Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/158 E. 2022/424 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/158 Esas
KARAR NO : 2022/424

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-borçlu ile davacı alacaklı şirket arasında—– göstermesi için —–verildiğini, Taraflar arasında imzalı sözleşme ile davalıborçluya söz konusu —- davacı şirketin hak sahibi olduğu —-altında —– işletme hakkı verildiği ve bu suretle bir ticari ilişkinin kurulduğunu, Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı-borçlunun davacı şirkete olan borcunu ödememesinden dolayı davacı şirket tarafından önce —-numaralı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davalı borçlunun yetki itirazı ile karşılaşılması akabinde ise yetki itirazının kabulü ile takip—-sayılı dosyasına kaydettirilerek davalı borçluya ödeme emri çıkartıldığını, ancak davalı tarafından kötü niyetli olarak borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurulduğunu, Davalı-borçlu borcunun olmadığını iddia etmekteyse de; davacı şirketin fatura, cari hesap ekstreleri ile ticari defter ve kayıtları üzerinden yerinde bilirkişi incelemesi yapıldığında; davacı şirketin alacağının gerçek, talep edilebilir bir alacak olduğu ve davalının yapmış olduğu itirazın haksız olduğun görüleceğini, Sayın Mahkeme nezdinde işbu davamız ikame edilmeden önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olup dava dilekçemiz ekinde sunulan—– anlaşılacağı üzere davalı—-vekili toplantıya katılım sağlamadığını ve anlaşmaya varılamadığını beyan ederek, davalı-borçlu tarafın davaya konu icra takibine yapmış olduğu borca itirazının İPTALİNE ve takibin DEVAMINA, kötü niyetli davalı-borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının, alacaklı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, bu sebeple borca, işlemiş faize, faiz oranına ve takibe itiraz edildiğini, davacı tarafından, icra takibinde, alacağının dayanağı olarak cari hesap ekstresinin gösterildiğini, Davalı ile davacı firma arasında cari hesap ilişkisi çerçevesinde herhangi bir alışveriş yapılmadığını, Davacı firma ile davalı arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, Bu sebeple cari hesap alacağına, borca, faize, takibe itiraz edildiğini, Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için davacı ile davalı arasında yazılı cari hesap sözleşmesi olduğu varsayılsa dahi, davalı davacı tarafa olan bütün borcunu ödediğinden davalının davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, Davalı taraf, kendince bir takım faturalar düzenleyerek kendi cari hesabında davalıyı borçlu duruma getirdiğini, fakat cari hesap ekstresindeki faturaların çoğundan ve faturaların içeriğindeki mal/hizmetten davalının bilgisi dahi olmadığını ve bu faturaların çoğu davalıya tebliğ dahi edilmediğini, Davalının, kendisine tebliğ edilen, malını/hizmetini aldığı faturaların borçlarının tamamını ödediğini, bu husus gerek davalının gerekse de davacı tarafın ticari kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacağını, Ayrıca davaya konu icra takibinde yasal faiz oranına göre faiz talep edilmesi gerekirken avans faiz oranına faiz talep edilmiş olup bu durum da açıkça yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğu açık olduğundan %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile tacirler arsasındaki açık hesap ilişkisi kapsamında davacının bakiye alacak için başlattığı icra takibine yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
—–sayılı dosyası getirtilerek yapılan incelemesinde Dosyanın—– iken yetkisizlik itirazı üzerine geldiği borçluya ödeme emri tebliğ edildiği Borçlunun 26.11.2019 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu , duran takip üzerine —– tarihinde davanın açıldığı itirazın ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış ve taraf delilleri toplanarak tahkikat aşamasında değerlendirilmiştir.
Taraflar tacir oldukları ve ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayandıklarından tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ve taraflara ihtaratlı kesin süre verilerek inceleme günü belirlenmiştir. Yapılan defter incelemesinde davacının defterlerini tam ve eksiksiz sunduğu davacı defterlerinin usulüne uygun olduğu tespit edilmiş olup davalı ——-ibraz etmiş ise de —— ibraz etmemiştir. Davalının—– ibraz etmemesini gerektirir haklı bir mazereti olmadığı tespit edilmiştir. Yapılan inceleme neticesinde davacının takip tarihi itibari ile —- alacaklı olduğu ve bu bedelin takip ile örtüştüğü tespit edilmiştir.
—– delil kabiliyeti “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların —- ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. — belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda— sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır.
Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır…” şeklinde açıklanmıştır.
Davalının defterlerini eksiksiz olarak sunmaması sebebi ile davalının defter ibrazından kaçındığı ve bu haliyle yasanın aradığı şartları taşımadığı kabul edildiğinden davacının usule uygun tutulmuş defterlerine göre yapılan denetime uygun bilirkişi raporuna itibar edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; davalının —- icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 69.665,08 TL üzerinden devamına,
2-Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20 ‘si oranındaki 13.933,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
4-Alınması gereken 4.758,82-TL karar harcına karşılık peşin alınan 841,38-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.917,44-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından sarfolunan 1.500-TL bilirkişi, 79,50-TL tebligat müzekkere gideri ile peşin alınan 841,38-TL harç gideri toplamı 2.420,88-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı lehine —- uyarınca taktir olunan — nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dava şartı olması nedeniyle başvurulan—— —– görüşme neticesinde taktir olunan—- ücretin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.