Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/768 E. 2019/640 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/101 Esas
KARAR NO : 2019/638
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/06/2015
KARAR TARİHİ: 11/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkil şirketin———– sitesinin tüzel kişi sahibi olduğunu, müvekkil şirketin, tüketicilere mal ve hizmet alım-satımı için online bir ortam sunduğunu, davalı …’in——-tarihinde iş akdinin istifa ile sona erdiği ——-tarihine kadar ——–olarak çalıştığını, işten ayrıldığı tarih itibari ile ——–TL net ücret ile çalıştığını, …’m görev tanımının, sorumlu olduğu kategori ekibini yönetmek, ürün tedariğini sağlamak, komisyon oranlanın belirlemek, tedarikçiler ile iletişim sağlayarak, ürünlerin internet sitesinden yayınlanmasını sağlamak, tüketici davranışlarını analiz ederek rekabetçi satış stratejilerini oluşturmak, tedarikçi ilişkilerini şirketin pazardaki konumunu güçlendirecek ve karlılığını destekleyecek şekilde yönetmek, pazarlama ve satış stratejilerini geliştirmek ve uygulamak, satış ve satın alma süreçlerinin etkin işleyişinin sağlamak, operasyonel süreçleri yönetmek, şirketin hedefleri doğrultusunda kategoride ciro ve kar gelişimi için tedarikçiler ile işbirliği geliştirerek aksiyon almak ve planlamaları hayata geçirmek olduğunu belirtmiştir. Yine, davalının müvekkil şirket ile arasında akdedilen————-‘ başlıklı 9/e maddesine aykırı olarak, müvekkil ile aynı alanda iştigal eden, aynı nev’iden mal ve hizmet satışı yapan ve buna online ortam sağlayan ve müvekkilin halihazırda piyasadaki en güçlü rakiplerinden biri olan diğer davalı şirket nezdinde ve davalı şirkete ait www.gittigidiyor.com alan adlı internet sitesinde çalışmaya başladığını, davalının müvekkil şirket ile arasında akdedilen iş sözleşmesinin “personelin sorumlulukları” başlıklı 9/e maddesinde rekabet yasağına aykırı davranan personelin son net ücretinin 10 katı tutarında cezai şart Ödemekle mükellef olduğunun düzenlendiğini, davalının “kategori yöneticisi” olarak çalışması sebebi ile müvekkilin ticari ve ekonomik sırlarına, satış ve pazarlama faaliyet ve stratejilerine, tedarik zincirine vs. vakıf olduğunu, bu sebeplerle, davalı ile müvekkil şirket arasındaki “Iş Sözleşmesinin” 9/a maddesi ile şirketin diğer çalışanları ile akdettiği iş sözleşmesinden farklı olarak “gizlilik sözleşmesi” akdedildiğini ve ayrıca salt gizlilik hususuna ait ayrı bir sözleşme de akdedildiğini, bu gizlilik maddesi ve sözleşmesinin bile davalının stratejik bilgilere vakıf olduğunu ve diğer davalı şirket nezdinde çalışmasının müvekkil için risk teşkil ettiğini gösterdiğini İfade etmiştir. Davacı vekili, davalı şirketin, rakip konumda bulunan müvekkil şirket çalışanı davalı …’i istifa etmeye yönelttiğini, davalıyı istihdam ederek müvekkil şirketin ticari sırlarına vakıf olduğunu ve bu surette haksız şekilde müvekkil ile rekabete giriştiğini, bu tür davalarda, her iki davalı arasında müştereken ve müteselsilen sorumluluk bulunduğunu, bu durumun davalı şirketin bu mahiyetteki ilk transferi de olmadığını, davalı şirketin, dava dışı Mustafa Çakan, Bülent Gökhan Elçi gibi birçok müvekkil çalışanlarını (bu kişilere karşı da dava ikame edildiğini) transfer ettiğini, bu şekilde müvekkil şirket ticari sırlarına vakıf olmak adına bu kişileri istifaya yönlendirdiğini ve halihazır müvekkil şirket çalışanlarına da aynı şekilde telkinlerde bulunduğunu iddia elmiş, sonuç olarak, davalının iş sözleşmesinde kararlaştınlan rekabet yasağı hükmüne aykırı şekilde müvekkil ile rakip diğer davalı şirkette çalıştığını, iş sözleşmesinin 9/e maddesinde belirtildiği üzere cezaî şartın tahsili talepli olarak iş bu davanın açıldığını, şimdilik——-TLnin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilinin talep edildiğini belirtmiştir.
SAVUNMA :Davalı şirket vekili savunmasında özetle: davacı iddialarının neden davalı şirkete yöneltildiğinin anlaşılmadığını, davalı …’in ———- kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, kendisinin müvekkil şirket çalışanı olmadığını, davacının iddialannı dayandırdığı iş akdine müvekkil şirketin taraf olmadığını belirtmiştir. Usule ilişkin itirazlar başlığı altında da, müvekkil şirketin diğer davalının işvereni olmadığını, kategori yönetimi konusunda hizmet ihtiyacı doğduğunu ve bu hususta —————- yardım istendiğini ve söz konusu hizmetin diğer davalı tarafından yerine getirildiğini, aynca, müvekkil şirketin diğer davalı ile davacı arasındaki iş akdine taraf olmadığını, müvekkil şirketin önceki işvereninin kim olduğunu bilme imkanı olmadığını, davacı ile diğer davalı arasındaki sözleşme ve başkaca deliller henüz tebliğ edilmediğinden bu husustaki beyanların saklı tutulduğunu, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği müvekkil şirketin taraf olmadığı bir sözleşme nedeniyle cezai şart ödemesinin anılan ilkeye aykırı olduğunu, davacının iddialarının doğruluğunun Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu belirtmesine rağmen buna ilişkin delil sunmadığını, davalının işvereni müvekkil şirket olmadığı için İşbu davanın husumetten reddi gerektiğini, HMK.m.121 gereğince davacın delillerini dava dilekçesine sunma zorunluluğunu bulunmasına rağmen bu zorunluluğu yerine getirmediğini ve bu şekilde savunma hakkının kısıtlandığım, davanın kısmi dava olarak açılmasının hukuka aykırı olduğunu, talep edilen cezai şart miktarının iş sözleşmesinde düzenlenmesi sebebi İle hesaplanabileceğini ve bütün bu sebeplerle davanın usulden reddi gerektiğini belirtmiştir. Esasa ilişkin itirazlar başlığı altında ise, müvekkil şirketin tarafı olmadığı bîr sözleşme ile İlgili savunma yapmasının mümkün olmadığını, ilgili iş sözleşmesi de incelenmediğinden rekabet yasağı maddesinin TBK hükümleri çerçevesinde geçerli olup olmadığı hakkında yorum yapılamadığını ancak yine de davacının esasa ilişkin beyanlarını cevapsız bırakmamak için savunma yapılacağını, iş sözleşmesinde yer alan rekabet etmeme yükümlülüğünün TBK..m.444,de yer alan sınırlamalarla birlikte incelenmesi gerektiğini, kategori yönetimi bölümündeki bir personelin şirketi zarara uğratacak mahiyette üretim ve müşteri sırlarına vakıf olamayacağını, bunun için çalışanın, İşletmeyle ilgili, sınırlı bir çevre tarafından bilinen, başkaları tarafından kolaylıkla öğrenilmeyecek, saklı kalmasında işverenin haklı bir menfaatinin bulunduğu üretim sırlarının bilinmesi ve bunun neticesinde işverenin zarara uğraması gerektiğini, davacının zarara ilişkin de bir açıklamada bulunmadığını, davalı …’in sahip olduğu bilgilerin kullanılmasının davacıyı önemli zarara uğratacağının ispat edilmediğini, istihdam edilen pozisyonunun buna uygun olmadığını, davalının görevinin ve görevi gereği ne tür bilgilere eriştiğinin delillerle gösterilmediğini, gizlilik sözleşmesinin de sunulmadığını ancak bu tür sözleşmelerin zaten standart belge niteliğinde olduğunu, sadece davalı … taralından gizlilik sözleşmesinin imzalandığının ispat edilmesi gerektiğini, bir an için sadece davalı tarafından gizlilik sözleşmesinin imzalandığı ispat edilmiş kabul edilse dahi, ticari sırların davalı … tarafından kullanıldığının veya kullanılmasının davacıyı önemli derecede zarara uğratacak nitelikte olduğunun ispat edilecek delil sunulmadığını, TBK’da yer alan rekabet yasağının geçerlilik şartlarının yerine getirildiğini ispat yükünün davacı işverene ait olduğunu ancak bunun ispat edilmediğini, TBK.m,42Ö uyarınca sadece çalışan aleyhine düzenlenen cezai şartın geçersiz olduğunu ancak iş sözleşmesi ve sair deliller sunulmadığından ceza koşulunun tek taraflı olup olmadığının bilinmediğini, ancak her halükarda kararlaştıran cezai şartın fahiş olduğunu, ayrıca işverenin rekabet yasağı karşılığında bir karşı edim üstlenmesinin gerekli olduğunu ancak davacının dilekçesine karşı edimden hiç bahsetmediğini, rekabet yasağı maddesinin geçeTİÎlıği konusunda şüpheye düşülmesi haJinde, yasağın dar yorumlanması gerektiğini, deliller sunulduktan sonra beyanda bulunma hakkının saklı tutulduğunu belirtmiş davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davaya konu rekabet sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen cezai şart tutarının tespit edilebilir olmasına rağmen eksik harç ödemek suretiyle kısmi dava açılmasının hukuki yararlılık bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davaya dayanak belgelerin eklenmeden dava açıldığını, görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen rekabet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için gerekli düzenlemelerin Borçlar Kanununun 445.maddesindeki sınırlamalara uygun yapılmış olması gerektiğini, müvekkilinin rekabet ve gizliliğe aykırı davranışta bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı ————— istihdam edildiğini, diğer davalı ——- bünyesinde çalışmadığını, sadece diğer davalının ihtiyacı olması sebebiyle dava dışı ———-vermekte olduğu outsource hizmetleri nedeniyle diğer davalı bünyesinde dönemsel çalışmaları olduğunu savunarak; davanın usulden ve esastan reddini, kötü niyetli davacı aleyhine %15’den az olmamak üzere vekalet ücretine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet aktinde yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ihlali nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
6762 sayılı TTK’nın 56. ve devamındaki maddelerde (6102 sayılı TTK’nın 54. ve devamındaki maddeler) haksız rekabete ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup haksız rekabet; aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir şeklinde tanımlanmıştır.
6098 sayılı TBK.nun 444-447 maddeleri (818 sayılı BK’nın 348. ve devamındaki maddeleri) ise haksız rekabetin özel bir şekli olarak işçi ve işveren arasındaki hizmet akitlerinin devamı ve hitamında rekabet yasağına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Somut olayda iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle, eldeki davaya 6098 sayılı TBK.nun 444 vd maddelerinin uygulanacağı açıktır.
Uyuşmazlık işçi- işveren arasındaki iş akdinden kaynaklanmış ise de TTK.nun 4. maddesi uyarınca davanın mutlak ticari dava olduğu anlaşılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta davalı davacının işyerinde çalışmış, ayrıldıktan sonra da aynı faaliyet alanında başka bir şirketin ————— çalışmaya başladığı, buna ilişkin kayıtların dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi ile; davalı …’in davacı şirkette 28/05/2012 tarihinden istifa ettiği 04/06/2015 tarihine kadar ”Kategori Yöneticisi” olarak çalıştığı, davalının iş sözleşmesinin 9/E maddesine aykırı olarak davacı firma ile aynı alanda iştigal eden, aynı neviden mal ve hizmet satışı yapan ve halihazırdaki piyasadaki en güçlü rakiplerinden birisi olan diğer davalı şirket nezdinde çalışmaya başladığı iddiasıyla davalının son net ücretinin 10 katı tutarında cezai şartın talep edildiği;
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda, davalı …’in davacının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da davacının yaptığı işler hakkında bilgi edinmesinin söz konusu olmadığı, davalının çalıştığı sırada öğrendiği bilgilerin, iş sözleşmesi sona erdikten sonra kullanılmasının işverene önemli derecede bir zarar verdiğine ilişkin somut bir delilin dosyada bulunmadığı, bu nedenle rekabet yasağı kaydının somut uyuşmazlıkta aranan bu şartların gerçekleşmediği, işverenin (davacının) korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunduğuna ilişkin somut bilgi ve belgelerin bulunmadığı, davalının davacıya önemli bir zarar verdiği ya da zarar verme tehlikesinin bulunduğuna dair de herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı anlaşıldığından; iş sözleşmesinin 9/E fıkrasında yer alan rekabet yasağına ilişkin sınırlamanın konu bakımından oldukça geniş bir düzenleme getirdiği, madde kapsamında aranan şartların tamamının gerçekleşmemesi nedeniyle rekabet yasağı kaydının geçersiz sayılması gerektiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin ———— Karar sayılı ilamı ile kararımızın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf mahkemesi söz konusu kararında, “…ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçe kısmında, davalı işçinin çalıştığı sırada öğrendiği bilgilerin iş sözleşmesi sona erdikten sonra kullanılmasının işverene önemli derecede bir zarar verdiğini ispat edilemediği, bu nedenle rekabet yasağı kaydının somut uyuşmazlıkta aranan bu şartların gerçekleşmediği kabul edildikten sonra, bu gerekçeyle çelişki oluşturacak şekilde bu defa iş sözleşmesindeki rekabet yasağına ilişkin sınırlamanın konu bakımından oldukça geniş bir düzenleme getirdiği, madde kapsamında aranan şartların tamamının gerçekleşmemesi nedeniyle rekabet yasağı kaybının geçersiz olduğu kabul edilerek çelişkili gerekçelere yer verildiği…” gerekçesine yer verilmiştir.
Dosyanın tekrar mahkememize gönderilmesi üzerine, yeniden yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 9/E fıkrasında yer alan rekabet yasağına ilişkin sınırlamanın konu bakımından oldukça geniş bir düzenleme getirdiği, madde kapsamında aranan şartların tamamının gerçekleşmemesi nedeniyle rekabet yasağı kaydının geçersiz sayılması gerektiği anlaşıldığından, öncelikle rekabet yasağı kaydının geçersizliğinin incelenmesi gerektiği de gözetilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan, 85,39-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 40,99-TL’nin davacıya iadesine,
3- Davacının yaptığı harç ve masrafların üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı ———- tarafından yapılan 66,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 28,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davalılar lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ———– vekili ve … vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/06/2019