Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/550 E. 2020/321 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/550 Esas
KARAR NO : 2020/321 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2019
KARAR TARİHİ : 14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı şirketin davacı şirketten ———- danışmanlığı hizmeti almak için taraflar arasında —— Anlaşması” imzalandığı, sözleşme uyarınca davacı şirketin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği, verilen danışmanlık hizmeti karşılığında davalıya —– tarihli —— düzenlendiği, davalının sadece ——- yaptığı, davalı şirketin geriye kalan 69.705,42TL’lik bakiye borcunu ödemediği, Bu sebeple, davalıya Kadıköy —-. Noterliği’nin —-yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek, bakiye borcunun 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalıya 29/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı tarafça kalan borcun ödenmediği, sonrasında davalı aleyhine icra takibi yapıldığı, takibe davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesi sebebiyle takibin durduğu, Bu sebeplerle davanın kabulü ile davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın likit ve muayyen olduğu göz önüne alınarak davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesinin talep edildiği belirtilmiştir.
CEVAP: Davacı tarafça kesilen faturaların davalı şirkete tebliğ edilmediği gibi, edildiği varsayılsa dahi kim tarafından alındığının net ve açık olmadığı, davalıya ulaşmayan ve mutabakata varılmayan fatura alacağından dolayı huzurdaki davanın açılmasının mesnetsiz olduğu, davacının salt fatura alacağı olduğunu beyan etmesinin tek başına yeterli olmadığı, Bu sebeplerle, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği beyan edilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacı tarafça alacaklı sıfatı ile teklif hazırlama ve sunma işbirliği anlaşmasından doğan cari hesaptan doğan icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
——– yazılan müzekkerelere ikmalen cevap verilmiş, müzekkere yazı cevapları incelendiğinde takibe konu 3 faturanın davacı yanca —- bildiriminin yapıldığı tespit edilmiştir.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün — Es-as sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin— tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 20/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 26/03/2019 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan —— tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Hem davacı şirketin hem de davalı şirketin —–defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde—üzerinden berat onaylarının —- tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip oldukları tespit edilmiştir. İnceleme sonucu, her iki şirketin ticari defterlerine göre davacı şirketin 2018 sonu itibariyle davalıdan 69.705,42TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Sayın Mahkemece tarafların ilgili vergi dairelerine gönderilen müzekkereler neticesinde, dosyaya eklenen BS/BA formları incelenmiş; davacının kendi defterlerinde kayıtlı olan, davalıya kestiği dava konusu tüm faturaları BS formlarında beyan ettiği, davalının da kendi defterlerinde kayıtlı, kendisine kesilen dava konusu tüm faturaları BA formlarıyla beyan ettiği görülmüştür. Dolayısıyla davalının kendisine kesilen toplam tutarları 82.221,62TL olan 3 adet faturayı kabul ettiği, defterlerine işlediği ve vergi dairesine beyan ettiği, sonrasında davacıya yapılan ve her iki şirketin defterlerinde kaydı bulunan —– sonrası davacının kalan alacak bakiyenin 69.705,42TL olduğu görülmüştür. İcra takibinde talep edilen faiz tutarı da tarafımca tekrar hesaplama yapılarak teyit edilmiş, bir uyumsuzluğa rastlanmamıştır. Sonuç itibariyle, davacı şirket ——–icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle——— 69.705,42TL’si asıl alacak, 1.228,92TL’si avans faizi olmak üzere toplam 70.934,34TL talep edebileceği yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay —– Sayılı Kararında;” …Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin kabul edilmesi, ticari defterlerden sonuca gidilemezse davaya konu malın teslimi konusunda yemin teklif edip etmeyeceği davacıya sorularak sonucuna göre tahkikat tamamlanarak karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklindedir.
Takibe konu 3 adet davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş faturaların, her iki taraf ticari defterlerinde birbiri ile örtüşen biçimde kayıtlı olduğu, takibe konu 3 faturanın davacı yanca — bildirimi, davalı yanca— bildiriminin yapıldığı tespit edilmiştir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının ve davalının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı ve davalı taraf defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu fatura kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği Yerleşik Yargıtay içtihatları ve kanun gereğidir. Takibe konu davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş faturanın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olması veBA formları dikkate alındığında faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davacı yanca icra takip tarihinden önce Kadıköy—-. Noterliği’nin —-yevmiye sayılı, 29/01/2019 tebliğ tarihli ihtarnamesi ile davalı yanı temerrüde düşürdüğü sabit olmakla; davalının itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; İstanbul Anadolu —-. İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 70.934,34 TL İİK 67 maddesi gereğince iptaline,
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KABULÜ İLE;
1) İstanbul Anadolu —-. İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —- için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına,
2-Alacak likit olmakla; alacak miktarı —- %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 4.845,52 TL harcın mahkememiz veznesine yatırılan 856,72 TL den mahsubu ile 3.988,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL ilk masraf, 856,72 TL peşin harç, 63,70 TL posta-tebligat masrafı, 750,00 bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.721,22 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan—– — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.