Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/182 E. 2018/748 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/189 Esas
KARAR NO : 2018/720 Karar
DAVA : Manevi Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin tanınmış bir marka olduğunu ve toplumsal birçok projeye destek verdiğini, müvekkilinin gençlere ve eğitime vermiş olduğu desteğin son dönemlerde gündemde yer alan …….. Vakfı yurtlarına ait olduğu söylenen yurtlarda meydana gelen tecavüz skandalı nedeniyle ciddi bir biçimde çarpıtıldığını, davalının kişisel …… hesabı üzerinden müvekkili firmaya ilişkin, ” 100 kontür: 1 tecavüz aylık 30 TL’ye her yöne serbest istismar …….. şeklinde hakaret içerikli ifadelerde bulunduğunu, davalı tarafından yapılan eylem nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini, davalının yaptığı açıklamanın gerçekliğini ispat etmesi gerektiğini, davalının yapmış olduğu paylaşım ile müvekkili şirketin kişilik haklarını ve ticari itibarını ağır bir biçimde ihlal ettiğini beyan ederek 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış olup; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin internet sitesi incelendiğinde bir kaç tane organizasyona sponsor olduklarına ilişkin bilgilere yer verildiğini, ancak ……Vakfı liderliğinde yürütülen Türkiye Değer Ödüllerine ilişkin herhangi bir duyuru veya bilgiye rastlanmadığını, …….bünyesinde yer alan…… eğitim görevlisi olarak çalışan bir şahsın 2012-2015 yılları arasında 45 çocuğa tecavüz ettiğinin ortaya çıktığını, Türkiye’nin bazı illerinde yine aynı vakıf bünyesinde tecavüz vakalarının yaşandığını, davacı şirketin ….. Vakfı ve Vakfa bağlı olan Değerler Eğitim Merkezi’nin düzenlediği Türkiye Değer Ödüllerine sponsorluk yaptığının tespiti edilmesi ile davacı şirkete tepkinin doğduğunu, söz konusu vakıf isminin bir çok cinsel istismar gibi toplumun vicdanını zedeleyen bir olaya karışması ve davacı şirketin bu vakfa sponsor olması durumunda davacı şirkete yöneltilen tepkilerin olağan olduğunu, davacı şirketin doğrudan öğrencilere burslar verildiğini beyan etmiş olmasının mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, davacı şirketin söz konusu vakfı destekleyen açıklamalar yapması üzerine şirkete olan tepkinin büyüdüğünü, davacı şirketin manevi tazminat talebinin tamamen maddi çıkar sağlama amacıyla yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, haksız rekabet teşkil eden paylaşımlar nedeniyle kişilik haklarının ve ticari itibarın ihlal edildiği iddiası ile açılan manevi tazminat davasıdır.
Dava, ilk olarak Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin ……E,……K sayılı dosyasında ikame edilmiş, mahkemece “Davalı tarafından paylaşımın yapıldığı tarihlerde kamuoyuna dava dışı ……… Vakfı bünyesindeki yurtta öğretmen tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerin yazılı ve görsel basında ve sosyal medyada uzun süre yer aldığı, bu olayın toplumun çok büyük kesiminden tepki aldığı, eylemin çocuğa karşı yapılmış olmasının ayrıca toplumda bir infial duygusu yarattığı, ve vakfa yönelik sert eleştirilerin yapıldığı bilinmektedir. Davalı tarafından paylaşılan iletinin hoşa gitmeyen rahatsız edici niteliği olsa dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi ile Anayasanın 20. Maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, eleştiri sınırları kapsamında kaldığı, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırları içinde kaldığının kabulünün gerektiği, davacının kişilik haklarına ve ticari itibarına saldırı niteliğinde bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekmiş” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Verilen bu karar davacı tarafından istinaf edilmekle, İstanbulBölge adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2017/813 E, 2017/576 K sayılı ilamı ile, paylaşımların haksız rekabet de teşkil edeceği ve haksız rekabetten kaynaklanan manevi tazminat davalarında görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olacağı gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karar üzerine Anadolu 13. AHM.nce görev yönünden davanın reddine karar verilmiş, dosya mahkememizin yukarıda yazılı esas sırasına kaydedilmiştir.
6102 sayılı TTK.nun 55. maddesinde düzenlenen haksız rekabet “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” eylemi şeklinde düzenlenmiştir.
Bir eylemin haksız rekabete vücut verip vermediğini anlamak için öncelikle kişilik hakları saldırıya uğrayan tacirin iş ve işlemleri, failin kastı ve failin umduğu fayda irdelenmelidir.
Bu itibarla, öncelikle davacı şirketin malları, iş ürünleri, faaliyet ve fiyatları, müşteri çevresi somutlaştırılmalıdır ki bunlar kötülenmiş midir anlaşılabilsin. Bilindiği gibi, ticari şirketlerin amacı “kar elde etmek” tir. Yüksek cirolu, tanınmış marka olan davacı anonim şirketin amacının hayır işleri değil, kar elde etmek olacağı çok açıktır. Davacı şirket ülke nüfusunun neredeyse üçte birine hizmet sağlayan gsm operatörü olup iştigal sahası mobil iletişim, internet iletişimi vb. sağlamak, bu alanda müşterilerine hizmet vermektir. Davacı şirketin bir vakfa veya vakıftaki bir kısım öğrencilere sponsor olması, davacı şirketin iştigal sahası ile ilgili bir husus değildir. Eleştirilen sponsorluk faaliyeti, davacının ticari hayatı içinde, ancak, reklam, tanıtım veya halkla ilişkiler stratejisi gibi bir anlam ifade edebilir. Bu bakımdan eleştirilen, kötülenen şey, davacının örneğin telefon hatlarının çekim gücü, internet hızı, tarifeleri gibi davalının verdiği hizmetler değildir. Davacının ticari mal ve hizmetlerinin kalitesi, davacının müşteri çevresi, davacının hizmetleri için aldığı fiyat, kötülenmemektedir. Bu nedenle eylemin haksız rekabete vücut verdiği kabul edilmemiştir.
Bir diğer önemli husus kişilik haklarına saldırı kastı olup olmadığıdır. Doğrudan bir mal veya hizmet kötüleniyor olsa dahi kötüleyenin kastı, ekonomik iştigal sahası, umulan faydası önem arz eder. Davalının doktor olduğu, kendi tweeter hesabından kendi düşüncelerini paylaştığı, davacının ticari itibarının zedelenmesi ile davalının doğrudan veya dolaylı maddi bir menfaat temin edecek pozisyonda olmadığı ortadadır. Davalının kastı davacının bir sebeple cirosunun, pazar payının küçülmesi değildir. Kasıt önem arz etmektedir. Aksi halde kasta bakılmaksızın tüm kötüleme davranışlarının haksız rekabet sayılması, tüketicilerin beğeni ve şikayetlerini bildirme, duyurma özgürlüğünü de ortadan kaldırır. Bugün her hangi bir mal almaya karar veren tüketici internette bir araştırma yaptığında sayısız tüketici yorumu okumaktadır. Örneğin telefon almak istendiğinde, kimi yorumların, “bu telefon un malzemesi çok adi” veya “şarjı çok az gidiyor” veya “çok sık arızalanıyor”, “sakın almayın ben çok pişman oldum” gibi sayısız sübjektif ve belki de gerçeklikten uzak yorumlar yapıldığı görülür. Burada kasıt üründen memnuniyet ve şikayetleri paylaşmaktır. Yine bir doktorun “sigara sağlığa zararlıdır, içmeyin” dediğinde kastı toplum sağlığını korumaktır. Bunların tümünü, “bir şirketin bizzat malı kötüleniyor” düşüncesi ile haksız rekabet saymak hukuki olmayacağı gibi gerçekçi de değildir.
Yazılı ve görsel basında haber olmuş, toplumun genelinde derin üzüntü yaratan, failleri hakkında derin öfke yaratan çok sayıda çocuğa hem de bir öğretmen tarafından yapılan cinsel istismar olayı nedeniyle, bu kuruma veya kurumla ilişkilendiren kişilere sporsorluk yapmış olan davacı şirketin halkın tepkisini çekmesi olağandır. Burada davacı şirketin tecavüz olaylarına sebep olduğu, bu olaylardan çok memnun olduğu gibi bir düşünce, bir kasıt yoktur. Toplumun her kesimi çocuklara karşı cinsel istismar eylemlerine karşı hassastır ve bu hassasiyetin ifade edilmesi yasa koyucuyu harekete geçiren toplumsal dinamiklerden biri olarak da faydalıdır. Nitekim hiç bir ticaret şirketi kendisini olumsuz lanse edecek kişi ve kurumlara sponsor olmak istemez. Davalı şirket de ülke ve hatta dünya genelinde tanınmış bir şirket olarak, sponsorluk faaliyeti nedeniyle aldığı eleştirilere karşı hoşgörülü olması beklenir.
Özetle, gerek Anayasamızın 20. maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, gerekse AİHM nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında, yapılan paylaşımın eleştiri sınırlarında kaldığı, haksız rekabete vücut verecek bir kişilik haklarına ve ticari itibara saldırı sayılamayacağı, ifade özgürlüğünün sadece farklı olana değil, hiç de hoşa gitmeyecek duygu ve düşüncelere katlanma mecburiyeti getirdiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 341,55 TL den mahsubu ile 305,65 TL bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından 12,50 TL posta-tebligat masrafın, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2018