Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/531 E. 2019/1421 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/531 Esas
KARAR NO: 2019/1421
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 07/05/2018
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların dava dışı— ortakları oladuğunu, davalının – tarihinde bu şirkete giriş yaptığını, — tarihine kadar işyerinde profosyonel yönetici olarak çalıştığını, daha sonra %25 oranında şirkete ortak olduğunu, davalının ortaklığa giriş bedeli olarak – tarihinde %12,5 hisse kaşılığı olarak – TL ve – tarihinde kalan %12,5 hissenin karşılığı olarak – TL yatırdığını, bunun üzerine alınan kararla davalı adına %25 oranında hisse devrinin yapıldığını, ortaklık ilişkisi sürerken davalının müvekkili aleyhine, ödediği bu hisse bedelleri nedeniyle ve sebepsiz zenginleşme iddiasıyla İstanbul Anadolu -.İcra Müdürlüğü’nün – Esas sayılı dosyasında faziyle birlikte — TL alacağın tahsili için takip başlattığını ve takibin usulsüz tebligat ile kesinleştirildiğini, bu hususta sorumlular hakkında şikayette bulunduklarını ve icra mahkemesine başvurduklarını, müvekkili tarafından hisse bedeli olarak alınan tutarın, davalı tarafından hukuka aykırı olarak sebepsiz zenginleşme olduğundan bahisle tahsil edilmek istenildiğini, şirket sermayesinin — TL olduğunu, davalının hissesine karşılık gelen tutarın — TL olduğunu, şirketin zarar etmekte olduğunu, talebin fahiş ölçüde yüksek olduğunu, davalının şirketin genel müdürü ve birinci dereceden karar almaya yetkili ortağı olduğunu, davalının hisse ve pay devrine ilişkin hiçbir hukuki girişimi dahi bulunmadığını, hal böyleyken talebe faiz işletilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin şahıs olarak hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını, hukuken hiçbir karşılığı bulunmayan sebepsiz zenginleşme iddiası ile müvekkilinin mağdur edildiğini belirterek, müvekkinin davalıya borçlu olmadığının tesptine, takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllar boyunca davacı …’a ait — şirketten biri olan —– çalıştığını, daha sonra bu şirkete ortak olduğunu, müvekkili şirkete ortak olduktan sonra davacının kendisine ait olan diğer şirketlerden – şirketine sahte belge ve evraklar düzenleyerek şirketi sürekli borçlu göstermeye başladığını, dava konusu meblağın şirketin hissesine karşılık verildiğinin kabulü için ilgili meblağın şirketin hesabına gönderilmesi gerektiğini, ancak bu meblağın şirketin hesabına değil, davacı …’un şahsi hesabına yatırıldığını, söz konusu davanın konusu olan 300.000 TL’yi müvekkilinin …’un şahsi hesabına yolladığını fakat geri alamadığını, defalarca davacıdan borcunu ödemesi şifahen talep etmiş olmasına rağmen bu çabaların başarısızlıkla sonuçlandığını, bu sebeple … aleyhine İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğü’nün —Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, usulsüz tebligat iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine ve %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu -.İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı/alacaklı tarafından, – tarihinde, davacı/borçlu aleyhine, – (-) TL asıl alacak, – (-) TL işlemiş faiz olmak üzere toplam – TL alacak için başlatılan takip olduğu, takibin, —— hissesine istinaden gönderilen tutarın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi talebiyle başlatıldığı, takibin kesinleştiği, borcun icra dosyasına ödendiği ancak Mahkememizin — tarihli tedbir kararına istinaden alacaklısına ödenmediği anlaşılmıştır.
Dava; davalı tarafından hisse devri için verdiğini iddia ettiği bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi için başlattığı takip nedeniyle menfi tespit istemi olup, davacıya ödenen paranın miktarında uyuşmazlık olmayıp, Uyuşmazlık; bu hisse devri bedelinin hisseyi devreden davacıya mı yoksa şirkete mi yapılması gerektiği, davacının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktalarında toplanmaktadır.
İcra dosyası, hisse devir sözleşmesi, şirketin pay defteri, sicil kayıtları celp ve ibraz edilmiş, bildirilen tanık dinlenmiştir.
Şirketin — tarihli — tutanağının incelenmesinde; şirket ortakları tarafından alınan karar uyarınca şirket ortağı …’un ve — hisselerinin davalı …’e devrine karar verildiği, bu kararın noter tasdikinin yapıldığı anlaşılmıştır.Yine şirketin – tarihli,– tarihli — tutanaklarında davalı …’in şirket ortağı sıfatıyla imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. Şirketin pay defterinin incelenmesinde; davalı …’in —- tarihi itibariyle — TL. sermayenin — TL. tutarı oranında şirkete ortak kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tanığı … beyanında; dava konusu hisse devrine ilişkin yapılan sözleşmedeki hisse devrini kendisinin ve kızı—- yaptığıını, bu hisse devri karşılığı 300.00 TL. nin davalı tarafından eşi …’un banka hesabına yatırılması konusunda anlaşma yaptıklarını, davalının bu parayı yatırdığını, kendisinin ve kızınında hisse devri yaptıklarını beyan etmiştir.
Her ne kadar davalı taraf icra takip dosyasında hisse devri bedeli karşılığı olarak ödediği paranın şirket adına tahsili gerektiği halde davacı … tarafından tahsil edildiğini ve davacının sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek hakkında takip başlatmış ise de; davalının hisseleri dava dışı —— devraldığı, bu nedenle hisse bedelini şirkete değil bu kişilere yapması gerektiği,hisse devri yapan kişi tarafından kendisine bu paranın ödenmediği yönünde bir iddia bulunmadığı, davalının ödediği hisse bedeli karşılığı kendisine hisse devri yapılması konusunda genel kurulda karar alındığı, pay defterine işlendiği, devre ilişkin prosedürün tamamlandığı, davalının davacıya eşinden ve kızından devraldığı hisse bedelini ödemiş olmasının davalıyı sebepsiz zenginleştirmediği, bu paranın şirkete ödenmesi gibi bir gereklilik de olmadığı, bu nedenle davalının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın kabulü ile davacının İstanbul Anadolu -İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasında takip konusu edilen alacak tutarında davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edildiğinden İİK nun 72/5 maddesi uyarınca takip tutarının %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 25.349,00 TL karar harcına karşılık peşin alınan 6.337,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.011,75 harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 228,50 TL posta gideri ve 6.378,35 TL harç gideri olmak üzere toplam 6.606,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 28.215,26 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilnesine,
7-Mahkememizin —- tarihli tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına,
8-Bakiye gider avanslarının ve teminatın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/12/2019