Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/177 E. 2021/1013 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/177 Esas
KARAR NO: 2021/1013
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 11/04/2019
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden küçük — diğer müvekkilleri anne — müşterek çocukları olduğunu, Anne —- gebelik takibinin en az—– tarafından yapıldığını, sigortalı doktorun gebelik takibinde davacı anneyi —- tespit eden testler ve doğruluk oranları konusunda aydınlatmayarak küçük— — olarak doğmasına sebebiyet verdiğini, oysa —– gebelikte tespiti mümkün olan, tespiti halinde de —-göre gebeliğin sonlandırılmasına izin verilen bir özür olduğunu, — bilgilendirme yapmayarak gebeliğin sonlandırılması imkanının elden alınması halinde doktorun kusurlu ve sorumlu olduğunu kabul ettiğini, —- genel olarak başkaca hiçbir hususa bakmadan aydınlatma yapılmayan tıbbi müdahaleleri hukuka aykırı ve doktoru da zarardan sorumlu gördüğünü ve gebelikte saptanamayan özürlere ilişkin davaların nasıl çözümlenmesi gerektiğini hükme bağladığını, müvekkillerinin gebelik takibi konusunda sigortalı doktor tarafından hiçbir şekilde bilgilendirilmediğini, aydınlatılmış onamlarının alınmadığını, bu nedenle gebelik takibinin hukuka aykırı olduğunu, —- hayat boyu devam eden, kişiyi sürekli başkasının yardımına muhtaç bırakan bir işgöremezlik hali olup öncelikle müvekkili küçük —bu işgöremezlik hali nedeniyle maddi zarara uğradığı ve dahi bizzat bu acıyı yaşam boyu çekecek olması nedeniyle de manevi zarara uğradığını, BK 56/2 hükmü Borçlar Kanunu’na yeni giren bir hüküm olup bu kapsamda artık bedensel zarara düçar olan kimsenin yakınlarına da manevi tazminat ödeneceğinin yasal olarak öngörüldüğünü, bu kapsamda müvekkilleri anne —- ile baba—-hayat boyu çocuğunu —– olarak görerek acı çekmeye devam edeceğini, davalı——tanzim ederek tarifede belirlenen teminat limiti dahilinde maddi, manevi zarardan doğan sorumluluğu üstlenmiş bulunduğunu, —– yapılan sorgulamada anılan poliçenin davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edildiğinin anlaşıldığını, davalı —-sorumluluğunun, TTK’nun 1485/1 hükmünün TTK 1458 hükmüne atfı nedeniyle geriye dönük —- yıllık süreyi de kapsadığını, keza, zamanaşımı süresinin ise, TTK 1482 nedeniyle de —— yıl olduğunu, davada davalının sigortalısı doktorun tam kusuruna dayanılmamış olup müteselsilen ve kusur dahil her türlü denkleştirme de dikkate alınarak talepte bulunulduğunu, davayı açmadan önce uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuk kapsamında olması nedeniyle, kendilerince —–müracaat edildiğini, —- tarihinde arabuluculuk görüşmesine gidildiğini ancak tarafların anlaşmaya varamadıklarını beyan ederek, müvekkili küçük —- tazminatı, — manevi tazminat, müvekkili anne—- manevi tazminat, müvekkili baba —- manevi tazminatı olmak üzere toplam —– tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretiyle davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı —– cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davacıya tedavi işlemlerini yapan hekim veya hastane olmadığını, delillerin gereği gibi toplanabilmesi, hekimin hangi tarihlerde hastayı gördüğünün, hangi işlemleri gerçekleştirdiğinin tespit edilebilmesi için davanın sigortalı hekime ve hastaneye HMK md.64 vd. gereği ihbarının yapılması gerektiğini, davacının gebelik takibinde sigortalı hekim tarafından takip edildiği döneme ilişkin tüm test ve tetkikler eksiksiz yaptırıldığını, mevcut tıbbi yöntemlerle —– %100 tespiti mümkün olmadığını, eğer test ve tetkiklerde düşük riski çıktı ise bu durumda da hekime kusur atfedilmesi mümkün olmadığını, testlerin tespit oranları değişkenlik gösterdiği gibi her doğum öncesi anomalinin doğumu sonlandırma endikasyonu da bulunmadığını, hastanın ikili tarama testi vb. yöntemlerle yüksek risk grubunda bulunmadığı durumlarda, —— yapılması tıbbi açıdan mümkün olmadığını, bahsi geçen —– yöntemlerinin yüksek oranda risk içerdiğinden, bu tür —— yapılabilmesi için hastanın endikasyonlarının bu testlerin yapılmasına uygun olması ve yüksek risk grubunda yer alması gerektiğini, hastanın, hekimin yönlendirmelerine uygun şekilde işlem yapması gerektiğini, davacılardan annenin doğum tarihinden — ay öncesini içerecek şekilde gebelik tarihi ve —– getirilmesini, kayıtlardan tespit edilecek —- test tetkik ve tahlil sonuçlarının,—- poliklinik defterleri ve sair tüm tıbbi belgelerin, raporların, dosyaya celp edilmesi gerektiğini, ayrıca davacı küçüğün doğum tarihi dikkate alındığında, sigortalı hekime gebeliğin çok ileri döneminde geldiğini, bahsi geçen haftaların, —- teşhisi için kritik önem —- yapılabildiği dönem içinde olmadığını, üstelik ileri gebelik haftasında gebeliğin tahliyesi imkanın da ortadan kalktığını, —– bebek dünyaya gelmesi —-edilen hastalara yapılabildiğini, aksi halde endikasyon olmadığı halde, hastayı hatalı şekilde riske atan bir işlem yapılmış olacağını, hastada, ——- teşhis ve tespit etmesi, tıbben mümkün olamadığını, hastanenin ve hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için, gerçekleştirilen teşhis ve tedavi yöntemlerinde tıbbi standartın uygulanmamış olması gerektiğini, tıbbi standardın uygulandığı yerde, hekimin müdahalesi tıp biliminin gereklerine de uygun ise hekimin/hastanenin kusur veya sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, davacıların maddi ve manevi tazminat hakkının doğabilmesi için, hukuka aykırı eylem, bu eylem sonucu ortaya çıkmış zarar, illiyet bağı ve kusur unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini, ancak dava konusu olayda davalı hekimin herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi iddia edilen zarar ve gerçekleştirilen tedavi arasında illiyet bağı da bulunmadığını, ilgili mevzuat ve tıbbi standarda uygun olarak gerçekleştirilmiş bulunan teşhis ve tedavi işlemlerinin, “hukuka aykırı eylem” niteliğini de taşımadığını beyan ederek, davanın öncelikle zaman aşımı itirazlarının da dikkate alınarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin — tarihli duruşmasında davanın, davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesinde belirttiği —– ihbarına karar verildiği görülmüştür.
İhbar olunan hastane vekili dilekçesinde özetle; —– hastane ile doktor arasındaki ilişki ile hasta ve doktor arasındaki hasta ile hemşire arasındaki hukuk ilişkinin mahiyeti sebebiyle müvekkili şirkete bu davanın yöneltilmesinin mümkün olmadığını, hasta ile doktor arasındaki ilişkinin doktrinde ve —— vekalet ilişkisi olarak da değerlendirildiğini ve kurum olarak hastanenin doktor ve sağlık personelinin eylem ve işlemlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla taleplerinin zaman aşımına uğradığını, bu sebeple davanın zamanaşımı yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ihbar eden davalı şirket nezdinde öteden beri mesleki sorumluluk sigortası bulunmadığını, davacıların manevi tazminat taleplerinin son derece fahiş olduğunu, zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, talep miktarlarının manevi tazminat müessesesinin ruhuna aykırı olduğunu beyan ederek aleyhlerine hüküm kurulmamasını ve esas bakımından ise hukuka aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan doktor —- duruşmadaki beyanında; ” …ben davacı — gebeliğinin —haftasından itibaren tanıdım,—- defa muayene etmiş olabilirim, çocuğun —- olup olmadığı ultrasonla belli olmaz, davacı bana geldiğinden hamileliğinin —haftasındaydı —belli olması için yapılan —haftasında yapılır, hasta bana geldiğinde bu testleri başka hastanelerde yaptırdığını, bu testlerden çok yorulduğunu, test sonuçlarının temiz olduğunu ve bu sonuçları yırtıp attığını söylediği için ayrıca tekrardan bir — yaptırma süresi geçtiği için test yaptırmadık, ben çocuğun ——— olup olmadığı noktasında hastaya sordum, test konusunda bilgilendirdim, ancak hastanın bu testleri daha önce yaptırdığı beyanı üzerine test yaptırmadım, bu çocuğun ——-doğmasında herhangi bir kusurum yoktur, davanın reddini talep ediyorum ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davada; Davacılardan ——- velayeten kendi adlarına asaleten anne ve babasının —— için iş göremezlik ve manevi tazminat kendileri için manevi tazminat istemmli davada —- doğumlu davacı — olarak dünyaya geldiği, hamilelik sürecinde en az — farklı tarihte dava dışı— tarafından muaynesinin yapılmasına karşın —taraflara bilgi verilmediği, —- gebelikte tespit edilebildiğini, küçük çınarın —- olarak dünyaya gelmesinde aileyi bilgilendirmeyerek gebeliğin son bulması haklarının elinden alındığı ve bu sebeple ömür boyu malül olan çocukları için kusurlu olarak gördükleri —- —- sigorta edeni davalıdan bakıcı ücreti dahil olacak şekilde heseaplanan iş göremezlik ödeneği ve manevi tazminat, kendileri içinde manevi tazminat talep ettikleri, davalı sigorta vekilinin davanın hekime ve hastaneye ihbarını istediği gebelik dönemindeki test ve kontrollerinin dosyaya getirtilmesi ve uzman heyetten rapor alındıktan sonra kusur durumlarının belli olacağını davanın reddini talep ettikleri, rizikonun sigorta teminat süresi içerisinde gerçekleştiği hususunda ihtilaf olmayıp, ihtilaf —- doğum nedeniyle davacıların davalı sigortadan poliçe kapsamında tazminat talep etme şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise talep edebilecekleri maddi ve manevi tazminat tutarının ne olacağı noktalarında toplanmaktadır.
Sigorta poliçesin de manevi tazminatın da teminat kapsamına alındığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından dava dışı adına düzenlenen sigorta poliçesi, davacı — analizi test raporu,—–sunulan özürlülük raporu, davalının sigortalısının çalıştığı —- tüm hastane ve doğum kayıtları, davacının diğer hastanelerdeki muayenelerine ilişkin kayıt ve belgeler, —- davacı küçük çocuk için ailesine bakım ve maluliyet yardımı yapılıp yapılmadığı hususunda —- gelen yazı cevabı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin araştırma belgeleri celp ve ibraz edilmiş, davacı—- sevk edilerek rahatsızlığının ——- olup olmadığı, iş göremezliği olup olmadığı, varsa oranının tespiti, bakıcı ihtiyacı olup olmadığı, varsa sürekli mi geçici mi bakıcı ihtiyacı olduğu hususlarında rapor alınmış, daha sonra aktüerya bilirkişi heyetinden tazminat hesabı ile ilgili rapor alınmıştır.
—tarafından düzenlenen — tarihli raporda; davacı— olay tarihindeki yaşına göre meslekte kazanma gücü kayıp oranının %100 olduğu,—- ile ilgili tıbbi uygulama hatası, nedensellik bağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu yönünde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Aktüerya bilirkişisi tarafından çocuğun—— olmasına ve %100 iş gücü kaybına göre iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı hesaplaması yapılmış olup, buna göre davacının —- bakıcı gideri tazminatı talep edebileceği yönünde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davacılar tarafından aktüerya raporundan sonra — tarihinde talep artırım dilekçesi sunulduğu ve bu dilekçe ile; davanın başında —-tutarında tazminat talep etmiş olduklarını, alınan bilirkişi raporlarına göre tazminat taleplerinin davalı sigortanın poliçe limiti olan —çıkardıklarını ve buna göre küçük —— Manevi tazminat talep ettiklerini beyan etmiş, dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmiş, harcın tamamlandığı anlaşılarak dosyanın dava değeri itibariyle heyetimize tevdiine karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamına göre; davacılardan —- hamileliği döneminde davacı annenin davanın ihbar olunduğu —–tarafından gebelik takibinin yapıldığı, gebelikte tam sonuç vermeyen ve tam sonuç veren testlerle ilgili hastanın tam ve doğru olarak bilgilendiğine dair davalı tarafça herhangi bir delil ibraz edilemediği, bu haliyle davacı anne ve babanın gebeliği sona erdirme haklarının ellerinden alınmış sayılacağı ve doğumdan sonra tespit edilen —– ilgili olabilecek maddi ve manevi kayıplardan doktorun sigortası olan davalı şirketin sorumluluğunun doğacağı, burada gerçek anlamda meslek ve sanatta acemilik ve kurallara uymamak sebebiyle oluşan kusur durumundan çok aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebiyle —– çocuğun doğmasından dolayı sorumluluk olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir, zira davacılar tarafından sigortalı doktorun aydınlatma yükümlülüğü dışında herhangi bir hekim hatasına dayanılmamakta, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebiyle sorumluluk olduğu iddia edilmektedir. Bu durumda ispat yükü davalı tarafta olup, davalı tarafın bu konuda aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğine dair somut ve inandırıcı delil sunmadığı anlaşıldığından, oluşan maddi ve manevi zararlardan davalı sigortanın sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında; —–düzenlene rapor ve aktüerya bilirkişilerinden alınan raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli oldukları kanaatine varılarak davacıların poliçe limitinin üzerinde hesaplanan iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminat talepleriyle ilgili poliçe teminat kapsamıyla sınırlı olarak tazminine karar verilmesi yönünden vermiş oldukları talep artırım dilekçesi de yerinde görülerek davacı küçük için —- İş göremezlik ve bakıcı ücretine ilişkin maddi tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilmiştir.
Davacı —— olarak doğduğu ve maluliyetinin %100 olduğu, davacının yaşı ve maluliyet oranı göz önüne alındığında bakıcı ihtiyacı bulunduğu ve bu duruma bağlı olarak diğer davacılar olan anne ve babanın, —- davacı çocukları ile bir ömür boyu birlikte zorluklara katlanmak zorunda kalacakları, manevi yönden sürekliliği bulunan ağır bir —– kaldıkları, davalı sigortanın ise dava dışı sigortalıların meslekleriyle ilgili oluşan maddi ve manevi zararların sorumluluğunu sigorta poliçesindeki şartlar dahilinde teminatla sınırlı olarak yüklendiği anlaşılmakla, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde paranın alım gücü de nazara alınarak manevi tazminat yönünden de davanın tam kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile, davacılardan —-Manevi tazminatın, annesi—– Manevi tazminatın talep gibi dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 54.648,00 TL harçtan, peşin alınan 187,86 TL ve ıslah harcı 2.545,00 TL. toplamı 2.732,86 TL. nin mahsubu ile bakiye 51.915,14 TL harcın davalı taraftan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan; 1.600,00 TL bilirkişi gideri ve 254,30 TL posta gideri toplamı 1.854,30 TL. ile 2.777,26 TL harç gideri olmak üzere toplam 4.631,56 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
4-Vekalet ücretleri:
Maddi Tazminat yönünden; Davacılar lehine AAÜT uyarınca 55.050,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
Manevi Tazminat yönünden; Davacılar lehine AAÜT uyarınca-vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olması sebebiyle —— numaralı Arabuluculuk görüşmeleri neticesinde belirlenen 1.320,00-TL ücretin davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekili ve ihbar olunan vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 15/12/2021