Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/48 E. 2021/978 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/48 Esas
KARAR NO : 2021/978

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2015
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:—–sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine —ile icra takibi yapıldığını, dosyadan gönderilen ödeme emrinin müvekkilinin iş yerine tevdi edildiğini, müvekkilinin bu dosyada talep edildiği bir borcu olmadığını, takibe konulan senedin sahte olarak düzenlendiğini, müvekkilinin davalıdan hiçbir şekilde borç para almadığını, herhangi bir ticari ilişkiye girmediğini, müvekkilinin davalı alacaklıya hiçbir borcu olmadığını, davalının müvekkili firmanın eski çalışanı olduğunu,——yaptığını, daha sonra firmada idari —— daha sonra kendi isteğiyle işten ayrıldığını, ayrıldıktan— hiçbir hak ve alacağının kalmadığını, firmayı ibra ettiğini belirten bir evrak imzalandığını—edildikten sonra senet üzerinde inceleme yaptırdıklarını, bu konuda bilirkişiden rapor aldıklarını, bunun sonucunda davalının müvekkili firmada çalıştığı dönemde müvekkili firmanın kaşesinin basılı olduğu ve imzalı olan beyaz bir kağıdı ya da kısmen yazılı bir evrakı yasal olmayan yollarla ele geçirdiğini, bu evrakın yazılı kısmını kopararak boş kalan yere senet metninin geleceği şekilde sonradan — tanzim ettiğini, iddia edildiği gibi takibe konu bu evrakın aslında müvekkili tarafından davalıya verilen bir kambiyo senedi olmadığını, Davacının davaya konu senet ile ilgili hiçbir borcunun olmadığını, buna rağmen davalılar davaya konu senet ile ilgili— numarası ile davacı aleyhine icra takibi başlattığını, takibin teminat karşılığında durdurulmasını talep ettiğini, bu nedenle öncelikle müvekkilinin mağduriyetinin daha da artmamasını, ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ve telafisi imkansız zararlara uğramaması için dava sonuçlanıncaya kadar HMK 2009 mad. Gereğince takibin durdurulmasını, borçlu olmadıklarının tespitini icra takibinin durdurulmasını davalının %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına ve %15’ten az olmamak kaydıyla para cezasına mahkum edilmesini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize hitaben vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle: Davalı … bono metnindeki— anlaşılacağı üzere davacıya şirkete nakit para verdiğini ve karşılığında da icra takibine konu bonoyu aldığını, bono vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmediğini ve bunun üzerine … tarafından icraya konulduğunu, bononun sahte olarak düzenlendiğini, kaşe ve imza üzerindeki yazıların sonradan yazıldığı iddiasının kötü niyetli olarak ileri sürülen bir iddia olunduğunu, davaya konu senetteki imza şirket yetkilisine ait olduğunu, davacı tarafın kaşe ve imzaların kendilerine ait olduklarını ifade ettiklerini, bu nedenle öncelikle davanın reddini, davacı tarafın asıl alacağın %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, davacı tarafın asıl alacağın %10’dan az olmamak üzere para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile menfi tespit davasıdır.
Davacı dava dilekçesinde davalının— bir kağıdı ya da kısmen yazılı bir evrakı yasal olmayan yollarla ele geçirdiğini ve üzerini bono şeklinde doldurup —– dosyasından takibe koyduğunu, müvekkilinin bu bonodan dolayı borçlu olmadığını savunmuştur.
Mahkememizin — davanın kabulü yönündeki kararın——–olduğu da anlaşılmaktadır. Mahkemece bu ceza dava dosyasının neticesi beklenilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde — isabetsizdir.’ gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır.
Bozma sonrası bozmaya uyulmuş usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış ve taraf delilleri toplanarak tahkikat aşamasında değerlendirilmiştir.
—dosyası getirtilerek dosyamız içerisine alınmıştır. Yapılan incelemesinde alacaklının dosyamız davalısı … olduğu borçlunun Dosyamız davacısı …—- vadeli bono olduğu görülmüştür.
Bono incelendiğinde şekil şartları tamam olduğu tespit edilmiştir.
Davacı bononun taraflar arasında bir anlaşma olmaksızın ve bir dayanağı olmaksızın düzenlendiğini bedelsiz olduğunu iddia etmiştir. Menfi tespit davalarında her ne kadar ispat yükü davalıda ise de davacının imzasını inkar etmediği ve şeklen geçerli olan bonoya ilişkin davacının borçlu olmadığı hususunda ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafın senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde iddiasını kesin delil niteliğinde deliller ile ispatı gerekir.
Senetle ilgili ilk kural, kesin delille ispat zorunluluğu veya tanıkla ispat yasağı da denilen, kanun koyucunun bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin değerinin belli bir miktarın üzerinde olması hâlinde ispatının ancak senetle yapılabileceği kuralıdır (HUMK, m.288/1; HMK, m. 200). Bu husus kısaca ispat sınırı olarak da anılabilir.
Senetle ispat zorunluluğu hakkındaki ikinci kural ise senede karşı senetle ispat zorunluluğudur.
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, senetle ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz, ancak ve ancak senet (kesin delil) ile ispat olunabilir (HUMK, m. 290; HMK, m. 201).Bu kapsamda ;—- bekletici mesele yapılması istenen ve davalı hakkında yürütülen ve davamıza konu bononunda suç konusunu teşkil ettiği— kararı, Kararın istinaf edilmesi üzerine — tarihli kararı kesinleşme şerhi dosyamız içine alınmıştır. Mahkeme kararı ve istinaf kararı incelendiğinde ‘ …Mahkememizce’de dinlenen tanık beyanlarına göre — dosyasında katılan aleyhine — senedine dayalı icra takibi üzerine katılanın borca itiraz ettiği, sanık her aşamada bu borcun —borçtan kaynaklandığını ifade etmiş olup, katılan ise imza ve kaşenin kendisine ait olduğu bu senedi savunmuş olup, senede karşı senetle ispat ilkesi cari ise de sanığın katılana bu borcu vermesine neden olacak ne gelir ve ekonomik durumu nede sosyal yaşantısının uygun bulunmadığı, nede katılanın bu borcu almasına neden olacak bir gerekçenin dosyaya yansımadığı kaldı ki iddianamede de açıkça vurgulandığı üzere —— bedelli senedin; üst ve alt kenarlarının ——olup, — olmadığı,-oldukları, — yapılan incelemede, imzaya—— yazıların imzayı —- gayretiyle bir satır aşağıdan devam ettiğinin görüldüğü, tüm bu bulgularla söz konusu senedin imzadan yararlanılarak oluşturulmuş olmasının kuvvetle muhtemel olduğu” tespit edilmekle, sanığın suça konu kambiyo senedinin sahte olarak oluşturulmasında yakın korumalık yaptığı dönemdeki yakınlık ve güvenden istifade ettiğinin kabulü noktasında tam bir vicdani kanat oluştuğu, ayrıca sanığa iftira atmasına neden olacak hiçbir neden olmayan iş arkadaşı tanığında işten ayrılma sonrasında nedeni netleştirilemeyen husumetle sanığın katılan aleyhine eylemlerde bulunacağını doğruladığı gözetildiğinde kamu kurumunu aracı kılarak nitelikli dolandırıcılığa — suretiyle resmi belgede sahtecilik suçlarının tüm unsurlarıyla oluştuğu sabit olmakla sanığın TCK m. 158/1-d bendi, 204/1 uyarınca cezalandırılmasına karar verilirken, ..— gerekçesi ile davalı .— resmi belgede sahtecilik suçundan ceza verildiği ve kararın istinaf incelemesinden geçerek — tarihli kararı kesinleşmekle davacı bakımından kesin delil niteliği taşıdığı, davaya konu bononun taraflar arasında bir anlaşma olmaksızın davalı tarafından hukuka aykırı bir şekilde doldurulduğu kesin delil ile ispat edildiğinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı sahte bono düzenlemek ve bunu icraya konu etmekte kötü niyetli olduğu ve davacının da kötü niyet tazminat talebi olduğundan haksız ve kötü niyetli davalı aaleyhine olacak şekilde kötü niyet tazminatına hükmedilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; davacının— tanzim tarihli—keşidecisi …lehtarı … olan bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine
2-Davalı bedelsiz olduğunu bildiği senedi takibe koymakta haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından alacaklı lehine senet bedelinin %20 oranında 46.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
3-Alınması gereken 15.711,30-TL karar harcına karşılık peşin alınan 3.976,38-TL’nin mahsubu ile bakiye 11.734,92-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından sarfolunan 225,20-TL yargılama gideri ile 3.976,38-TL harç gideri toplamı 4.192,58-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından sarfolunan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı lehine—vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansını yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.