Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/434 E. 2020/638 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/434 Esas
KARAR NO : 2020/638 Karar

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacıların murisi——-Servisinde tedavisi devam ederken solunum yetmezliği nedeni ile vefat ettiği, —- daire satın aldığını, daire miktarının ———- şubesinden—– olarak tamamladığını, bankadan alınan bu kredi karşılığında ise bankanın yan kuruluşu niteliğinde olan davalı sigorta —– sabit tipli, yaşam kaybı 50.000,00 TL olan, kredili —– poliçesi düzenleyerek sigortalı yaptığını, bu isteğin müteveffa——— tarafından yapılmadığı, kredi veren bankanın şart kosması üzerine davalı sigorta şirketince yapıldığını, sigorta primlerini ——— aldığı ve bu kredileri kestiğini, davacıların ————–vefat ettikten sonra davalı şirkete dilekçe ile başvurduğunu, ölüm tazminatının kendilerine ödemesini talep ettiklerini, sigorta şirketinin cevaben muris ———————-kredi alırken doldurduğu beyannamede, bazı hastalıklarını gizlemiş olduğunu,, bu sebeple ölüm tazminatının ödenemeyeceğini bildirdiğini, bu nedenle iş bu davayı açtıklarını, davalarının kabulü ile davalı sigorta şirketinin ölüm tarihinden itibaren 50.000,00 TL ölüm tazminatının yasal faizlerle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili savunmasında özetle: ——-nolu sözleşmeni tazminine esas alınan ————— kalp ve damar hastalıkları, felç, diyabet, her türlü kanser, ruh vesinir hastalıkları, böbrek.—- ve kan hastalıklarının, son 5 yıl içerisinde 5 günden uzun süre hastaneye yatmasını gerektiren ameliyat olmadığını,—- nolu sözleşme müvekkilinin——- tarihinde——- rahatsızlığı nedeni ile vefat ettiği, 33 yıllık diabet ve —– rahatsızlıklarının mevcut olduğunu,——— ameliyatı geçirdiği, sigortalı———- genel şartları ve gerek T.T.K Hükümlerine aykırı davarınışı nedeni ile ————–nolu sigorta poliçesinin hükümsüz hale geldiğini, müvekkilin şirket yasanın kendisine tanımış olduğu hakkını kullanarak eksik yanlış beyan nedeni ile hükümsüz kalan poliçe nedeni ile tazminat ödemekten imtina ettiğini ve tazminat ödenemeyeceğini, lehtar ve dainimürtehin sıfatına sahip ————— bildirildiğini, bu nedenle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile —— kaynaklanan tazminata ilişkindir.
Davacıların murisi ——– ölmeden evvel bir daire satın almış, bu daire için dava dışı ———– kredi çekmiş, yine davalıdan kredili ——————-tarihinde vefat etmiştir. Davacılar, konut kredisinin davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek iş bu davayı ikame etmişlerdir.
Dava tarihinin———– sayılı yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alınarak, dava tarihi itibariyle mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak dava görülmüştür.
Davalı sigorta şirketi davacıların murisinin sağlık sorunlarını sakladığını, açıkça beyan etme yükümlülüğüne uymayarak hayat sigortası poliçesini imzaladığını, murisin beyan yükümlülüğüne uymaması nedeniyle kendisinin de poliçe nedeniyle sorumlu olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
—————–yazılan müzekkere cevaplarının dosya içerisine alındığı görüldü.
Mahkememiz dosyası ilk yargılaması ——-esas sayılı dosya üzerinden yapılmış olup davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmişse de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesi———– karar sayılı ilamında ” Dava konusu sigorta poliçesinde dava dışı —— mürtehindir. Dava dışı banka, 6102 sayılı TTK.nın 1453.maddesi hükmü uyarınca, malı rehin alan sıfatıyla o mal üzerinde menfaati kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1406.madde hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğuna göre, sigortadan talep etme hakkı da öncelikle ona aittir. Bu durumda sigorta ettiren ancak malın dain ve mürtehini olan ve ——— ettirenin açık muvafakatını almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat isteme hakkına sahip olur. Buna göre mahkemece yapılacak iş davacılık sıfatının araştırılması bakımından davacılara asıl dava ve talep hakkına sahip dava dışı banka şubesinden açılan davaya muvafakat veya icazetleri olduğunu belgelendirmesi için süre verilmesi ve bu usulü işlem tamamlandığı takdirde işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, taraf sıfatına ilişkin olan ve mahkemece resen göz önünde bulundurulması gereken bu eksiklik giderilmeden işin esası ile ilgili karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden ve söz konusu usulü eksiklik giderilmeden esasa ilişkin verilen kararın istinaf incelemesi yapılamayacağından, davalı vekilinin istinaf başvurusu esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabul edilerek hükmün kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile kararımız kaldırılmakla yeni esası işbu dosya olmuştur.
İstinaf karar ilamı sonrasında———– —- poliçesinde dain-i ————- sıfatı olduğundan ilgili bankaya işbu davaya kayıtsız şartsız muvafakatı olup olmadığı hususunda bilgi sorulmuş 05/02/2020 tarihli gelen yazı cevabında mevcut davaya açık ve koşulsuz olarak muvaffakatlerinin bulunduğu bildirilmiştir.
Dosyamız istinaf karar ilamından önce bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişiler mahkememize hitaben sunmuş oldukları raporunda özetle: sigorta akdinin kurulması sırasında beyan yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesinde sigortacı ve sigorta ettirenin sigortalı ile birlikte müterafik kusurlu olduğu, müteveffa %50 kusuruna tekabül eden kısmı davalıdan isteyemeyeceği yönünde mütalaa etmişlerdir.
Dosyamız istinaf karar ilamından önce tarafların itirazları üzerine dosyamız bilirkişi heyetine ek raporun tanzimi için tevdii edilmiş olup, bilirkişiler ek raporunda özetle: ———— vefatının ihbar edildiği tarih olan 28/03/2013 tarihinden on beş gün sonra, 13/04/2013 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü, davacının talebi doğrultusunda, davalı sigorta şirketinin 40.171,59 TL tazminattan ve 13/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinden sorumlu olduğu yönünde mütalaa etmişlerdir. Aynı şekilde İstinaf Karar ilamından önce uyuşmazlıkla ilgili aktüerya, sigorta hukukçusu ve uzmanından itirazları karşılayacak mahiyette ek rapor alınmıştır. Ek rapor alınırken bilirkişi heyetine uzman doktor eklenmiştir. Kök raporda bilirkişiler müterafik kusur olduğunu tarafların %50’şer kusurlu olduğunu mütalaa etmişler, ek raporda ise ölüm ile bildirilmeyen sağlık problemleri arasında illiyet bağı olmadığını kalan borç tutarının 40.171,59TL olduğunu, kalan borç bakımından davalının sorumlu olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Öncelikle asıl uyuşmazlık davacıların murisinin geçirdiği rahatsızlıklar ve bunların usulünce bildirip bildirilmediği, kasten gizlenip gizlenmediği noktasında toplanmıştır. Poliçeler ve bilgilendirme ———- şirketleri tarafından genel işlem koşulu şeklinde düzenlenen, sigortalılar tarafından bu haliyle imzalanan sözleşmelerdir. Bu bakımdan ——–şirketinin her türlü rahatsızlığı ayrıntısı ile kalem kalem sorması, sorduğunu ispat etmesi gerekir. Sigortalı kişi hangi rahatsızlığının önemli olduğunu veya kaç yıl geriye doğru bildirimde bulunması gerektiğini bilemez. Bu soruların açık olması, sigortalının açık cevap vermesinin ön koşuludur. Somut durumda sigortalının sağlık sorununu kasten gizlediği söylenemez. Kaldı ki uzman doktordan alınan rapor neticesinde ölümün ani gelişen solunum yetmezliği sonucu gerçekleştiği, sigortalının bildirmediği kalp damar rahatsızlığı ile doğrudan bir bağlantısının olmadığı anlaşılmıştır. Yine bildirimde bulunmamak dahi tek başına poliçe ilişkisin sonlandırmaz. Sigorta şirketinin cayma hakkını kullanması veya prim farkı talep etme hakkını kullanması söz konusu olur. Özetle uyuşmazlıkta, poliçe ilişkisinin ayakta olduğu, davacıların hak talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Diğer bir uyuşmazlık konusu sigorta şirketinin ne kadar sorumlu olacağı ile ilgilidir. Her ne kadar dava açılırken, 50.000TL üzerinden açılmış ise de, ödenmemiş kalan kredi borcunun 40.171,59 TL olduğu ve sigorta şirketinin bu tutardan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Eldeki davada halin icabı, olayların oluş şekli nazara alındığında müterafik kusur veya hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirir bir durum olmadığı kanaatine varılmıştır. Zira sigortalının sağlık sorununun kasten gizlendiğine ilişkin, herhangi bir delil olmadığı, ——– alınan rapor dikkate alındığında da, müteveffanın ölümünün ani gelişen solunum yetmezliği sonucu gerçekleştiği, sigortanın bildirmediği iddia edilen kalp damar rahatsızlığı ile ölüm arasında bir illiyet bağının olmadığı anlaşıldığından kalan bakiye olan 40.171,59 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, ayrıca somut uyuşmazlıkta davalının kötü niyetli hareket ettiğine dair herhangi bir delil olmaması ve kötü niyet tazminatı koşullarının oluşmaması sebebiyle kötü niyet tazminatın reddine karar verilmiştir. Somut olayda haksız fiil yada davacının şeref, onur ve haysiyetine yönelik bir müdahale olmadığından salt bir işlem yada talep sebebi ile manevi tazminata hükmedilemeyeceği kanaatine varıldığından manevi tazminatında reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine
40.171,59 TL tazminatın 13/04/2013 tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine,
2-Şartları oluşmadığından manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Somut uyuşmazlıkta kötü niyet tazminatı istenemeyeceğinden şartları oluşmadığından reddine,
4-Alınması gerekli 2.744,10 TL nin davacı tarafından peşin yatırılan 170,80 TL den mahsubu ile 2.573,30 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 28,05 TL ilk masraf, 170,80 TL peşin harç, 328,20 TL posta-tebligat masrafı ve 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.027,05 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak 2.432,02 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Maddi Tazminat Talebinin Kabul edilen kısmı yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan———– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Maddi Tazminat Talebinin Reddedilen kısmı yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan ————- vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden ; karar tarihinde yürürlükte bulunan ——————— vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısım olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı