Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/52 E. 2021/1062 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/52 Esas
KARAR NO : 2021/1062

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 22/06/2017 tarihli mutabakat sözleşmesi düzenlendiğini, söz konusu—–bedel karşılığında yapımı hususunda anlaşıldığını, sözleşme de kararlaştırılan ödemelerin yapılmaması üzerine, bu hususun davalı tarafa ihtar edildiğini, noter marifetiyle yapılan ihtara rağmen davalının ödemede bulunmaması üzerine, —- sayılı dosyasında genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın icra takibine itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu beyanla, icra takibine itirazın iptaline, davalı tarafın % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; —— sayılı takip dosyasında borçlu görünen müvekkilleri … —- itirazlarının iptali ile takibin devamı konulu itirazın iptali bu davada müvekkillerinden ..— icra takip dosyasında borçlu olarak görünmediğini, davalı müvekkili … açısından husumet itirazlarının olduğunu, hem itirazın iptali ve hem alacağın tahsilinin istenemeyeceğini, itirazın iptali davasında kısmi isteğin olamayacağını, davacı tarafça yatırılan eksik harcın tamamlatılmasını, davacının talep ve iddialarının haksız olduğunu, davanın öncelikle davalı müvekkili—-yönünden husumetten reddine, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, takibinde kötü niyetli olan alacaklının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İcra dosyası, mutabakat dosyası, delil tespit dosyası,—- yemin tanık ve bilirkişi incelemesi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava—— dosyasından verilen yetkisizlik kararı sonbrası Mahkememize tevzi edilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ——
TTK 11. maddesinde —-için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde —– bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre,—- ve ——-ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen — kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan—- kararının uygulanmasına devam edilerek —ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. ——, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve —- kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.——– sözleşmesinden kaynaklanan davalar TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Gerçek kişi olan davalıların, ileri sürülen işin yapıldığı 2017 yılı ve davanın açıldığı 2018 yılında tacir olup olmadıklarının araştırılması için — sorgulaması yapılmış, — müzekkere yazılmıştır.
– tarihli yazısında;
-Davalı … ——- yılında başladığı mükellefiyetine 16.05.2000 tarihinde son verdiği, işletme hesabına göre defter tutuğu,
-Davalı … 2003 yılında başladığı mükellefiyetine 22.06.2005 tarihinde son verdiği, işletme hesabına göre defter tutuğu,
-Davalı —-15.06.2017 yılında başladığı mükellefiyetine 31.03.2019 tarihinde son verdiği, işletme hesabına göre defter tutuğu, bildirilmiştir.
—— tarihli yazısında;
—- faaliyetinin 1.sınıf sınırlarının altında kaldığı bildirilmiştir.
Davalı ..—- yılından sonra, davalı .—- yılından sonra vergi mükellefiyet kaydı olmadığı, 15.06.201-31.03.2019 tarihleri arasında mükellefiyet kaydı olan davalı ——tuttuğu, faaliyetlerinin sınırının esnaf faaliyetlerinin altında kalıp tacir olmadığı, dolayısıyla davalıların hiçbirinin tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Somut uyuşmazlıkta davalılardan hiçbirinin tacir olmadığı, dolayısıyla davanın tüm tarafları tacir olmadığından ve eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: HMK321/2 maddesi uyarınca iş yoğunluğu nedeniyle gerekçesi 1 ay içinde yazılacağı üzere;
1-HMK’nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davalılar vekilinin yüzlerine karşı, davacı tarafın yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.