Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/349 E. 2019/414 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1321 Esas
KARAR NO : 2019/412 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/12/2017
KARAR TARİHİ: 09/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan———- tarihli dava dilekçesinde özetle ve mealen “davalı şirket aleyhine ———- düzenleme tarihli- — numaralı fatura alacağına dayanarak İstanbul Anadolu 9. İcra Dairesi’nin ———- E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını, icra takibine ilişkin ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davalı şirketin bu takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu ve huzurda görülmekte olan davanın açıldığını, davalı şirketin söz konusu faturalara ilişkin malzemeleri aldığını, davalı şirketin satış hizmetinden faydalanmasına rağmen taraflar arasındaki ilişkiyi kabul etmemesi davacının alacağını tahsil etmesini önleme amacı içerisinde olduğunu, davacı tarafından teslim edilen ürünlere ilişkin sevk irsaliyelerinde de açıkça anlaşılacağı üzere borçlu şirketin fatura konusu ürünleri teslim aldığını, dava dilekçe ekinde de sunulan ———— sıra nolu sevk irsaliyesi ve ————- sıra nolu sevk irsaliyesinde satın alınan ürünlerin davalı şirket tarafından teslim alındığının açıkça ortada olduğunu,———- sıra nolu sevk irsaliyesindeki ürünler irsaliyeden de görüldüğü gibi Abdullah Man tarafından, ————- sıra nolu sevk irsaliyesindeki ürünlerin ise Fatih Karaman tarafından imza edildiğini, dava dosyasına sunulu olan e-posta yazışmaları ile davacının alacağının sabit olduğunu beyan edip huzurda görülmekte olan davanın kabulünü, İcra takibinin asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte devamına, davalı şirketin borca ilişkin itirazlarının iptaline, davalı şirket aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. HMK’nun 128. Maddesi uyarınca; Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
İNCELEME VE GEREKÇE: Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlık; fatura alacağından kaynaklanan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün———- Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin ———- tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya 17/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği davalının 21/03/2017 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan itirazların davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
———–Vergi Dairesi ve ——— Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak faturaya konu dönem davacı ve davalı şirketin BA/BS formlarının celbine karar verilmiştir.
Dosyamız Mali Müşavir bilirkişisine tevdii edilmiş olup, bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacı şirket tarafından ibraz edilen 2014 yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerini, inceleme günü olan 12.12.2018 tarihinde ibraz etmemesi üzerine gerekli inceleme ve değerlendirme yapılamadığını, davacı şirketin ticari defter ve dayanaklarına göre davacı şirketin icra takibine giriştiği takip tarihi itibariyle davalı şirketten kaydi olarak 08.03.2017 tarihi itibariyle 13.258,60- TL davalı şirketin davacı şirkete borçlu olduğu kaydının olduğu, ancak talebe bağlılık esasına göre davacı şirketin icra takibini 13.255,47-TL üzerinden yürüttüğünden takip tarihi itibariyle kaydi olarak 13.255,47-TL alacalı olduğu kaydının olduğu, davalı şirketin davacı şirketten almış olduğu 30.08.2014 tarih———-sıra numaralı 7.973,26-TL+1.435,19-TL KDV Toplam 9.408,45-TL bedelli faturayı 2014 yılı Form BA ile bevan ettiği, davacı şirketin icra takibine konu ettiği 16.10.2014 tarih A seri —————sıra numaralı diğer faturanın ise toplam tutarının BS/BS beyan tutarı olan 5.000,00-TL’nın altında kalması nedeniyle beyan edilmediğini, davacı şirket tarafından icra takibine konu edilen iki adet fatura muhteviyatı malzemeye ilişkin düzenlenen sevk irsaliyesinde teslim alan bölümünde imzanın bulunduğu, davalı şirketin dava dosyasına söz konusu fatura muhteviyatı malzemeleri almadığına ilişkin herhangi bir beyanının bulunmadığı, davacı şirketin 2014 yılında davalı şirkete birden fazla fatura düzenlediği ve düzenlenen bu faturalara ilişkin davalı şirketin de banka havalesi yoluyla ödemelerde bulunduğu yapılan bu ödemeler sonucunda davacı şirket ticari defterlerinde 120.01.610 ———– Hesap bakiyesinin ——–İ olarak 13.258,60-TL BORÇ bakiyesi verdiği tespit edildiğini, 08.03.2017 tarihinde İstanbul Anadolu 9. İcra Dairesi’nin ——— E. Sayılı dosya ile davacı alacaklı, davalı borçlu aleyhine 13.255.47-TL Asıl Alacak üzerinden icra takibinde bulunmuştur İcra takibine konu alacak hakkının dayanağı olarak ise dosyaya sunulu olan taraflar arası cari hesap ilişkisi ve keşide edilmiş faturalar gösterildiğini, davacı şirketin davalı şirketten takipten önceki faizi talep etmediğini, takibi asıl alacak üzerinden yürüttüğünü, takip tarihinden sonra talep edebileceği faiz ve diğer icra masraf ödemelerinin miktarının kapak hesabı ile miktarının infaz anında icra müdürlüğünce hesap edileceği, davacı şirketin icra inkâr tazminatı taleplerine ilişkin takdirin ise mahkemeye’ ye ait bulunduğu yönünde sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, ticari defterler, BA/BS kayıtları, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafa ise defterlerinin ibrazı için ihtaratlı davetiye çıkarılmasına rağmen defterleri ibraz etmemiş olup; ibraz etmeyen tarafın defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılacağı ve dosyadaki delillerin defterlerini ibraz eden tarafın kayıtlarının incelenmesi ile yetinileceği ihtar edilmiştir. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu faturalar kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Faturaların teslim alan kısımlarında isim ve imza olduğu tespit edilmiştir. Vergi Dairesi’nden gelen yazı cevapları incelendiğinde; davalı taraf 188758 sıra numaralı 9.408,45-TL bedelli faturayı aldığını BA formu ile Vergi Dairesi’ne beyan ettiği , 5.000 TL altı malların bildiriminin yasa gereği zorunlu olmadığı görülmekle faturaya konu malların teslim edildiği hususu ispatlanmıştır. Davalı tarafça takibe konu üç adet faturaların tarihinden sonra banka havalesi yolu ile 3.841,53 TK havale yapıldığı ve bu bedellerin davacı tarafça tahsil edildiği davacının ticari defterleri ile anlaşılmaktadır. İrsaliyeli faturalar, teslim alan kısımlarında isim ve imza olup davalı tarafça bu isim ve imzalara itiraz edilmemesi, faturaların davacı şirket defterlerinde kayıtlı olması, faturalara konu malların BA formlarının davalı tarafça ilgili Vergi Dairesi’ne bildirilmesi, fatura tarihinden sonra kısmi ödeme yapılması ve davalının usulüne uygun ihtarata rağmen defterlerini ibraz etmekten kaçındığının kabulü bir bütün olarak değerlendirildiğinde faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; İstanbul Anadolu Anadolu 9. İcra müdürlüğünün 2017-15738 esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 13.255,47 TL TL için İİK 67 maddesi gereğince iptaline, takibin işin ticari iş olması ve bu husustaki talep gözetilerek takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz üzerinden devamına karar verilmiş; Yargıtayın yerleşik içtihatları gereğince fatura alacağı likit olmakla; alacağın %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KABULÜ İLE;
1-İstanbul Anadolu 9. İcra müdürlüğünün ———- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 13.255,47 TL ( Tamamı) için İİK 67. Maddesi uyarınca iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz üzerinden devamına,
2-Alacak likit olmakla; 13.255,47 TL alacağın %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 905,48 TL harcın mahkememiz veznesine yatırılan 226,38 TL den mahsubu ile 679,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 36,00 TL ilk masraf, 226,38 TL peşin harç, 109,70 TL posta-tebligat masrafı, 850,00 bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.222,08 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/04/2019