Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/957 E. 2018/992 K. 15.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/957 Esas
KARAR NO : 2018/992
DAVA : Konkordatonun Tasdiki
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 15/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Konkordatonun Tasdiki davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin …… vergi dairesinde ……..sicil no mükellefi olup, “…..Mahallesi,….. Sokak,…….. adresinde …….imalatının yapılması, imalatı yapılmış olan …… toptan, perakende dahili ticaretinin, ithalatının ve ihracatının yapılması işleri her nevi inşaat malzemesi alımı satımı, İnşaat demiri alımı satımı işleri ile iştigal ettiğini, müvekkili şirketin 2007 yılında …..köyü .,…….. adresinde kurulduğunu, ……. gazetesinin …….. tarih, 6775 sayılı nüshasının 633-634 sayfalarında ilan edildiğini, şirket merkezi adresinin bulunduğu “……………….adresinde faaliyetini sürdürdüğünü, şirketin ….. tarihi itibariyle sermayesinin …….. TL. olup tamamının ödendiğini, şirketin sermaye yapısının …………….. şeklinde olduğunu, ülke ekonomisinde yaşanan dar boğaz, alacak tahsilinde yaşanan sıkıntılar, yapılan yatırımlar, arsa ve inşaat yatırımının öngörülen zamanda faaliyete geçememesi, alınan gayrimenkuller, kullanılan kredilerin maliyetinin yüksek olması, demir alımında kur farkından doğan zararlar, bankaların kredilerini vadelerinden önce çağırması sebepleriyle şirketin ciddi zararlara uğradığını, diğer taraftan müvekkili şirketin ciranta olduğu çeklerin ödenmemiş olması şirketin nakit akışını bozduğunu ve mali yapısını olumsuz etkilediğini, bu çeklerin daha da ödenmemesi halinde müvekkil şirkete büyük bir mali yük getireceğini, şu anda müvekkil şirketin kesinleşmiş, problemli, vergi ve SSK borçlan bulunmamadığını, müvekkili şirketin, taahhütlerine bağlı olmayan ve yükümlülüklerini karşılamakta titiz davranmaya dikkat etmiş bir şirket olduğunu, konkordato taleplerinin nedeninin itibarlı bir geçmişi olan şirketin borçlarını ödeyerek ticari, hayatına devam etmesinin sağlanması olduğunu, şirketin mevcut faaliyetinin fon yaratan bir yapıda olması yanında başlanmaya hazır,somut ve belli bir aşamaya gelmiş inşaat projesi, borçlarını rahatlıkla ödemesini sağlayacak boyutta olduğunu, mali durumu bozulan şirketin, bu durumdan çıkmasının şirket yönetimince somut olarak planlandığını ve iyileştirme projesi ile ortaya konulduğunu, iyileşme sürecine girebilmesi için konkordato ve bunun için de yasal koşulların sağlanması konusunda şirket yönetimince tam mutabakat sağlandığını, konu ile ilgili yasal prosedürün başlatılması için gerekli müracaatların yapılmasına karar verildiğini, geçmiş dönemlerde kullanılan kredilerin ödemelerinin zamanında ve düzenli olarak yapıldığını, bankaların bu zor dönemde kredi kullandırmaması ve devam eden kredilerin geri çağırılması, şirketin işlerini ve nakit akışının düzenli sağlanmasını engellediğini, mali durumu bozulan müvekkil şirketin konkordato ön projesinde teklif ettiği ödemelerle mali durumunu iyileştirebileceğini,öncelikle son dönemde ülke ekonomisinde yaşanan dar boğaz tüm piyasayı etkilediği gibi şirketlerinin işletme sermayesini olumsuz etkilediğini ve hatta borca batık hale gelmesinin ana sebeplerinden biri olduğunu,müvekkili şirket ortağı ……….. kardeşlerinin sahip olduğu şirketin iflas ertelemeye müracaat etmesi nedeniyle hiçbir organik, hukuki ve fiili bir bağ olmamasına rağmen bankaların şirket kredilerini kat ederek kredileri vadesinden önce çağırdıklarını, diğer taraftan şirketin ciranta olduğu çeklerin ödenmemiş olması şirketin nakit akışını bozarak mali yapısını bozduğunu, bu yaşanan talihsiz olay karşısında şirketin, faaliyetlerini sürdürmek ve yeniden toparlanmak adına bankalardan kredi talebinde bulunduklarını, ancak bankaların bu zor dönemde kredi kullandırmaması ve kullanılan kredilerin geri çağırılmasının şirketin nakit akışının düzenli sağlanmasına engel olduğunu, sorunların başladığı 2015 yılı dönem sonundan bugüne kadar gelinen süreçte, sektördeki ve ekonomideki olumsuz gelişmeler neticesinde müvekkil şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme güçlüğü içerisine girdiğini, bu sıkışıklığı gidermek amacıyla müvekkil şirket kredi aldığı 13 Banka ile kredilerini yeniden yapılandırmak üzere Yönetim Kurulu kararı aldıklarını, daha sonra 8 Bankanın müvekkil şirketin talebini değerlendirip uygun görmesi sonrasında ………. tarihinde müvekkil şirket kredilerini yeniden yapılandırıldığını, bu yapılandırmanın 1 yıl ana para ödemesiz 48 ayda bir faiz ödemeli, toplamda 5 yıl vadeli bir kredi haline dönüştürüldüğünü, diğer 5 bankayla yapılan görüşmelerin sonucunda henüz bir sonuca varılamadığını, müvekkili şirketin kredilerinin yeniden yapılandırılmasından sonra geçen 21 aylık süre boyunca, müvekkil şirketin faaliyetlerine hiç ara vermeden devam ettiğini, ancak Mayıs 2018 tarihinden itibaren müvekkil şirketin, bazı müşterilerden alacaklarını tahsil etmekte zorluklar çıkmaya başladığını, bu vadesi geçmiş olan ancak tahsili uzayan alacaklar vadesinde tahsil edilemediği için tedarikçilere olan borçlarını ödemekte gecikmelere yol açmaya başladığını, bunun sonucunda müvekkili şirketin Mayıs 2018 dönemine gelindiğinde kısa vadeli yükümlülüklerinden bazılarının yerine getirilmesi sonrasında zaten yetersiz olan çalışma sermayesinin, kanun gereği ihtiyati haciz nedeniyle bankalardaki paralarına da bloke konulmasının ardından, tamamen tükenmesi dolayısıyla kısa vadeli borçlarını ödeyemez hale geldiğini,bu nedenle bugünden sonra açılacak icra takipleri karşısında şirket varlıklarının cebri icra yoluyla parça parça satışa konu olması halinde müvekkil şirket kadar alacaklılarının da bu durumdan olumsuz etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu, şirketin borca batık hale düştüğü şüphesi uyandığını ve yönetim Kurulu talimatı ile aktiflerin satış fiyatları üzerinden ara bilanço hazırlandığını, rayiç değerli ara bilançoya göre, TTK m.376/3’de tanımlanan “Aktiflerin, Şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmemesi” yani “borca batıklık hali” ile karşı karşıya kaldığını, bu tespit üzerine Yönetim Kurulu 30//06/2018 tarihli toplantısında oy birliği ile borca batıklık bildiriminde bulunulmasına ve aynı zamanda mali durumun iyileştirilebilmesi ve faaliyetlerine devam edebilmesi için TTK m.377 uyarınca konkordato talebinde bulunulmasına karar verildiğinden bahisle, İİK m.297/1 çerçevesinde; müvekkil şirket lehine kesin mühlet verilmesine,ayrıca müvekkili şirket lehine üç aylık geçici mühlet kararı verilmesine,şirkete bir geçici konkordato komiseri atanmasına,şirket mallarının muhafazası için gerekli tedbirler zımnında, şirket malvarlığının korunması amacı ile konkordato mühleti sonuna kadar, 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere şirkete karşı icra ve iflas yoluyla takip başlatılmasının engellenmesine(ödeme emri gönderilmemesine),konkordato taleplerinden önce şirkete karşı 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere başlatılmış bulunan tüm takiplerin durdurulmasına,rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde malların muhafaza altına alınması işlemlerinin ve satış işlemlerinin durdurulmasına,ihtiyati tedbir ve İhtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına,mühlet öncesi yapılmış müstakbel alacakların temliki sözleşmeleri kapsamında mühlet içerisinde doğacak alacaklar için temlik işleminin hükümsüz sayılmasına ve mühlet içerisinde ödemelerin komiser denetiminde şirkete yapılmasına (İİK m.294/6),Şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesine,alacaklı bankalardaki şirket hesaplarında kanuni dayanağı olmayan mevcut blokajların kaldırılmasına,geçici mühlet kararı ile birlikte, mühlet içerisinde alacaklılar tarafından yapılabilecek takas ve mahsup işlemlerinin engellenmesine,mühlet boyunca şirket tarafından üçüncü kişilere verilen teminat mektuplarının nakde çevirilmesinin engellenmesine, konkordato projesinin gerçekleştirilebilmesi için şirket malları üzerindeki mevcut muhafaza işlemlerinin, hacizler baki kalmak kaydı ile kaldırılarak şirkete yediemin olarak teslimine,karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacının dava dilekçesi ve ekleri incelenmiş, İİK’nun 7101 sayılı kanunla değişik 286.maddesine göre istenen belgelerin dava dilekçesi ekinde mevcut olduğu anlaşılmakla davacı şirket lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, geçici mühlet süresi içerisinde İİK 294-295-296 ve 297.maddelerinin uygulanmasına, şirket aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, şirkete konkordato komiserlerinin atanmasına, atanan komiserlere şirketin defterlerini tutarak projenin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmeleri ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemeleri görevi verilmiştir.
Verilen geçici mühlet kararı, tedbirler ve atanan komiserler ile ilgili gerekli ilanlar yapılmış ve ilgili kurumlara gerekli bilgiler verilmiştir.
Davacı tarafından gerekli iflas avansı ve konkordato gider avansı verilen süre içerisinde dosyaya yatırılmıştır.
Mahkememizce atanan konkordato geçici komiser heyeti 02/10/2018 tarihli olup, mahkeme heyetine 15/10/2018 tarihinde sunulan raporunda; kaydi bilançoya göre şirketin öz varlığının (+) 10.613.157,84 TL. olduğunu, rayiç değer ilançosuna göre öz varlığının (+)762.700,41 TL. olduğunu, şirketin varlıkları ile borçlarını ödeyecek durumda olduğunu, şirket hakkında İstanbul Anadolu 8.Asliye ticaret mahkemesi tarafından yapılan iflas erteleme davasının yargılamasında davacı şirket adına kayıtlı bir kısım gayrimenkullerin değer tespitlerinin yapıldığını, TAKBİS malvarlığı sorgu sistemi esas alındığında davacının birçok gayrimenkulünün dava dosyasında bildirilmediğinin anlaşıldığını, İstanbul Anadolu 8.ATM’de görülmekte olan ………Esas sayılı iflas ertelemem davasının derdest olduğunu bildirmişlerdir.
Mahkememizce İstanbul Anadolu 8.ATM’ye yazı yazılarak davacı şirket tarafından açılan iflas ertleme davası olup olmadğı, varsa tedbirlerin hangi tarihte verildiği, tedbir verilmişse halen devam edip etmediği sorularak, bilirkişi raporu alınmış ise raporun bir örneği istenmiştir.
İstanbul Anadolu 8.ATM’nin göndermiş olduğu yazı cevabında davacı …………. tarafından 03/02/2016 tarihinde iflas erteleme talepli dava açıldığı, bu dava ile ilgili olarak 04/02/2016 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine karar verilerek şirkete 2 adet kayyım atandığı, tedbirlerin ve kayyımların görevlerinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.
İflasın ertelenmesi davası İİK’nun 179.maddesinde düzenlenmiş olup, borca batık bir sermaye şirketi ya da kooperatifin hakkında ticaret mahkemesince iflas kararı verilmeyerek önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumundan kurtulmalarını sağlayan ve iflası önleyen bir kurumdur. Davacının borca batıklığı iflas erteleme davasında reel olarak değerlendirilip, mal varlığının rayiçleri, iyileştirme projesi kapsamında erteleme şartları incelenecektir. Oysa konkordato iflas ertelemenin bazı hükümlerini bünyesinde barındırmakla birlikte daha sıkı şartlarla daha kısa sürede davacının borçlarını alacaklılarla anlaşarak vadeye bağlaması ya da tenzilatlı olarak veya her iki imkandan yararlanarak ödeme vaadinde bulunmasıdır. Önemli olan konkordatonun iflastan daha avantajlı olacağının açıklığa kavuşturulmasıdır. Bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise sürecin başında borçlu tarafından ortaya konulan belgelerle ve konkordato komiserlerinin tespit ve raporları ile anlaşılabilecektir.
Konkordato isteyen bir Anonim şirkettir. Bu şirket, borca batık olduğunu ve mali durumunu ıslah edeceğini bildirerek İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde iflasın ertelenmesini talep ettiğine göre; 7101 yasa ile değişen İİK’nun konkordatoya ilişkin aranan şartları taşımaması nedeniyle iflas kararı verilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Zira davacı şirketin derdest iflas erteleme davasında alacaklıların katılımına bağlı olmaksızın kurtulma olanağı vardır. İflasın ertelenmesi davası son derece esnek olup, belli ölçüler ve bazı kayıtlar dahilinde her alacaklı için farklı çözüm üretilebilmesini mümkün kılar. Bu nedenle özellikle şirketin durumunu kendi imkanlarıyla ve sadece bazı alacakların çabasıyla düzeltebilmesinin mümkün olduğu hallerde şirketin iflastan kurtulması mümkün iken konkordato sürecinde özellikle büyük alacaklıların konkordatoyu kabul etmemesi durumunda iflas kararı verilmesi riski yüksektir. İflasın ertelenmesi, konkordato ile aynı işleve sahip değildir. Her ikisinin prosedürü farklı olup, farklı amaçlara hizmet eder.
Dosyamızda konkordato talep eden davacı şirket hakkında İstanbul Anadolu 8.ATM’nin ……. Esas sayılı dosyasında………. tarihli tedbir kararı ile ;takiplerin durdurulmasına ve her türlü karar ve işlem bakımından 2 kayyım atanmasına karar verildiği, görevleri önemli ölçüde benzeyen kayyumlar ile mahkememizce atanan konkordato komiserlerinin birbirinden tamamen bağımsız şekilde ve hatta tamamen birbirinden habersiz şekilde çalıştığı, aynı işlem ve kararların hem kayyum onayına hem de konkordato komiseri onayına tabi olması işin niteliği ile bağdaşmadığı gibi her iki sistemin beraber yürütülmesinin fiilen de olası olmadığı, her ne kadar iflasın ertelenmesi şeklinde açılan davaların konkordato geçici mühletinden nasıl etkileneceği konusunda kanuni bir düzenleme yok ise de mühletten önce açılmış iflas erteleme davalarının konkordato geçici mühleti içerisinde durması gerektiği yönünde doktrinde yer alan görüşler de nazara alınarak,iflas erteleme sürecinde borca batık olduğunu bildirerek erteleme tedbiri alan ve daha sonra mahkememizden vade ve tenzilat konkordatosu isteyen şirketin iyi niyetli olduğundan da söz edilemeyeceği, dosyaya sunmuş olduğu finansal analiz raporunun usulüne uygun düzenlenmediği, şirket varlıklarının,stoklarının, demirbaşlarının, SPK tarafından yetkilendirilmiş uzman kişilerce tespit edilmediği ve bağımsız denetim firmasının şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bizzat inceleme yapmaksızın kendisine sunulan bilançolar üzerinden rapor düzenlediği, ayrıca 2 yıldan uzun bir süredir iflas erteleme tedbirlerinden yararlanan şirketin konkordato ön projesinde 6 yıllık vade içerisinde faizsiz ödeme yapmak şeklindeki beklentinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, tüm bu veriler ışığında davacının geçici mühlet talebinin kaldırılması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı şirket hakkında verilen …… tarihli GEÇİCİ MÜHLET KARARININ KALDIRILMASINA ve davanın REDDİNE,
2-Tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına, konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine,
3-Şirketin İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. Esas sayılı iflas erteleme dosyası derdest olduğundan iflas şartlarının ilgili mahkemece değerlendirilmesine,
4-Tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin kararın ticaret sicil gazetesinde ilanına, masrafın gider avansından karşılanmasına,
5-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
6-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/10/2018