Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/739 E. 2018/1293 K. 10.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/739 Esas
KARAR NO : 2018/1293
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/06/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin içinde yer aldığı …. şirketler grubu ile davalı arasındaki ilişkinin ….. yılında başladığını, 1998 yılında grup şirketlerinden ……. İle davalı arasında kurulan ilişki çerçevesinde …… olarak toplamda … mağaza ile davalıya hizmet verilmeye devam ettiklerini, ardından müvekkili ile davalı arasında … tarihinde …… başlıklı biz sözleşme imzalandığını ve bu sözleşme kapsamında müvekkilinin …. yer alan şirket faaliyet merkezinde……. olarak, İstanbul Avrupa yakasında yer alan 5 büyük ilçede sözleşme ile üstlenilen hizmeti ifaya başladıklarını, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeyle üstlendiği edimi uzun yıllar boyunca başarıyla yerine getirdiklerini, 2016 yılında davalının işletme politikasında bir değişiklik yaparak …. 15 adet ve İstanbul’da 4 adet bulunan ….. sayısını azaltmak yoluna gidildiğini, bazı …..tam devrini gerçekleştirmeye be belirlediği başarılı …. yetki bölgelerini genişletmeye karar verildiğini, müvekkilinin daha önceki hizmetlerinin kalitesinin göz önüne tutularak müvekkilinin terfi ettirilerek İstanbul/Avrupa yakasındaki faaliyet bölgesinden………yakasına taşınmazı ve bütün …. yakasına hizmet vermesinin karara bağlandığını, bu yapılanmada davalının …. arasında sadece müvekkilinin faaliyet alanının tamamen değiştirildiğini, müvekkilinin daha önce 3 farklı ….yerine hizmet vermek üzere seçildiği gibi yine sadece müvekkilinin faaliyet merkezinin taşınmasının söz konusu olduğunu,….. tarihinde müvekkilinin yeni planlamada Anadolu yakasının tamamına hizmet vereceğinin davalı tarafından müvekkiline bildirilmesi üzerine müvekkilince derhal ….. yapılanmasına gidildiğini ve ……faaliyet merkezinden yeni bayilere hizmet verilmeye başlandığını, ….. 1.600 m2 büyüklüğünde bir ofis binası nın 36.500 TL. Aylık kira bedeliyle boş halde 5 yıllığına kiralandığını, ofisin tadilatı için yaklaşık 1.000.000 Euro karşılığı 4.000.000 TL. Civarında bir masraf yapıldığını ve faaliyet merkezinin Nisan 2017 tarihi itibariyle bu yeni ofise aktarıldığını, bununla birlikte yine davalının talebi doğrultusunda ……ofisin de muhafaza edildiğinden orası için de kira ödemeleri ve masraf yapılmaya devam edildiğini, tüm bu yeni ofis yapılanması ve beraberindeki masrafların tamamen …. denetim ve bilgisi dahilinde ve …..verdiği onaylara uygun olarak gerçekleştirildiğini, performans yönü itibariyle yeni ….. son derece başarılı bir çalışma gerçekleştirildiğini, müvekkilinin faaliyet ve hizmetlerinin bu şekilde son derece başarılı bir biçimde sürmekteyken davalının hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin ani bir kararla 16 Ekim 2017 tarihinde müvekkiline sözlü bir bildirimde bulunarak müvekkilinin …. faaliyetlerine son verdiği bilgisini ilettiklerini, ardından 25 Ekim 2017 tarihli bir e-posta ile müvekkiline gönderilen 31 Ekim 2017 tarihi itibariyle müvekkilinin tüm yetkilerinin sistemsel olarak kapatılacağının bildirildiğini, 26/10/2017 tarihli e-mail ile de bir fesih ve ibra protokolünü imzalamasının talep edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin …..Noterliği aracılığıyla davalıya gönderdiği ….. tarih ve ….yevmiye nolu ihbarnamede ilerine Protokolün imzalanmayacağını kesin olarak bildirdiğini, ancak davalının…..gecesi itibariyle müvekkiline tanınan tüm yetkileri sistemsel olarak kapatarak sözleşmesel ilişkiye son verdiğini, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmesel ilişkinin davalı tarafından tamamiyle haksız bir şekilde sona erdirildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya……Noterliği aracılığıyla ….. tarih ve ….. yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini ve davalının sözleşmesel ilişkiyi haksız şekilde sona erdirmesi dolayısıyla davacının BK.m.112 uyarınca müvekkilinin uğradığını her türlü zararı,bu bağlamda müvekkilinin yoksun kalınan kazancını, müvekkilinde oluşturulan haklı güven nedeniyle yapılan masrafları vb. tazmin etmekle yükümlü olduğu, bunun yanında taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin TK.m.122/5 kapsamında yer alması nedeniyle müvekkilinin davalı nezdinde oluşturduğu müşteri çevresi nedeniyle bir denkleştirme talep hakkına hak kazandığının davalıya bildirildiği ve sorunun sulhen çözümü için davalıya bir çağrı yapılmışsa da davalının bu çağrıya da olumlu cevap vermediğinden bahisle bu davayı açmak zorunda kaldıklarından bahisle, davalının sözleşmeyi süresinin bitiminden bir yıl önce haksız şekilde feshi sebebiyle uğranılan zararın tazmini zımmında belirsiz alacak talebi mahiyetinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.00 TL. ödemeye mahkum edilmesine, sözleşme süresinin uzatılacağı yönünde davalının müvekkilinde uyandırdığı haklı güvene dayalı olarak yapılan ancak davalının uyandırdığı bu güvene aykırı davranması nedeniyle müvekkilinin malvarlığında zarar meydana getiren masraflar nedeniyle belirsiz alacak talebi mahiyetinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.00 TL. ödemeye mahkum edilmesine, TK.m 122’deki şartların gerçekleşmesi nedeniyle davalının müvekkiline denkleştirme talebi olarak ve yine belirsiz alacak talebi mahiyetinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.00 TL. ödemeye mahkum edilmesine, davalının müvekkilinin uğradığı manevi zarar nedeniyle 10.00 TL. ödemeye mahkum edilmesine, ödenecek tazminata ….. tarihli ihtarname uyarınca davalının temerrüde düşürüldüğü 09/05/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun m.2/2 uyarınca Merkez bankasının kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında ticari temerrüt faizi işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ….genelinde yaklaşık 34 milyon abonesi bulunan ….. hizmet veren operatörlerin abone sayısına göre pazar payı %45,8 olan bir GSM operatörü olduğunu, bayilere hizmet ve ürün teminini ise …..olarak adlandırılan üst-bayiler ile gerçekleştirdiklerini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında da konusu ,…..ürün ve hizmetlerinin bayilere dağıtımına dair hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi olan ……. tarihinde akdedildiğini, sözleşme uyarınca davacı tarafın görevlendirildiği coğrafi bölgelerin …….. olduğunu, sözleşmenin süresinin 5 yıl olduğunu ve taraflarca feshedilmediği takdirde 5’er yıllık dönemlerle uzamasının ön görüldüğünü, tüm ….. çapında 33 adet olarak faaliyet gösteren …..durumlarının değerlendirildiğini ve yapılan ölçümlerde davacı şirketin tüm ….faaliyet gösteren ….. içerisinde en başarısız olanı olduğunu ve tüm ….. içerisinde de en son sırada yer aldığını, müvekkili şirketin davacı şirketle iletişime geçerek davacı şirketi bu sonuçtan haberdar ettiklerini ayrıca davacı şirkete dağıtım ağında …. veya benzeri bir konumda daha verimli olabileceği bir pozisyonda çalışmasını önerdiklerini, görüşmeler talep edildiğini ancak davacı şirketin görüşmeler yapmayı reddettiklerini, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 6.3 maddesinin müvekkili şirkete sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih hakkı tanıdığını, bu hakka istinaden müvekkili şirketin sistemleri kapatarak kendilerinin sözleşmeyi fiilen sona erdirdiklerini, taraflar arasındaki akdedilen sözleşmenin 10.maddesi ile sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde ……mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, HMK md. 17 uyarınca taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen yetkinin kesin yetki niteliğinde olduğunu,dolayısıyla davanın öncelikle usulden reddine karar verimesi gerektiğini, davacı tarafın haksız fesih iddialarının yersiz olduğunu, maddi ve manevi tazminat taleplerinin mesnetsiz olduğunu ve koşullarının oluşmadığını, davacı şirketin dava değerini eksik bildirdiğini ve eksik harç ödemesi yaptığını, harç tamamlanıncaya dek, harçlar kanunu md.30’a göre davaya devam olunamayağından bahisle davacı şirketin eksik harcı tamamlaması yönünde ara karar tesisine, harç tamamlanmadığı takdirde Harçlar kanunu md.30 uyarınca yargılamaya devam edilmemesine, davanın öncelikle yetkisizlik sebebiyle usulden reddine,haksız ve mesnetsiz davanın her halukarda esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında 27/11/2008 tarihli Dağıtım Merkezi sözleşmesi yapıldığı konusunda ihtilaf yoktur. Bu sözleşme 5 yıl süreli olarak yapılmış olup, 5 yılın sonunda feshedilmediği takdirde 5’er yıllık dönemlerle uzatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf davalının haksız yere ve ikinci 5 yıllık sürenin dolmasına henüz 1 yıl 1 aylık bir zaman varken ve de bir sonraki 5 yıl içinde sözleşmenin yenileneceği umuduyla yaptığı yatırım, masraf ve kar kaybı ile denkleştirme tazminatı istemektedir. Davalı taraf ise yapılan ölçümlerde tüm …. faaliyet gösteren 15 adet ……içinde davacının sonuncu sırada olduğunu, sözleşmenin 6.3 maddesinde….. sözleşmeyi tek taraflı feshetmek hakkı tanıdığını, 30 günlük ihbar süresi öngörüldüğünü, sözleşmenin bu kurallarına uygun davrandıklarını, davacı tarafı yeniden konumlandırılmak üzere sözlü görüşmeye çağırdıklarını, ancak davacı tarafından kendilerine red cevabı verildiğini, bunun üzerine davacının kendi bayilerine 30/10/2017 tarihli E-Posta ile faaliyetin sona ereceğini bildirerek kendi bayileriyle olan sistemi kapatmış olduğunu iddia etmektedir. Ancak davacının kendi bayilerine gönderdiği bu E-Posta’nın hukuki durumu doğru yansıtmadığını, çünkü o tarihte kendilerinin davacıya sözleşmenin yeniden yapılandırılmasını teklif etmiş olduklarını, sözleşmeyi feshetmediklerini ve sözleşmeyi kendilerinden önce davacının bayileri ile olan sistemi kapatarak fiilen sona erdirdiğini iddia etmekte, sözleşmeye göre yetki itirazında bulunmakta, davacının kira masrafları ile ilgili iddialarından sözleşmenin 4.3.2 maddesine göre sorumlu olmadıklarını, reklam masraflarını kendilerinin yaptığını, davacının çalışanlarının tazminatlarından kendilerinin sorumlu tutulamayacağını, davacının müspet ve menfi zararı bir arada istemesinin hukuka uygun olmadığını, davacının kişilik haklarına herhangi bir tecavüzde bulunulmadığı için manevi tazminat şartlarının oluşmadığını ve davanın eksik harçla açıldığını iddia etmektedir.
HMK’nun 17. Maddesinde ” Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi mevcuttur. Davacı ve davalı tacir olup yetki sözleşmesi geçerli bir sözleşmedir.
Her ne kadar taraflar arasındaki ….sözleşmesi 27/11/2008 tarihli olup, 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken yapılmış ise de ve ilgili kanuna göre yetki sözleşmesi bağlayıcı olmayıp, münhasır yetki şartı olarak kabul edilemez ise de bu sözleşmenin 2013 tarihinde aynı şartlarla yenilendiği ve yeni dönem sözleşmesi olduğu tartışmasızdır.2011 yılında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 17.maddesinde ise yetki sözleşmesi münhasır yetki anlamı taşımakta olup, süresinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde taraflar arasında bağlayıcı bir kural oluşturacaktır. Usul Kanunu hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesi ve mevcut uyuşmazlıklara uygulanması gerektiğinden, bu davanın yetki sözleşmesi ile belirlenen yerde açılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki ön sorun usule ilişkin olduğundan bu husus öncelikle ele alınmıştır.
HMK.nun 138. Maddesinde mahkeme tarafından öncelikle dava şartları ve ilk itiraz hakkında dosya üzerinden karar verileceği düzenlenmiş olmakla, dosyada dilekçe teatisi tamamlandığından yukarıda yapılan inceleme neticesinde duruşma günü verilmeksizin karar verilebileceği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili süresinde verdiği süre uzatım dilekçesi ve cevap dilekçesinde; sözleşmeden kaynaklı ihtilafların çözümünde İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetkili kılındığını beyan etmiş olup, dosyaya sunulan tarafların kabulünde olan ……. Sözleşmesinde uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul(Çağlayan) Adliyesi Mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşıldığından mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki yetki şartı nazara alınarak davalının yasal süresinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile HMK ‘nun 17.maddesi uyarınca Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20.maddesine göre süresinde taraflarca başvurulması halinde dosyanın yetkili İstanbul(Çağlayan) Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde dosya ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemede nazara alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/12/2018