Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/123 E. 2022/190 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/123 Esas
KARAR NO: 2022/190
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 22/03/2019
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; kendisinin konut sahibi olmak amacı ile ortağı olduğu —- alınmış oları kararların — hükümlerine aykırı olduğunu, yapılmış olan —– tutanağında———kişi olduğu belirtildiğini ancak bu durumun gerçeği yansıtmadığını, mahkeme tarafından yapılacak incelemede hu durumun anlaşılacağını,—- ortak ile açılmış olduğu tutanaklarda belirtilmişse de sahte ve yetkisiz imza kullanımıyla ilgili yerime imza kullanıldığı ve aynı blokta görüştüğü —– toplantıda olmadığı ve kimseye bu konuda vekâlet vermemiş olmasına rağmen yerine imza atılarak oy kullanıldığı,— olmadığı halde, —- olmamasına rağmen yerine oy kullandığı bu kayıtlarda görüldüğünü, ayrıca—– vekâleten imza kullananların vekâletleri incelendiğinde sahte imza kullanımıyla ilgili pek çok usulsüzlük yapılmış olduğu yapılacak olan incelemede anlaşılacağını, tüm bunların yanında toplantıya çağrı usulünün ve toplantı gündeminin de yasal şartları taşıyıp taşımadığının denetlenmesi gerektiğini, zira tutanakta yapılan toplantı çağrılarında her ne kadar iadeli taahhütlü tebliğ çıktıları varmış gibi gösterilmişse de bu hususların gerçeği yansıtmadığını, yapılacak çağrı adresleri ve diğer yanıltıcı işlemler kasıtlı olarak farklı gösterilmek suretiyle istenilen sonucun çıkması için yapılan planlı eylemler olduğunu, bu nedenle usulüne uygun olmayan çağrı ve gündem ile yapılan bir olağan genel kurul söz konusu olduğunu, —— alınmış olan tüm kararların mutlak butlan ile batıl olduğunun tespitinin gerektiğini, —— tarafından taşınmazlara ilişkin kat irtifakı ve mülkiyet tapularının alınamayacağı bilinmesine rağmen gerçeğe ve hukuka aykırı belge ve beyanlarla tapu bedeli adı altında borçlandırmalar yapıldığını, bu haliyle hukuki ve fiili gerçekler göz ardı edilerek sırf borçlandırma ve ortaklardan para toplamak adına işlemler yapıldığını ve her adadaki blok oturumları ve hisse oranları—– aynıymış gibi açıklayamadıkları —- alınmış olan tüm kararlar yasal gerçeklikten uzak olduğunu, —– yönetiminin dışında başkan tarafından hukuka aykırı şekilde güçlendirme yapıldığının beyan edilmiş olmasına rağmen söz konusu haklarda yapılacak olan inceleme ile güçlendirme adı altında hişbir işlemin olmadığı hususları tespit edileceğini, belirtilen blokların altındaki sığınak olan alanların hukuka aykırı şekilde ve izinsiz olarak tadilatla daireye çevrilme işlemi yapıldığını, yani ——- tarafından bir anlamda güçlendirme süsü altında tadilat yapılarak konuta çevrilen ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanılan taşınmazları kazanmak — gündem oluşturulduğunu ve —-konuyla alakasız encümen kararını gerekçe gösterilerek aldığı dairelere kılıf uydurulma çabası içine girildiğini, —- yılların başında ruhsatsız binalar olduğu ortaklardan saklanarak zilyetliği teslim edildiğini, —- kararı sanki daha önce ruhsat varmışta imar durumu değiştiği için tekrar gerekliymiş şeklinde alınmış kararla, hukuka açıkça aykırı projeler yaptırıldığını, dava konusu yönetimin hükümsüz projelere de aykırı —– listesi adı altında, arsa sahiplerinin lehine listeler oluşturulduğunu ve borçlu arsa sahipleri alacaklı çıkarıldığını, arsa sahiplerine katkı payı adı altında gündem oluşturulduğunu ve yine sonradan öğrendiği bu maddeye dayanarak arsa sahiplerine bir takım adlar altında ödemeler yapıldığını, — mecburi yapılması gereken genel kurulun yapılmadığını, — tarihinde yapılan —– ibra edilmeyip değiştirildiğini, fakat —– tarihinde seçilen mevcut yönetimin eski yönetimin suç ve cezaya giren eylemlerini dahi görmezden gelerek önceki yönetimle işbirliği içine girerek yolsuzlukları zaman aşımına uğramasına ve hile ve aldatmayla ——kendi çıkarları doğrultasında kararlar alarak aynı önceki yönetim gibi edindiği taşınmazlarla ilgili gündemeler oluşturduğunu, İmar kanununa ağır aykırılıklarla yapılan—- yapılarından alacaklı çıkarılan müteahhit firmanın icra başlattığını, sözde borcun ödenmesi için alt yapısı önceden hazırlanan sığınak alanlarının daire gibi düzenlenmesiyle—— aldatmayla alındığını, mevcut yönetimin her ne kadar bir tane fazla sattığını kabul etse de diğer kullanımda olan kaçak taşınmazlarla ilgili aynı usulsüzlüklerle yaptı yaptıkları bu taşınmazlara kılıf uydurma çabası içine girdiğini, ayrıca ——-mali kayıtları ile ilgili olarak yasanın düzenlenmiş olduğu hiç bir gerekliliğin yerine getirilmemesi karşısında ibra kararlarının da yoklukla malul olduğunun açık olduğunu, bu açıdan bu konularda alınan ibra ve buna bağlı olarak yapıları yeni seçimlerin hukuken geçersiz olduğunu, gerçeğe aykırı beyanlarla ve hukuka aykırı belgelerle oluşturulan kararlar dışında—ortak sayısının aslında daha az olduğu açıklanmış olmakla biran için ortak sayısının —- düşünülse dahi, kooperatif ortaklarına ek mali yükümlülükler getiren kararların ve arsa sahiplerine yapılacak ödemelerin —- çoğunlukla yani—- katılımı ile alınmasının mümkün olduğunu, kararların alınmasında gerekli çoğunluğun hiçbir genel kurul toplantısında oluşmamış olduğundan bu kararların batıl olduğunu beyan ederek, dava konusu—– mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine ve karara dayanarak yapılan ve sonraki genel kurullarında bu madde mucibince yok hükmünde olduğuna, karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra aşamalarda kendisini vekille temsil etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin —— yayınlandığını, davacının müvekkilinin — usulsüz olduğunu, davacının ileri sürdüğü hususların —–kapsamında olduğunu, butlan talebine ilişkin bu davanın konusu olmayacak hususlarda açılan davanın reddinin gerektiğini, —- bulunduğunu, —–şahısın ortak olmadığını, toprak sahiplerinden birinden satın alan kişi olduğunu, bilgisayarda hazırlanan hazirun listesine sonradan el yazısı ile sehven ilave edildiğini, toplantıya katılmadığını ve oy da kullanmadığını, aynı şekilde ———azıldığını, üye isimlerinin farklı olarak mükerrer yazılan——- dolayı üye görünen her iki kişinin de oy kullanmadığını, —— hatanın oylamaya katılanların nisabını etkilemediği için alınan kararlara da etki etmediğini, davaya konu — alınan Kararın tamamı—– oyla alındığını, davacının usulsüz açtığı bu davanın sürüncemede kalması için dava ile ilgisi olmayan hususlarda açılan davaları da bu dosyanın delili olarak gösterdiğini, davacının kötü niyetle bu davayı açtığını beyan ederek davanın reddine, mahkeme masraflarının, HMK 329 maddesi gereği —- para cezasının tahsiline, üç katı vekalet ücretinin davacıdan alınarak müvekkilime ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; —- malul olduğunun tespiti davası olup, Uyuşmazlığın; dava konusu iptali istenen kararlarda butlan sebeplerinin mevcut olup olmadığı, yoksa bu davanın yasal sürede açılmış bir dava kabul edilip edilemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
— tarihli — tutanağında; ——- gönderildiği,—- gözetiminde —– kayıtlı —– yapıldığı ve gündem maddelerine geçildiği belirtilmektedir.
Davaya konu,— tutanağı, —— davaya konu ——– tüm kayıtların birer örneği celp ve ibraz edilmiş, ——- ticari defter ve kayıtları le dosya üzerinde keşfen bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Dosya kapsamına göre yapılan incelemede; genel kurula davetin iadeli
taahhütlü mektupla yapılmaması ya da mektupların tebliğ edildiğinin ortaya konamamasının tek başına yokluk sebebi sayılmadığı,—- sayısı nazara alındığında, yapı kooperatifleri bakımından toplantı nisabının bu sayının — olduğu,—– kurulun
bu sayının üzerinde toplandığı ve toplantı nisabına göre karar aldığı, mevcut verilerle niza konusu genel kurula çağrı usulsüz olsa dahi, asgari toplantı nisabı üzerinde toplanıp, toplantı nisabına bağlı olarak karar alındığından, ilgili genel kurulda alınan kararların, çağrıda usulsüzlük bakımından yoklukla malul olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Yönetici ve denetçilerin kendilerinin ibralarıyla ilgili kendi veya vekillerinin oy kullanması halinde, bu oylar karar nisabını etkilediği takdirde bu genel kurul kararları yokluk sebebiyle geçersiz olduğu kabul edilmekte, fakat yoksun sayılan oylara rağmen toplantı ve toplantıya bağlı olarak karar nisabı bulunuyorsa ibraya ilişkin genel kurul kararları geçerli kabul edilmektedir.
—– katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunmaları halinde alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olması halinde de, yoksun sayılan oylara rağmen toplantı ve toplantıya bağlı olarak karar nisabına bakılmakta, fakat ibradan farklı olarak bu tür kararlar, kanunda aranan sair şartları varsa iptal edilebilirlikle (nispi butlan) geçersiz hale getirilebilmektedir.—–üyelerinin kendi ibralarında asalaten ve vekaleten oy kullandığı, ayrıca bir kişini—— akrabası olmadığı halde oylamalara katıldığı görülmektedir. Bu durumda ibra kararları yokluk, —- katıldığı kararlar ise iptal edilebilirlik kapsamına girecektir ancak geçersizlik hallerinin yoksun sayılan oylar dışarıda tutulup değerlendirildiğinde bu kişilerin kullandıkları oyların toplantı ve karar nisabından düşülmesi sonrası genel kuruldaki kararlar için yapı kooperatiflerinde aranan toplantı ve karar nisaplarının ilgili kararları almak için yeterli olduğu anlaşılmıştır. —- dağılması, birleşmesi ve ana sözleşmenin değiştirilmesi kararlarında, fiilen kullanılan oyların —-çoğunluğu aranmakta, özel nisap öngörülen bu haller dışında, oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunmaktadır. Ortakların kişisel sorumluluklarının, ağırlaştırılması ve ek ödeme yükümlülükleri getirilmesi hakkında alınacak kararlar için de, bütün ortakların—— gereklidir. Ağırlaştırılmış nisap aranan bu durumlarda aranan çoğunluğa dair karar yetersayısı, toplantıya katılan ya da fiilen oy kullananlara göre değil, bütün ortakların sayısına göre tespit edilmektedir. İlgili çoğunluğun bulunmaması halinde kararın mutlak butlan sebebiyle geçersiz olduğu kabul edilmektedir. Kooperatifler Kanunu’nun 31. Maddesine göre ek ödeme yükümü getirilmesi, bilançoda gelir gider farkı nedeniyle açıklık olmasından dolayı ortağa, ———alacaklılarına karşı, belirli bir miktarla sınırlı veya sınırsız olarak sorumluluk getirilmesi hali olarak tanımlanmıştır. Ana sözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirmesi halinde, ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ancak, —– inşaatın tamamlanması için istenen taksitler veya ara ödemeler ek ödeme yükümü olarak değerlendirilmediğinden, bu gibi kararların alınması için —- normal karar yetersayısı aranmaktadır. Dava konusu olaya bakıldığında arsa sahiplerine ödenecek ——–borcun kapatılabilmesi için —– borçlu olunan arsa sahibine verilmesinin yanı sıra üyelere —– borç çıkartılmasının, —– açısından ek yükümlülük olarak
değerlendirilemeyeceği, özel nisabın aranmayacağı kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına göre, genel kurul çağrısında usulsüzlük tespit edilemediği, toplantı nisabının yeterli olduğu, kararların yeterli nisapla alındığı, geçersiz oyların ise sonucu etkilemediği kanaatine varılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL. harçtan, peşin alınan 44,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL. harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf olunan 30,20 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı lehine AAÜT’ne göre hesaplanıp takdir olunan 5.100,00 TL. ücreti vekaletin davacı taraftan alınarak, davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2022