Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/180 E. 2019/899 K. 24.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/180 Esas
KARAR NO : 2019/899

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacaklı banka nezdinde kullandığı şahsi —-kredisinin 10/06/2010 tarih ve —- tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi ve çek karinesinin mevcut olduğunu, müvekkilinin maddi sıkıntıya girmesi nedeniyle yapılandırma ile bir müddet daha borcunu ödemeye devam ettiğini, bankanın 10/06/2010 tarihinde müvekkiline imzalatılan kredi sözleşmesinin ekinde yer alan ve gerçekte kredi borcunun ödenmemesi halinde kolay tahsilat imkanı sağlamak üzere alınan kıymetli evrakı icra takibine koyarak fazla tahsilat çabası içine girdiğini, yapılandırmada belirlenen taksitlerin günü gününe ödenmesi halinde bile faizle birlikte 60.000,00-TL aşmayacak borç için 13/09/2017 vade tarihli, 105.000,00-TL yazılarak İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün 2017/24047 E sayılı dosyası ile 105.542,50-TL olarak icra takibine konulduğunu, müvekkilinin elinde bulunan 8 adet çek yaprağını bankaya teslim ederken kendisine 2011 yılında aldığı 25 yapraklı bir çek koçanını da iade etmesi gerektiği, her bir çek yaprağı için muhatabına ödemekle sorumlu oldukları tazminatın —- kredi borcuna eklendiği ve senedin alacak kısmının bu miktara göre doldurulduğu belirtilmiş ise de, banka tarafından müvekkiline verilen listede yazılı çeklerin olduğu koçanın müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin böyle bir çek karinesi olmadığını belirterek teslim tutanağını görmek istediğinde bu talebinin yerinde görülmediğini, başlatılan takibe kısmi itiraz da bulunduklarını, İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/663 E. sayılı dosyasıyla dava açtıklarını ve çek karnesi alındı makbuzunu müvekkili tarafından ilk defa yargılama sırasında görüldüğünü, makbuz üzerindeki imzanın da müvekkili tarafından atılmamış olduğunu ve çek karinesinin kendisi tarafından teslim alınmadığını, senedin dikkatle incelendiğinde o tarihte borçlu kısımlarının ve düzenleme tarihinin 10/06/2010 olarak yazıldığı, vade ile miktar kısmının sonradan doldurulduğunu, bahse konu senedin borca mahsuben verildiği davalı yan tarafından —- Sayılı dosyasında açıkça kabul edildiğini, davanın kabulü ile, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün 2017/24047 E. sayılı dosyasına dayanak 10/06/2010 keşide, 13/09/2017 vade tarihli ve —-bedelli, kıymetli evrakın düzenlenmesine neden olan borç ilişkisinin hangi hukuki işlem ya da sözleşmeye dayandığının tespitini, müvekkilinin alacaklı banka nezdinde bulunan tüm şahıs hesapları, imzaladığı tüm kredi sözleşmeleri ve şahsen kullandırılan hizmetlerden doğan borcunun 10/06/2010 ve 21/09/2017 takip tarihi itibariyle ne kadar olduğunun tespiti, davalı yan nezdinde mevcut 16/12/2014 tarihli, çek karinesi alındı makbuzunda bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığı ve makbuzda belirtilen —–no’ya kadar çek yapraklarından dolayı borçlu sorumlu bulunmadığının tespiti, bilirkişinin tespit edeceği miktara göre fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla bu aşamada İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün 2017/24047 sayılı dosyası ile haksız olarak talep edilen 5.000,00-TL’lik kısım için takibin iptali ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti, haksız ve kötü niyetli olarak, gerçek borç üzerinden ve özellikle sözleşmeye dayalı olarak değil, düzenlediği tarihte var olmayan bir borca mahsuben verildiği iddia edilen senet ile icrai takip başlatarak müvekkilinin maddi anlamda iş yapamaz duruma gelmesine sebep olan davalı yanın haksız talep etmiş olduğu miktarın %20 aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: icra hukuku bakımından menfi tespit davasının konusu, herhangi bir hak ya da hukuki ilişki olmayıp sadece para borcunun mevcut bulunmadığının tespiti olduğunu, davacının 5.000,00-TL’lik talebinin dışındaki hiçbir talebinin menfi tespit davasının konusunu oluşturmadığını, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak dava açmasının mümkün olmadığını, talep konusunun miktarı taraflar arasındaki tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi davanın açılamayacağını, davanın kambiyo senedine dayalı olarak İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün 2017/16360 E sayılı dosyasında yapılan takibin 5.000,00-TL’lik kısmı için borçlu bulunmadığının tespiti davası olduğunu, davacının hali hazırda borca itiraz süresini geçirdiğini, icra dosyasında açtıkları davanın kredi sözleşmesine ve hesap kat ihtarına dayalı takip olmadığını, kambiyo senedine dayalı takip olduğunu, davacı borçlunun müvekkili banka ile arasındaki borç ilişkisini kabul ettiğini, ancak kambiyo senedinden doğan borcu kabul etmediğini, bu durumda ispat yükünün davacıya ait olduğunu, kambiyo senedine bağlı borcun soyut bir borç olduğunu, bu nedenle asıl borç ilişkisinin gerçekleşmemesi geçersiz olması ya da sonradan ortadan kalkması kambiyo senedindeki kambiyo borcunun geçerliliğini etkilemeyeceğini, alacaklının alacağı için dilediği takip yolunu seçebileceğini, davacının davasının reddi ile davasının hangi miktar için açtığının açıklanması için kesin süre verilmesine, dava miktarının arttırılması halinde harcın ikmaline, haksız talep nedeniyle %20 tazminat ödemesine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME GEREKÇE;
Dava, niteliği itibariyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı banka tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün 2017/24047 E. sayılı dosyası ile 13/09/2017 vade tarihli, 105.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı; davacının ise, “bononun kredi sözleşmesi ekinde imzalatıldığını, davalı tarafından fazladan tahsilatın yapılmaya çalışıldığını, kredi sözleşmesi ve çek koçanı için hesaplanan bedellerin haksız olduğunu, bankadan böyle bir çek karinesi alınmadığını” iddia ederek menfi tespit istemiyle bu davayı açtığı görülmüştür.
Davalı banka vekili, takibin kambiyo senedine dayalı olarak başlatıldığını, davacı iddialarının bu davada yenilenemeyeceğini, kambiyo senetlerinde nedenden soyutluk ilkesi gereğince davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememize tarafların bildirmiş olduğu delil ve belgeler celp edilmiş akabinde bankacı bilirkişiden rapor aldırılmıştır. Dosyaya sunulan 13/02/2019 tarihli rapor ve tarafların itirazı üzerine aldırılan 20/06/2019 tarihli bilirkişi raporu uyarınca, “davacı ile davalı banka arasında 10/06/2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye istinaden davacıya nakdi ve gayri nakdi kredi kullandırıldığı, davacının aynı tarihte tanzim edilen 13/09/2017 vade tarihli, 105.000,00-TL tutarlı bonoyu imzalayarak davalı bankaya verdiği, davacıya aynı hesap üzerinden 25 yapraklı çek karnesinin teslim edildiği, takip tarihi itibariyle davacının kullanmış olduğu kredilerden dolayı 62.503,38-TL, çeklerle ilgili depo talebi alacağı olarak da 32.250,00-TL olmak üzere toplam 94.753,38-TL borcunun bulunduğu” anlaşılmıştır.
Takip dayanağı bononun TTK.’nun 776. maddesi uyarınca tüm unsurları havi bono olduğu ve kredi sözleşmesi kapsamında düzenlendiği tartışmasızdır. Söz konusu bononun sözleşme kapsamında verilmiş olması kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği sonucunu doğurmaz. Bononun teminat amaçlı olarak düzenlenmiş olduğunun yazılı belgeyle ya da alacaklının kabul beyanı ile kanıtlanması gerekir. Somut olayda takip dayanağı bononun teminat bonosu olduğu yönünde herhangi bir yazılı belge bulunmadığı gibi bononun teminat amaçlı verildiği yönünde alacaklının kabul beyanı da bulunmadığından, bononun kredi sözleşmesinin ödeme aracı olarak düzenlendiğinin kabulü gerekmektedir. Davacının bononun itfa edildiği yönünde beyanı da bulunmadığından (bu yönde itiraz edilmiş olsaydı bile kanıtlanamadığından) ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2-Şartlar oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 44,40-TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 85,39-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 40,99-TL harcın davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı harç ve masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan ———–. uyarınca 5.850,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.