Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/858 E. 2021/977 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/858 Esas
KARAR NO : 2021/977

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili —– doğum sebeb—– yatırıldığını, müvekkilinin doğmunu sezeryan ile aynı hastaneye bağlı olarak çalışan ——- olan müvekkilinin—- özensiz ve tedbirsiz davrandığını ve bunun neticesinde — geldiğini, hastanenin yeterli donanıma sahip olmasına rağmen —- ağlamadığını, nefes alamadığını, göbek bağının kesilirken nöbet geçirdiğini, akabinde küveze alınan küçüğün beyin felçi geçirdiğini, buna bağlı olarak epilepsi hastası olup %98 ağır özürlü olarak doğduğunu, hastanın hekime başvurduğunda ve hekimden de tedavi kabulüne ilişkin onay geldiğinde doktorla hasta arasında sözleşme kurulmuş olduğunu, bu sözleşme ilişkisinin hekimin ve aynı şekilde hastanın taleplerinin, haklarının ve yükümlülüklerinin temelini oluşturduğunu, sözleşmenin konusunu hekimin hastasına bakması ve ve aynı şekilde hastanın taleplerinin, haklarının ve yükümlülüklerinin temelini oluşturduğunu, sözleşmenin konusunu hekimin hastasına bakması ve tedavi etmesinin oluşturduğunu, hekimin hastası karşısında özenli, sürekli ve durumu hakkında bilgi vererek tedavi etme yükümlülüğü altına girdiğini, hekimin hastanın rahatsızlığını teşhis ve imkan dahilinde ortadan kaldırmak amacıyla çaba sarf etme yükümlülüğü altında olduğunu, bu çaba sarf etme yükümlülüğünün iş sözleşmesinde işçinin iş görme yükümlülüğünü çağrıştırdığını, hastanın doktor karşısında güçsüz durumda olduğunu, tıbbi müdahale, hastanın sağlık, yaşam ve bedensel bütünlüğüne yönelik bir eylem olması nedeniyle hem tıbbi hem hukuki ve hem de etik yönden doğru ve uygun bir şekilde icra edilmesi gerektiğini, hekimin genellikle kabul edilen —– —-almış olan ilkelerini bilmek ve sanatının kurallarına göre doğru teşhis koyup bu teşhise uygun bir tedavi tavsiye etmek ve her türlü uygulamasının genel kabul gören kurallarının bilinmesi ve bunlara uygun davranılması için hekimin tıp alanındaki yenilikleri ve gelişmeleri de takip etmesi gerektiğini, özen ve çaba sarf etme yükümlülüğünün ihlali nedeniyle hastanın yaşamı, sağlığı ve bedensel bütünlüğüne zarar vermesi hallerinde bu zararın tazmini yükümlülüğünün ortaya çıktığını, bu nedenlerle mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak —– manevi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın fiilin gerçekleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı—– vekili davanın —- gerektiğini, dava konusu olayın —- beyanının önem arzedeceğini, zira dava konusu olayda hekimin bilgi ve beyanlarına başvurulmadan konuya ilişkin hukuki kanaate varılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu neticeler doğurmasına sebebiyet vereceğini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibari ile doktorun görevini gereği gibi yerine getirmemesi sonucunda davacı küçük——-nedeniyle sorumlu tutulan doktorun sigortasına açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Usulüne uygun taraf teşkili sağlanıp taraf delilleri toplanmıştır.
Hasta ile doktor arasındaki ilişki vekalet ilişkisi olup. Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur.TBK 506/2 ‘…Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.’ Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek, tıbbi çalışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır.
—–…Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır(BK 386-390.) Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki — davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Şeklindedir.
Davaya konu uyuşmazlıkta vekilin sorumluluğu kusur sorumluluğu olduğu ve davalı sigortanın doktorun kusurundan kaynaklı zararları karşılayacağı nazara alınarak doktorun doğum ve sonrasında mesleki kusuru olup olmadığı ve davacı küçük —–oranın tespiti hususunun araştırılması gerekmiştir.
Bu kapsamda davacı annenin doğumu ve sonrasına ilişkin tüm tıbbi kayıtlar getirtilmiş ve doktorun kusurlu olup olmadığı noktasında —– rapor aldırılmıştır.
——- sonuç olarak ‘…Tüm bu bilgiler ışığında annenin doğum sürecine ve küçüğün doğum sonrası takip ve tedavisine katılan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu —- ile yürüten idarenin mevcut verilere göre görünür hatasının bulunmadığı,— tespit edilmeyen durumlarda maluliyet tespiti yapılmadığı oy birliği ile mütalaa olunur’ şeklinde rapor tanzim etmiştir.
İlgili raporu hazırlayan heyetin —- —– oluştuğu ve uyuşmazlık konusu hakkında yetkin oldukları , ve rapor hazırlanırken tüm tıbbi kayıtların incelendiği görüldüğünden davacıların rapora yapmış oldukları itirazlar kabul edilmemiş ve rapor hükme esas alınmıştır.
İş bu rapor uyarınca doktorun kusurunun olmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfolunan 75,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı lehine —- vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.