Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/606 E. 2019/1060 K. 21.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/513 Esas
KARAR NO: 2019/1064
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 02/05/2018
KARAR TARİHİ: 22/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalılardan …’ın davalı —— firması aleyhine alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 18. İcra Dairesi ‘nin —— esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takip alacaklısı tarafından davalı ———-şirketinin davacı firmadan alacağı olduğu iddiasıyla davacıya İİK 89/1 maddesi gereğince önce birinci haciz ihbarnamesi sonra da ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ancak gönderilen ihbarnamenin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davacının ihbarnamelerden haberi olmadığını, davacıya ulaşmayan birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine dayanarak İİK 89 maddesi gereğince üçüncü haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davacı şirketin davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK’nın 89. Maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davasıdır.
Bilindiği üzere, ——-tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi ———- K. Sayılı Kararında; ” Dava dilekçesindeki davanın ileri sürüş biçimi ve dosya kapsamına göre, davanın İİK’nın 89. Maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davası olduğu, bu nedenle açılan menfi tespit davalarında görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu görülmekle Antalya 5. Asliye Hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.” şeklinde karar verilerek Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlığı çözülmüştür.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi— Hukuk Dairesi ——– K. Sayılı Kararında; ”… bu davanın tarafları, davacısı takip dosyasında haciz ihbarnamelerinin gönderildiği 3. şahıs, davalısı ise, takip alacaklısıdır. Davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmadığı kuşkusuzdur. Takip dosyasında davalı-alacaklı ve dava dışı borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi, davalı-takip boçlusu ile davacı-3. kişi şirketler arasında ticari bir alacak ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, dava dışı takip borçlusu şirket ile davacı 3. kişi arasındaki hukuki ilişkide borçlu olunmadığının tespiti istenilen işlemdir. İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan özel menfi tespit davalarında davacı 3. şahıs ile davalı-takip alacaklısı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğini haiz değildir. Bu durumda dava 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. ” şeklinde her iki tarafın tacir olduğu dosyada karar vermiş ve Ticaret Mahkemesi’nin kararını görevsizlik nedeniyle kesin olarak kaldırmıştır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi ———- Sayılı Kararı ve aynı yönde aynı Daire’nin —— E. ve ——— K. Sayılı kararında; ”İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan özel menfi tespit davalarında davacı 3. şahıs ile davalı-takip alacaklısı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğini haiz değildir. Bu durumda dava 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. ” şeklinde her iki tarafın tacir olduğu dosyada karar vermiş ve Ticaret Mahkemesi’nin kararını görevsizlik nedeniyle kesin olarak kaldırmıştır.
Yukarıda değinilen emsal kararlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; İİK 89/3 maddelerine dayanılarak açılan menfi tespit davasında görevli mahkeme genel mahkemedir. Davacının borçlu veya alacaklı sıfatının bulunmaması, icra takibine konu borç ilişkisinde taraf olmaması ve İİK 89 kapsamında üçüncü şahıs durumunda olduğu gözetildiğinde; İİK 89/1,2,3 ihbarnamelerine yani takip muamelerinin usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle açtığı menfi tespit davası mutlak veya nisbi ticari dava mahiyetinde değildir. HMK’nun 2. Maddesi gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmekte olup; işbu uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerektiğinden HMK’nun 2, 114 ve 115. Maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi yönünde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/10/2019