Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/326 E. 2020/683 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/786 Esas
KARAR NO : 2020/684
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin lojistik sektöründe dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan —- kurulu iştiraki olduğunu ve — kardeş şirketi olan —– birlikte toplam—- çalışanla taşımacılık ve lojistik hizmetleri alanında faaliyet gösterdiğini, kuruluşundan bu yana özellikle denizyolu ve havayolu ile navlun taşımacılığı alanında piyasadaki faaliyetlerini arttırmak istediğini, davalı şirket’in bu alanda istediği seviyeye ulaşması halinde, müşterilerine kontrat lojistiği alanında da sunduğu tüm hizmetler entegre bir hale geleceğini ve özellikle de yurt dışından gerçekleştirdiği taşımalarında hiçbir kesinti yaşanmadan, taşınan mallar ilk satıcıdan nihai alıcıya kadar davalı şirketin hizmet ağı çerçevesinde taşınabileceğini, dava dışı Tasfiye Halinde———-operasyonlarını durdurarak tasfiyeye girme kararı üzerine, bu şirkette genel müdür olarak görev yapmakta olan — satış ve operasyon direktörü olarak görev yapmakta olan— finans direktörü olarak görev yapmakta olan — hayatlarına yeni bir yapı altında devam etmek istediklerini, anılan —- eski yöneticileri, lojistik sektöründe güvenilir ve geniş müşteri portföylerini başarıyla yönetmiş kişiler olduklarından — tasfiyeye girecek olması ile açıkta kalan müşteriler ve—tarafından iş akitlerine son verilen —-çalışanları da kendileri tarafından kurulacak yeni yapıda yer almak istediklerini, — eski yöneticileri, lojistik sektöründeki birikimlerini aktarmak ve potansiyel iş birlikleri kurmak için davacı müvekkili —– unvanlı bir lojistik şirketi kurduklarını, müvekkil şirketin —- eski çalışanları ve müşterilerinin de katılımı ile yaklaşık — müşterisiyle — ülkede faaliyet gösteren, ——şubeleri bulunan ve bu şekilde yılda —yaparak hava yolu taşımacılığında —yer alma potansiyeline sahip olduklarını, bu potansiyel ile yılda yaklaşık—– brüt kara ve —- faaliyet karına —– imkânı olan müvekkili şirketin, lojistik sektörünün diğer alanlarında da hizmet veren uluslararası firmalarla iş ortaklıkları seçeneklerini değerlendirmeye karar verdiğini, müvekkili şirketin portföy büyüklüğünü bir örnek ile ortaya koymak gerekirse, dava dışı —— tarihinde Müvekkil Şirket’in pay sahipleri olan —- hissedarları olduğu ——- firmalarını ve bu firmaların müşteri portföyünü ———- satın alarak girdiğini, bu devralma sonucunda —– yeni kurulmuş olan —- sektörde hava kargo taşımacılığında ilk etapta ikinci, daha sonra ise birinci sıraya yükseldiğini, müvekkil Şirket’in işlerini ve çalışanlarını —- başından itibaren kendi bünyesine alan davalı Şirket, —- taşımacılığı şirketi olan —-tarafından düzenlenen —- acente ödül törenlerinde,—- acente ödülüne layık görüldüğünü, müvekkili şirketin ortakları sahip oldukları portföyü —bünyesine sokmak suretiyle daha önce—içbir faaliyeti bulunmayan —– firmasının bir anda müvekkillerin sektörel bilinirlikleri, know-how’ları ve portföyleri sayesinde—–sektörünün bir numaralı oyuncusu haline geldiğini, bu şekilde bir portföye ve sektörel liderliğe sahip müvekkil şirketin ortaklarının daha sonra müvekkil —- çatısı altında faaliyetlerine devam etmeleri ile tüm bu müşteri bilgisi ve portföyü müvekkil şirkete aktarıldığını, müvekkil şirketin —- tasfiye kararı üzerine aralarında davalı şirketin, —- — bulunduğu birçok lojistik devi firma ile de iş birliği görüşmeleri yaptığını, müvekkil Şirket’in—- birliği anlaşması imzalamasından önce davalı Şirket’in —— Müvekkil Şirket yetkililerinden —-yakın bir isme ulaşarak, —-kendisiyle iletişime geçmesini istediğini ilettiğini, bunun üzerine davalı —- iletişime geçen —– davalı şirket tarafından bir teklif yapıldığını, davalı şirket’in, müvekkili şirket’in hedeflerini gerçekleştirme hususunda daha olumlu ve kapsamlı destek sağlayacağı yönündeki taahhütlerine güvenerek, davalı şirket ile iş birliği yapmak yönünde karar alındığını, davalı şirket’in esas amacının müvekkili şirket’e verdiği taahhütlerle müvekkil şirket’in —- imzalamak üzere olduğu anlaşmayı engelleyerek hem —– hem de müvekkil şirket’in pazarda büyümesinin ve rakibi olmasının önüne geçmek olduğunu, davalı şirket tarafından ————- taslağı hazırlandığını —- tarihinde müvekkil şirket ile paylaşıldığını, ancak bu taslak üzerinde mutabakat sağlanamadığını, iş birliğinin bir an önce başlaması konusunda ivedilikle hareket edilmesi gerektiğinden, henüz —– ikincil noktaları üzerinde müzakereler devam ederken sözleşmesel ilişkinin esaslı unsurları üzerinde mutabakat sağlanmış olduğundan müvekkil şirketin sözleşmenin ifasına davalı şirketin ısrarı ve baskısı ile —- tarihi itibariyle başladığını, bu çerçevede müvekkil Şirket ve ortaklarının sektördeki güvenilirlikleri ve itibarları ile — eski çalışanlarını —- kapsamında davalı şirket’te çalışmaya ikna ettiğini, müvekkil Şirket’in — kapsamında sunacağı hizmetlerin gerçekleştirilebilmesi için, aralarında—-bulunduğu — çalışanının davalı şirket tarafından istihdam edilmesi ve bu ——alışan ile mevcut hava ve deniz taşımacılığı departmanlarının ve bunlara iş sağlayan satış departmanının geliştirilmesi üzerinde davalı şirket ile mutabık kalındığını, davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi ile de müvekkili şirket ile yapılan anlaşma sonrası müvekkilinin taahhütlerini yerine getirmeye başladığı tarih olan — itibaren davalı şirketin —– hatırı sayılır bir müşteri girişi ve ciro artışı meydana geldiğinin açıkça görüleceğini, sözleşmenin bir diğer esaslı unsuru olan sözleşme kapsamında ifa edilecek hizmetler karşılığında ödenmesi planlanan bedellerin miktarı konusunda da taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, danışmanlık Sözleşmesi’nin kurulmuş olmasına ve müvekkili şirket’in iyi niyetle —-hayata geçirmek için yükümlülüklerini ifa etmeye başlamasına rağmen, ——- tutumu sebebiyle imzalanamadığını, müvekkil şirket’in sözleşme sürecindeki makul talepleri kabul edilmediğini ve sürecin sürüncemede bırakıldığını, davalı şirketin sözleşmenin bir kısım ikinci derece noktaları üzerinde tarafların bidayetteki sözlü anlaşmalarına aykırı olarak, müvekkil Şirket’in basiretli bir tacir olarak kabul etmesinin mümkün olmadığı ve kötü niyetli bir şekilde ısrarcı olduğunu, müzakereler neticesinde varılan sözlü anlaşma uyarınca davalı şirket tarafından, sözleşmenin ikinci taslağına uzlaşılan unsurların yansıtılacağı taahhüt edildiğini, ancak davalı şirket tarafından müvekkil şirket’e —— tarihinde gönderilen ikinci taslağa, tarafların hiçbir şekilde anlaşmadıklarını ve ilk taslakla ilgisi dahi olmayan ağır koşullar eklendiğini, davalı şirket tarafından müvekkil şirket’e sözleşmenin kurulmasından sonra kötü niyetli bir şekilde dayatılan ikincil noktaların, tarafların bidayetteki sözlü anlaşmalarına aykırı olmakla bunların müvekkili şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını, davalı Şirketin, müvekkil şirket tarafından önerilen ve oldukça makul, sözleşmede her bir taraf için öngörülen hak ve yükümlülükler dengesini korumayı amaçlayan ve en önemlisi de borçlar hukukunun temel ilkelerine uygun bu önerileri kabul etmediğini ve —– tarihinde gönderdiği e-maili ile sözleşmenin anlaşma zeminini külliyen ortadan kaldırmayı amaçlayan bir kısım yeni sözleşme hükmünü de müvekkil şirket’e dayattığını, sözleşmenin başlangıçtan itibaren, cezai şart hükümlerinin ancak sözleşmenin ilk 2 yıl içinde feshedilmesi halinde uygulanacağı konusunda mutabakat olmasına rağmen, —- gönderilen taslakta cezai şart hükümlerinin sözleşmenin 5 yıllık süresi içinde herhangi bir anda feshi halinde uygulanacağı düzenlendiğini, —- borçlarına kefil olmasına dair hükümlerde diretildiğini, müvekkili şirket tarafından bu hususların kabul edilmediği, —— tarihinde keşide ettiği ihtarnamede bildirildiğini, —- müzakere çabalarına rağmen, davalı şirketin taraflar arasında süregelen ticari iş ilişkisini tamamen değiştirmek, adeta yeni bir sözleşme ve ödeme planı akdetmek amacı taşıdığının anlaşıldığını, davalı şirketin, sözleşme hükümlerini basiretli bir tacirin kabul etmesinin beklenmesi mümkün olmayacak şekilde ağırlaştırdığını, sözleşmeye sonradan eklenen davalı şirket’e teminat senedi verilmesine ilişkin hükmün müvekkil şirketçe kabul edilmesine rağmen, müvekkil şirket ortaklarından ——– Müvekkil Şirket’in borçlarına kefil olmasını talep ederek aşkın teminat talep edildiğini, davalı şirketin sözleşme müzakereleri boyunca taahhüt ettiği hiçbir vaadi yerine getirmediğini ve sözleşmeyi gereği gibi ifa etmediğini, sözleşme müzakereleri sürerken, davalı şirket tarafından müvekkil şirket ortaklarından —- Davalı — aldığı sözlü onaya istinaden fiilen hizmet verilen ilk — tarihli —-hakediş bedeli açıklamasıyla ilk — aylık dönem hakedişi olan—-kesildiğini, söz konusu faturanın davalı şirket ortaklarından —tarafından elden davalı şirket finans —- teslim edildiğini, ancak aynı gün — tarafından, —- faturanın kabul edilmesi için önce —–sözleşmeyi imzalaması gerekiyor” beyanına istinaden müvekkili Şirket’e iade edildiğini, davalı Şirketin, müvekkili şirket ile —- sözleşmesinin feshi konusunda mutabakat bulunduğu gibi gerçeğe ve hayatın olağan akışına aykırı bir iddia ortaya koyarak — sözleşmesini feshettiğini, ——- kapsamında kurulması planlanan ticari ilişkide —- olarak göreve getirilmesi ve tüm operasyonu yönetmes——– esaslı koşullarından biri olup, tüm bu operasyonun en yetkili kişisi olması öngörülen —– sözleşmesine son verilmiş olması ile müvekkili Şirket’in fiilen ——kapsamındaki yükümlülüklerini ifa etme olanağı ortadan kalktığını, bu feshin, —— davalı Şirket tarafından ifa edilme amacının olmadığının ve müvekkil şirket’in sözleşmeyi ifasını imkansız hale getirme amacını da açıkça ortaya koyduğunu, özetlenen tüm koşulların Müvekkil Şirket’in edimlerini ifasını imkânsız kılarak sözleşmeye devamı çekilmez hale getirdiğini, dolayısıyla sözleşme ilişkisinin feshi için haklı sebep arz ettiği izahtan vareste olduğunu, bu kapsamda, —- tarihinde müvekkil şirketin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini beyanla davalının ——- yükümlülüklerini ifa etmemesinden doğan müvekkili şirketin tüm zararlarından sorumlu olduğunun tespitine ve bu çerçevede——- imzalanamamasından kaynaklanan müvekkili şirketin mahrum kalınan karına istinaden ve fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, aylık danışmanlık hizmet bedeli olarak şimdilik —- ile dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi —– alacağına ilişkin olarak şimdilik —- tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ve—– hedefini aşan miktar için performansa dayalı hizmet bedeli alacağına ilişkin olarak şimdilik—- ile dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ve taahhüt ödemesi bedeli karşılığı olarak şimdilik —– dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizinin davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ortakları, dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere bir dönem —faaliyet gösteren ———satış ve operasyon direktörü —- olarak görev yaptıklarını, anılan dava dışı firma aynı müvekkil şirket gibi —- olduğunu, ancak —- sebebiyle bu şirket — çekilme kararı aldığını, bu bilgiler ışığında——— tasfiye olması üzerine davacı şirket ortakları ekipleri ile açıkta/boşta kalmış ve çalışma hayatına devam edebilmek için——– şirketleri ile görüşmeye başladığını, ilgili tarihlerde müvekkil şirket ana faaliyet konusu olan —————– konusunda daha da gelişmek ve büyüme hedefinde olması nedeniyle bir ——– istihdam etme yönünde çalışmaları bulunduğunu, bu dönemde——- tasfiyesi nedeniyle iş akdi feshedilen ve çalışma hayatını sürdürmek isteyen bu nedenle marka gücü —— arayan davacı şirket ortağı/yetkilisi —- arasında görüşmeler başladığını,—- tecrübesine ve bu görüşmelerde beyan ettiği ticari anlamdaki taahhütlerine güvenerek——– istihdam edilmesi kararlaştırıldığını, —-ayrıca, müvekkil şirkete taahhüt ettiği bu ticari koşulları yerine getirmesi ve bunun neticesinde müvekkil şirketi taahhüt ettiği karlılık seviyesine ulaştırması karşılığında müvekkili şirketten kendisi ve kardeşi adına ekstra prim ve ödeme talepleri olmuş bu sebeple de müvekkili şirket ile davacı ———— imzalanması konusunda karşılıklı ön mutabakat oluştuğunu, bu danışmanlık sözleşmesinin Müvekkil Şirket ile—-arasında imzalanmasındaki amaç iş kanunda işçiyi koruyan ve oldukça dar yorumlanan rekabet etmeme ve ceza-i şart hükümlerinden kaçındığını,—–müvekkil şirket arasında imzalanması düşünülen——olmak üzere——- kötü niyetli davranışları/eylemleri ve haksız gelir elde etme çabaları sebebiyle kurulamadığını ve hiçbir zaman karşılıklı olarak imzalanamadığını, taraflar arasında kurulmuş ve karşılıkllı imzalanmış herhangi bir danışmanlık sözleşmesi mevcut olmadığını, bu nedenle sözleşmeye dayalı hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulması da hukuken mümkün olmadığını, taraf iradelerinin birbirine uygun şekilde ve tüm objektif ve sübjektif esaslı noktaları içerecek şekilde birleşmemesi sebebiyle sözleşme kurulmuş sayılamayacağını, tarafların üzerinde durdukları, tartışma ve müzakere konusu yaptıkları özellikle cezai şart ve ödeme vadesi hükümlerinde anlaşamadıkları ve mutabık kalamadıkları davacının da beyanı ile sabit olduğunu, davacı—— kurulduğunu iddia ettiği sözleşmeyi feshetme hususunda haklı bir gerekçesi bulunmadığını, davacı tarafından ifa edilen herhangi bir hizmet dahi bulunmadığını, davacı —– tarafından iddia edilen sözleşmenin ifa edildiğine yönelik herhangi somut, net bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığını, davacı tarafından müvekkil şirket nezdinde yaratıldığını iddia edilen faydanın aksine müvekkil şirket zarara uğratıldığını, müvekkili şirketin—–yıllarında sürekli olarak kar eden bir şirket iken —- yılının –.ayından itibaren sürekli maliyet kalemi artan ve bu doğrultuda bu kalemleri zarar yazan bir şirket konumuna düştüğünü beyanla haksız ve hukuka aykırı alacak davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; davacı ile davalı arasında kurulması planlandığı iddia edilen işbirliği kararı çerçevesinde——– imzalanmasının tasarlandığı ve bu konudaki anlaşmanın taraflar arasındaki yazışmalar ve ihtarlardan anlaşılacağı üzere kurulmuş sayılması gerektiği iddiasıyla, ilerleyen süreçte davalı tarafından sözlü sözleşmenin şartlarının kabulü mümkün olmayacak şekilde davalı tarafından ağırlaştırıldığı ve davalının sözleşmeyi gereği gibi ifa etmediği iddialarıyla ve sözleşmenin ikinci noktaları müzakere edilirken fiilen verildiği iddia edilen hizmet karşılığı düzenlenen faturanın iade edildiği, davalının kendi istediği koşullarda sözleşmenin imzalanması konusunda baskı yaptığı iddiaları, davacı şirket ortaklarının davalı ile olan iş akitlerinin feshedildiği iddiaları, davalının davacı şirketin portföyünü kullandığı ve davacının sözleşmenin ifa edilmemiş olması nedeniyle maddi zarara uğradığı iddialarıyla 5 yıllık kar kaybı, aylık danışmanlık hizmet bedeli, hedef ve performansa bağlı hizmet bedeli, taahhüt ödemesi bedeli karşılığının davalıdan tahsili talebine ilişkin olup, Uyuşmazlık; sözleşmenin kurulmuş sayılıp sayılmayacağı, karşılıklı edim yükümlülüğü doğurup doğurmadığı, sözleşmenin imzalanmamasının sebebi ve bunun karşılıklı yükümlülük doğurup doğurmayacağı, tarafların danışmanlık sözleşmesi ile ilgili mutabakat sağlamamış olmalarının sonuçları ve davacının iddia ettiği zararların oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı ve davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davalı firmanın uluslararası taşımacılık alanında faaliyet gösteren, çok uluslu bir yapıya sahip, taşımacılık alanında fiili taşıyıcı olmak yanında, taşıma işleri komisyonculuğu ile de iştigal ettiği, kara taşımacılığı yanı sıra hava taşımacılığı yaptığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya atanan uzman bilirkişi heyeti görüşünde; uluslararası taşımacılıkta her bir taşıma için taşıtıcıların teklif toplamalarının genel bir teammül olduğunu, sektör uygulamasında taşıma öncesi, taşıtıcı firmalar ———— ile taşıma için fiyat talep ettiklerini ve uygun buldukları firmaya taşıma işini yaptırdıklarını, sektörde çalışan firmaların orta dönemli özel anlaşmaları olmadığı durumlarda müşterilerinin sürekliliğinin ancak sunabildikleri fayda ve fiyat avantajları oranında olduğunu, uluslararası taşımacılıkta rekabetin yoğunluğu ve farklı tekniklere ulaşma kolaylığı nedeniyle herhangi bir taşıma şirketinin yada taşıma şirketi çalışanının portföyünün söz konusu olamayacağını, sektörde verilen hizmetin niteliğinin sadece teklif veren personele bağlı olmaması sebebiyle teklif alanın bir aidiyetinin söz konusu olmadığını, bu açıdan davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği bir portföyünün olamayacağını, bu durumun istisnasının uluslararası taşıma hizmeti almak isteyen bir firma ile —– geçerli ve limitleri önceden belirlenmiş bir anlaşma söz konusu olursa böyle bir anlaşmanın varlığı halinde kesin olmamakla birlikte dava dışı bu müşteri için davacının portföyü tabirinin kullanılabileceğini ancak dava dosyasına sunulan belgeler ve yerinde yapmış oldukları inceleme sırasında bilirkişi heyetine sunulan belgelerde davacı firmanın da dahil olduğu davalı firma ile dava dışı hizmet alanlar arasında bu yönde yapılmış bir anlaşmaya rastlanmadığı bu nedenle davacının portföyünün kullanıldığı iddialarının ispatlanamadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında danışmanlık anlaşması konusunda müzakerelerin yapıldığı sabit olmakla beraber müzakereler süresince bizatihi davacı firma tarafından danışmanlık kapsamında nitelendirilebilecek bir hizmetin verildiğine dair somut bir delile rastlanmamıştır.
Taraflara arasında sözleşme görüşmeleri yapıldığı ancak tarafların anlaşmaya varamadıkları ve bu nedenle de sözleşmenin kurulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı tarafın böyle bir sözleşmenin taraflar arasında akdedileceği hususunda davalı nezdinde haklı bir güven uyandırıp sonrasında bu güven ile bağdaşmayan davranışlarda bulunduğuna dair bir delile rastlanmamıştır. Aksi kabul edilse dahi bu durumda davacı tarafından davalıdan sadece bu sözleşmenin akdedileceğine güvenerek haklı olarak yapmış olduğu masraflar ile sözleşmenin akdedileceğine güvendiği için elverişli başka sözleşme akdetme fırsatlarını kaçırmış olması nedeniyle uğramış olduğu menfi zararını talep edebileceği ancak böyle bir zararın oluştuğuna dair dosyaya herhangi bir delil de sunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının tüm taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 8.657,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.602,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 15,00 TL. Yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 42.396,35 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekili ile davalı—— yüzlerine karşı,kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 25/11/2020