Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/521 E. 2019/1251 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/521 Esas
KARAR NO : 2019/1251

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının davalıdan alacağının dayanağını teşkil eden —- tarih,— fatura numaralı ve — bedelli fatura ve — numaralı sevk irsaliyesi davacı tarafından keşide edildiği ve faturaya konu malların davalıya teslim edildiğini davalının teslim aldığı mallar karşılığı ödemesi gereken toplamda — fatura bedelini davacıya ödemediğinin bunun üzerine İstanbul Anadolu—. İcra Müdürlüğü’nün— Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde , davacı şirketten—- elemanları malı verirken yanlarında irsaliye getirerek parasını aldıklarını, takibe konu irsaliyede imzasının bulunmadığını faturada belirtilen malları almadığını ve imzasının da bulunmadığını 4-5 yılı aşkın süredir davacı tarafla hiçbir alışverişinin olmadığını aralarındaki alışverişlerin ise peşin olarak yapıldığını mal aldığında parasını peşin olarak ödediklerini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı tarafça alacaklı sıfatı ile fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasın ilişkindir.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu —–İcra Müdürlüğü’nün—Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin — tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya — tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 28/02/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan — tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; davalı tarafa defter inceleme gününün bildirilmesine rağmen defterlerini sunmadığı anlaşılmış, davacının sunulan defterleri bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: davacının davalıdan talep edebileceği icra takibine konu asıl alacak miktarının — — olduğunu, davacının muavin kayıtlarında fatura tarihi 16/12/2014 tarihinden bu yana davalı adına borcun devam ettiği ve kayıtlara işlendiğini, davacıya ait —formları incelendiğinde —- kayıtlara kdv hariç olarak —-olarak beyan edildiği ve işlendiği, davacıya ait defteri kebir envanter ve yevmiye evrakının İstanbul— Noterliğince —tarihinde tasdik edildiğini mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir.
Yargıtay — Hukuk Dairesi —. Sayılı emsal kararı ile; ”… ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı delil listesi ile ticari kayıtlara dayanmış usulüne uygun ihtarata rağmen davalı taraf defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu fatura kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda değinilen emsal içtihatta da belirtildiği üzere; davalı ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmış ve davacının ticari defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu ve —- gelen yazı cevabı incelendiğinde dava konusu faturanın BS bildirimin de yapıldığı anlaşılmakla; faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; işlemiş faiz yönünden faturanın düzenlenmiş olması davalının temerrüde düşürülmesi yönünden tek başına yeterli olmayıp; icra takibinden önce takibe konu faturaya dair davalı tarafın temerrüde düşmediği anlaşılmakla; İstanbul Anadolu Anadolu —- İcra müdürlüğünün 2018-4765 esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 13.994,80 için İİK 67 maddesi gereğince iptaline, karar verilmiş;
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının davasının KABULÜ ile;
1) İstanbul Anadolu —–. İcra müdürlüğünün ——esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin devamına,
2- Alacak likit olmakla—-alacağın %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli — harcın davacı tarafça yatırılan — peşin harçtan mahsubu ile — harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan— uyarınca — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan —peşin harç, — bilirkişi ücreti ,—- posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam — masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.