Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/578 E. 2019/935 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/244 Esas
KARAR NO : 2019/1014

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2019
KARAR TARİHİ : 10/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 05/04/2013 tarihinde davacı tarafından, ——— ultrasonu çektirildiğini, her iki meme için yapılan tetkik neticesinde sağ meme saat 10 hizasında 4.8 mm çapında ince cidarlı kist izlenmiştir şeklinde rapor düzenlendiğini, 04/08/2013 tarihinde davacı tarafından——- Hastanesi’nde meme MR’ı çekildiğini, her iki meme için yapılan MR incelemesi neticesinde düzenlenen raporda sağ memede kistik lezyonlar olduğu saptandığını, tüm bu işlemlerin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra müvekkili tarafından davalı ….—-, 30/04/2018 başlangıç tarihli, 30/04/2019 bitiş tarihli, —– poliçe numaralı —- yaptırıldığını, ——– Hastanesi’nde 10/05/2018 tarihinde müvekkilinin meme ultrasonu çektirdiğini, ultrason raporunda sol memede epitelyal kalıntısı ve fibroadenom ile uyumlu olduğu düşünülen solid lezyon tespit edilmiş ve 3-6 ay sonra USG kontrolü önerildiğini, müvekkili tarafından Mayıs 2018’de yapılan tetkiklerde de herhangi bir sorun tespit edilmediğini, 23/11/2018 tarihinde müvekkili sol meme ucunda kanama ve yara kabuklan oluşumu sebebiyle ———- başvurduğunu epikrizde kansere ilişkin bulguların 15 gündür mevcut olduğunu ve 6 ay önce yapılan tetkiklerde mevcut olmadığı tespit edildiğini, sonrasında yapılmış olan muayene ve tetkikler neticesinde alınan raporlar çerçevesinde müvekkilinin sol memesinde kanser teşhisinde bulunulduğunu ve sol memesi alınmak durumunda kaldığını, davacının sigorta poliçesine muafiyet uygulandığını, müvekkili tarafından muafiyet bildirimine itiraz edildiğini, ancak itirazın kabul görmediğini davalı tarafından müvekkile gönderilen 25/12/2018 tarihli yazı ile bildirildiğini, davalı …, teminat kapsamında olmasına rağmen davaconon poliçesine muafiyet uygulayarak tedaviyi kapsam dışı bıraktığıın, davacının tedavi gördüğü———tarafından davalıya gerekli bildirimler yapıldığını davacının doktoru tarafından 23/11/2018 tarihinden önce herhangi bir bulgunun olmadığı da belirtildiğini, dolayısıyla davalının 2013 yılındaki raporları mesnet alarak muafiyet uygulaması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı … tarafından karşılanmayan tüm ödemeler davacı tarafından yapıldığını bu durum davacı için süreci daha da zorlaştırdığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacının ödemek zorunda kaldığı 14.487,50-TL’nin—- nolu ——— dayalı olarak davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde ; davanın görevli olmayan mahkemede açıldığını, davacı, davalı şirketle arasındaki sigorta poliçesi gereğince sigortalı olarak tüketici konumunda olduğunu davalı şirketle davacı arasındaki ilişki bir tüketici ilişkisi olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile sağlık sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat davasına ilişkindir.
Sigorta poliçesi incelendiğinde; sağlık sigorta poliçesi olduğu, sigortalının davacı, sigorta şirketinin ise davalı olduğu tespit edilmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Yargıtay ————. Hukuk Dairesi’nin 24.10.2017 tarihli 2016/18238 E. 1017/9723 Sayılı kararı; ”Davacı ile davalı … arasında kurulan kasko sigorta poliçesine ilişkin sözleşme 6502 TKHK’nın 3.maddesi anlamında bir tüketici işlemi olup, görevli mahkeme bu anlamda Tüketici Mahkemesidir. Mahkemelerin görev hususunun kamu düzeninden olması ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.maddesi gereğince görevin dava şartı olması nedeniyle, her ne kadar davalı temyiz itirazlarında bu durumu bozma sebebi olarak ileri sürmemişse de resen görev hususu nazara alınarak somut olayda Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu dikkate alınarak, yerel mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi doğru görülmemiştir .” şeklindedir.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; Somut olayda; davacı gerçek kişi, davalı … şirketine, sağlık sigorta poliçesine dayanarak alacak davası açmış olup, tüketici olan davacı ile davalı …Ş. arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemi olduğundan; tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu yasa gereği olmakla, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşldığından, davanın usülden reddine dair aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK 20 ve 114 ve 115 maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ADLİYESİ NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE HMK 20. maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-Yargılama harç ve masraflarının gönderilen mahkemede dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda,kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.