Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/389 E. 2021/809 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/389 Esas
KARAR NO : 2021/809

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2020
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari alım-satım ilişkisi söz konusu olduğunu, bu ilişki neticesinde davalı tarafından ödenmeyen borçlar nedeniyle —— sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, taraflarınca başlatılan icra takibine davalı yanca itiraz edildiğini ve taraflarınca itirazın iptali davasının da ön şartı olarak — davalı yanın görüşmelere katılmadığını,—— tarih aralıklı cari hesap ekstresi raporundan da anlaşılacağı üzere davalıya farklı tarihlerde ürün satışı yaptığını, müvekkili şirketin işbu ticari ilişkilerinden doğan edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu satış bedellerinin——- sundukları faturaların da müvekkili şirket tarafından oluşturulduğunu nacak davalı —- ödenmeyen borç yükümlülüğünü yerine getirmediğini, söz konusu cari hesap ekstresi raporu incelendiğinde ve yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesinde de ortaya çıkacağı üzere bu alım-satım ilişkisinin karşılığının bir kısmının ödenmediğini, bu nedenle davalı borçlunun borcunu ödemeyerek, laksız ve kötü niyetli şekilde borca itiraz etmesi sebebiyle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile tacirler arası açık hesaba dayalı başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
—– sayılı dosyası getirtilerek dosyamız içerisine alınmış ve yapılan incelemesinde ödeme emrinin 10.10.2018 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, davalının 10.10.2018 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğu, duran takip üzerine 18.08.2020 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bu haliyle takibe itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış taraf delilleri toplanarak tahkikat aşamasında değerlendirilmiştir.
Taraflar tacir olduklarından ve davacı taraf ticari defterlere delil olarak dayandığından taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş olup inceleme gününde davalının defter ibraz etmediği tespit edilmiştir. Davacı defterlerinin incelenmesi neticesinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve usulüne uygun tutulduğu görüldüğünden lehine delil olarak kabul edilmiştir. Davacı defterlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan raporda davacının davalı taraftan —- alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
—- ilamında da ticari defterlerin delil kabiliyeti “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. —— ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır.
Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır…” şeklinde açıklanmıştır.
Gerek HMK 222/3 maddesi gerekse ilgili yargıtay kararı çerçevesinde davalının delil sunmadığından usulüne uygun davacı defterleri kesin delil olarak kabul edilmiştir. Davacı her ne kadar takip öncesi işlemiş faiz talep etmiş ise de davalıyı temerrüte düşürdüğüne dair delil sunmadığından işlemiş faiz talebi kabul edilmemiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının——- sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 4.021,27 TL üzerinden devamına,
Alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi uygulanmasına,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20 ‘si oranındaki 804,25 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
3-Alınması gereken 274,69-TL karar harcına karşılık peşin alınan 92,25-TL’nin mahsubu ile bakiye 182,44-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından sarfolunan 861,50-TL yargılama giderinin davanın kabul kısmına isabet eden 641,36-TL’si ile peşin alınan 92,25-TL harç gideri toplamı 733,61-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfolunmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
6-Davacı —– uyarınca taktir olunan 4.021,27-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
8——Şartı Dosya —–neticesinde taktir olunan —– ücretin görüşmeye katılmaması sebebiyle tamamının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
9-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı