Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/779 E. 2022/1014 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/779 Esas
KARAR NO : 2022/1014

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı —— şirket yetkilisi olduğu iddia edilen ——ile 16/08/2011 tarihinde hırdavat, metal, çelik ve sair materyallere ait hurda alımına yönelik satın alma çerçeve sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda müvekkilinin —— 200.000 EURO tutarında cari hesap kredisi sağladığını ve taraflar arasında akdedilen 3 farklı satın alma sözleşmesi karşılığında toplam 520.000 EURO ön ödeme yapıldığını, ancak sözleşmeye konu malların müvekkiline teslim edilmediğini ve sağlanan tedarikçi kredisinin geri ödemesinin de yapılmadığını, ayrıca eksik teslimat yapıldığı iddia edilen mallara ilişkin olarak müvekkilinin ——183.370,67 EURO ön ödeme yapıldığını, bu ödemelerin karşılığı malların yalnızca bir kısmının müvekkiline teslim edildiğini, ——sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğinden sözleşmenin müvekkilince 18/09/2014 tarihinde fesih yazısı ile feshedildiğini, ödemelerin yapılması için—–ikinci bir ihtarname gönderdiğini ancak borçlunun borcunu ödemediğini, müvekkilinin alacağını tahsil etmesi amacıyla —– Mahkemesi’nde dava açıldığını, mahkeme kararınca borçlu şirketin müvekkiline %8 faiz ile birlikte 918.364,57 EURO ödemesi gerektiğine karar verdiğini ve kararın kesinleştiğini, müvekkili alacağı için borçlu şirkete başvurmaya kalktığında borçlu şirketin genel kurul kararı ile tasfiye sürecine girdiğini, müvekkilinin tasfiye memuruna alacak bildirimde bulunduğunu ancak herhangi bir yanıt alamadığını ve ihtarname göndererek tebliği kesinleştirdiğini, yapılan tebligatlara rağmen tasfiye memurundan bir yanıt alınamadığını ve borçlu şirket hakkında dava açma hazırlığına başladıklarını, ancak borçlu şirketin diğer davalı—— arasında 02/11/2016 tarihinde işletme devri gerçekleştirdiklerini ve bu durumunun tescil ve ilana konu edilmediğinin anlaşıldığını, müvekkilinin alacağının şirketin devir tarihinden önce olması nedeniyle borçtan her iki şirketin de müteselsilen sorumlu olduklarını,—– eski ortağı tarafından kurulduğunu, her iki şirket ve şubenin faaliyet alanının aynı olduğunu, —— borçları ile ticari faaliyetlerine devam edemeyeceğini bu nedenle şirketin içinin boşaltıldığını ve——bünyesinde ticari hayatına devam ettiğini, şirketler arasında örtülü işletme devri olduğunu, bu nedenlerle, 20/01/2017 tarihli ——Mahkemesi kararının tanınmasını ve huzurdaki dava bakımından kesin delil olarak değerlendirilmesini, müvekkilinin davalı —– olduğunu iddia edilen 918.364,57 EURO alacağı be bu alacağa 11/10/2014 tarihinden itibaren işleyen ticari avans faizinin fazlaya ilişkin hak ve taleplerin saklı kalması kaydıyla 400.000,00 TL ‘lik kısmının işletme devri hükümleri gereği davalı—— müşterek ve müteselsil mesuliyet hükümlerine göre tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ——vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının yabancı bir tüzel kişi olduğunu ve bu nedenle uluslararası anlaşmalar gereğince teminat gösterme zorunluluğuna ilişkin araştırma yapılması gerektiğini, öncelikle davacının harçtan muaf olup olmadığının araştırılmasını ve harçtan muaf değilse teminat yatırması için kesin süre verilmesine, —–Mahkemesi kararının iş bu dava yönünden önem ve etkisinin olamayacağını ve dikkate alınamayacağını, davanın alacak davası olarak ikame edildiğini ve yabancı mahkeme kararının sonuç doğurması için kararın tanınmasına veya tenfizine bağlı olduğunu, bu nedenle herhangi bir tanıma veya tenfiz kararı olmadığı için yabancı mahkeme kararının huzurdaki davada hiçbir etkisinin olmayacağını, davalı—- ve davacı arasındaki sözleşmede yetkili Mahkemenin —-Mahkemeleri olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında herhangi bir hukuki ilişki yada uyuşmazlığın olmadığını, müvekkili ile davacının ticari bir ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenlerle, MÖHUK’un 48. Ve 47/1 Maddeleri uyarınca davacının teminat gösterme zorunluluğunun olup olmadığının araştırılmasını ve bu takdirde teminat yatırması için kesin süre verilmesini,——Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazının kabulü ile esasa dahi girilmeden davanın usulden reddine, davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Halinde —— ve tasfiye memuruna usulüne uygun tebligat yapıldığı ve davalının davaya cevapta bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın sunmuş olduğu—–yetkili makamlarınca düzenlenen vekaletname, —— Mahkemesinin 17/03/2017 tarihli kesinleşme şerhi bulunan kararının onaylı ve yeminli tercümesi, davacının 23/07/2017 tarihinde davalılardan Tasfiye Halinde —– tasfitye memuruna gönderdiği ihtarname,18/09/2014 tarihli Çerçeve Satış Sözleşmesinin feshi ve ödeme talebine ilişkin mail yazışmaları, 16/08/2011 tarihli Çerçeve Sözleşmenin yeminli çevirisi incelenmiş ve mahkememizin 11/07/2018 tarihli ara kararı ile; ” dava dilekçesi ile; 20/01/2017 tarihli —— Mahkemesi kararının tanınmasına ve bu davaya konu talepleri bakımından kesin delil olarak değerlendirilmesine ayrıca müvekkili şirketin davalılardan ——olan 918.364,57 Euro tutarındaki alacağı ve bu alacağa 11/10/2014 tarihinden itibaren işleyen ticari avans faizinin fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 400.000,00 TL. Lik kısmının işletme devri hükümleri gereği davalılardan —— müşterek ve müteselsil mesuliyet hükümlerine göre tahsilini talep ettiği anlaşılmakla; davacı vekiline öncelikle davayı Tanıma-Tenfiz mi yoksa Alacak davası mı olarak açtığı hususunda HMK’nun 119/2 maddesi uyarınca açıklama sunması için 2 hafta kesin süre verilmesine, dava Tanıma ve Tenfiz davası olarak açılmış ise; dava değeri olarak gösterilen 918.364,57 Euro karşılığı 4.957.515.62 TL. üzerinden hesaplanıp alınması gerekli 84.661,97 TL. eksik harcı tamamlaması için ara kararın tebliğinden itibaren 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi halde HMK’nun 120/1 ve Harçlar kanunu’nun 28-30 maddeleri gereğince dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına, ” şeklinde ara karar kurularak davacı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili 01/08/2018 tarihli dilekçesi ile; ” dava tarafımızca alacak davası olarak ikame edilmiş olup bu kapsamda incelenmesini talep ederiz ” şeklinde talep sonucunu açıklamış olmakla, yargılamaya alacak davası olarak devam edilmiştir.Davalı şirketlerin —– ticaret sicil kayıtları, ortaklık yapısı, çalışma konusu ile ilgili kayıt ve belgeler dosya içerisine alınmış, davalılar arasında organik bağ olup olmadığı hususunda inceleme yapılmıştır.
Dava; davacının —-Mahkemesi’nin 20.01.2017 tarihli, 16.03.2017 kesinleşme tarihli alacak davasında hüküm altına alınan 918.364,57 Euro alacağın şimdilik 400.000 TL lik kısmı üzerinden açılan alacak davası olduğu, her ne kadar dava dilekçesinde bu kararın tanınması ve kesin delil kabul edilmesi suretiyle davalı —- ve bu davalının işletme devri ile devredildiği iddia edilen —–tahsili istenmiş ise de, davacı vekili tarafından 01.08.2018 tarihinde sunulan açıklama dilekçesi ile davanın alacak davası olarak açıldığı yönündeki beyan ve taleplerine göre, işletmeyi devrettiği iddia edilen ve devraldığı iddia edilen her iki davalıya karşı açılmış kısmi alacak davası olduğu anlaşılmıştır. Davalı —– davaya cevap vermemiş, davalı—— ise teminat dava şartını ve yetki itirazını ileri sürmüş, kendisinin davacı ile herhangi bir hukuki ilişkisinin olmadığı iddiasıyla davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık; davacı yönünden yabancılık teminatı aranıp aranmayacağı, davada Mahkememizin yetkili olup olmadığı, davacının —— mahkemesinde hakettiği belirlenen alacak ile ilgili verilen kararın kesin delil teşkil edip etmeyeceği, davacının davalı —— şirketinden alacağı olup olmadığı, alacağı varsa işletmeyi devraldığı iddia edilen diğer davalıdan da talep edip edemeyeceği, geçerli sayılabilecek bir işletme devri olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Davalı—- vekilinin teminat itirazının incelenmesinde; davacı şirketin tabi olduğu —- ülkesi ile karşılıklı adli yardım anlaşması bulunması nedeniyle teminat şartı aranmayacağından itirazın esas hükümle birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir.Davalı —– yetki itirazı olmadığından tedarik sözleşmesindeki yetki şartının uygulanamayacağı, davalı —– ise bu sözleşmede taraf olmaması nedeniyle ve davanın da genel yetkili mahkeme olarak davalının ikametgahı mahkemesinde açılmış olması nedeniyle yetki itirazının esas hükümle birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir.Davacı vekili 14/07/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek, 400.000 TL. olarak açtıkları alacak talebini 918.364,57 EURO’ya yükseltmiş, bu miktar üzerinden ıslah harcını tamamlamıştır. Islah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiştir.Mahkememizce davacı şirket yönünden alacağa ilişkin ticari kayıtların —–şerhli yeminli tercümeleri celp edilmiş, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları ile birlikte dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin ara karar kurulmuştur, bilirkişi raporu düzenlendikten sonra yapılan tespitte, mahkememizin bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin ara kararının davalılardan ——inceleme gün ve saatinden sonra tebliğ edildiği tespit edildiğinden, bu davalıya yeniden inceleme gün ve saati tebliğ edilmek suretiyle ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde karşılıklı alacak-borç kayıtları, davalı şirketler arasında gayrimenkul, menkul, para, alacak, işletme devri, borç devri olup olmadığı hususlarında detaylı rapor düzenlenmesi için bilirkişi incelemesi ara kararı kurulmuştur.Mahkememizce davalıların 2011-2018 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin ara karara göre, bilirkişi incelemesi sırasında davalılardan Tasfiye Halinde ——tarafından sadece 2017 yılına ilişkin ticari defterlerin sunulduğu, diğer ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, bu haliyle ticari defter ve kayıtları ibrazdan kaçınmış sayıldığı anlaşılmıştır.Davalılardan ——davacı ile doğrudan alım-satım ilişkisi ve cari hesabı olmadığından bu davalının davacı ile olan alacak-borç kayıtlarının incelenmesine gerek görülmemiş, sadece diğer davalı ile olan gayrimenkul, menkul, borç devri gibi işlemleri incelenmiştir.Davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtları karşılaştırıldığında her iki şirket arasında 2014 yılından 2018 yılına kadar bazı hizmet alımları, alacak ve borç kayıtları tespit edilmiş ise de, her iki şirket arasında gayrimenkul, menkul, para, alacak, borç devri olmadığı tespit edilmiştir.Dava dosyası kapsamında —– arasında yazılı akdedilmiş bir devir sözleşmesinin, bu devir sözleşmesine istinaden gerçekleştirilen tescil işleminin, BK m.202’de kapsamında alacaklılara yönelik bir ihbar veya ilanın tespit edilmediği, bu kapsamda davalı ——ticari işletmenin devrinden kaynaklanan sorumluluk şartlarının gerçekleşmediği kanaatine varılmış ise de; davalıların ticaret unvanlarında neredeyse aynı işletme konularını ifade eden kelimeler —–ve aynı ek unsurunu —–kullandıkları, ——tasfiye sürecine (21.11.2016) girmesinden önce diğer davalı —- 08.11.2016 tarihinde aynı adreste—— şubesini açtığı, her iki davalının çalışma alanlarının metal hırdavat, hurda ve atık ticareti olduğu,—– het iki davalı şirkette de görev almış aldığı, davalı—–diğer davalının ticaret unvanını barındıran görseli kullandığı, bu tespitler ışığında davalılar arasında muvazaalı bir devir işlemi olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı şirketin sunmuş olduğu —— ile olan cari hesap dökümünden 18.09.2014 fesih tarihi itibariyle 918.364,57 Euro alacaklı göründüğü anlaşılmıştır.Davacı taraf, davalı —– şirketinin taraflar arasında imzalanan hurda alımı ile ilgili Çerçeve Satış Sözleşmesindeki malzeme teklif etme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden 18.09.2014 tarihli Fesih yazısı ile sözleşmeyi feshetmiş, ayrıca —– tanınan 200.000,00 Euro tedarikçi parası ile 14.084,81 Euro faizi ile birlikte 214.084,81 Euro tutarı, bunun haricinde ürün teslimatları ile ilgili ön finansman olarak —— yapmış olduğu 703.370,64 Euro ödemeyi, toplam 917.455,45 Euro tutarın 02.10.2014 tarihine ödenmesini, aksi halde yasal yollara başvuracaklarını bildirmiştir.—— tarafından ödemelerin yapılmaması üzerine davacı tarafından 03.10.2014 tarihinde son bir ödeme talebi iletilmiş ve 918.030,78 Euro tutarın 10.10.2014 tarihine banka hesabına ödenmesi bildirilmiştir.Ödemelerin yapılmaması üzerine davacı tarafından davalı ——Mahkemesi’nde dava açıldığı anlaşılmıştır. ——Mahkemesi tarafından; davalının davacıya 918.364,54 Euro ödemesi gerektiğine, bu tutarın 703.370,64 Euro’luk kısmını 11/10/2014 tarihinden itibaren, 214.993,93 Euro’luk kısım için aynı tarihten itibaren temel faiz oranları üzerinden %8 faizi ile birlikte ödemesi gerektiğine karar verildiği, kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafın sunmuş olduğu kayıtlar ve deliller ile —– Mahkemesi kararı davacı lehine delil olarak kabul edilmiş, davacı ile satış sözleşmesi yapan davalılardan Tasfiye Halinde —– Şirketi tarafından sözlemenin yapıldığı yıldan davanın açıldığı tarihe kadar olan tüm ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmediğinden, ibrazdan kaçındığı kabul edilmiş, her iki davalı arasında yapılan işlemin muvazaalı bir devir işlemi olduğu kanaatine varılmış, buna göre tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle davacıya —– Mahkeme kararında belirtildiği tutarda borçlu olduğu kabul edilen Tasfiye Halinde —— ve muvazaalı olarak aynı kişiler tarafından kurulan davalı——-Şirketinin birlikte sorumlu olduğu kanaatine varılmakla, davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne, 918.364,57 Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3094 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 338.647,89 TL karar harcına karşılık, dava açılırken alınan 6.831,00 TL peşin harç ve ıslah harcı 152.977,00 TL toplamı 159.808,00 TL. nin mahsubu ile bakiye 178.839,89 TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak, hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; 9.000,00 TL bilirkişi gideri, 681,70 TL. posta gideri ile 159.843,90 başvurma harcı ve harç gideri toplamı 169.525,60 TL yargılama giderinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı lehine —– uyarınca taktir edilen 287.150,31 TL nispi vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davalı taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı —– vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.