Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1510 E. 2022/716 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1510 Esas
KARAR NO:2022/716

DAVA:Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ:07/09/2016

DAVA:Tapu İptali ve Tescil – Alacak
DAVA TARİHİ:03/10/2016
KARAR TARİHİ:28/09/2022
—Asliye Hukuk Mahkemesinin —-tarihli Görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilerek görülmekte olan Tapu İptali ve Tescil-Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile miras bırakan arasında — tarihinde hisse devir sözleşmesi imzalandığını ve müvekkili ile miras bırakan ve vekili tarafından ayrı ayrı imzalanarak Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi uyarınca mahkeme ilanı niteliği aldığını, müvekkilinin sözleşme gereği bir kısım edimlerini ifa ettiğini ve diğer kısımlarını da ifa etmek istemesine rağmen miras bırakanın ifaya yanaşmadığını ve tapu işlemlerinin tek tarafla yürütülemeyeceği sebebi ile müvekkilinin işlem yapamadığını, miras bırakanın mezkur sözleşmeye aykırı davrandığını ve bu nedenle müvekkilinin ihtarname göndererek davalı tarafı temerrüde düşürdüğünü, görüşmeler devam ederken davalınında ihtarname gönderdiğini ve—nolu parsellerin —. şahıslara satılması konusunda görüşme yaptıklarını bildirdiklerini, parsellerin akıbeti konusunda müvekkiline bilgi vermedikleri gibi satış yapıldı ise bedelin yarısının da müvekkiline ödenmediğini ve müvekkilinin de bu ihtarnameye cevap olarak davalı tarafın aralarında imzalanan sözleşme edimlerini yerine getirmesini talep ettiğini, dava konusu;Tapuda mülkiyeti —ait olduğu iddia edilen,—hissesinin ,Dosya üzerinden yapılacak inceleme ile taşınmazların —. Kişilere devir ve temlik edilmesinin önlenmesi amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tapuda davalı adına kayıtlı olduğu iddia edilen;- Tapuda mülkiyeti — ait olduğu iddia edilen , —adına tesciline karar verilmesini, bu gayrimenkullerde satılan var ise satılan gayrimenkulün dava tarihi itibari değerinin tespiti ile tespit edilecek değerin— dava tarihinden itibaren avans faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, ayrıca dava konusu sözleşme uyarınca davacı ile davalı adına kayıtlı bulunan sözleşme konusu gayrimenkullerin, ayrı ayrı dava tarihi itibari ile rayiç değerlerinin tespiti ile davacı ve davalı adına kayıtlı gayrimenkulün tespit edilecek bu değerlerinin bir birinden mahsubu ile davalı tarafta kalan fazla rakamın yine dava tarihinden itibaren avans faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, mahkeme aksi kanaatteyse müvekkilince davalı tarafa tapuda mülkiyeti —ait olduğu iddia edilen,— en yüksek faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı ( miras bırakan ) vekili cevap dilekçesinde özetle, Öncelikle davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın salt bir tapu iptal ve tescil davası olmadığını, davanın taraflar arasındaki hisse devrine ilişkin sözleşmeden kaynaklandığını, her iki tarafın da tacir olduğunu, esasa ilişkin olarak da davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını ve davanın reddinin gerektiğini, ayrıca taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesine dair davacının bir çok edimini yerine getirmediğini, hatta mezkur sözleşmenin 6. Ve 7. Maddelerindeki mali yükümlülüklerine yerine getirmediği iddia edilen davacı hakkında — Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —Esas sayılı dosyasında sorumluluk davası açıldığını ve davanın derdest olduğunu, ayrıca mezkur sözleşme ile davacının hisse devri ile dava dışı —kiracısı olduğunu ve müvekkiline ait olduğu iddia edilen gayrimenkullere ilişkin kiraların rayicinden ve—yayınladığı –üzerinden yapılacak artış ile ödenmesi yönünde bir düzenleme içerdiğini, ancak mezkur sözleşmenin imzalanmasının ardından davacının sözleşmenin 10. Ve 11. Maddelerini ifa etmediğini ve müvekkilince davacıya ihtarname gönderildiğini, sonrasında —Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasından kira bedelinin tespiti davası açıldığını, davada karar verildiğini ve karar sonrasında davacının ödeme yaptığını, bu durumlara rağmen davacının, müvekkiline ait dava konusu gayrimenkullerin devrine ilişkin olarak mezkur sözleşmede düzenlenen 13., 14. Ve 15. Maddelerini, yerine getirilmesi gereken edimleri kötü niyetli olarak yerine getirmekten kaçındığını iddia etmesinin kanuna aykırı olduğunu, davacının, müvekkilini temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarnamesinin geçerli olmadığını, dosyaya sunulan—-bedelli dekontun neye ilişkin olarak ödendiğinin belli olmadığını, davacının tacir olduğunu ve ödemenin ne ile ilgili olduğunu açıklamasının gerektiğini, kabul edilmemekle birlikte davacının —-iddia ettiği gibi —-villaya ilişkin olarak ödemiş olsa dahi davacının bu bedeli dava konusu sözleşmenin 12. Maddesi gereği ifa etmesi gereken bir edim olduğunu ve davacının ödediği bedeli değil dava konusu sözleşmenin 14. Maddesine göre takas mahsup yapılması ve bir alacağı kalması halinde talepte bulunabileceğini ve bunu da yabancı para üzerinden talep edemeyeceğini, gayrimenkullerin devrine ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasının geçerlilik şartı olduğunu, sözleşmenin — huzurunda düzenlenme şeklinde tanzim edilmediğini, mezkur sözleşme tarafları ve avukatlarının aynı zamanda dava—Yetkilisi tarafından adi yazı şekilde yapıldığının göz önünde bulundurulmasını ve tapu devrine ilişkin iddialara dayanak teşkil edecek bir belgeden bahsedilemeyeceğini, bu nedenlerle, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini, davacıya eksik harcı tamamlaması için kesin süre verilmesini, kendi edimini yerine getirmediği iddia edilen davacının ifa talebinin haklı olmaması sebebi ile talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının —- ortakları olduğunu, müvekkilinin— hissesini davalıya sattığını ve tescil edildiğini, tarafların çeşitli kazançlarının tasfiyesi için dava konusu hisse devir sözleşmesinin imzalandığını, mezkur sözleşmenin 12 maddesi uyarınca bir kısım gayrimenkulün davalıdan müvekkiline devredileceğini, ancak sözleşmenin imzalanmasının üzerinden geçen — yıllık zaman içinde davalı tarafın edimlerini yerine getirmediği yada kısmen ifa ettiğini, müvekkilince davalı tarafa edimlerin yerine getirmesi için çok sayıda ihtarname gönderildiğini ve dava açıldığını, davalının sözleşme uyarınca oluşan mali yükümlülüklerin hiç birini ifa etmediğini, ve mali yükümlülükleri yerine getirmesi için davalı hakkında— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin— Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, ayrıca mezkur sözleşme uyarınca davalının kira artış ve ödemeleri yapmaması sebebi ile —Sulh Hukuk Mahkemesi’nin—Esas sayılı dosyasından kira bedeli tespiti davası açıldığını ve dava neticesinde davalının ödemeleri yaptığını, ayrıca davalının mezkur sözleşme uyarınca yarısını devretmesi gerektiği iddia edilen —numaralı dükkanda kooperatif üyeliğine ilişkin gayrimenkulden kira geliri elde ettiğini ve—yıl boyunca müvekkiline tahsil ettiği kira bedellerini ödemediğini, bu nedenlerle hisse devir sözeşmesinin 12. Maddesi uyarınca tapuda mülkiyeti davalı adına ait olduğu iddia edilen—nolu dükkandaki kooperatif üyeliğine ilişkin gayrimenkullerin —- hisselerinin tapuda iptali ile müvekkile devir ve tesciline, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkının saklı kalması kaydı ile satış tarihindeki rayiç değeri üzerinden avans faizi ile yada bugün ki rayiç değerinin tespiti ile bu değerin yarsının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile şimdilik— davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, huzurdaki dava ve dava konusu sözleşmeye aykırı davranarak hakkında çeşitli davalar açılmasına sebebiyet vermiş olduğu iddia edilen davalının, sözleşme gereği yerine getirmekle mükellef olduğu yükümlülüklerini ifada temerrüde düştüğünün tespiti ile talep konusu gayrimenkullerin tapu kayıtlarına ”davalıdır” şerhi ile dava neticelenene kadar—. Şahıslara devir ve temliklerinin önlenmesi amacı ile ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir kaydının bulunmadığını, açılan davanın mutlak ticari dava niteliğini taşımadığını, davanın TTK 4/1 bendinde yer alan davalardan olmadığı ve yazılı istisnalar kapsamında da bulunmadığını, bu nedenlerle davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğini, müvekkilinin açmış olduğu aynı konuya ilişkin– Asliye Hukuk Mahkemesinin —Esas sayılı dosyasındaki davanın derdest olduğu ve mükerrerlik olmaması adına huzurdaki davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili tarafından satıldığı iddia edilen ve keşidecinin davacı taraf olduğu, —tarih ve —yevmiye numaralı ihtarnamesinde de kabul edildiği iddia edilen — dava tarihi itibari ile—karşılık geldiğini, davacı tarafın dava değerini — olarak göstermiş ise de rakamın en az —olduğunu ve harcında bu tutar üzerinden tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilmesi gerektiğini, görevsizlik ve derdestlik itirazları nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, huzurdaki davanın açılış tarihi dikkate alınarak davanın — Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesinin gerektiğini, ayrıca — tarihli sözleşmenin 12. 13. 14 ve 15. Maddelerinin bir bütün olduğunu ve davacı tarafın edimlerini yerine getirmeden bir talepte bulunamayacağını, sözleşmenin 4 numaralı maddesi gereği karşılıklı takas veya fark bedellerinin ödenmesine ilişkin düzenleme olduğunu, davacının sadece sözleşmedeki 12. Maddeye dayanarak talepte bulunduğunu ve bunun diğer sözleşme maddelerine aykırılık oluşturacağını, sözleşmenin davalı vekili ve davacı ile vekili eşliğinde ayrı ayrı imza altına alınarak Avukatlık Kanunu 35/A maddesi uyarınca mahkeme ilamı niteliği aldığını, sözleşmenin 12.13.14 ve 15. Dışındaki maddelerinin yerine getirildiğini, müvekkilinin kendisine düşün bir kısım edimi yerine getirdiğini diğer kısımlarında ifa edilmek istenmesine rağmen davacı tarafın ifaya yanaşmadığını ve tapu işlemlerinin çift taraflı olması nedeni ile gerekli işlemlerinin yapılmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin aksine hareket eden tarafın davacı olduğunu ve müvekkili tarafından gönderilen ihtarname ile davacı tarafın temerrüde düşürüldüğünü, davacı tarafın edimlerini yerine getirmemesi sebebi ile müvekkilinin davacıya ihtarname gönderdiğini, görüşmeler devam ederken davacı taraftan — kişilere satılması konusunda görüşme yaptıklarını ve akıbeti hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, satış yapıldı ise yarısının müvekkiline ödenmediğini ve müvekkilince davacıya gönderilen ihtarname ile sözleşme uyarınca edimlerinin ifa edilmesine ilişkin bildirimde bulunulduğunu, tüm bu nedenlerle, Asliye Hukuk ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu görev ilişkisinin de kamu düzenine ilişkin olduğunu ve mahkemenin görevli olmaması nedeni ile HMK’nun 114/.1.(c).b, 115. Maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, huzurdaki davanın –Asliye Hukuk Mahkemesinin — Esas sayılı dosyasının derdest olması sebebi ile reddine karar verilmesini, görev ve derdestlik itirazlarının kabul edilmemesi halinde huzurdaki davanın harcı ödenmiş ve dava konusu ile tarafları aynı olduğu iddia edilen—Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, müvekkilinin tüm edimlerine yerine getirdiğini, sattığı bir gayrimenkulün yarısı karşılığı olduğu iddia edilen—-davacının hesabına gönderdiğini ve bu rakamın davacının kabulünde olduğunu, davacının edimini yerine getirmeden müvekkilinden bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.Birleşen dava HMK’nun 176.maddesine göre tümden ıslah edilmiş ve taraflar arasında imzalanan —tarihli sözleşmenin 12,13 ve 15.maddeslerinin şekil şartına aykırı düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğu iddiası ile bu sözleşmenin ifası talep edilemeyeceğinden sözleşmede belirlenen 12,13,14 ve 15. maddelerinin geçersizliği nedeniyle birleşen dosya davacısının uğradığı—- zararın sözleşme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.Tapu İptali ve tescile konu taşınmazların değer tespiti yapılarak harç eksikliği tamamlanmış, tüm takyidatları ile birlikte tapu kayıtları celp edilmiş, davaya konu sözleşme ve bu sözleşmeye göre dava dışı şirket kayıtları ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Asıl davanın konusu; davacı ile davalı arasında düzenlenen — tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ve bu sözleşmenin 12,13 ve 15.maddelerinin aynen ifası ile bu maddelere göre dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlardan sözleşmenin 12.maddesindeki taşınmazların devrinin davacı — tarafından — yapılması, sözleşmenin 13. ve 15.maddelerinde adı geçen taşınmazların—hisselerinin davalı — tarafından davacı tarafa devrinin yapılması istemine ilişkindir.Birleşen davanın konusu ise; aynı sözleşmenin 12.madddesi uyarınca belirtilen taşınmazların — ait olan tapu kayıtlarının ve kooperatif üyeliğinin —- oranında iptali ve davacı adına kaydının yapılması, bunun mümkün olmaması halinde eğer satışı yapılmış gayrimenkuller olursa fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla satılmış olan taşınmazların rayiç değerlerinin —dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili için şimdilik —- davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebi iken tam ıslah yapılarak sözleşmenin hükümsüzlüğünden dolayı uğranılan zararın tahsili davasıdır.Asıl ve Birleşen davaya konu— tarihli sözleşmenin incelenmesinde; 20 maddeden ibaret olduğu, uyuşmazlık konusu olmayan maddelerde şirket hisse devrilerinin düzenlendiği, dosyamızdaki dava ve birleşen davaya konu maddelerde ise Tapu İptalleri ve Tescil taleplerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında sözleşme içeriği ile ilgili bir uyuşmazlık olmayıp, sözleşmenin ifası mahkemeden talep edilmektedir. Birleşen dosyada davalı taraf davasını tam ıslah ederek Tapu devrine ilişkin sözleşme maddelerinin şekil noksanlığı nedeniyle hükümsüz olmasından dolayı uğradığını iddia ettiği zararı talep etmektedir.TMK 706, TBK 237, TK 26 ve Noterlik Kanununun 60 ve 89. maddeleri gereğince gayrimenkul mülkiyetinin nakline ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça geçersiz olup, hukuken alıcıya her hangi bir hak bahşetmez. Bu nedenle, davaya konu sözleşmedeki tapu devrilerine ilişkin hükümlerin resmi yazılı şekilde— yapılması gerekmekte olup, adi yazılı şekilde tapu devri yapılmasına ilişkin sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğu, bu nedenle asıl davadaki tapu iptali ve tescil talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.Birleşen dava yönünden yapılan incelemede; Birleşen davanın— tarihinde tam ıslah edildiği, mahkememizin —- tarihinde ıslah edilen birleşen davada ıslah sebebiyle geçersiz hale gelen işlemler için yapılan yargılama gideri ile oluşabilecek zararı karşılamak üzere HMK 178.maddesi uyarınca teminat alınmasına, ıslah dilekçesine karşı cevap, —dilekçeleri için sür everilmesine ve birleşen davada HMK’nun 140/5.maddesi uyarınca varsa delilleri ile ilgili açıklama yapması için süre verilmiş, birleşen dosya davacısı herhangi bir yeni delil bildirmemiş ve açıklama yapmamıştır. Tam ıslah edilen birleşen dosyada davacı maddi tazminat istemini davacı — davalı ve babası ile birlikte ortak oldukları —-oranındaki hissesinin davalıya devredildiğini, sözleşmenin 6,7 ve 9.maddelerinin davalı tarafından ifa edilmediğini, bu konuda — sorumluluk davaları açıldığını ve halen derdest olduklarını, davacı —- kardeşine duyduğu güvenle sözleşmede kararlaştırılan 7.ve 8.maddelerdeki edimlerin ifasını beklemeden hisselerini davalıya devrettiğini, şirket ortaklığının tasfiyesine ilişkin yapılan ödemelerin bir kısmının davalıya ait taşınmazların müvekkiline devri şeklinde ödenmesi gerekirken davalının sözleşmeyi gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle ve sözleşmenin 12,13,14 ve 15.maddelerinin kanuni şekil şartına aykırı düzenlenmiş olması nedeniyle ve davacının ortaklıktan ayrılması nedeniyle kendisine ödenmesi gereken —- tahsil edemediğinden zarara uğradığı iddiaları ile bu zararını talep etmektedir. Bu talebine ilişkin olarak ıslah dilekçesinde delillerini sözleşme, sicil kayıtları ve—dosyasına dayandırmıştır. Birleşen davada davacı bir yandan sözleşmenin 12,13,14 ve 15.maddelerinin geçersizliğini ileri sürmekte, bir yandan ise sözleşmenin diğer maddelerine göre karşılıklı rıza ile yapmış oldukları işlemlerden dolayı zarara uğradığı iddiası ile tazminat talep etmektedir. TMK’nun 2.maddesine göre herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Dürüstlük kuralı genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Tam ıslah edilen birleşen davada, davacı kardeşine duyduğu güven ile hisse devir sözleşmesi yaparak — hisselerini davalıya—- bedelle devrettiğini, devir bedelinin —tarihinde tahsil ettiğini, —– vadeli çekler ile ödendiğini ancak bu ödemenin davalı tarafından hukuka aykırı olarak yönetici olduğu şirketin parası ile ödendiğini ve ortaklığın tasfiyesine ilişkin ödemelerin hukuka aykırı yapılması nedeniyle davacının zarara uğradığını beyan etmekte ise de; —Esas sayılı dosyasında yapılan incelemede; içlerinde birleşen dosya davacısının da bulunduğu şirket ortakları tarafından diğer ortak— aleyhine açılan dava olduğu, bu davada davacıların —- nin davalı ile birlikte ortağı iken hisselerini —tarihinde — bedelle davalıya devrettiği ve devir sonrası şirketin ortaklarının davalı-babaları — olarak kaldığını,—tarihinde —vefat etmesi nedeniyle davacıların dava dışı şirketin ortağı olduklarını, davalının şirket müdürü olarak davacı— hisse devir bedelinin— şirkete hesaplarından ödediğini, şirketi zarara uğrattığını iddia ederek hisse devir sözleşmesinin iptali ve— mirasçıları adına tescilini talep ettiği dava olduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği ve Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında, tam ıslah edilen birleşen davanın somut delillerle ispatlanamadığı anlaşılmakla birleşen davanın da reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)ASIL DAVA;
-Davanın reddine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre davalı lehine takdir olunan— maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)BİRLEŞEN DAVA;
-Davanın reddine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre davalı lehine takdir olunan— vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HARÇ VE MASRAFLAR
-Taraflarca yapılan yargılama masraflarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
– Asıl davada davacı birleşen davada davalı taraftan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken — karar harcının, peşin alınan —tamamlama harcı toplamı — mahsubu ile bakiye — yatıran tarafa iadesine,
-Asıl davada davalı birleşen davada davacı taraftan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken—- karar harcının, peşin alınan — harç, —ıslah harcı, — tamamlama harcı toplamları — mahsubu ile bakiye — yatıran iadesine,
– Karar kesinleştiğinde teminatın yatıran tarafa iadesine,
– Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa idesine,Dair,davacı-birleşen dosya davalısı vekili ve davalı/birleşen dosya davacısı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren —- hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.