Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/268 E. 2019/939 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/268 Esas
KARAR NO : 2019/939

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 09/05/2019
KARAR TARİHİ : 02/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden ———— arasında — tarihinde ——– ve zemin katında yer alan — ——————————– lot numaralı, yaklaşık ———–büyüklüğündeki mağaza niteliğindeki mecurun kiralanması amacıyla kira sözleşmesi akdedildiğini, tarafların 27.09.2013 tarihinde kira Sözleşmesine ek Sözleşme akdederek ana kira sözleşmesinde birtakım değişiklikler gerçekleştirildiğini, bu doğrultuda tarafların mecurun alanının 5.629 m2 olarak kabulü yönünde mutabakata vardıklarını, 31.05.2016 tarihinde müvekkili ——–içerisinde kısmi bölünme gerçekleştiğini, kısmi bölünme sonucu, ——- mülkiyetini ——- devrettiğini ve bu süreçte kira sözleşmesi, davalı şirket ile ————arasında hüküm ve sonuç doğurur hale geldiğini, davalının şirket TTK kapsamında tacir olmanın hüküm ve sonuçlarına tabi olduğunu, davalı şirketin 09.01.2007 tarihinde Türk Ticaret Siciline tescil ve 15.01.2007 tarih 6723 sayılı ————– Gazetesinde tescili ilan edildiğini, —– marka ünvanı ile müvekkil şirket —- ticari bir işletme olan mağazayı işlettiğini, davalının aylık kira bedeli ödeme borcunun kira sözleşmesi ve ilgili kanundan doğan asli yükümlülüğü olduğunu ancak davalının asli yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina ettiğini, taraflar arasında münakit Kira Sözleşmesinin 5.1. Maddesini değiştiren Ek sözleşme’nin 2. maddesi gereği davalı şirket, kira dönemi içinde ilk kira yılında her ay 30.960 Euro+KDV asgari aylık kira bedeli ödemeyi üstlendiğini, taraflar aralarında akdettikleri sözleşmede birtakım formüller uygulamak suretiyle neticede belirtilen bedelin asgari şekilde kira bedeli olarak ödenmesinin ve kira Sözleşmesi’nin 5.2. Maddesi ile; yapılan hesaplama sonucunda ciroya dayalı kira bedelinin aylık asgari kira bedelinden fazla olması halinde aradaki farkın davalı şirkete fatura edileceğini kararlaştırılmasına rağmen davalı tarafın sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina ettiğini, taraflar arasındaki hukuksal sürecin davalının müvekkil şirkete Üsküdar ——-. Noterliği —————— yev numaralı ihtarnamesi ile kendilerine keşide edilen faturayı iade etmesi neticesinde başladığını, kendilerince davalı şirkete keşide edilen Ankara ——-. Noterliği—– yev numaralı ve —– tarihli ihtarname ile mezkur faturanın kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacaklarımıza yönelik olduğunun belirtildiğini, akabinde kendilerince keşide edilen Ankara ——–. Noterliği — yev numaralı 18.07.2018 tarihli ihtarnamesi ile davalı tarafa 1.661.124,44 TL tutarında kira alacaklarının olduğu, söz konusu bedelin 7 (yedi) gün içerisinde ödenmesi gerektiği ihtar edildiğini, ancak buna rağmen davalı şirket kira borcunu ödemekten imtina ettiğini, bu nedenle kendilerince davalıya Ankara ———. Noterliği —— yev numaralı 02.11.2018 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek bakiye 1.935.237,28 TL kira bedelin alacağımızın 5 (gün) içerisinde ödenmesi talep edildiğini, ancak davalı tarafın Üsküdar —–. Noterliği — yevmiye numara 09.11.2018 tarihli ihtarnamesi ile borçlarını kabul etmediklerini bildirdiklerini, müvekkili şirketler cari hesaplarının incelendiğinde davalı şirketin bir yıla yakın bir süredir kira bedeli adı altında herhangi bir ödeme yapmadıklarını, bu doğrultuda 08.03.2019 tarihinde Ankara —–. İcra Müdürlüğü 2019/3253 E. sayılı dosyasıyla adi iflas yolu ile takip ikame edildiğini, bahse konu ödeme emrinin 11.03.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının 14.03.2019 tarihinde söz konusu icra takibine haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz ettiğini beyanla 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu 156/3 maddesi gereği, davalının itirazının kaldırılması ve iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk dava şartı getirildiğini, davacılar bu dava acılmadan önce arabulucuya başvurmadıklarından ve bu konudaki gerekli usuli şartları yerine getirmediklerinden, arabuluculuk bir dava şartı olduğundan, esas incelemesi yapılmaksızın öncelikle davanın bu yönden reddine karar verilmesini, kira sözleşmesi ———–bu dava her iki şirketçe açıldığını, bu şirketlerden en az bir tanesinin aktif dava ehliyeti olmadığını, davacı şirketlerin haksız ve kötüniyetli olarak taraflar arasında ki yargılamaya muhtaç iddiaları için müvekkil şirketi korkutmak için iflas yolu ile takibi seçtiklerini, davacı tarafın iddia ve savunmalarının yargılamaya muhtaç olup, bu davanın dayanağı cezai şart alacağı iddiasına dayandığını, müvekkili şirket ile davacı şirketler arasında ticari anlaşmazlık ve uyuşmazlık bulunduğunu, davacı tarafça haksız ve dayanaktan yoksun taleplerde bulunulduğunu, Davacılar vekili tarafından “taraflar arasında hukuki sürecin, hesap mutabakatsızlığının fatura iadesi ile başladığı, taraflar arasında kira bedeli konusunda bir değişiklik ve bu nedenle anlaşmazlık olduğu” hususunu ikrar ettiğini, bu nedenle de davacıların davalarına dayanak teşkil ettiği gibi bir kira kontratının varlığından söz edilemeyeceğini, —— yılındaki faturaların her yıl asgari kira bedeli olan 30.960 Euro+KDV toplam 36.532,80 Euro üzerinden kesildiğini, her ayın kira bedeli farklı olduğunu, davacılar tarafından faturaların ciro kirası açıklaması ile kesildiğini, ödemelerin buna göre yapıldığını, hesap mutabakatı buna göre sağlandığını, taraflar arasında kira bedeli ve kira sözleşmesinin şartları ihtilaflı olduğunu ve taraflar arasında hesap mutabakatı bulunmadığını, bu durumun yargılamaya muhtaç olduğunu, davacı şirketler ile olan hukuki ilişki bütün olarak değerlendirildiğinde, kira sözleşmelerinin taraflarca tadil edildiğini, farklı angajmanlara gidildiğini, cari hesapların birlikte işlediğini, mahsuplaşmaların olduğunu, teminat mektuplarının haksız olarak paraya çevrildiğini, hem kira hem masraf ve hem de cezai şart isteminde aynı anda bulunmasına kanunen olanak bulunmadığını, kira bedelinin ihtilaflı olduğunu, muacceliyet / cezai şart maddelerinin muğlak ve geçersiz olduğunu, davacıların ihtarnamelerinin ve ödeme emrindeki miktarların da muğlak olduğunu, ihtarnamalerinin sözleşmedeki şartları taşımadığını beyan ederek, haksız ve yersiz davanın reddine, davacının takip miktarının %20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Davacının davalı aleyhine Ankara ———-.icra müdürlüğünde yapmış olduğu iflas yoluyla takipte borçlunun takibe itirazı nedeniyle duran takipten dolayı itirazın kaldırılması ve davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkin olup, davacının kira sözleşmesine dayalı alacağı için iflas yoluyla adi takip başlattığı ve takibe itiraz nedeniyle takibin durduğu noktasında uyuşmazlık olmayıp, Uyuşmazlık; arabuluculuk dava şartı aranıp aranmayacağı, davacının takip tarihi itibariyle alacağı olup olmadığı, varsa miktarı, itirazın kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK. na eklenen 5/a maddesi uyarınca ticari davalarda arabuluculuk şartı getirilmiştir.
Kanunun genel gerekçesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlıkların açılabilecek dava türlerinden bağlantısız olarak arabuluculuk kapsamında kalmasının amaçlandığı belirtilmektedir. Madde gerekçesinde ise konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinde, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır ifadesi kullanılmıştır.
Anayasa mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere hangi uyuşmazlığın arabuluculuk kapsamında kalacağının takdiri anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak belirlenmesi gerekir. Uyuşmazlık kriterinden ayrılınarak dava türüne göre arabuluculuk çözümüne yönelme elbette kanun koyucunun takdirinde olmakla birlikte değerlendirilmelidir.
Madde gerekçesi taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesinin amaçlandığına dikkat çekmekte, uyuşmazlık bazında bir değerlendirme yapmaktadır. Uyuşmazlığın taraflarının davacı ve davalı olmasına ilişkin bir ayrım gözetmemektedir. Madde metninde de “alacak ve tazminat davaları” tabirinden kaçınılarak “… konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava” anlatımı kullanılmıştır.
Davamıza konu alacak iflas yoluyla adi takibe konu edilmiş,itiraz nedeniyle takip durmuş, bu davada ise itirazın kaldırılarak alacak tutarının depo emri şeklinde kendisine ödenmesi talep edilmektedir.Bu kapsamda davanın özünü alacak oluşturmaktadır.Bu nedenle arabuluculuk dava şartı kapsamında kaldığı kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurmadan dava açılmış olması nedeniyle HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı lehine———uyarınca taktir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının talep halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.