Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/256 E. 2021/742 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/256 Esas
KARAR NO: 2021/742 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2019
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirket —- tarihinde konkordato talep ettiğini, bu talebe istinaden —–tarihinde geçici mühlctin —— tarihinde de davacı şirkete bir yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, geçici ve kesin mühlet süreleri kapsamında mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararları ile ——yasaklamalara rağmen davalı tarafça davalı nezdinde bulunan ve davacı şirkete ait olan —– hesaptan hukuka aykırı olarak davacı tarafın rızası hilafına —-olmadan proje gecikme cezası —tahsilatı ve sair açıklamalarla kesintiler yapıldığını, bu kesintiler üzerine davacı tarafın anılan kesintilerin bir daha tekrarlanmaması, aksi halde yasal işlem başlatılacağına ilişkin—- yevmiye no’lu ihtarnamesinin gönderildiğini, anılan ihtarnameye rağmen davalı tarafın bir iade işlemi gerçekleştirmediğini ve bunun üzerine de davalı taraf aleyhine —- üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra takibine itiraz etmesi üzerine arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığını, tarafların anlaşamadığını, davalı tarafın yaptığı işlemin ———– hükümlerin ve ayrıca verilen ihtiyati tedbir kararlarına aykırı olduğunu, davalı tarafça davacı şirket tarafından teslim edilen müşteri çeki bedellerinin, davacıya ait hesaba ödenmesinden sonra hesaptan tahsilat yapıldığını, konkordato geçici mühlet kararından sonra davalı tarafından komiser onayı olmadan ve takas hükümlerine aykırı olarak gerçekleştirilen bu tahsilatların hukuka aykırı olduğunu belirterek davalı aleyhine başlatılan takibin devamına karar verilmesini ve davalının icra inkâr tazminatına mahkum olmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hakkında kesin mühlet kararı verilen davacı şirketin dava bankanın kredili müşterisi olduğunu, ödemede temerrüt sebebiyle tüm borçları muacceliyet kasbederek hesaplarının kat dildiğini, ——- dosyasından bu alacağa lişkin kefiller hakkında takip yürütüldüğünü, davacı ile davalı banka arasında geçici mühletin ilanından önce ——– imzalandığını, anılan sözleşmeler çerçevesinde borçlunun banka uhdesinde bulunan hesapları ve müşteri çek, senetleri dahil diğer varlıklarının bankaya olan doğmuş ve doğacak borçları nedeniyle rehinli olduğu, anılan hakların maddi hukuktan kaynaklanan haklar olduğu, takas ile ———- düzenlemesinin saklı olduğunu, —– tarafından verilen geçici mühlet kararında, takas hakkına ilişkin düzenlemeler yer alsa da, geçici mühletin ilânından önce tesis edilmiş olan rehin haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin karar yer almadığı, müşteri çeklerinin bankanın meşru hamili olduğu çekler olduğu, geçici mühletin ilânından önce bedeli ödendiğinde bankaya olan borçlarından mahsup edilmek üzere ödeme aracı olarak ciro yolu ile davalı bankaya verildiği ve bu koşulda kredi tahsis edildiği, davalı bankanın —– iyi niyetli meşru hamil ve malik olduğu, somut olayda takasın şartlarının mevcut olmadığı, zira takas için tarafların karşılıklı alacaklı ve borçlu olmaları gerektiği, müşteri çek senedinin tahsilinde bedelin hesaba gelmesinin bir muhasebe işlemi olduğu, işlem sonucunda borçlunun bankadan alacaklı hale gelmediği, bankanın davacı şirkete çek sebebiyle herhangi bir borcunun bulunmadığını, müşteri çek senet bedelinin borçtan mahsubunun takas değil, mahsup işlemi olduğunu, mahsubu yasaklayıcı herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, bankanın meşru hamil ve alacaklısı olduğu çek senet bedelinin borçluya iade edilmesinin—–aykırı olduğunu, mahkeme kararında bu yönde bir hükmün mevcut olmadığını, takas ve mahsup kavramlarının hukuki olarak birbirinden ayrıldığını, davalı bankanın davacı şirket ile aralarındaki kredi sözleşmelerinin ilgili hükümleri gereği hesaptaki tutarı borcun dilediği kısmına dilediği gibi mahsup edebileceği, ortada kabul edilmiş bir konkordato projesinin bulunmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile —- konkordato dosyası kapsamında davacı şirket lehine verilen tedbir kararlarına aykırı olarak davalı banka nezdinde davacı şirkete ait hesaptan tahsil edilen proje gecikme cezası tahsilatlarının, prim tahsilatının iadesi amacıyla yapılan takibe itirazın iptali davası olduğu görüldü.
—— yazılan müzekkerelere ikmalen cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Dosyamız arasına alınan — icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin —- tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresinde —-tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan —- tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup , bilirkişi heyeti mahkememize hitaben sunmuş olduğu —-tarihli raporunda özetle: Dosyada mevcut bilgi ve belgeler çerçevesinde ve yapılan hukuki açıklamalar kapsamında davalı banka tarafından gerçekleştirilen tahsilatların hukuki dayanağının yalnızca takas kapsamında değerlendirilebileceği, her ne kadar davalı banka takas değil, mahsup hakkının kullanıldığını belirtmişse de, mahsup kavramının alacağın hesabına ilişkin bir itiraz olduğu, mahsup iddiasında karşılıklı alacakların sona erdirilmesinin söz konusu olmayacağı, yapılan işlemin hukuki niteliğinin takas olduğu ve —- aldığı belirtilen takas hükümleri —– bakımından değerlendirilebileceği kanaatine varıldığı, buna göre —- düzenlemesi uyarınca konkordato mühleti içinde takasla ilgili olarak —- hükümlerinin uygulanması gerektiği, ancak burada esas alınacak tarihin geçici mühlet kararının ilân tarihi — olacağı, davacı borçlunun —- tarihinden sonra bir para girmişse, davalı bankanın bu tarihten sonra hesaba yatırılan veya gelen para üzerinde kendi alacağını takas edemeyeceği, aynı zamanda davacı şirketin — öncesi tibarıyla doğmuş kredi borcunun olup olmadığının belirlenemediği, dolayısıyla hem genel kredi sözleşmesinin dosyada mevcut olmaması hem de dava dosyasına sunulan —–mevduat hesabına ilişkin hesap hareketlerinde belirttikleri hususlara ilişkin bilgi ve belge olmadığından bu aşamada takasın geçerlilik şartları bakımından da değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişilerin —— tarihli ek ropurunda özetle ; Kök raporları ile paralel olaak davalı banka tarafından gerçekleştirilen tahsilatların hukuki bir niteliğinin ve dayanağının ancak genel kred sözleşmesinde yer alan takas hükümleri ve takasın geçerlilik şartları bakımından değerlendirilebileceği kanaatine varıldığı, buna —— düzenlemesi uyarınca konkordato mühleti içinde takasla ilgili olarak— hükümlerinin uygulanması gerektiği, burada esas alınacak tarihin geçici mühlet kararının ilân tarihi —olacağı, raporumuz içeriğinde yer alan tablo uyarınca — tarihi öncesi banka tarafından yapılan toplam —– miktarın takas yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak —- miktarındaki asıl alacağı konkordato talep tarihi öncesi akdedilmiş — tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca konkordatoya tâbi alacak olarak değerlendirilerek, —– dosyası üzerinden tasdik kararı verilen konkordato projesi kapsamında ödenmesi gerektiği, buna göre takibin ———- üzerinden devamına karar verilebileceği yönündeki kanaatlerimizi takdiri savın mahkemenize ait olmak üzere mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde;davacı taraf hakkında ———– tarihinde geçici mühlet kararı verildiği, davacı taraf ile davalı taraf arasında kredi sözleşmesinin akdedildiği,ancak davalı bankanın geçici mühlet kararına istinaden verilen tedbir kararlarına aykırı olarak davacı şirkete ait olan hesaptan hukuka aykırı olarak birtakım kesintiler yaptığı iddiasıyla davacı tarafça davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı,davalının itirazı üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açıldığı,davalı tarafça banka uhdesinde bulunan hesap müşteri çeki ve senetleri dahil diğer varlıkların rehinli olduğu ve takas haklarının kullanıldığına ilişkin savunmada bulunulduğu,davacı tarafça kredi ilişkisi sebebiyle davalı bankaya çek verildiği ancak —- düzenlemesinde rehin cirosuna ilişkin —– yapılmamış olması sebebiyle çekin rehin cirosuyla devrinin mümkün olmadığı,alacak rehni bakımından yalnızca emre yazılı senetlerin rehninin alacaklıya muaccel olan alacağını kendi adına takip etme yetkisi vereceği,dolayısıyla çekte rehin cirosu mümkün olmadığından davalı alacaklının rehin cirosuna dayanarak kendi adına tahsil yetkisinin mevcut olmadığının kabulünün gerektiği,kaldı ki —- uygulamasında taşınır ve taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar yönünden mühlet içinde takip yapılabileceği veya mühletten önce başlamış takiplere devam edilebileceği düzenlenmişse de rehinle malın muhafaza altına alınamayacağı ve satışının gerçekleştirilemeyeceği,davalı bankanın parayı tahsili yönündeki işleminin de bu bakımdan yasaya aykırılık teşkil ettiği,davalı bankanın yapılan tahsilatların takas mahsup hakkı kapsamında yapıldığı savunmasına yönelik yapılan değerlendirmede de —– müflisin borçlusunun iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olması durumunda takasın yasak olduğunun düzenlendiği,dolasıyısya konkordato mühleti içinde de —-maddelerinin uygulanmasının gerektiği,bu doğrultuda alacakların konkordatonun ilan tarihinden önce doğması zorunluluğunun bulunduğu,ayrıca ilan tarihinden sonra hesaba giren para bakımından takas hakkının kulanılamayacağı,ancak önceki bedeller için bu hakkın kullanılabileceği,davacı ile davalı arasındaki kredi sözleşmesinin geçici mühletin ilan tarihi olan — tarihinden önce imzalandığı takas hakkı bağlamında ,denetime elverişli — tarihli ek raporda belirlendiği üzere bankaca yapılan —-miktarın konkordato ilan tarihinden önce tahsil edildiği takas yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği,ancak —- miktarın konkordatoya tabi alacak olarak değerlendirilmesi gerektiği ve takas yasağına tabi olduğu anlaşıldığından davanın bu miktar bakımından kısmen kabulüne karar verilerek alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacının DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile Davalı borçlunun —– Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin —-asıl alacak üzerinden takip tarihi itibariyle avans faiz işletilmesine ;
Alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE ;
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam —daha önceden ödenen toplam — harç düşüldükten sonra eksik kalan — harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 7.287,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 44,40-TL Başvuru Harcı, 657,54-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 701,94TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.600,00-TL Bilirkişi ücreti, 71,60-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.671,60-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.532,20-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.05/10/2021