Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/604 E. 2019/1376 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/604 Esas
KARAR NO : 2019/1376

DAVA : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/01/2015
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa—– kendi adına ruhsatlı ve davalı sigorta şirketi nezdinde—-nolu poliçe ile sigortalı —–plaka sayılı araç ile —–üzerinde seyir halindeyken, davalı —– sorumluluğundaki yolda bulunan — açık olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu — tarihinde meydana gelen kaza sonrası ağır yaralandığını ve 3 gün yoğun bakımda tedavi gördükten sonra hayatını kaybettiğini, ayrıca aracın hurdaya çıktığını, davacıların, müteveffanın eşi, çocukları, anne ve babası olduklarını, davalı şirketin müteveffanın işvereni olduğunu ve kazanın müteveffanın çalıştığı esnada meydana geldiğini belirterek, bu kaza nedeniyle her bir davacı için —- olmak üzere toplamda —– tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, eş —- çocuklar ——— tazminatın faiziyle sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline, araçtaki hasar bedelinin davalı— ve davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 05/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporunda müvekkillerin talep edebileceği maddi tazminatın destekten yoksun kalma açısından toplamda —- araç zararı açısından ise—-kusuruna isabet eden miktarın — olmak üzere toplamda 369.805,00 TL olarak hesaplandığından maddi tazminata ilişkin dava değerini — arttırmak suretiyle — çıkarttıklarını beyan etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın, müvekkili firmanın işçisi olarak hiç bir zaman çalışmadığından husumet itirazında bulunduklarını ve davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—-. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olmak kaydıyla kaza tarihi itibariyle bedeni zararlarda azami 268.000 TL ile sınırlı olduğunu, kazanın oluş şekline göre yol kusurunun araştırılması ve tespiti halinde Karayolları Genel Müdürlüğünün tazminat sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, gerçek zararın uzman bilirkişiler tarafından yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiğini, kusur tespitinin —-kanalı ile ve aktüerya hesabının bilirkişi görevlendirilerek yapılmasını talep ettiklerini, —- tarafından rücuya tabi herhangi bir ödemenin veya gelir bağlanıp bağlanmadığının sorulması gerektiğini, kazazedenin emniyet kemeri kullanmaması halinde belirlenecek tazminattan uygun bir indirim yapılmasını talep ettiklerini belirterek, davanın —- ihbarına, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına, emniyet kemerinin kullanılmaması halinde müterafik kusur indiriminin uygulanmasına, avans faizi talebinin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine ve dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizden verilen —-Esas,— Karar sayılı kararına karşı davalı—-vekili tarafından yapılan İstinaf başvurusu sonucu Mahkememiz kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —.Hukuk Dairesi’nin 19/09/2019 tarih ve — Karar sayılı kararıyla ” Davacılar vekili tarafından—– husumet yöneltmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. …
Görülmekte olan davada, davalılardan—— kamu hizmeti gören kuruluşlardan olup, ona yönelik davanın idari yargı yerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Açıklanan nedenle, tacir olan davalı —-ile davacı arasında kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözetilerek bu davalılar yönünden davanın adli yargıda görülüp sonuçlandırılması doğru ise de, kısmen adli yargının görev alanına giren, kısmen idari yargının görev alanına giren bir durumda, davaların birlikte görülüp sonuçlandırılması mümkün değildir.
Bu durumda, mahkemece; —- —–yönelik dava ile —- yönelik davaların tefrik edilmesinin düşünülmesi ve ondan sonra, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, farklı yargı koluna ait davaların birlikte görülerek, davanın esası hakkında karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan, davalı —- vekilince yapılan istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/4 hükmü uyarınca kaldırılması gerektiği,… ” şeklindeki gerekçe ile kaldırılmış olup, dava dosyasının Mahkememizin —— Esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce İstinaf Mahkemesi kaldırma kararı doğrultusunda davalılardan —-yönünden davanın tefriki ile Mahkememizin ———Esasına kaydının yapılmasına karar verilmiştir. —- yönünden davaya bu dosya üzerinden devam edilmiştir.
Mahkememizden verilen ve kaldırma kararına konu — tarih ve — Karar sayılı karar sadece hakkındaki dosya tefrik edilen — tarafından İstinaf edilmiş olup, gerek davacılar tarafından, gerekse de bu davanın tarafı olan davalılar —- — tarafından İstinaf edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan, bu davalılar yönünden yeniden karar vermeye yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar——.yönünden açılan davada ise Mahkememizin ———- sayılı kararı kesinleşmiş olmakla, bu davalılarla ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalılar—–.yönünden Mahkememizin—- Karar sayılı kararı kesinleşmiş olmakla, bu davanın tarafı olan ve yukarıda açık kimlik ve ünvanları yazılı tüm taraflar yönünden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin hükümler de kesinleştiğinden, bu hususlar yönünden de yeniden karar vermeye yer olmadığına,
3-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı — vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.