Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/361 E. 2018/681 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/361 Esas
KARAR NO : 2018/681
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/03/2018
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili …’ın davalı ……………A.Ş.’nin ortağı ve %13 hissedarı olduğunu, müvekkilinin tüm hisselerini şirketin büyük ortağı ve yönetim kurulu başkanı davalı ……….’a 18/12/2012 tarihli hisse devir protokolü ile devrettiğini, ancak bu davalının hisse bedelini ödemediğini Ve resmi devir işlemlerini yapmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından bu kişiye ve davalı şirkete karşı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……….. Esas sayılı dosyası ile sözkonusu hisse devir işleminin tespitine ilişkin dava açıldığını, bu süreçte davalı şirket ve şirket yöneticisi tarafından müvekkilinin davalı şirketteki pay sahipliğini ve bu pay sahipliğinden kaynaklanan haklarını kısıtlamaya yönelik davalar açıldığını, müvekkilinin şirket yönetim kurulu başkanı ,,,,,,, ile imzaladığı hisse devir protokolünün 3.4. Maddesi ile davalı şirketteki yönetim kurulu başkan vekilliği görevinden 26/12/2012 tarihinde …… Noterliğinin ……..yevmiye sayılı istifanamesiyle istifa ettiğini, bu aşamada davalı şirket yönetim kurulunca davalı şirket sermayesinin 2.700.000,00 TL’den 4.019.000,00 TL’ye çıkartılması yönünde karar almak üzere olağanüstü toplantı kararı alındığını ve müvekkiline tebliğ edildiğini, yönetim kurulunca alınan karar gereği 31/05/2013 tarihinde Olağanüstü Genel Kurulunun yapıldığını ve müvekkilinin itirazına rağmen davalı şirketin sermaye artışına gittiğini, şirketin sermayesinin 4.019.000,00 TL’ye yükseltildiğini ve 659.300,72 TL’lik kısmının nakit olarak arttırılmasına karar verildiğini, davalı şirketin son 5 senedir ortaklarına kar dağıtımı yapan sermaye yapısı güçlü bir şirket olduğunu, davalı şirketin sadece 2012 gelir tablosu incelendiğinde dönem net karının 730.968,74 TL olduğunu, şirketin sadece dönen varlıklarının şirket borçlarını karşılamaya yeteceğini, şirketin sermaye arttırımına ihtiyacı olmadığını, bu arttırımın müvekkilini zarara uğratmak, pay ve oy oranlarını azaltmayı hedeflemek amacıyla yapıldığını, bu şekilde müvekkilinin şirketten tasfiye edilmesinin hedeflendiğini, şirketin mali yapısı ve gerçek değerine göre bedelsiz sermaye arttırılması mümkün iken objektif iyi niyet ve ticari kurallara aykırı şekilde küçük hissedarların hisselerinin değerini düşürerek tüm şirket hisselerini ele geçirmek maksadıyla bedelli sermaye artışı yoluna gidildiğini, ayrıca müvekkilinin olağanüstü toplantıdaki vekilinin gündeme alınmasını istediğini şirket ortakları … ve ……..rasındaki geçimsizlikten ötürü yönetim kurulu üyelerinin görevden alınarak yerlerine yenilerinin seçilmesi önerisinin de haksız olarak gündeme alınmadığını beyan ederek, davalı şirketin 31/05/2013 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda alınan Sermaye Artırımı Kararı ve diğer kararların TTK’nun 445. Maddesi uyarınca kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının iddialarının hiçbir gerçekliğinin bulunmadığını, işbu davanın davacı tarafından kendi aleyhine açılan davalara delil ve açıklama teşkil etmesi amacı ile haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, çünkü davacının bu davada sermaye arttırım sebeplerinden ziyade ortaklar arasında süren davaları gündeme taşıdığını ve sırf bu sebeple sermaye arttırım kararının alındığını belirttiğini, şirketin mevcut sermayesinden çok daha fazla yabancı kaynak kullanıldığını, 2012 yılındaki mali tablolarda dönen varlıklarının fazla gibi görünmesine rağmen yıl sonu itibari ile 7.660.637,84 TL olan dönen varlıklar toplamının 4.696.746,59 TL’sinin alınan çekler olduğunu, bu çek tutarlarının tamamının da kredilere karşı teminat olarak verildiğini, 2.330.053,94 TL’lik kısmın ise ticari mallardan oluştuğunu, şirketin faaliyetlerini yürütebilmesi için nakit paraya ihtiyacı olduğunu, alımlarını ithalat yolu ile yaptığını, dolayısı ile ithal edilen mal bedelleri,gümrük vergileri, ithalatta peşin ödenen KDV, gümrükçüye ödenen ücretler ile nakliye bedelleri gibi giderlerin nakit olarak ödendiğini, şirketin son iki yıl bilançosuna bakıldığında stoklarının dönem sonlarında 2.000.000,00 TL civarında bulunduğunu, yani dönen varlıklar içinde böyle bir tutarın sürekli bloke olduğunu, bu anlamda müvekkili şirketin batık olmadığını, yıllardır faaliyet gösteren ve kar eden bir şirket oludğunu, sermaye artışı ile finansal yapının güçlendirilmesinin, piyasalardaki dalgalanmalara karşı kırılganlığın azaltılması olduğunu, ayrıca şirketin dış kaynak olarak sağladığı banka kredilerine karşı şirket ortağı ,,,,,,,’ın şahsi kefalet verdiğini, davacının 26/12/2012 tarihinde yönetim kurulu başkan vekilliğinden istifa ederken şahsi ve malvarlıksal tüm kefaletlerini bankalar nezdinde geri çektiğini, tüm kefaletleri şirket ortağı Müjdat Yelişdağ’ın üstlendiğini, şirketin ilerleyen dönemlerde kendi bina yatırımını yapmayı planladığını, ancak sermayesinin yetersiz olduğunu, ayrıca imzalamış olduğu tek satıcılık sözleşleri geereğince ithal etmekle yükümlü bulunduğu ürünler oludğunu ve bu yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için şirket sermayesinin güçlü olması gerektiğini, müvekkili şirketin sermaye arttırırken öncelikle kendi iç kaynaklarının kullandığını, 2012 yılı karını ortaklara bedelsiz sermaye olarak verdiğiğini, kalan kısmını ise ortaklarından talep ettiğini ve ortaklardan talep edilen tutarın çok düşük olduğunu, yaklaşık 8 yıldan sonra ilk defa iç kaynaklar dışında ortaklardan nakdi sermaye artışı talep edildiğini, şirketin geçmiş dönem kar dağıtımlarında ortaklardan talep edilen tutardan çok daha fazlasının şirket ortaklarına kar payı olarak dağıtıldığını, ayrıca müvekkili şirket ortağı ,,,,,,,,,’ın ihtiyaç duyulan her dönemde şirkete borç verdiğini ve hala vermeye devam ettiğini, şirketin bu ortağa yaklaşık 4.000.000,00 USD borcu olduğunu, müvekkili şirketin almış olduğu sermaye artırımı kararı sonucunda davacının ortaklık haklarını zedeleyecek veya ortaklık payını ortadan kaldıracak herhangi bir durumun oluşmadığını, davacının sermaye artırımına katılmayarak sahip olduğu pay oranının hala ortaklık haklarını kullanabileceği bir oranda olduğunu, davacının bazı maddelerin genel kurulda gündeme alınmadığı yönündeki iddiasının doğru olmadığını, ilan edilen gündem maddesi haricinde görüşülmesi istenen maddelerin genel kurulda yapılan oylama sonucu gündeme alınmadığını beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin….. Esas – ……Karar sayılı kararı ile davacının genel kurul kararlarının iptali isteminin reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır. Daha sonra davacı tarafından Yargıtay dairesine karar düzeltme istemi ile başvurulmuş ve karar düzeltme aşamasında davacı taraf davadan feragat ettiğini beyan ettiğinden Yargıtay tarafından dosya feragate göre işlem yapılmak üzere mahkememize iade edilmiştir.
Davacının karar düzeltme aşamasında vermiş olduğu feragat dilekçesi incelenmiş, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi olduğu anlaşılmış, feragat sona erdiren taraf işlemi olduğundan davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nednelerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 11,60 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT tarifesine göre takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/06/2018