Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/603 E. 2021/48 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/603 Esas
KARAR NO: 2021/48 Karar
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ: 19/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin, —- üzerine faaliyet gösteren ve —– bir şirket olduğunu, şirketin yüzde % 50 hissesinin davalı —- diğer % 50 hissesinin de —-ait olduğunu, davalı yanın ortağı bulunduğu şirketten alacağı olduğu iddiası ile ———–dosyası ile ——- tarihinden—- aşamalarına kadar yani şirketin kredi alım anına kadar ——– tarafından yapılan fazla harcamalar” açıklamasında bulunarak haksız ve hiçbir belge sunmadan, hukuki dayanaktan yoksun olarak takip başlattığını, davalı tarafça iddia konusu gibi hiçbir harcama yapılmamasına ve böyle bir alacağı bulunmamasına rağmen haksız ve kötüniyetli olarak takip başlatıldığını, davalı ortağın şirkete sermaye olarak getirmeyi üstlendiği malvarlığı dışında bir harcama yapmışsa bunu ispatla mükellef olduğunu, zira müvekkili şirketin kredi kullanarak ———- mülkiyeti ile araç—–malzemeleri aldığını, kredi kullanımından önce de herhangi bir imalat ve tesisat yapılmadığını, kaldı ki davalı şirketin ortağının böyle bir iddiası varsa, her şeyden önce bunu belge ile ispatlaması gerektiğini, davalı yanın iddia ettiği —–tutarındaki fazla harcamasının nasıl ve ne şekilde karşılandığını, hangi imalat ve tesisat için nereye ne kadarlık harcama yapıldığını, bunların Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m 202 v.d. uyarınca senetle —- ispatlanması gerektiğini, böyle bir ispat olmaksızın davalı tarafça başlatılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, üstelik davalı yanın nitelikli dolandırıcılık suçu işleyerek Tebligat Kanunu m.35’e göre tebligat yaparak takibin kesinleştiğini, şirketin merkezinin bulunduğu adreste bizzat davalı ortağın bulunduğunu ve şirket adına tebligatları kendisinin aldığını, diğer ortak —– bulunan ——– bulunduğunu, davalı yanın kendisi evrağı almadığını ve daha sonra —–adresin de aynı adres olması dolayısıyla Tebligat Kanunu m. 35’e göre tebliğ işlemlerini gerçekleştirdiğini, davalı ortağın şirketin malvarlığını boşaltmak ve şirketi zarara uğratmak adına kasten hileli davranışlarla yaptığı ve kamu kurum ve kuruluşlarını ——- aracı kılarak yaptığı faaliyetin, TCK m. 158/1-d hükmü uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçu teşkil ettiğinden, hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili şirketin tebligat adresinin ———— olduğunu, şüpheli şahısın aynı adreste bulunan ve ayrıca bağımsız olarak ortağı olduğu ———- faaliyet gösterdiğini ve müvekkili şirket adına da idari sorumlu olarak tebligatları aldığını, şirketin merkez adresinde bulunan ve tebligatları kabul etme yetkisi bulunan davalı yanın dolandırıcılık faaliyeti ortaya çıkmasın diye tebligatı almadığını ve kasten icra dosyasında talepte bulunarak hiç haberi yokmuşçasına şirketin ticaret sicildeki adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre, kapıya kağıt yapıştırmak ve muhtara bırakılmak üzere icra tebliğ işlemini gerçekleştirdiğini, oysa ki tebligatın gönderildiği tarihte de şüpheli şahısın o adreste olduğunu fakat kendi açtığı takip için kendisi tebligatı almamak için TK m.35’e göre tebligat yaptığını, gerçekten ortağı bulunduğu şirketten bir alacağı olsa bunun için dava açması gerektiğini çok iyi bilen davalı yanın nasıl olsa şirketin tebligat adresi diğer şirketinin adresi olduğundan ve şirket yetkilisinin durumdan geç haberi olacağından hileli davranışlarla böyle bir yol tercih ederek haciz işlemlerine başladığını ve şirketini batırmaya çalıştığını, bu nedenle hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan işbu haksız ve kötüniyetli olarak başlatılan ——— sayılı dosyasındaki borca ve fer’ilerine itiraz İle icra takibinin iptalini talep ettiklerini, görüleceği üzere şüpheli şahısın hiçbir alacağı bulunmadığını bildiği halde ortağı bulunduğu şirketin zararına olarak şeklen usulüne uygun fakat dürüstlük kuralına aykırı olarak TK m. 35’e göre şirket zararına olacak şekilde kasıtlı tebligat yaptığını, alacaklı olduğu iddiasının bulunduğu icra dosyasında davalının alacaklı olduğuna dair bir tane bile evrak bulunmadığını, bu durumun herhangi bir alacak hakkı olmadığını bile bile şirket zararına olarak hileli davranışlarla ve kasten kendi yararına olacak şekilde davalı tarafından başlatılan haksız icra takibi sonucu şirket batma aşamasına geldiğinden icra takibinin öncelikle teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat ile icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, şirket ortağı davalı tarafından hiçbir belgeye dayanmaksızın başlatılan hukuki dayanaktan yoksun ———sayılı dosyasındaki borca ve ferilerine itirazlarının kabulü ile icra takibinin iptaline, davalının ortağı bulunduğu müvekkili şirketi hiçbir dayanak belgesi olmaksızın hileli davranışlarla TK m.35’e göre tebligat yaparak haciz işlemlerine başlaması ve şikayet konusu yaptıkları dolandırıcılık faaliyetine devam etmesi nedeniyle müvekkili şirketin ticari faaliyetleri durma noktasına geldiğinden,——— dosyasının öncelikle teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat ile icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takibin % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkili davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ÍÍK m. 62 f.(l)’in “itiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.” şeklinde olduğunu, davacı/takip borçlusu tarafından icra takibine süresinde itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini, huzurdaki davanın icra takibinin iptal edilmesi istemli açılmış olduğunu, davacının taleplerinin yerinde olmadığını, ödeme emrinin borçlu şirkete Tebligat Kanununda öngörülen usullere uygun olarak tebliğ edilmiş olduğunu, davacının taleplerinin usulden reddinin gerektiğini, müvekkili —– hazırda iki çocuk sahibi olan % 60 özürlü bir insan olduğunu, kendisinin çocukluğundan itibaren ticaret ile uğraşan müteveffa babasının yanında çalışmaya başladığını, bu süre içinde edindiği birikimlerini muhtelif gayrimenkullere yatırdığını, babasının vefatından sonra da babasından kalan miras dağıtımında her ne kadar diğer mirasçılar durumundan istifade ederek aleyhine adil olmayan bir paylaşım yapmış olsalar da bu dağıtımdan sonra hatırı sayılır bir mal varlığına sahip olduğunu, mahkeme aşamasında yapılacak malvarlığı tespitinde bu gerçeğin net olarak ortaya çıkacağını, müvekkili—– davacı şirketin ortağı olduğunu, davacı şirketin kurulduğu —- tarihinde diğer ortak —- boyunca hiçbir işte çalışmamış herhangi bir birikimi olmayan ev hanımı olduğunu, aynı şekilde ———- işletmenin başında bulunan ——– da hiç bir birikimi olmayan birisi olduğunu, bu hususun tarafların mal varlıklarının tesibiti ile ortaya çıkacağını, yapılacak tesbitler ve sunacakları delillerden de anlaşılacağı üzere şirketin kuruluş tarihi olan — tarihinde şirkete % 50 hisse ile ortak olan —- tek kuruşu olmadığını, ilk sermaye payı olan —- % 50 pay bedelinin de müvekkili— kendi şahsi hesabı olan —- nezdinde ki ———- numaralı hesabından ödeme yapılarak şirkete ortak olmasının sağlandığını, ilgili hesap hareketlerinin celbi ile bu durumun anlaşılacağını, davacı şirket ————— ünvanı ile kurulu olan—- üzerinde kurulu olduğu ——- müvekkili —- kendi—– tarihinde satın aldığını, satın almada ortak——- hiçbir katkısı olmadığını, davacı şirket işletmesinin kurulu olduğu arazi mülkiyeti alınmadan önce müvekkili ————- adına aynı şekilde kırsal kalkınma için verilen ———– yararlanmak amacıyla davacı şirketin bitişiğinde bulunan —————–tarihinde satın alındığını, eş zamanlı olarak alt yapı çalışmaları başladığını, ancak müvekkili ——– elindeki para ve gayrimenkullerini davacı şirketin kurulumundaki yere harcadığı için —— kayıp ettiğini, ————- celbi istenecek belgelerden bu hususun doğruluğunun görüleceğini, davacı şirket ———- tarihinde sermaye artışına gittiğini, sermaye artışından kaynaklanan ——-bedelinin yine müvekkili —- kendi şahsi hesabı olan ——— şubesi nezdindeki —– numaralı hesabından ödeme yapıldığını, müvekkili ——–işlerin devamı için —-tarihinde kendi teminatları ile ——- şubesinden —– kullanma yoluna gittiğini, —— şubesinden —– kredi kullanımına ilişkin evrakları ve hesap hareketleri celp edildiğinde bu durumun net olarak ortaya koyulacağını, yine müvekkili —– gayrimenkülleri teminat gösterilerek ———- müşteri numarası ile ——– kredi kullanımının gerçekleştirildiğini, bu kredinin —- yapım aşamasında kullanıldığını,—- kendi yatırımlarım tehditle elinden almaya çalışan, şirket hesap ve bilgilerine ulaşımını engelleyen kişiler hakkında yasal haklarını kullandığını, müvekkili —– davacı şirketten ve ayrıca———- alacaklı olduğunu, tüm alacaklarının banka kayıtları ile sabit olduğunu, bu nedenle davacı şirket tarafından açılan iş bu davanın haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını, yapılacak yargılama neticesinde bu durumun açıklığa kavuşacak olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, davacı tarafından açılmış bulunan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacı tarafça açılan ——– sayılı icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davası olduğu görüldü.
Alacaklı —– sayılı dosyası ile borçlu ——-aleyhine, —-asıl alacaktan oluşan takip tutarı üzerinden —- tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emri borçluya Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre —– tarihinde tebliğ edildiği, Borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmediği için takip kesinleştiği görüldü.
——–dosyası, ——————– müzekkerelere ikmalen cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacı tarafın incelenen ——- yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, Davalı ortak —– tarihinde ——– sayılı dosyası ile ortağı olduğu davacı şirket———- asıl alacaktan oluşan takip tutarı üzerinden, borcun sebebi—- tarihli, —- tutarlı, Asıl Alacak——- aşamalarına kadar yani şirketin kredi alım anma kadar ————-şeklinde gösterilerek ilamsız icra takibi yapılmış olduğu, Davacı şirketin — yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesinde; şirketin —— tarihinde kurulmuş olduğu, —–yılında yapılan kuruluş giderlerinin yüksek tutarlı olmayıp gider hesaplarında giderleştirilmiş olduğu, —- sonlarında yapılan toplam ——– olan maddi duran varlık yatırımlarına ait ödemelerin büyük kısmının kısa ve uzun vadeli banka kredileriyle, bir kısmının satıcılara borçlanma yoluyla ve bir kısmının da davalı ortak —-edilmiş olduğu, —- tarihi itibarıyla davalı ortak — davacı şirketten—- alacaklı olduğu, ——— tarihinde hibe ödemesinin davacı şirket hesaplarına ulaştığı, bu hibe ödemesinin şirket hesaplarına gelmesinden sonra ise davacı şirketin —tarihlerinde davalı ortak —— yaparak tüm borcunu ödediğine dair kayıtların yapıldığı, Davacı şirketin, davalı ortak —- ticari defter kayıtlarına göre —- itibarıyla borçlu olmadığı, Dosya kapsamında hem kuruluş aşamasında yapılan masraflara ilişkin deliller hem de tarafından kuruluş masraflarının davalı şirket tarafından kabul edildiğine dair bir belge bulunmadığından davacı şirketin kuruluş masraflarından sorumlu olması için TTK m. 588/2 öngörülen şartların gerçekleşmediği, Dosya kapsamında, şirketin tescil tarihinden ———— önce şirket adına yapıldığı açıkça bildirilen ve şirketin tescil tarihini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilen bir işlem tespit edilmediğinden davacı şirketin TTK m. 588/4 kapsamına giren bir işlemden sorumlu olmadığının kabul edilebileceği, Davalının dava dışı ——– yerine ifa ettiğini iddia ettiği sermaye getirme borcundan davacı şirketin sorumlu olmadığı yönünde mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Dava dilekçesi cevap dilekçesi ,—- bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile yapılan değerlendirmede,Davalının davacı şirketin ortağı olduğu,————- dosyasıyla davacı şirketten alacağı olduğundan bahisle davacı aleyhine icra takibi başlattığı,davacının da sözkonusu icra takibi sebebiyle davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti için mahkememizde dava açtığı,mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırıldığı,denetime elverişli ve hükme esas alınan —- tarihli bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere , Davacı tarafın incelenen —- yıllarına ait ticari defterlerinin ————- açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, Davacı şirketin—- kayıtlı bulunan, —- tarihinde arsa tapusunun alınmasında davalı ortak —- borç aldığı ancak bu tutarı —- içinde davalı ortağa yapılan ödemeler ile ödemiş olduğu, bu hesaptaki —-tutarın arsaya yapılan inşaat nedeniyle —- virman işleminin yapıldığı, bu nedenle hesap bakiyesinin —– olduğunun görüldüğü, Davacı şirketin —-hesabında kayıtlı bulunan—- tarihinde ——– işlem için davalı—-borç aldığı ancak bu tutarı—— içinde davalı ortağa yapılan ödemeler ile ödemiş olduğu, bu hesaptaki toplam ——- hesabına virman işleminin yapıldığı, bu nedenle hesap bakiyesinin —– olduğunun görüldüğü, ——–sonu itibarıyla davacı şirketin, davalı ortağına ticari defter kayıtlarına göre borcu bulunmadığı tespit edildiği,davalının icra takibine dayanak olarak şirketin imalat tesisat aşamalarına kadar yapılan harcamaları gösterdiği, TTK m. 588/2’de düzenlenen “şirketçe kabul olunmadığı takdirde, kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücû hakları yoktur’ hükmü dikkate alındığında, Dosya kapsamında hem kuruluş aşamasında yapılan masraflara ilişkin deliller hem de davalı tarafından kuruluş masraflarının davalı şirket tarafından kabul edildiğine dair bir belge bulunmadığı, davacı şirketin kuruluş masraflarından sorumlu olması için TTK m. 588/2’de öngörülen şartların gerçekleşmediği görülmüştür. TTK m. 588/3’e göre ‘ tescilden Önce ortaklık adına işlem yapanlar bu işlemlerden dolayı şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. TTK m. 588/4’te ise ortaklığın kuruluşu sırasında yapılan işlemlerden dolayı ortaklığın sorumlu olmasının şartları düzenlenmiştir. Bu hükme göre, işlemlerin ,ileride kurulacak şirket adına yapıldıklarının açıkça bildirilmeleri ve şirketin ticaret siciline tescilini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilmeleri koşuluyla, bunlardan yalnız şirket sorumlu olur. Dosyada, şirketin tescil tarihinden ——- önce şirket adına yapıldığı açıkça bildirilen ve şirketin tescil tarihini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilen bir işlemin tespit edilemediği, davacı şirketin TTK m. 588/4 kapsamına giren bir işlemden sorumlu olmadığı sonucuna varılmıştır.Öte yandan, davalı diğer ortak —–ödediği sermaye payını da kendisinin ödediğini ileri sürmüşse de ,sermaye getirme borcunun ortakların aslı edimi olduğu,davalının sermaye borcunu ödemede temerrüde düşen ortaktan talep hakkının sadece şirkete ait olduğu,dolayısıyla davalının bu hususta talepte bulunamayacağı dolayısıyla davacının takip konusu borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığı kanaatine varılmakla davanın ,davalının kötüniyeti ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine ,icra takibinin iptali talebinin ise mahkememizin görevine girmemesi sebebiyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABUL , KISMEN REDDİNE,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit talebinin KABULÜNE,——— sayılı dosyasından davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Davacının icra takibinin iptaline yönelik talebinin REDDİNE
Şartları oluşmadığından KÖTÜNİYET TAZMİNATI talebinin REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 18.785,25 TL nin davacı tarafından peşin yatırılan 46,97 TL peşin harç, 4.649,34 tamamlama harcından mahsubu ile 14.088,94 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 46,97 TL peşin harç, 4.649,34 TL tamamlama harcı, 181,30 TL posta-tebligat masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 7.918,71 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmediğinden vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021