Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/216 E. 2019/948 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/216 Esas
KARAR NO : 2019/948 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/04/2019
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında, davalının——— hisselerinin satış sürecine ilişkin finansal danışmanlık ve hukuk süreci koordinasyonu hizmetleri kapsamında sözleşme akdedilmiştir. Davalı, sözleşmeden kaynaklı dört aylık danışmanlık hizmet bedeline karşılık gelen ———- bedeli müvekkiline ödenmediği, davalının sözleşme uyarınca yapması gereken ödemeleri tam ve eksiksiz şekilde yapmaması ve temerrüde düşmesi nedeniyle Beykoz İcra Müdürlüğü’nün ———- E. sayılı dosyası kapsamında davalı aleyhine haciz talebi ile takip başlatıldığını, ancak takip, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile durduğunu, bu nedenle, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi talebi ile dava ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, dava konusu alacağın ticari nitelikte olması nedeniyle Türk Ticaret Kanunu m. 5/A uyarınca dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, davalının Beykoz İcra Müdürlüğü’nün ———– E. sayılı dosyası kapsamında başlattığımız takibe yönelttiği itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki davanın ——– tarihinde Hisse Satış Süreci Danışmanlığı ve Ücret Sözleşmesine dayalı alacak iddiası ile ilgili olarak açılmış bir itirazın iptali davası olduğunu, anılan sözleşmenin ağırlıklı olarak vekalet sözleşmesi olmakla birlikte istisna ve hizmet gibi TBK’da düzenlenen sözleşme türlerine benzeyen atipik bir sözleşme olduğunu, müvekkili … da gerçek kişi tacir olmadığını, şahsi olarak vergi açılışı ve ticari bir faaliyet söz konusu olmadığını, herhangi bir şirketin ortağı olması kişinin tacir olduğu anlamına gelmediğini, davacının da gerçek kişi tacir olmadığını, dolayısıyla uyuşmazlık konusu düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı ve mutlak ticari bir dava olmadığı gibi her iki tacir olan sözleşmede söz konusu olmadığını, bu nedenle huzurdaki davaya bakmakla görevli olan mahkeme ticaret mahkemeleri olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Davanın hukuki niteliği itibari davacı gerçek kişi ile davalı gerçek kişi arasında imzalanan hisse satış süreci danışmanlığı ve ücret sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
———— tarafların TC Kimlik numaraları sorgulanmak üzere yapılan sorgulama neticesinde davacı ve davalının gerçek kişi tacir kaydına rastlanılmadığı tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişi ve davalı gerçek kişinin dava dışı şirketlerde yönetim kurulu üyesi oldukları tespit edilmiştir. Yönetim kurulu üyesi ise tacir sıfatını haiz değildir.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Görev hususu HMK’nun 114/1-c’ye göre dava şartlarındandır. Dava şartları HMK 115/1 ve 2.maddelerine göre davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır. Davanın; gerçek kişiler arasında imzalanan hisse satış süreci danışmanlığı ve ücret sözleşmesinden doğan ihtilaf olması nedeniyle mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacı ve davalının gerçek kişi olması nedeniyle nispi ticari dava niteliği de taşımadığı sabit olup; uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/10/2019