Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/567 E. 2019/1372 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/567 Esas
KARAR NO : 2019/1372

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/08/2019
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile;müvekkilinin davalı şirketin 200.000 TL. Sermayesine karşılık ve her biri —-değerde toplam 20.000 adet hissesinin 72.000 adedine sahip olduğunu,—- tarihli Genel Kurul toplantısında müvekkilinin —- adet hissesine karşılık oy kullanma hakkının —- tarafından vekaleten kullanıldığını, müvekkilinin Genel Kurul toplantısında TTK’ya ve dürüstlük kuralına aykırı olarak alınmış olan kararlar karşısında olumsuz oy kullandığıını ve aınan kararlara karşı muhalefet şerhlerini kayda geçirdiğini, genel kurul toplantısını takip eden süreçte davalı şirketin ve şirket içerisinde haksız şekilde yönetimi gasp eden şahsiyetler tarafından gerek davalı şirket gerekse grubun diğer şirketleri bakımından gösterilen kanunsuz, kötü niyetli, hukuk ve ahlak dışı tüm iş ve işlemlerin müvekkillerinin telefon hatlarının iptali ve altındaki arabalarının ansızın ellerinden alınmasına, aile üyelerinin iş akitlerinin haksız şekilde fesh edilmesine kadar ilerlediğini, tüm bu yaşananalar ve hukuki gereksinimler ışığında atfı geçen Genel Kurul kararlarının iptali gerektiğini, bu kapsamda müvekkilinin TTK’nın 446/1-a maddesi uyarınca söz konusu genel kurul kararlarının iptalini talep etme hakkını haiz olduklarının tartışmadan uzak olduğunu, genel Kurul toplantısının 2.gündem maddesi olarak görüşülen 2018 yılına ilişkin finansal tablolar,ın gerçeği yansıtmadıkları halde davacının azınlık hissedarlarının olumsuz oylarına karşılık çoğunluk oyları ile kabul ve tasdik edildiğini, müvekkili tarafından TTK’nın 437.maddesi kapsamında bilgi edinme talebinde bulunulmuş olduğu halde bu talebin gerektiği gibi karşılanmadığını ve davalı şirket tarafından dürüst hesap verme ölçüsü ilkelerine uygun bir cevap verilmediğini, kendilerine her türlü finansal kaynak aktarımını sınırsız şekilde yapan davalı şirketin diğer hissedarlarının finansal tablolarda neden oldukları usulsüzlük ve kanun dışı kayıtlar vesileri ile haksız kazanç elde ettiklerini, TTK.nun 69.madde hükmü uyarınca şirketlerin finansal tablolarının Türkiye Muhasebe standartlarına uyularak hazırlanmaları gerektiği halde bu yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, gerçeği yansıtmayan tabloların belirlenen standartlara uygun olarak düzenlenmedikleri halde bu standartların sağlanmış olması gerektiğini Genel Kurul toplantısı sırasında dile getiren müvekkilinin bu talebinin karşılanmadığını, Genel Kurul toplantısının 3.gündem maddesi olarak görüşülen yönetim kurulunun ibrası işleminin kanuna,esas sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olarak gerçekleştirildiğini, 6.gündem maddesi uyarınca müvekkilinin yönetim kurulu üyesi seçilmemesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, genel kurul toplantısında kar payı dağıtılmaması nedeniyle müvekkilinin pay sahibi olmasından kaynaklanan en temel haklarının ihlal edildiğini, müvekkilinin şirketin Öner Hekim ve aile üyeleriyle ve diğer şirketlerle olan ticari ve finansal ilişkisinin incelenmesi amacıyla özel denetçi atanmasına ilişkin taleplerinin reddinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu beyan ederek kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olarak alınan 2,3,4,6 ve 8 numaralı Genel Kurul kararlarının iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının müvekkili şirketin kurulduğu—-yılı ikinci olağan genel kurulunun yapıldığı 23/05/2019 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği/başkan yardımcılığı’nı üstlenmek suretiyle tam 11 yıldır kesintisiz şekilde müvekkili şirketin yönetiminde yer aldığını, ancak davacının müvekkili şirkette muhasebe, finans, ve satın alma departmanlarında görevli kişilerin üst gözetimi görevini üstlenmiş olmasına rağmen bu görevini söz konusu hisse devir müzakereleri sırasında yerine getirmemeye başladığını, ayrıca dava konusu genel kurul toplantısına hazırlık sürecinde yıllık faaliyet raporunun ve bu kapsamda bağlılık raporunun hazırlanmasının ve yılık finansal tabloların incelenerek genel kurula sunulması gibi asli görevlerini yerine getirmediğini, dava konusu genel kurulun 15/04/2019 tarihinde toplandığını ve davacının istemi üzerine TTK.nun 420. Maddesi uyarınca ilgili gündem maddelerinin müzakeresinin ertelendiğini, davacının 23/05/2019 tarihli ikinci olağan genel kurul toplantısında alınan 2 ve 6 numaralı gündem maddelerinde kararın alınmasından önce muhalefet şerhi düşüldüğünü, bu şerhlerin müzakeresi yapılan teklife muhalefet niteliğind eolduğuunu, alınan karara muhalefet anlamına gelmediğinden smz konusu kararlar bakımından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının 23/05/2019 tarihli ikinci olağan genel kurul toplantısının 8 nolu gündem maddesinde “—– hususunun gündeme eklenmesinin reddi kararının alınmasından önce muhalefet şerhi düşüldüğünü, davacı tarafın ileri sürdüğü bilgi edinme talebinin gerektiği gibi karşılanmamış olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını,davacının müvekkili şirket bünyesinde haksız kazanç dağıtımının söz konusu olduğu yönündeki iddiasının somut herhangi bir delile dayanmadığından hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu beyanla usul ve yasaya aykırı davanın öncelikle esasa girilmeksizin reddine, usulden ret taleplerinin kabul edilmemesi halinde usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
27/08/2019 tarihli tensipte belirtilen 6102 sayılı TTK 449. Maddesi uyarınca davacı şirket yönetim kurulu üyeleri—– beyanda bulunmuşlardır.
Celse arasında davacı vekili 19/11/2019 tarihinde verdiği dilekçe ile; tarafların sulh yoluyla şifahen anlaşma sağlamaları nedeniyle davadan feragat ettiklerini bildirmiş, davalı vekili ise 25/11/2019 tarihli sunduğu dilekçe ile, davacı tarafın feragat beyanına bir diyeceğinin olmadığını, yargılama gideri ve karşı vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili son celsede hazır bulunarak, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini beyan etmiştir.25/11/2019 tarihli dilekçesinde ise, davacının feragat etmiş olması nedeniyle herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığıını beyan etmiştir.
HMK’nun 307 – 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve Mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla, davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmaısna yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı tarafın yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.