Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/572 E. 2020/821 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/572 Esas
KARAR NO : 2020/821

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 26/08/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalının—- şekilde ortak olduğunu, davalının ——- içinde bulunduğu şirketlere Ankara —- tarih ve —- yevmiye nolu ihtarname ile ortaklıktan çıkmak istediğini, ihtarname ekinde yer alan bilgi ve belgelerin 3.kişilerle paylaşılmak üzere 15 gün içinde kendisine verilmesini, ortaklıktan çıkma talebininde diğer ortak olan müvekkiline bildirilmesini talep ettiğini, şirketler tarafından keşide edilen Beyoğlu ——yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ortaklıktan çıkma talebinin müvekkile bildirileceği ancak talep edilen bilgi ve belgelerin ticari sır mahiyetinde olması nedeniyle kendisine verilemeyeceğinin bildirildiğini, şirketler tarafından gerçekleştirilecek olan Yönetim Kurulu toplantılarına ilişkin olarak davalı tarafa toplantı çağrısı yapıldığını, davalının toplantıya iştirak etmediğini, davalının daha önce talep ettiği bilgi ve belgelerin Genel Kurul Toplantısında görüşülerek karara bağlanması amacıyla ihtarname gönderdiğini, bu maddenin toplantı gündemine eklendiğini, Genel Kurul Toplantısının 11/06/2019 tarihinde gerçekleştirildiğini, davalının vekil ile temsil edildiği toplantıda geçmişe dönük 5 yıllık bilançoların halihazırda kendisinde mevcut olması, diğer bilgi ve belgelerin ise ticari sır ve paylaşılması şirkete zarar verecek mahiyette olması nedeniyle taleplerinin reddine karar verildiğini, müvekkil şirketin mevcut öz sermayelerinin davalı .— şirketlerde sahip olduğu pay oranına tekabül eden %10’unun hesaplanması ve müvekkiline olan borçlarının bu tutar üzerinden mahsubu sonrası ortaya çıkacak bedelin ödenmesi suretiyle tarafların mutabakatıyla satın almaya hazır olunduğunun davalı tarafa ihtarname ile bildirildiğini, davalı tarafından gönderilen ihtarnameye cevap ile teklifin nakdi karşılığının rakamsal olarak belirtilmesi ve buna dayanak olan tablo ve verilerin paylaşılmasını talep ettiğini, davalı tarafından diğer şirketlere de davalar açıldığını, şirketler üzerinde bir baskı kurulmaya ve şirketlerin bezdirilmek suretiyle hisse devir sürecinin davalının istediği fahiş tutarlar üzerinden tamamlanması amaçlandığını, İstanbul Anadolu —–Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait —-Karar sayılı ilamı ile davalının yalnızca kendisinde mevcut olması gerekçesi ile reddedilen 5 yıllık bilançolara ilişkin bilgi ve belge talebinin kabulüne karar verildiğini, ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgelerin ifşa edilmesi yönündeki taleplerinin kabul görmediğini, davalının şirketlerdeki %10 hissesinin değerinin 80.000.000,00 EURO olduğu yönündeki fahiş ve afaki iddiada bulunduğunu ve bu tutar üzerinden yapılan teklife 3 gün içinde cevap verilmesini talep ettiğini, müvekkilinin bu teklifi reddederek davalının hisse bedelinin 2.593.282,60 USD olarak belirlediğini, daha önce gönderilen ihtarnamede davalının müvekkil şirkete olan 8.216.526,60 USD tutarındaki borcun mahsubu ile bakiye kalan 5.623.523,60 USD’nin müvekkil şirkete ödenmesi karşılığında davalının borç bakiyesinin silinerek şirketlerdeki hissesinin devir alınabileceğini ifade ettiklerini, mahkeme tarafından belirlenecek değer üzerinden davalının —– hisselerinin müvekkil şirkete devredilmesini talep etme gerekliliği olduğunu iddia ederek; davanın kabulünü, davalının —– %10 oranında hissesinin mahkemece tespit edilecek bedel üzerinden müvekkil şirkete devredilmesini, hisselerin müvekkil şirket adına pay defterine işlenmesini ve davalının — hissedarlıktan çıkartılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, dava tarihi itibariyle müvekkili ile davacı arasında —–sürecinin sürdüğünü, davacının dava konusu hisseleri satın alma iradesini net bir şekilde ortaya koyduğunu, ancak teklif ettiği fiyatı rakamsal bir netlikle ifade etmediği için fiyat konusunda süren bir netleştirme süreci olduğunu, müvekkilinin hisselerini satarak ortaklıktan ayrılmak istediğini beyan ettiğinde davacının önce hisseleri anlaşırsak alalım dediğini daha sonra bu ortaktan memnun değiliz kendisini ortaklıktan çıkarmak istiyoruz demesinin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davacı ile toplam 7 şirkette %10 oranında ortak olduğunu, ancak davacının bu 7 şirketten sadece 4 tanesi adına ortaklıktan çıkarma davası açtığını, diğer 3 şirket hakkında benzer bir dava açılmadığını, tüm şirketlerin faaliyet konuları, yönetimi vb gibi herşeyi aynı olduğunu, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığını, dava şartını yerine getirmemiş olan davacının davasının usulden reddi gerektiğini, müvekkilinini ticari sır niteliğinde bilgi ve belgeleri talep ettiği iddiasının doğru olmadığını, talep edilen bilgi ve belgelerin gerek ön alım sürecinde davacıya gerekse bir 3.şahsa hissesini satmak istediğinde hisselerin gerçek değerini belirlemek bakımından ihtiyaç duyulan bilgiler olduğunu, müvekkilinin hisselerini fahiş fiyatla satmaya çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin herhangi bir fiyat telaffuz etmediğini, davacının net ve anlaşılabilir bir teklif yapmadığını, müvekkili bakımından ortaklıktan çıkarılma mekanizmasının kanuni şartları oluşmadığını savunarak; davanın hukuki yarar yokluğu ve dava şartı arabuluculuğun yerine getirilmemiş olması nedeniyle usulden reddini, davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekilinin 30/10/2020 tarihli sunduğu dilekçesinde davalı ile sulh olunduğunu, bu nedenle davadan feragat ettiklerini beyan etmişlerdir. Feragat dilekçesi davalı tarafa 10/11/2020 tarihinde tebliğ edilerek “Davacının sulh sebebine dayalı olarak davadan feragat ettiği belirtilerek yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri konusunda beyanda bulunulması için” davalı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmiş, ancak bu süre içinde beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Davacı vekilinin feragat beyanına davalı ile sulh olunması sebebine dayandırmış ise de, dosyaya bu konuda belge sunulmamış olması ve davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen dosyaya bu konuda beyanda bulunmamış olması nedeniyle davanın sulh nedeniyle değil, feragat beyanı ile sona erdiği kabul edilerek yargılama gideri ve vekalet ücreti buna göre değerlendirilmiştir.
Davacı vekilinin vekaletinin denetlenmesinde davadan feragat yetkisi olduğu görülmüştür.
HMK 307 – 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla; HMK 30 mad gereğince dosya ele alınıp yapılan inceleme sonucu davacı yanın feragati nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,00-TL harcın terkin sınırı altında kaldığından alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine —- uyarınca taktir olunan 4.080,00-TL’nin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olduğu takdirde karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.