Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/91 E. 2019/1142 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/441 Esas
KARAR NO: 2019/1188
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/04/2018
KARAR TARİHİ: 19/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı şirket ile davalı şirketin eser sözleşmesine konu birtakım işlerini yapma konusunda—- tarihinde şifahi olarak anlaşmıştır. Müvekkil, davalı şirketin İstanbul’da muhtelif yerlerde bulunan işyerlerine döşeme imalatı, mermer, prekans ve karo imalatı gibi işlerini yaptığını, yapıtğı işlerin ——– projesinin mermer, prekans ve karo imalatının yapılması. —- binasının prekans basamak ve yer döşemeleri, bununla ilgili dolgu malzeme çekim işçiliğinin yapılması. ——- projesinde seramik, mekanik seramik, mermer, kara sıva, mutfak tezgahı, çelik merdiven, sert peyzaj, banyo seramikleri, balkon seramikleri, ortak kullanım alanları seramik imalatının yapılması. ——– projesinin sert peyzaj imalatının yapılması ——- projesinde sekiz blok yangın merdivenlerinin prekans basamak ve sağanlık yer döşemelerinin imalatının yapılması. —— şap imalatının yapılması, ——– projesinde yangın merdivenlerinin prekans basamak ve sağanlık yer döşemelerinin imalatı, kat koridorları, mermer imalatı, balkon seramik imalatının yapılması davacı şirketin kendi ekibinden oluşan işçilerin başında formen olarak bulunmuş ve yapılacak işleri kontrol ettiğini, bu işlere ek olarak davacı şirketin İ—projesinde çalışan işçilerin ——- TL tutarındaki kumanya, ev kirası vb ihtiyaçlarını ve — şantiyesindeki —TL tutarındaki yemek ücretleri ile kısmı nalbur malzemelerini -ay boyunca karşıladığını, ancak bu tutarlar kendisine iade edilmediğini, işlerin yapımı sırasında çalışan işçilerin maaşları davacı şirketin hesabı üzerinden davalı şirketçe ödenmiş, davacı şirketin ücretine mukabil son bakiye miktarı olan —- TL ise davacıya ödenmediğini, yapılan eserler karşılığında ödenmesi gereken toplam miktar olan —-TL’nin ödeneceği konusunda davalı şirket tarafından sözler verilmiş fakat davalı şirket davacı şirketi sürekli oyaladığını söz konusu alacağı ödemediğini bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle , Davacı söz konusu eser sözleşmesini davalı şirket ile değil diğer davalı … ile yaptığını, dava konusu eser sözleşmesinin tarafları davacı ile diğer davalı … Olduğunu, davalı ——– davacı arasında herhangi bir sözleşme ya da ticari ilişki bulunmadığını, davalı şirket beton yer döşemesi üretmekte olduğunu, diğer Davalı … firmasına da inşaatları için yer döşemesi sattığını davalı şirketin davacı’nın şantiyelerinde hiçbir şekilde bulunmadığı, davacı için çalışmadığı taşeron.. vb şekilde şantiyelerde yer almadığını davacı dava dilekçesinde ——- tarihinde şifahi olarak eser sözleşmesi yapıldığını belirttiğini, her ne kadar eser sözleşmesi şekil şartına tabi değilse de yerleşik Yargıtay kararlarına göre eser sözleşmesinde akdi ilişkinin varlığını ispat yükü yüklenicidedir ve fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Eser sözleşmesinin varlığını ve tarafı olduğumuzu kabul etmemekle birlikte alacak hakkı zamanaşımına uğramıştır. Davaya konu alacakların – yıllık zamanaşımı bulunduğu davacı eser sözleşmesini —– yaptığını ikrar etmektedir. Dava açılış tarihi ise Nisan — olup alacak zamanaşımına uğradığını bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle, davacının ileri sürdüğü iddia ve taleplerini kabul etmediğini, dava dilekçesinde ileri sürülenlerden kaynaklı davalı şirketin davacıya her hangi bir borcu bulunmadığını, davacının haksız kazanç peşinde olduğunu davacının her hangi bir alacağı bulunmadığı gibi davalı şirketin bakiye bir borcu da olmadığını, davacı, dava dilekçesinde alacak iddiasını eser sözleşmesine dayandırdığını dava dilekçesinde alacak iddialarının —– yılı — ayından bugüne kaldığı ileri sürüldüğünü, dava ve taleplerini kabul anlamına gelmeksizin, TBK md. 147/6 hükmüne ve iddiaya göre ileri sürülen alacaklar zamanaşımına uğradığını bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasına ilişkindir.
Davacının kayıtlı olduğu ———– ayrı ayrı müzekkere yazılarak tacir olup olmadığının ve faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırlarını aşıp aşmadığının tespiti amacıyla;——– müzekkere yazılmış; tacir kaydına rastlanılmadığı ve gerçek kişi gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılan potansiyel kimlik numarasını haiz mükellef olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekiline davacı …’ın gerçek kişi tacir kaydı olup olmadığu yönünde beyanda bulunmak ve tacir kaydı var ise buna dair tüm belgeleri ibraz etmek amacıyla 2 haftalık kesin süre verilmiş; davacı vekili davacı asilin gerçek kişi tacir olmadığını bildirmiştir. Gelen yazı cevapları ve davacının beyanı doğrultusunda davacının gerçek kişi tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, ——- tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Görev hususu HMK’nun 114/1-c’ye göre dava şartlarındandır. Dava şartları HMK 115/1 ve 2.maddelerine göre davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır. Davanın; gerçek kişi davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan eser sözleşmesinden doğan ihtilaf olması nedeniyle mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının gerçek kişi olması nedeniyle nispi ticari dava niteliği de taşımadığı sabit olup; uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda,kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/11/2019