Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/368 E. 2020/390 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/368 Esas
KARAR NO : 2020/390

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/08/2020
KARAR TARİHİ : 03/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil firmanın —————— alındığını, satın alınan yatağın baş kısmında bombesinin mevcut olduğunu, satış işlemi sırasında müvekkil firma tarafından yatak ve baza ölçülerinin ona göre talep edilmiş olmasına rağmen davalı firmanın yatağın baş kısmındaki bombeli bölümünün dikkate alınmadan müvekkil firmaya— ölçülerinde yatağın uygun olacağını düşünerek dava konusu yatağı sattıklarını, belirtilen yatak ve baza her ne kadar müvekkil firmaya 26/07/2019 tarihinde teslim edilmiş ise de müvekkil firma yetkilisinin şehir dışı işleri sebebi ile söz konusu yatağın bir hafta kullanılamadığını, yatağın ilk kullanımda ise küçük olduğunun fark edildiği ve hemen müvekkil firma tarafından davalı firmanın arandığını, müvekkil firma tarafından satın alınan yatağın boyu 200 cm ölçülerinde olan başka bir yatak ve baza ile değişimi talep edilmiş ise de davalı firmanın bu talep ile hiçbir şekilde ilgilenmediğini ve müvekkilinin değişim talebinin kabul edilmediğini, huzurdaki dava ikame edilmeden önce arabulucuya başvuru yapıldığını, davalı firma tarafından müvekkil firmaya satılan malın 140×200 ölçüdeki muadili ile değiştirilmesini, bu mümkün olmaz ise ayıplı malın bedeli olan 4.285,00-TL’nin satılan malın teslim tarihi olan 26/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı firmaya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalarda tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari nitelikte olduğunu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise davaya konu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır. İstinafa konu davada ise ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilirken alacağın, davalının ticari işletmesi ile ilgili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Oysa ki nispi ticari davadan söz edebilmek için hem davalı hem de davacının tacir olması ve uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
Davacının dava dilekçesinin 3 nolu bendi ve tamamından davya konu yatağın tarafların ticari işletmeleriile alakalı olmadığı kullanım için olduğu tüketici sıfatıyla hareket edildiği anlaşılmıştır.
HMK 138. maddesinde; “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir.” hükmü yer almaktadır ve konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu —— Sayılı kararında; “6100 sayılı HMK.nun 114/c maddesi gereğince dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği ön sorun olarak tartışılmış şu sonuca varılmıştır; Görüşmeler sırasında bazı üyeler; taraf teşkili sağlanmadan görevsizlik kararı verilmesinin 6100 sayılı HMK 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğunu, bazı üyeler de, HMK’ nun 137. maddesindeki “dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır, mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler” düzenlemesi ve HMK’ nun 141. maddesindeki; iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının ikinci cevap dilekçesi ile başlaması hükümleri gözetildiğinde, dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği hükmün bu gerekçeyle bozulması gerektiğini savunmuş iseler de, bu görüşler kurul çoğunluğu tarafından yerinde görülmemiş, davanın tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından usulden reddedilmesinde HMK 30. maddesi de gözetildiğinde bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmiştir.” yönünde karar vermiştir.
Yukarıda değinilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu —-. Sayılı kararı doğrultusunda yetki hususunda mahkememizce HMK 30. Maddesi uyarınca yargılamanın sürüncemede kalmaması amacıyla re’sen ve tensiben inceleme yapılmıştır.
Somut olayda satım işleminin kullanmak amaçlı olduğu ticari amaçlı olmadığı davanın mahkememiz görevine girmediği, tüketici mahkemesinin görevine girdiği anlaşıldığından davanın HMK 114 ve 115.maddeleri uyarınca usulden reddine, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakip iki hafta içinde taraflarca yazılı olarak talep edilmesi halinde dosyanın görevli Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın HMK 114 ve 115.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2- HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakip iki hafta içinde taraflarca yazılı olarak talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3- Yargılama harçlarının ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemede nazara alınmasına,
4- Süresinde başvurulmaması halinde dosyanın ele alınarak açılmamış sayılmasına,
5- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar verildi