına verdiği borca itiraz dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Her ne kadar davalı süresi içinde davaya cevap vermemişse de, ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olan borçlunun itirazın iptali davasında bu def’iyi tekrar ileri sürmesi gerekmemektedir.—
—– ortağı arasında parasal yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklarda,takibe konu bir kısım alacakların muaccel olduğu tarih gözönüne alındığında uygulanması gereken —– hükmü gereğince zamanaşımı süresi — yıldır. Bu süre borcun muaccel olduğu tarihten başlar. Dava konusu aidat ve işlemiş gecikme faizi olup, —-, ödeme günü belirlenerek, —- aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, — maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifası istenebilir.
— tarihli ek raporda; takip tarihinden geriye doğru son — yıllık döneme ilişkin genel kurul kararlarına göre takibe konu borç miktarı —-olarak hesaplanmıştır. Davalı, davacı kooperatifin halen üyesi olması nedeniyle aidat borçlarından dolayı davacı kooperatife karşı sorumludur. Ancak davalının borca itirazında ileri sürdüğü zaman aşımı def’i yerinde olduğundan, son —faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilerek —-üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 120.maddesindeki sınırlama uyarınca, davaya konu kooperatif üyeliğinden kaynaklanan aidat alacağında talep edilebilecek faiz yıllık —geçemez. Bu nedenle kök ve ek raporda tüm hesaplamalarda bu hususa dikkat edilerek yıllık — üzerinden hesaplama yapılmış, Mahkememizce de aylık— üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilmesine rağmen, kısa kararda klavye hatası nedeniyle aylık faiz oranı yüzdesi—– şeklinde yazılmıştır. Kısa kararda işlemiş faize ilişkin benimsenen bilirkişi raporundaki aylık — üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda işlemiş faize karar verildiği, dolayısıyla kabul edilen faiz oranının aylık —- olduğu hususunun son derece açık olduğu ve HMK’nın 304/1.maddesine göre hükümdeki hesap hataları re’sen düzeltilebileceğinden, kısa karardaki — şeklindeki maddi hata gerekçeli kararda —- olarak düzeltilmiştir.
Davalı vekili, bilirkişi ek raporuna karşı verdiği itiraz dilekçesi ekinde davalının davacı —– istifa ettiğine dair dilekçe ibraz etmise de, söz konusu belge borcu söndürten bir belge olmadığı gibi, davalının üyeliğinin sona erdiğine dair ortada bir karar da bulunmadığından, ibraz edilen belgeye itibar edilmemiştir. Ayrıca—- devredilmeksizin bağımsız bölümün 3.kişiye devredilmesi kooperatif üyeliğinden kaynaklanan sorumlulukları sona erdirmez.
İİK 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek için reddedilen kısım bakımından davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir.
—- “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır”. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez” denilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuşsa da, bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama sonucu belirlenen alacağın, kabul red oranları da dikkate alındığında tüm unsurlarıyla davalı tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla alacak likit olmadığı, şartları oluşmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
İtirazın iptali davasının reddi halinde davalı lehine kötü niyet tazminatına karar verebilmek için, tazminat talebinin cevap süresinde talep edilmiş olması ve reddedilen miktar yönünden alacaklının takibi yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatlanmış olması gerekmektedir. Davalı vekili yasal süresi geçtikten sonra verdiği dilekçede kötü niyet tazminatı talep etmiş olup, süresi içinde yapılmış talep olmadığı gibi, reddedilen kısım yönünden alacaklının takibi yapmakta kötü niyetli olduğu da ispatlanmış değildir. Bu nedenlerle şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1—-sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte, davalı-borçlunun; — asıl alacak — işlemiş faiz olmak üzere toplam — alacak miktarına yaptığı itirazın iptali ile, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek aylık yüzde —- faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Şartları oluşmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 371,06 TL karar harcının, davacı tarafından peşin yatırılan 413,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 42,27 TL’nin davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından bilirkişi ve tebligat ücreti olarak yapılan 1.057,50 TL yargılama gideri ile 413,33 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı toplamı 1.525,23 TL’nin davanı ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 242,09 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul oranı dikkate alındığında davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davanın ret oranı dikkate alındığında davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
9-Dava şartı olması nedeniyle tarafların başvurmuş oldukları —— görüşmeler neticesinde belirlenen 1.320,00 TL’nin davanın ret ve kabul oranı dikkate alındığında bakiye 209,52 TL’sinin davalıdan, 1.110,48 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı davanın reddine karar verilen kısmı yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde —– Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık açık olmak üzere, davanın kabulüne karar verilen kısmı yönünden miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/12/2021