Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/337 E. 2019/997 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/337 Esas
KARAR NO : 2019/997

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/11/2012
KARAR TARİHİ : 09/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin ———- yılında inşaat mühendisliği diploması aldığını, profesyonel bir inşaat mühendisi olup, davalı şirkette 30.000,00 TL değerinde %6 oranında hissesinin bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirketin kuruluşundan bu yana tüm bilgi, birikim ve tecrübeleriyle çalışarak şirketin bugünkü duruma gelmesine büyük katkı sağladığını, ancak 03/04/2006 tarihinden itibaren gelişen olaylar neticesinde müvekkilinin davalı şirkette ortaklığa devam etmesinin imkansız hale geldiğini, şirket ortakları arasındaki ticari ilişkinin———- alınan bir arsanın kat karşılığı olarak verilmesi ve 9 dairenin alınması ve 10 dairenin teminat olarak alınması ile başladığını, daha sonra —— diğer ortaklardan bir arsa bulunmasını istediğini, ———- bir arsa bulunduğunu, arsanın tapusu ve —- —, iş ve tecrübenin müvekkili ve diğer ortak ——ait olmak üzere adi ortaklığın %88 payı —–, %6 payı —— %6 payı müvekkiline ait olmak üzere adi ortaklığın şifahen kurulduğunu, bu arsaya yapılacak olan 10 adet villanın gerekli izinler alınıp, anlaşmalar yapıldıktan sonra 2005 Ağustos ayında inşaatına başlandığını, daha sonra müvekkili ve diğer ortak ———– bulunan 3700 m2’lik bir arsanın satın alındığını ve ortakların inşaat şirketi kurmak için karar aldıklarını ve son bulunan arsanın şirket üzerine tescil edildiğini,——– tarafından şirkete satıldığını, kat karşılığı alınan arsanın ise davalı şirkete devredildiğini, şirket sermayesinin 500.000,00 TL olduğunu,—– arsanın projesinin 54 daire olarak çizildiğni, tüm projelerin müvekkili ve diğer ortak ——tarafından hazırlandığını, davalı şirkete ait arsalara yapılan projelerin tüm aşamalarında müvekkili ve——— bizzat bulunduklarını, ancak 03/04/2006 tarihinde ——— müvekkili ile görüşmek istemediğini kırıcı sözler söyleyerek şirketten ayrılmasını istediğini, şirketteki hakları ile ilgili de 1 ay sonra kendisiyle görüşeceğini söylemesine rağmen müvekkilinin daha sonraki günlerde şirkete alınmadığını ve hakaretlere uğradığını,—– müvekkili ve —– tarafından verilecek tüm talimatların dikkate alınmaması yönündeki talimatıyla müvekkilinin işlerini yürütmesinin engellendiğini, davalı şirket şirket aktifini oluşturan inşaatların sona erdiğini, satışların yapıldığını ve yerleşime geçildiğini, ancak müvekkili ve diğer ortağın %6 oranında hisse sahibi olmalarına rağmen bu satış işlemlerinin hukuka uygun yapılıp yapılmadığı, yapılan satışların piyasa değerleri ile bağdaşıp bağdaşmadığı, şirket aktifine nasıl yansıdığı hususlarında bilgi sahibi olamadıklarını, şirkette %88 oranında pay sahibi olan ——– müvekkilinin payının artmasının önüne geçmek isteyebileceğini, bu nedenle davalı şirketin mali durumunun tespit edilerek davalı şirketin mal varlığı üzerine tedbir kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından Kadıköy —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin—– Esas sayılı dosyasıyla şirketten haklı nedenle çıkış ve ayrılma payının tespiti konulu dava açıldığını, 05/05/2009 tarihli gerekçeli kararda davacı ….—- TTK’nun 551/2. Maddesi uyarınca şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, çıkma payı olan 11.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine karar verildiğini, ancak davacının sermaye payının 30/09/2008 tarihli bilirkişi raporunda 747.245,15 TL olarak tespit edildiğini, 05/05/2009 tarihli gerekçeli kararda bilirkişilerin alternatif hesap tarzına itibar edilmediği, bilançoya göre tespit edilen 747.245,15 TL’nin esas alındığının belirtildiğini, dava ıslah edilmediğinden 11.000,00 TL üzerinden karara çıktığını kararın taraflarca temyiz edildiğini, Yargıtay’ın kararı davacının haklı nedenle çıkışı bakımından onadığını beyan ederek her türlü talep, dava ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı şirket mal varlığının tespitine, müvekkiline ait sermaye payından kalan 737.245,15 TL’nin davalı şirketten tahsiline, kararın kesinleştiği tarihten itibaren sermaye payına avans faizi işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalı şirketin adresinin ——-olduğunu, davaya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde bakılması gerektiğini, müvekkili şirkete karşı şirket paylarının %6’sına sahip —— tarafından Kadıköy —. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan davada —–sermaye – kar payının 747.245,15 TL olduğunun tespit edildiğini, taleple bağlılık ilkesi gereği 11.000,00 TL’nin tahsiline karar verildiğini, kısmi davanın 05/09/2006 tarihinde ikame edildiğini, fazlaya ilişkin kısmın 28/11/2012 tarihine kadar talep ve dava konusu yapılmadığını, bu nedenle davacı tarafından işbu davada talep konusu yapılan alacağın zamanaşımına uğradığını, sermaye şirketlerinde ortakların ancak sermaye payları oranında ve kanunla gösterilen hak ve yetkilere sahip olduğunu, davacı tarafından şirkete getirilen ayni yada nakdi sermaye bulunmadığını, şirketin tüm sermayesinin %88 oranında hisse sahibi olan – — tarafından ödendiğini, dava dilekçesinde belirtilen davacının şirkete alınmama, hakarete uğrama gibi iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirkete gerçek anlamda bir sermaye getirmeyen davacının gerçek anlamda bir ayrılma payı talep etmesinin de mümkün olmadığını, davacının ayrılma payı adı altındaki talebinin şirket faaliyetinden elde edilen gelirin/karın %6’sı ile sınırlı olması gerektiğini, davacının şirket ortaklığı için bir sermaye ödemediğini ikrar ettiğini, şirkete tek katkısının emeği olduğunu ve emeğin limited şirkette sermaye olarak kabul edilemeyeceğini, davacının şirkette yaptığı işi arsa bulmak olarak tarif ettiğini, bu haliyle bu eylemin bir limited şirket ortaklık payını almaya, o kişiye ortak sıfatı kazandırmaya yetmeyeceğini, şirket hisselerinin değerlendirilmesinde karlılığın esas olduğunu, şirketin şu an faal olmadığını, bu nedenle öz varlığın değil karlılığın dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirketin güncel durumunun incelenmesiyle bir sonuca varılması gerektiğini, davaya dayanak yapılan Kadıköy ——. Asliye Ticaret Mahkemesinin— Esas sayılı dosyasında verilen kararın henüz kesinleşmediğini, bu nedenle davacı tarafından ileri sürelen ve hiçbir somut delile dayanmayan şirketin içinin boşaltılacağı yönündeki iddialara dayalı tedbir talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini beyan ederek tedbir isteminin ve davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda ——— Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay ——-. Hukuk Dairesi ——– Karar sayılı ilamı ile “… davacının toplamda davalı şirketten 100.815,49 TL ayrılma payı isteyebileceği, ayrılma payının 10.000,00 TL’lik kısmının Kadıköy ——–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———- Karar sayılı ilamında hüküm altına alınmış ve kesinleşmiş olmakla bakiye 90,815,49 TL yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken sehven 10.000,00 TL’lik kısım mahsup edilmediği belirtildikten sonra hüküm fıkrasında yine “davanın kısmen kabulü ile 100.815,49 TL ayrılma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” dair hüküm tesis edilmiştir. Bu durumda gerekçe ile hüküm arasında çelişki meydana getirilmiş olup, gerekçeye uygun şekilde hüküm kurulması gerekirken gerekçe ile çelişen nitelikte kurulan hüküm yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olduğundan, kararın re’sen bozulmasını gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozularak gönderilmiş olmakla bozma ilamına uyulmuştur.
Önceki hükümde kısa karar 100.815,49 TL. olarak kabul edildiğinden gerekçeli karar yazılırken mahkememizin aynı konuda açılmış olan kısmi davada hükmedilen 10.000,00 TL. lik kısmın bu dosyada mahsup edilmesi gerektiği fark edilmiş, bu nedenle gerekçede yapılması gerekenin bu olduğu belirtilmiş, ancak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak için aynı hüküm kurulmuştur.Yargıtay’ın bu hususu çelişki olarak görmesi nedeniyle karar bozulmuş olmakla, önceki kararda belirtilen gerekçe aynen kullanılarak bu kez mahsup işlemi yapılmak suretiyle davanın 90.815,49 TL. üzerinden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 90.815,49 TL ayrılma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 6.203,61 TL harcın, peşin ödenen 10.946,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.743,04 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bozma öncesi ve bozma sonrası yapılan yargılama gideri toplamı 231,00 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 27,72 TL si ile bozma öncesi ve bozma sonrası yapılan 7.185,05 TL. harç gideri olmak üzere toplam 7.212,77 TL. yargılama giderinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı lehine kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 10.015,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı lehine reddolunan miktar üzerinden hesaplanan 39.807,19 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğden itibaren 15 gün süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.