Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/473 E. 2020/65 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/473 Esas
KARAR NO : 2020/65 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin satmış olduğu ürünler için davalıya muhtelif tarih ve sayılarda faturalar düzenlediğini ve bu faturalardan en son —– tarih ——- sayılı faturanın tamamı olan —- bedelli faturayı tahsil edemediğini, bu nedenle davalı hakkında İstanbul Anadolu —,İcra Müdürlüğü ‘nün —-esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak gelinen noktada basiretli bir tacir olarak işbu borcunu ödemesi gereken davalının bunun yerine müvekkiline ————- no.lu iade faturası kestiğini ve —— gönderdiğini, iade faturasının kesildiği tarihin asıl faturanın tarihinden 2 yıl sonra ve fakat icra takibinin davalıya ulaşmasını müteakip 3 gün sonra olduğunu, ilgili icra emrinin davalıya ————–ulaştığını, iade faturasının ise —– tarihinde kesildiğini, borcu ödememek için kötü niyetli yapılan bir hamleden başka bir şey olmadığım belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına, takip miktarı olan —- fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplanarak müvekkiline ödenmesine, davalı hakkında %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:Davacının —- firmasının bayisi olduğunu, davacı firmadan —- yılları arasında müvekkilinin ortağı olduğu ————— firmasının talepleri doğrultusunda —– firmasının —- ürünlerinin ——davacı firma üzerinden yapılarak —— gerçekleştirildiğini, işbu ticari alışverişler sırasında davacı tarafın bayiliğini yaptığı ——– ürünlerdeki bilgi yetersizliği sebebiyle defalarca uyumsuz ürünlerin ihraç edildiğini ve davalı müvekkilinin ortağı olduğu ve ——- devam eden—- yaşandığını, davacıdan ——– içerisinde——– birlikte sipariş edilen ve ihracatı yapılan — başkaca malların hatalı kodlarla müvekkiline gönderildiğini, daha sonra taraflarca karşılıklı anlaşmaya varılarak işbu hatalı malların iadesine ilişkin iade— düzenlenerek cari hesaptan düşüleceğinin kararlaştırıldığını, malların fiili ihracatın yapıldığı ———- şehrinden —-geri iadesi konusunda yapılan girişimlerin tümünün ———takıldığını, hali hazırda dava konusu alacağın temelini oluşturan malların iadelerinin müvekkili firmanın elinde olmayan sebeplerle gerçekleştirilemediğini, ancak dava konusu alacağı doğuran hatalı malların tamamının davalı müvekkili tırmanın ——ki iş ortağının uhdesinde muhafaza edilmekte olduğunu,—– aşılır aşılmaz davacı tarafa iadesinin gerçekleştirileceğini, müvekkili tarafından davacı tarafa ayıp İhbarının süresinde yapıldığını, iade konusu malların korunması için tüm önlemlerin müvekkili tarafından alındığını, belirtmiş olup açıklanan nedenlerle davacının haksız ve kötü niyetli olarak açtığı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Cevap dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacı tarafça alacak sıfatı ile cari hesap ilişkisinden kaynaklanan fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu—— İcra Müdürlüğü’nün ————– Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin —- tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya — tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde 30/10/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan 30/10/2017 tarihli itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle:——–ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ihtilafsız. takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaların her iki şirketin defterlerinde k-ayıtlı olduğu, davalının davacı tarafından düzenlenen ——-tarih ve —–no.lu faturaya istinaden ayıplı olduğundan bahisle yaklaşık 2 yıl iki ay sonra ——- tutarlı iade faturası düzenlediği, ancak davalının ayıp ihbarı, ihtarı veya tespitinin bulunmamasının yanı sıra davacı tarafından gönderilen mailde ————- içinde iade faturası ile ürünleri göndermenizi rica ederim. Belirtilen süre sonrasında ürünleriniz iade alınmayacaktır.” şeklinde gönderilmiş olmasına rağmen, davalının da ikrarı bulunduğu gibi ürünleri iade etmediği, iade faturasının da, davacı tarafından düzenlenen faturada 2 yıl 20 gün sonra takip ödeme emri tebliğ tarihinden 3 gün sonra düzenlenmiş olmasının ayıplı malları bildirimi olarak görülemeyeceğinden malların ayıplı olduğunun davalı tarafından ispatlanamadığı hususları topluca değerlendirildiği, davacının 20/09/2017 takip tarihi itibarıyla davalıdan 1.343,95 EURO alacağının bulunduğu,
FAİZ: Tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname yada eş eger belge bulunmadığından, takip öncesinde davacı alacağının muaccel olmadığından davacının takip öncesi faiz talebinin yerinde olmadığı, mahkemenin kısmen yada tamamen dava/alacaklının lehine hüküm kurması halinde, tarafların tacir olması, işin ticari iş olması temerrüt faiz oranını önceden karalaştırılmamış olması münasebetiyle takip tarihinden sonrasında yabancı para ana para alacağı için 3095 s.k m.4/a maddesi kapsamındaki ” sözleşmede daha yüksek adi vea gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” isteyebileceği, mevcut delili durumuna göre, davacının davalı tarafından İstanbul Anadolu ——-İcra Dairesi’nin —– esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 1.343,95 Euro yönünden iptalini isteyebileceği, mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, icra inkar tazminatı ve sair hususların yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Yargıtay ——. Hukuk Dairesi ——. Sayılı Kararında;” …Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin kabul edilmesi, ticari defterlerden sonuca gidilemezse davaya konu malın teslimi konusunda yemin teklif edip etmeyeceği davacıya sorularak sonucuna göre tahkikat tamamlanarak karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklindedir.
Taraf defterlerinin incelenmesinde söz konusu faturaların davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça faturaya ilişkin sevk irsaliyesi sunulmuş ve teslim alan kısmının imzalı olduğu tespit edilmiştir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının ve davalının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı ve davalı taraf defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu faturalar kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği ——– içtihatları ve kanun gereğidir. Takibe konu davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş faturanın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olması dikkate alındığında faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden ve davalının 2015 tarihli iki adet faturayı defterine kaydetmesi karşısında, icra takip tarihinden sonra düzenlediği ———-tarihli iade faturası; davacı tarafça— tarihli Kadıköy —-. Noterliği vasıtasıyla kabul edilmemiş ve davacının işbu iade faturasını da defterlerine kaydetmediği anlaşılmış olup; davalı yanın ayıp iddiasını ispatlar iade faturası dışında ispata yeterli delil sunulmadığı anlaşılmış olup; davalının ayıp itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; İstanbul Anadolu —. İcra müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın—-için İİK 67 maddesi gereğince iptaline, tarafların tacir olması ve talep gözetilerek takibin takip tarihinden itibaren Euro alacağı için 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlarda işleyecek faiz ile devamına, davalı yanın icra takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından işlemiş faize yönelik davacının talebinin reddine karar verilmiştir.
Takibe dayanak alacak fatura alacağı olup likit kabul edilmekle; davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İcra inkar tazminatının TL cinsinden hesaplanması gerekmekte olup; —-hesaplaması yapılırken sehven Euro satış kuru yerine, dolar kuru —- baz alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır.
Vekalet ücreti açısından; Yargıtay —-. Hukuk Dairesi — emsal ”Hükümde tahsiline karar verilen yabancı para alacağının, karar tarihi itibarıyla — efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı üzerinden nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, bu kurala uyulmadan yapılan vekalet ücreti hesabı doğru olmamıştır.” şeklindeki kararı doğrultusunda vekalet ücreti hesaplanmakla (6.60 TL 1 Euro X 78,91 Euro reddedilen miktar =520,806 TL için reddedilen vekalet ücretine esas alınan miktar; 6,60 TL 1 Euro x 1.343,95 Euro kabul edilen miktar = 8.870,07 TL kabul edilen kısım ‘a göre 2020yılı ——-Esas alınarak) aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1- İstanbul Anadolu ———- İcra müdürlüğünün ——–esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 1.343,95 Euro için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin takip tarihinden itibaren Euro alacağı için 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlarda işleyecek faiz ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Alacak likit olmakla; takip tarihi olan 20.09.2017 tarihinde ——- –‘nin %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 376,40 TL nin davacı tarafından peşin yatırılan 69,89 TL den mahsubu ile 306,51 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 850,00 TL bilirkişi gideri, 71,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 921,50 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 869,34 TL si ile 110,99 TL harç gideri toplamı olan 980,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte ———.uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Red edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 520,806 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan kullanılmayan bakiye kısmının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.