Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1547 E. 2020/13 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1547 Esas
KARAR NO: 2020/13
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 06/08/2012
KARAR TARİHİ: 14/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı şirketin yurt içi ve yurt dışında gıda maddeleri satışı ve pazarlanması işi ile iştigal ettiklerini, davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, muhtelif tarihlerde davacı tarafından davalıya gıda maddeleri satıldığını, bu ticari ilişkiler sonucunda borcunu ödemeyen davalı hakkında Bakırköy – İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası ile – TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, sözkonusu icra takibinde davalının yetkiye ve borca kısmi itiraz ettiğini, davalının kabul ettiği – TL ve bu kısma isabet eden fer’ilerini icra dosyasına ödediğini, icra takibine yapılan yetki itirazının davacı tarafından kabul edildiğini ve dosyanın Ümraniye -. İcra Müdürlüğünün – Esas sayısına kaydının yapılarak borçluya yeniden ödeme emri gönderildiğini, davalının borcun — TL’sini kabul ettiğini, bakiye kısma haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğin, davalı hakkında icra takibi başlatıldıktan sonra davalı tarafından davacıya bir kısım mal iadesi yapıldığıın, davalının yaptığı mal iadeleriinn düşüldükten sonra fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin davalıdan — TL alacağının bulunduğunu, davalının borca ilişkin itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere davalı hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasında imzalanan Satınalma Anlaşmasının 15. Maddesinde taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğuna ilişkin düzenleme bulunduğunu, tarafların tacir olduklarını, icra takibi ve davanın – yılında açıldığını ve – yılında 6100 sayılı HMK’nun yürürlükte olduğunu, HMK’nun 17/1. Maddesine göre davanın sözleşmede anlaşıldığı gibi İstanbul Mahkemelerinde açılması gerektiğini, Mahkememizin yetkisiz olduğunu, davacının iddia ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacıdan olan alacağının, davacının alacak iddiası ile mahsuplaştırıldığında dahi davacının müvekkiliinden herhangi bir alacağının kalmadığını, ancak bunun müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olduğunu kabul anlamına gelmediğini ve müvekkili lehine her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu, dava dilekçesinde davacı asilin vergi kimlik numarsının yer almıdğını, bu nedenle yasal düzenleme gereği dava dilekçesindeki eksikliğin tamamlatılması için davacıya bir hafta kesin süre verilmesini, bu süre içinde eksikliğin giderilmemesi halinde davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili ile davacı şirket arasında ticari ilişkilerine esas olmak üzere başta Satınalma Anlaşması olmak üzere bir takım sözleşmeler imzalandığını, Satınalma Anlaşması, —- geçerlilik başlangıç tarihli Ticari Şartlar Anlaşması ve benzeri anlaşmalar ile ticari ilişkilerin belirlendiğini ve devam ettiğini, taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkiler sonucu davacının, müvekkilinden alacağı olduğunu iddia ettiğini, ancak böyle bir alacağı bulunmadığını, taraflar arasında devam eden ticari ilişkiler süresince her iki tarafın olağan hal gereği ticari ilişkiler ve anlaşmalar sonucunda karşılıklı faturalar kestiklerini, müvekkilinin davacıya cari hesap veya başka bir sebepten dolayı herhangi bir borcu olmadığını, davacı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy -. İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasından gönderilen—TL’lik ödeme emri üzerine müvekkilinin —- TL ödemeyi kabul ettiğini ve bu miktari bütün ferileri ile birlikte icra dosyasına yatırdığını, kalan miktar ve ferilerine itiraz ettiğini, müvekkilinin yaptığı ödemeye rağmen Ümraniye -. İcra Müdürlüğünün – Esas sayılı dosyasından müvekkiline hiç ödeme yapılmamış gibi — TL’lik ödeme emri gönderildiğini, bu ödeme emrine de itiraz ettiklerini ve Bakırköy -. İcra Müdürlüğüne yapılan ödemeyi bildirdiklerini, davacının, müvekkilinin değişik adlar altında haksız fatura tanzim ettiği ve haksız kazanç sağlama çalıştığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının sunmuş olduğu ihtarnamelerden anlaşıldığı kadarı ile müvekkili tarafından davacı adına tanzim edilen – tarihli,- Yevmiye Numaralı, – TL bedelli – aktivite bedeli faturası, – tarihli, – TL bedelli mal iadesi faturası, – tarihli, – TL bedelli mal iadesi faturası ve -tarihli, – TL bedelli mal iadesi faturalarından kaynaklandığını, davacının – TL bedelli faturanın dayanaksız olduğunu ileri sürerek kabul etmediklerini beyan ettiğini, ancak müvekkilinin cevaben keşide etmiş olduğu ihtarname içeriklerinde uyuşmazlığa konu — TL bedelli faturanın taraflar arasında imzalanan Ticari Şartlar Anlaşması çerçevesinde tanzim edilmiş olduğunun ve müvekkilinin meblağı talep etme hakkının olduğunun anlaşılacağını, bu faturanın taraflar arasında imzalanan ve geçerlilik başlangıç tarihi – olan Ticari Şartlar Anlaşmasının 4. Sayfasında yer alan – minimum— maddesine dayanarak düzenlendiğini, davacının bu fatura yokmuş gibi yaptığı hesaba dayalı talebinin yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, diğer 3 adet mal iadesi faturasına ilişkin itirazlara da müvekkilinin – tarih, — Yevmiye Numaralı ihtarname ile yanıt verdiğini, davacının faturaya konu malların iade edilmediğine ilişkin itirazlarına karşı malların teslimini gösterir sevk irsaliyelerini sunduklarını, davacının haksız itirazlarda bulunarak müvekkilinden olmayan bir alacağı tahsil etmeye çalıştığını, kötü niyetli olarak ve haksız kazanç elde etmeyi amaçladığını, ayrıca davacının icra takibine dayanak olarak fatura irsaliye, cari hesap, alacağına dayandığını ancak, ne takip dosyasına ne de işbu dosyaya fatura, irsaliye ve cari hesap örneği sunmadığını, davacının davasını ispatlamaya mecbur olduğunu, bunun da şimdiye kadar müvekkiline satmış olduğu, teslim ettiği mallara ilişkin sevk irsaliyelerini, faturaları ve tebliğ belgelerini sunması gerektiğini beyan ederek, her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yetki itirazlarının kabulüne, zamanaşımı def’ilerinin kabulü ile esasa girilmeksizin davanın zamanaşımı yönünden reddine, davacıya dava dilekçesindeki eksik hususu tamamlaması için kesin süre verilmesine, takas ve mahsup defterlerine göre davanın reddine, süresi içinde tamamlayamadığı taktirde davanın usulden reddine, davacının alacak iddiasının dayanağı olan belgelerin kendilerine tebliğ edildikten sonra beyanda bulunma haklarının saklı tutulmasına, davanın esstan tümden reddine, davasında haksız ve kötüniyetli olan davacı şirket aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlık; tacirler arasında mal alım satımından kaynaklanan bakiye borç nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Dosyamız arasına alınan İstanbul Ümraniye-. İcra Müdürlüğü’nün – Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde ödeme emrinin davalı/borçluya – tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde— tarihinde yetkiye takibe itiraz kısmi ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine – tarihinde İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizin — E – K sayılı – tarihli kararında, tarafların kabulünde bulunan satınalma anlaşması ve ayrılmaz eki ticari şartlar anlaşması çerçevesinde, – tarihli- no.lu – TL bedelli – aktivite bedeli içerikli faturasının anlaşmaya uygun olarak davalı tarafından tanzim edilmiş olduğu, dolayısıyla davacının söz konusu faturaya itirazının yerinde olmadığı, dava tarihi itibariyle davacı alacağının kendi ticari defter kayıtlarına göre – TL tutarında olduğu, oysa davanın hatalı bir şekilde — TL üzerinden açıldığı, davacı alacağı – TL, davalının ihtilaf konusu faturasının ise — TL bedelli olduğu tartışmasız olduğundan, davacının itirazın iptalini isteyebileceği bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ise de iş bu karar Yargıtay -.hukuk Dairesinin— E – K — tarihli kararı ile ‘ … Dava, davacı tarafından davalıya muhtelif tarihlerde satılan gıda maddelerinden doğan fatura alacaklarının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki kısmi itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık davalı tarafından düzenlenen, ancak davacı tarafından kabul edilmeyip iade edilen — tarihli ve – – bedeli” açıklamalı – TL bedelli — içerikli faturadan doğmaktadır. İspat külfeti söz konusu fatura içeriği hizmetin verildiğini ve alacaklı olduğunu iddia eden davalıya aittir. Taraflar arasında varlığı inkar edilmeyen — tarihli satınalma sözleşmesinin eki ticari şartlar anlaşması kapsamında davalının – aktivite bedeli talep edebileceği düzenlenmiştir. Ne var ki, salt sözleşmede bu konuda hüküm bulunması davalının düzenlemiş olduğu faturanın kabul edileceği anlamına gelmez. Davalının söz konusu fatura içeriği hizmetin davacıya verildiğini dayanak belgeleriyle de kanıtlaması gerekir. Bu durumda davalının sunmuş olduğu deliller değerlendirilip anılan fatura içeriği hizmetin verilip verilmediği saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece ispat külfeti tayininde yanılgıya düşülerek ispat külfeti davacıya yüklenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.’ gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuş davalı tarafa usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen duruşmalara katılmamıştır. Bozma kapsamında iadeye konu fatura içeriğinin ispatı noktasında bir beyanda bulunmamıştır. Ayrıca karar düzeltme istemli – tarihli dilekçesinin 5 nolu bendinde ‘Bir an için bunların gerçekten hizmete ilişkin olduğu kabul edilecek olsa bile verilen hizmetler rafta belli bir alan ayırma , teşhir uygulamaları gibi fiiliyata dayanan hususlar olduğundan bunların müvekkil tarafından ispatlanmasını istemek hakkaniyete aykırıdır.
İnsert hizmeti dışında müvekkilin de içlerinde olduğu hiçbir hipermarket, aktivite bedeline ilişkin faturaların içeriğindeki hizmeti verdiğini ispatlayamaz…’ demek sureti ile ispat yükü kendisinde olan vakıayı ispat edemeyeceğini belirtmiştir.
Bu çerçevede davacı tarafın alacağının hesabı için taraf defterlerinin incelenmesi sonucunda davacının dava tarihi itibari ile —-TL alacağı olduğu hesap edildiği raporun denetlenebilir ve bilimsel olduğu , tarafların tacir oldukları da nazara alınarak davanın kısmen kabulüne, alacağa avans faizi uygulanmasına, itiraz hasız olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının Ümraniye – İcra müdürlüğünün – E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline takibin —- TL üzerinden devamına,
2-Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Alacak likit ve itiraz haksız olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine
4-Alınması gereken 986,25-TL harcın peşin olarak yatırılan 58,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 928,10-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarfolunan 2.190,15-TL yargılama gideri, 58,15-TL peşin harç ve 21,15-TL başvuru harcı toplamı 2.269,45-TL’nin davanın kabul red oranına göre isabet eden 2.142,11-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfolunan 52,80-TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre isabet eden 2,96-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 128,74-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2020