Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/160 E. 2018/419 K. 24.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/160 Esas
KARAR NO : 2018/419
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 07/02/2018
KARAR TARİHİ : 24/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Ticari sicil gazetesinin 13/08/2010 tarih ve 342.sayfasında tescil ve ilan olunan ……….. Yapı Tasarım İnş.San. Ve Tic.Ltd.Şti.nin Ortaklar kurulu kararına göre; şirket hissedarlarından ………’in şirkette mevcut 25.000,00 TL. Değerindeki hissesinin tamamını devir sözleşmesiyle müşteki …’e devrettiğini, ……..r’in müdürlük görevinden istifa ettiğini, şirket işlerini yürütmek üzere şirkete yeni giren …’in 20 yıllığına şirket müdürlüğüne seçildiğini ve münferit olarak şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğunu, …..Yapı Tasarım İnş.San. Ve Tic.Ltd.Şti. nin müdürü …’in …….. tarih ve 8221 sayılı T.Ticaret gazetesinin 487.sayfasında yayınlanan ……Noterliğinden …… tarih ve…..sayı ile onaylı Ortaklar Kurulu kararında; “…şirket hissedarlarından ……’in şirkette mevcut 25.000,00 TL. hissesinin tamamını devir sözleşmesiyle davalı …’e devretmiş, …şirket müdürü …’in müdürlükten istifa etmiş ve bırakmıştır…” şirket işlerini yürütmek üzere şirkete yeni giren … 30 yıllığına şirket müdürü seçilmiş ve münferit olarak şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip olmuştur…” şeklinde belirtildiğini, bu tescil işlemlerinin aksine gerçekte şirket müdürü olan davacı …’in istifa etmediğini, şirket kayıtlarında davacıya ait bir istifa dilekçesi yer alamadığını, her ne kadar söz konusu kararın oybirliği ile tescil ve ilan edildiği belirtilmişse de davacı …’in bahsi geçen toplantıya dahi iştirak etmediğini, davacının davalı … tarafından ortak oldukları şirketin müdürlüğünden haksız ve suç unsuru taşıyan işlemler neticesinde ayrılmak zorunda bırakıldığını, davacının çoğu ortaklar kurulu kararında imzasının bulunmadığını, davacının sahte imza nedeniyle şirket muhasebecisi ile yaptığı görüşmelerin sonuç vermediğini, şirketin davalı … tarafından yönetilmeye başlandığını, bu gelişmelerden sonra davalı …’in oğlu …….. adına 20.000,00 TL. Sermaye ile “……. Taahhüt Yapı Otomotiv San. Ve Tic.Ltd.Şti.” olarak davalı şirketin kurulduğunu, her iki şirketin ticari ve ekonomik ilişkileri tek müdür olan davalının kendi eylem ve işlemleriyle dilediği şekilde yürütülmeye başlandığını, kredilerin Teknik Yapıya kullandırıldığını, davalı şirketin taşınmazlarına yüksek tutarlı ipotekler tesis edildiğini, davalı …’in her geçen gün davalı şirketin malvarlığını ve aktiflerini azaltıp, oğlunun şirketini (……. güçlendirdiğini, bir yandan da kendi şahsi malvarlığını artırdığından bahisle, TTK 630 hükmü gereği, davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, dava sonuna kadar davalı şirkete yöneti,m kayyımı atanmasına, TTK. Hükümlerine göre davacı tarafından davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, çıkma payının ödenmesi talebi ile açılmış bulunan İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret mahkemesinin ……. Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili …’în müdür olarak kanunun kendisine yüklediği bütün sorumlukları yerine getirdiğini, müvekkilinin kendi yada dava dışı Teknik Müteahhitlik’in aktifini artırmak gibi bir niyeti olsaydı tüm malvarlığını çocukları yada eşinin üzerine yapabileceğini, halbuki bugün ……. Yapı ve …..’in aktifleri ve pasiflerinin neredeyse eşit durumda olduğunu ve her iki şirket adına kayıtlı taşınmazların ilgili bankalar tarafından ipotek konmak suretiyle krediyle satın alındıklarını, müvekkilinin hiçbir zaman Teknik Yapı’nın zararına hareket etmediğini, aksine davacının müvekkilinin bilgisi ve rızası olmaksızın şirketin ünvanını ve malzemelerini hiçbir bedel ödemeden kullandığını ve üçüncü kişilere iş yaptığını, bu işlerden elde ettiği gelirleri ise kendisi kullandığını ve şirket hesabına yatırmadığını, davacının dava dışı yollarla şantaj ve tehditlerde bulunduğunu, müvekkiline ve şirkete zarar verdiğinden bahisle davanın müvekkili … yönünden husumeti müvekkili şirket yönünden ise esastan reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili celse arasında dosyaya sunmuş olduğu 19/04/2018 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan 05/04/2018 tarihli protokolün 3.4 üncü maddesi gereği feragat feragat ettiklerini imzasıyla beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin vekaletnamenin denetlenmesinde davadan feragat yetkisinin olduğu görülmüştür.
HMK’nun 307 – 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran, karşı taraf ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayan taraf işlemi olmakla, davacı yanın feragati nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcı peşin alındığından, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine AAÜT tarifesine göre takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oybirliğiyle karar verildi. 24/04/2018