Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/288 E. 2023/786 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/288
KARAR NO : 2023/786

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2015
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacı şirketin dava dışı sigortalı —- No:—– adresindeki işyerinde 27.05.2012-2013 vade tarihleri arasında—-numaralı Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğu, 19.04.2013 tarihinde davalı —- numaralı—- mağazası içerisinde davalı —- – alt taşeronu olduğu davalı —– mağaza içerisinde yaptığı çalışma esnasında yangın su vanasının patlaması sebebiyle borudan fışkıran suların hemen bitişikte bulunan sigorta işyerine sirayet etmesi sonucu hasar meydana geldiği, Eksper incelemesi neticesinde sigortalı işyerinde emtialarda 49.621,89-TL, demirbaşlarda 19.348,57 TL meydana gelen hasar miktarı toplamı 68.970,46-TL’nin 17.07.2013 tarihinde sigortalıya ödendiği, Davacı sigorta şirketinin hasar bedelini ödedikten sonra sigortalısının haklarına halef olduğunu,beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, 68.970,46-TL’nin 17.07.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müşterek müteselsil tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı—– dilekçesinde özetle; davalı şirketin kusuru, ihmali ve hatası bulunmadığı, davalının alt taşeron değil kiraya veren olduğu, Kira sözleşmesinin “sorumsuzluk” kaydı hükümleri gereği kiracının her türlü rizikoya karşı sigorta yaptırma yükümlülüğü bulunduğu, davacı sigorta şirketinin sözleşmedeki sorumsuzluk kaydı ve yasalar uyarınca halef sıfatı ile rücu etme hakkı bulunmadığı, Davacının talep ettiği tutardaki hasarın ne şekilde oluştuğunun belli olmaması sebebiyle kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davanın—- yönetimini yürüten—–ihbar edilmesini talep ettiklerini, beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- dilekçesinde özetle; davalının —-kiracı olduğu, mağazanın mevcut eksikler belirtilerek kiraya verenlerden 16.04.2013 tarihinde şartlı teslim alındığı, Olayın meydana geldi 19.04.2013 tarihinde mağazada şirket adına faaliyet gösteren hiç kimse bulunmadığı, Teslim tutanağında belirtilmiş eksiklik olan “yangın borularına su püskürtücü bağlanması” sırasında olayın meydana geldiği, sorumlusunun bu işlemi kiraya verenler adına yapan kişiler olduğunu, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile sigorta şirketinin kendi sigortalısına ödediği taziminatın, hasara sebebiyet verdiği iddiası ile işletmenin kiracısına, kiralayanına ve haksız fiil sorumlusuna rücu ettiği alacak davasıdır.Mahkememizin —- esas —- karar sayılı kararı ile işbu dava hakkında yetkisizlik kararı verilmiş, Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin—- esas, —-karar sayılı ile mezkur ilamın bozulmasına karar verildiği ve mahkememizin—– esas sayılı sıraya kaydedildiği, mahkememizin —– esas,—–karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’nin—–esas —– karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği ve mahkememizin işbu esasına kaydedilerek uyulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İlgili Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dava dilekçesi, tensip zaptı ve öninceleme tensip zaptı davalılardan—–usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve davalı —–Mühendislik tarafından cevap dilekçesi sunulmuştur. Yine bozma ilamının gereği olarak usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması yapılmıştır. Sunulan cevap dilekçesindeki savunmaların değerlendirilmesi amacıyla yeniden dosya bilirkişi kuruluna tevdii edilmiş, 24/02/2022 tarihli rapor dosya arasına alınmıştır. Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişi kurulundan 24/10/2022 tarihli ek rapor alınmıştır.
Davacı sigorta şirketi ile davadışı —— arasında ticari paket sigorta poliçesi vardır.
6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür.
Dava dışı sigortalı, davalılardan ——–işyeri kiralamış, işyerinde ticari faaliyete başlamıştır. Sigortalının yanındaki işyerini de davalılardan—- (dava sırasında —–olarak ünvanı değişmiştir) yine—–İnşaat şirketinden kiralayarak, işyerini teslim almıştır.
Eksper raporu ve dosya kapsamında bulunan bozma öncesi ve sonrası alınan bütün bilirkişi kurulu raporlarından anlaşılacağı üzere—- ilk açıldığı tarihlere denk gelmesi nedeniyle binanın çeşitli eksiklikleri devam etmekte olup, yangın boru hatlarının çalışır hale getirilmesi de bunlardan biridir. 19.04.2013 tarihinde,—-inşaatı’ın işveren olarak, yüklenici davalı —- Mühendislik’e yangın boru hatları ve başka işler verilmiş, davalı —– tarafından kiralanan işyerinde yangın boru hatları üzerinde çalışma yaparken yangın su vanasının patladığı, fışkıran sular, yandaki işyeri olan sigortalı—– işyerine taşarak, mallarına ve iş yerinin mobilyalarına zarar verdiği anlaşılmaktadır.
Meydana gelen hasarla ilgili olarak davacı sigorta şirketi ticari paket sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına 17.07.2013 tarihinde 68.970,46 TL ödeme yapmıştır. İş bu dava ile sigorta şirketi, zarara sebebiyet verdikleri iddiası ile, yangın boru hatlarında çalışma yapan —– Mühendislik’e, iş yerinin kiracına ve kiralayanına karşı, hasardan sorumlu olacakları iddiası ile ödediği tazminatın rücuan tahsilini talep etmektedir.
Poliçe ve hasar dosyası ile davacı tarafın ödeme makbuzlarının dosyaya girmesi sağlanmıştır. Davacı tarafından yapılan ödememin, teminat kapsamında kaldığı, rizikonun teminat tarihleri arasında kaldığı, yine davalıların kiracı, kiralayan ve yüklenici olduğu konusunda ihtilaf yoktur. İhtilaf davalıların kusur durumları, kusurlu olup olmadıkları, kira sözleşmesinde geçen kusursuzluk şartının davacıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktalarında toplanmıştır.
Bozma ilamı sonrasında davalı —-Mühendislik’in cevap dilekçesinde ileri sürülen hususların değerlendirilmesi amacıyla sigorta uzmanı, yangın uzmanı, inşaat mühendisi, nitelikli hesap uzmanı ve kimya mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış; bilirkişiler özetle davacı sigortanın ödediği sigorta tazminatı dolayısıyla sigortalısının haklarına halef olduğu ve zarar sorumlularına rücu edebileceğini, sigorta şirketinin eksperinin yapmış olduğu 68.970,46 TL lik tazminat hesaplamasının kadri marufunda olduğunu mütalaa etmişlerdir. Bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmıştır.
BK’nın 69. maddesi uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumludur. Maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan bir kusursuz sorumluluk halidir. Bununla birlikte bina malikine sorumluluk yüklenebilmesi, zarar ile yapı eserindeki bozukluk ya da bakımındaki eksiklik arasında uygun bir illiyet bağını gerektirir. Zarara yapım bozukluğu veya bakım eksikliği dışında ve bunların katkısı olmaksızın mücbir bir sebep veya üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanan bir fiilin sebep olması halinde ise illiyet bağı kesileceğinden, malikin sorumluluğu da ortadan kalkacaktır.Somut uyuşmazlıkta davalı —- alt taşeronu davalı —- Mühendislik tarafından yapılan onarım çalışması su borusunun patlamasına neden olduğuna göre, hasarın yapım bozukluğu veya bakım eksikliği dışında ve bunların katkısı olmaksızın üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanan bir fiilden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Zarara —– Mühendisliğin çalışması neden olmuş olup, yapı eserindeki bozukluk ya da bakımındaki eksiklik ile zarar arasında illiyet bağı bulunmamaktadır. Ancak
hasar davalı —–alt taşeronu davalı —– Mühendislik tarafından yapılan onarım çalışması sırasında yangın su borusunun patlaması ile meydana geldiğinden, davalı —— sorumluluğu altında icra edilen onarım faaliyeti ile zarar arasında sebep sonuç ilişkisi olduğu sabittir. BK’nın 66. maddesi uyarınca adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Anılan madde ile adam çalıştıranın, çalışanın yaptığı iş sırasında başkalarına verdiği zarardan kusursuz olarak sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda davalı —– alt taşeronunun kusurlu eylemi ile doğan zararı, adam çalıştıranın sorumluluğu gereğince gidermesi gerekir. Yapılan bilirkişi incelemeleri ile sigortalıya yapılan ödemenin sigortalının gerçek zararı da olduğu anlaşıldığından, davalı —– Mühendislik yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı —— kira sözleşmesinde, hasarlardan sorumlu olmayacağına dair hüküm olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiş ise de, bu anlaşmanın zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.Kiracı olan —– yönünden ise, dosyada mevcut olan kira sözleşmeleri, teslim belgeleri ve tarafların beyanlarından, kiracının taşınmazı eksikliklerle beraber teslim aldığı, kendisi teslim alsa da, kiralayan —–bu eksiklikleri —– Mühendislik aracılığı ile tamamlayacağı ortadadır. Bu durumda kiracı —— söz konusu vanaların patlaması olayında atfı kabil bir kusuru yoktur. Meydana gelen hasarı önleme imkan ve ihtimali de yoktur. Aynı şekilde yine davalı —– iş yerini kiralayan sigortalı —– işyerinde de, aynı uygulama sırasında patlama olabilir ve yanlarda bulunan iş yerleri zarar görebilirdi.Hasar kiracının da dikkat ve özeni göstermesi gereken, kiracının sebep olduğu bir tamirat vb iş nedeniyle ortaya çıkmamıştır. Hasar, kiralayanın yarım bırakıp veya tamamlaması gerekirken tamamlamadan teslim ettiği taşınmazın yangın hatlarındaki borunun/vananın patlaması ile fışkıran sulardan olmuştur. Kiralayan iş yerlerinde mevcut eksikliklere rağmen bunları bildirerek iş yerlerini kiraya vererek ve teslim ederek bir an evvel ticari kara geçmek istemiştir. Bu durumda kiralayanın, taşınmazın devam işleri nedeniyle bina sahibi olarak sorumluluğunun olduğu, bu haliyle teslim ettiği iş yerlerinde bu riski üzerine aldığı kabul edilmelidir. Hasarın çıkış sebebi itibariyle kiracının, bu haliyle taşınmazı aldığı için sorumlu tutulması, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına uygun düşmez. Keza —– Mühendislik isimli şirketle de —– şirketi arasında da hiç bir sözleşme ilişkisi yoktur. Diğer bir ifadeyle —– Mühendislik şirketi çalışanları üzerinde denetim, dikkat yükümlülüğü de yoktur. Ayrıca Yargıtay bozma ilamından önce—— yönünden davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmadığı da gözetilerek tüm bu açıklamalar ışığında —–yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Sonuç olarak; davacı sigorta şirketinin yaptığı ödeme bakımından teknik bilirkişilerin yaptığı inceleme olayın oluşuna uygun bulunmuş, ödenen hasar tazminatının kadri maruf olduğu, yapılan tüm ödemelerin dekontlarının, zayi olan ürünlerin fatura bilgilerinin taleple uyumlu olduğu görülmüştür. Bu bakımdan davacının ödediği tutarın tamamının sorumlular olan davalılar —-Mühendislik ve —– İnşaat isimli şirketlerden talep edebileceği anlaşılmıştır. Taraflar tacir olduğundan faizin türü avans faizi olarak belirlenmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1—– (dava tarihindeki eski ünvanı:—– açılan davanın esastan REDDİNE;
2-Davalılar ——-açılan davanın KABULÜNE;
68.970,46 TL’nin ödeme tarihi olan 17.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline,
3-Alınması gereken 4.711,37-TL karar harcına karşılık peşin alınan 1.177,85-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.533,52-TL’nin davalılar—– tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından sarfolunan 3.144,30-TL yargılama gideri ile peşin olarak alınan 1.177,85-TL harç toplamı 4.322,15-TL’nin davalılar —– alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı —– tarafından sarf olunan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı —–. tarafından sarf olunan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı —– (dava tarihindeki eski ünvan: ——tarafından sarf olunan 8,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalılar —– alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı—– (dava tarihindeki eski ünvan: —— lehine takdir olunan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalı tarafa verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekili , Davalı —- vekili ve Davalı—– vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.