Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/18 E. 2020/567 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/18 Esas
KARAR NO : 2020/567

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/04/2010
KARAR TARİHİ : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin son olarak 01.01.2007 tarihinde ——- tek yetkili —- yenilediğini ve böylece ———— içinde tek yetkili ithalatçısı ve satıcısı olduğunu, müvekkilinin——-markalı ürünleri ülkeye getirdiğini, sattığını ve bu ürünleri tanıttığını, 140 noktada satış noktası oluşturduğunu, büyük reklam harcamaları yaptığını,——- ürünü tanıttığını, pazarladığını ve ürünün marka değerini arttırdığını, aynı tür ürünleri satan, ————— kullanan, ortakları da aynı olan birlikte hareket eden davalıların —— itibaren davacının ——- ürünlerini alıp satmaya başladıklarını, özellikle——— ürünlerinin tanınmışlıklarından yararlandıklarını, henüz müvvekili ile dava dışı——– arasındaki sözleşme devam ederken davalı şirketlerin yetkililerinin —- markalı ürünlerin ——- alacakları söylentilerini çıkardıklarını, bu sebeple müvekkili şirketin bayi ağının zayıfladığını, davalıların müvekkili şirketin bayilerine bu vesileyle ——–vermeye çalıştıklarını, 2008 yılından itibaren şilte şeklindeki ——– 1/3 fiyatıyla yurda soktuklarını, bu işlemler hakkında ithalatta haksız rekabetin önlenmesi çerçevesinde gerekli yasal işlemlerin başlatılmış olduğunu, davalıların, ——-ürünlerin ——olan dava dışı——– firmasından —— yaptıklarını, ithal ettikleri ürünleri müvekkil şirketinin satış fiyatından %50 daha ucuza sattıklarını, müvekkili şirketin o zamanki bayilerine bu ürünleri teklif ettiklerini, bazı bayilerin kanıt olması açısından bu ürünlerden aldığını, böylece müvekkili şirketin satış ağının daraldığını, davalıların, müvekkili şirketin yapmış olduğu tanıtım, reklam ve bilgilendirmelerden haksız yere yararlandıklarını, müvekkili şirketin itibarının sarsıldığını ve dolayısıyla manevi zarara uğradığını belirterek ihtiyati tedbirin yanı sıra haksız rekabetin men edilmesini, oluşan durumun giderilmesini, müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararın tazmin edilmesini maddi zarar karşılığı 500.000-TL, manevi zarar karşılığı 500.000-TL olmak üzere 1.000.000-TL tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek en yüksek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19/11/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile; 500.000,00 TL olan maddi tazminat istemlerini 1.785.333,00 TL arttırarak 2.285.333,00 TL ye çıkarttıklarını beyan etmiştir.
Davalılar vekili yetki itirazında bulunarak ek süre talep etmişlerdir. Mahkememizce sözleşmenin ifa yeri yetki sınırı dahilinde kaldığından yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle,—– davacı arasındaki sözleşmenin sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca sadece tarafları bağladığını, bu sözleşmeye dayanılarak müvekkilleri şirketlere karşı hak talep edilemeyeceğini, müvekkilleri olan şirketlerin sektörde tanınan bilinen güvenilir şirketler olduğunu, —- ürünlerin de müvekkilleri şirketlerin satmış oldukları ürünlerin kalitesine uygun olduğunu, zaten dava dışı——- tarihinde—-ürünlerin — bölgesi için tek yetkili distribütörlüğünü aynı gruba bağlı bir şirket olan dava dışı inci——- verdiğini, davacı şirketin dava tarihi itibariyle sözleşmesinin sona erdiğini ve dava dışı ——-markalı ürünler ile bir alakasının kalmadığını, distribütörlüğün yakın gelecekte aynı gruba bağlı olan dava dışı ———–tarafından alınacağının önceden konuşulmasının normal olduğunu, keza sektörün küçük bir sektör olduğunu ve bu tür gelişmelerin duyulmasının olağan olduğunu, ayrıca bu söylentileri müvekkilleri şirketin yaymadığını, kaldı ki yayılmış olan bu söylentilerin de zaten gerçekleştiğini, müvekkillerinin paralel ithalat yapmalarının hukuka aykırı olmadığım, —- durumu haksız rekabet olarak nitelendirmediklerini, keza burada marka hakkının tüketilmesinin söz konusu olduğunu, davacı tarafın bahsettiği reklam ve tanıtım harcamalarının ise distribütörlük sözleşmesinin gereği olarak yapılmış olan mutad harcamalar olduğunu, istenen tazminat tutarlarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkememizden verilen —–“Haksız rekabetin tespiti ve men’ine, maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne” karar verildiği, bu kararın davacı ve davalılar vekilince temyiz edildiği, Yargıtay ——-Esas,———- Karar sayılı ilamıyla;
” ..——— sağlayıcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşme olup, bu sözleşmeyle yapımcı, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı yüklenir. Tek satıcılık sözleşmesinde, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca kural olarak edimler ve yükümlülükler bu sözleşmenin taraflar arasında yani yapımcı ile tek satıcı arasında karşılıklı olup, üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmez. Zira tek satıcıya bu bölgedeki tekel hakkını tanımak ve bu olanağı sağlamak yapımcıya düşen akdi bir edim olmaktadır. O halde tek satıcının bu hakkını üçüncü kişilere karşı haksız rekabet yolu ile koruması ilke olarak mümkün değildir. Ayrıca, mahkemenin kanaatinin aksine, tek satıcının ————–, büyük masraf ve önemli emekler harcayarak pazar sağlaması ve markayı tanıtması da aynı malı paralel ithalat yoluyla yasal yollardan menşei ülke haricindeki başka ülkelerden ithal edip, paralel ithalatın sunduğu fiyat avantajından yararlanarak satan kişilerin haksız rekabet kuralları uyarınca men edilmesine neden teşkil etmez.
Somut olayda, davacı vekili tarafından, diğer sebepler yanında, davalıların ———- tek satıcısı olan dava dışı şirketten ——- ithalat ettikleri ve ithal ettikleri ürünleri müvekkilinin satış fiyatından %50 daha ucuza satarak müvekkili şirketin satış ağını daralttıkları ileri sürülmüş ise de, dosya kapsamı itibariyle davalıların, “— markalı ürünlerin,——yerleşik o bölgenin yetkili distribütörü olan şirketten yasal yolla temin edilen orjinal ürünler oldukları anlaşılmaktadır. Bu haliyle davalıların eylemleri, ücretini ödemek suretiyle bir başka bölgedeki tek satıcıdan aldıkları “——- —– ürünleri satmaktan ibaret olup, yukarıda değinilen ilkeler ve açıklamalar ışığında, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerini ihlal eder nitelikte fiilleri mevcut değildir. Ayrıca, davacı tarafından ileri sürülen diğer sebeplerin de söylentiden ibaret olduğu anlaşılmakla birlikte davacıyı aldatıcı veya iyiniyet kurallarına aykırı hareket edildiği hususları da ispat edilebilmiş değildir. Bu durumda, mahkemece, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca, sözleşme konusu ürünlerin iç piyasasında tanıtılmasıyla ilgili olarak davacının ancak kendi akidine karşı ileri sürebileceği hususları üçüncü kişi konumundaki davalılara karşı ileri süremeyeceği, davalıların —–yoluyla —– ürünleri yurt içinde ve daha ucuz fiyatla piyasaya sürmesinin haksız rekabet teşkil etmediği, davacının ileri sürdüğü diğer sebeplerin ise ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş.” şeklindeki gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Uyma kararı doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Haksız rekabetin tespiti ve men’i talebinin reddine,
2-Maddi tazminat talebinin reddine,
3-Manevi tazminat talebinin reddine,
4-Davalının teminatın iadesi talebinin kabulü ile, İstanbul —-.İcra müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasında yatırmış olduğu tehiri icra teminatının iadesine,
5-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının dava açılırken alınan 14.850,00 TL peşin harç ve 19/11/2014 tarihinde alınan 30.490,00 TL ıslah harcı toplamı olan 45.340,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 45.285,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan 600,00 TL bilirkişi gideri, 83,50 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 683,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Vekalet Ücretleri;
a) Maddi tazminat davası yönünden;
Davalı lehine ——- uyarınca taktir edilen —- maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davalıya verilmesine,
b) Manevi tazminat davası yönünden;
Davalı lehine———uyarınca taktir edilen 3.400,00 TL. maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davalıya verilmesine,
c) Haksız rekabetin tespiti ve men’i talebi yönünden;
Davalı lehine —– uyarınca taktir edilen ——-. maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davalıya verilmesine,
9-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.