Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1441 E. 2020/700 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1484 Esas
KARAR NO: 2020/605 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/12/2018
KARAR TARİHİ: 06/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı hakkında ——– numaralı dosyasından yapılan faturaya dayalının icra takibine itiraz edildiğinden takibin durduğunu, davalının davacı şirkete olan borcunun —- iken zuhulen, — fatura bedelleri ve —faizleri olmak üzere toplam —-üzerinden icra takibi yapmış ise ——- iptalini istediği ana para borcu —- ve ana borcun faizleri olan — olmak üzere toplam—- yönünden itirazın iptalini talep etmesinin gerekli olduğunu,arz edilen sebeplerle,Davalının yapmış olduğu ————– sayılı dosyasındaki icra takibine itirazının —- yönünden iptaline ve alacağının tesbitine, davalının itirazda bulunması nedeni ile %’20 icra inkar tazminatının ve %10 para cezasının davalıdan alınarak davacı tarafına verilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemede görülmekte olan davaya konu faturalar hakkında davacının icra takibi yapılmış ise de daha öncesinde aynı konuda ve kendilerine göre aynı fatura tutarları karşılığında bono düzenlendiği bahisle ——sayılı dosyası ile Kambiyo Senetlerine mahsus takip yapıldığını,bu takipte; (— ödeme tarihli —— ödeme tarihli —ödeme tarihli — ödeme tarihli — ödeme tarihli —ödeme tarihli — ödeme tarihli — ödeme tarihli — ) olarak faiz hariç toplam —- istendiğini, davacının yaptığı takip sonucu davalı tarafından ———ile takibin durdurulması ve kötü niyet tazminatı talep edildiğini, ve yaptırılan bilirkişi incelemesinde bonolardaki imzaların davalıya ait olmadığının anlaşıldığını,bu nedenle dava kabul edilerek,davacının kötü niyet tazminatına mahkum edildiğini, davacının, —— sayılı dosyadan yargılama devam ederken,huzurdaki davaya konu faturaları icraya vererek davalıyı kendisine borçlandırmaya çalıştığını, ve süresinde yapılan itiraz ile bu takibin önüne geçilebildiğini, davacının,mahkemede yukarıda bahsedilen bonolardan dolayı duran takipten hiç bahsetmediğini, davalının Türk Ticaret Kanunu’na göre esnaf olduğunu ve işletmesinin esnaf işletmesi düzeyinde olduğunu,bu sebeple davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiğini, taraflar arasında akdi ilişkinin olmadığını, akdi ilişkiyi belirleyen bir sözleşmenin de olmadığını, faturaların akdi ilişkiyi ve temel borç ilişkisini ispatlayamayacağını, fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp, ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel borç ilişkisinin bulunmasının gerekmekte olduğunu, davaya konu faturalarda belirtilen malların davalıya teslim edildiğine dair irsaliye ve teslim fişinin de olmadığını, davacı, teslim ettiğini iddia ettiği mallara ait bu belgeleri de dava dosyasına sunmadığını,davacının,dilekçesinde, yapılmış olan icra takibinde rakamın sehven yanlış girilmiş olduğunu ve itirazın iptalinde rakamı düşürdüklerini beyan ettiklerinin, davacının basiretli tüccar gibi davranmadığını ve kötü niyetli takip yaptığını,açıklanan nedenlerle davanın öncelikle görev sonrasında esas yönünden reddi ile davacının %20 kötü niyet tazminatı ve % 10 para cezasına çarptırılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile Davacı tarafça alacaklı sıfatı ile fatura alacağından kaynaklı icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
—————- yazılan müzekkerele ikmalen cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosyamız arasına alındığı görüldü.
Dosyamız arasına alınan—- sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takibin — tarihinde takip başlatıldığı ödeme emrinin davalı/borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde —– tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan —- tarihli itirazın davacı——— tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Mahkeme’nin kararı doğrultusunda, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, davalının —– yılında işletme defteri tuttuğu bu sebeple yalnızca fatura kayıtlarının tespit edilebildiği —- yılı başlangıç bakiyesinin davacı ticari defterleri ile uyumlu olduğu —- açılış ve kapanış tasdiklerini süresinde yaptırdığı bu yönü ile sahipleri lehine delil olma özelliği taşıdığı, —- yılı açılış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığı kapanış tasdiğinin olmadığı bu yönü ile sahipleri lehine delil olamayacağı, bu hali ile takip ve dava tarihi itibari ile davacıya —– bakiye ile borçlu olduğu, davacı ve davalı defter bakiyelerinin — yılı sonu ile uyumlu olduğu davalı defterlerinde — yılında iade olunan yukarda davacı defterlerinde şüpheli ticari alacaklar kayıtlarında gösterilen davalı açık hesabına — devir olunan — gösterilmediği —- yılındaki farkın bu kayıttan kaynaklandığı, davacının imzasına itiraz edilen toplam—- bedelli senetlerin kaydının şüpheli ticari alacaklardan çıkartarak davalı muavin hesabına kayıt ettiği, bu durumun olmayan bir alacağı ihdas etmeyeceği, muhasebe usul ve kaidelerine uygun olduğu, davacının fatura bazlı takip yaptığı ancak takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında takip ve dava tarihi itibari ile —- borç bakiyesi ile kayıtlı olduğu, açık hesap ilişkisinde bakiyenin talep edilebileceği, tarafların karşılıklı olarak dava konusu fatura bedellerini vergi dairesine BA-BS formları ile bildirdiği , yerleşmiş —– göre özellikle davalı tarafından yapılan bu bildirimlerin mal ve hizmet teslimine ilişkin karine olarak kabul edildiği, tarafların bu kapsamda bildirmek zorunda oldukları alım ve satımları dosyaya sunulan belgelere göre karşılıklı olarak bildirdiklerinin tespiti ile dava konusu mal ve hizmetin teslim edildiğinin kabul edilebileceği; Mahkeme’nin davacının dava konusu alacağa hak kazandığı kanaatinde olması halinde davacı ticari defterlerine göre davacının dava tarihi itibari ile —— alacaklı olduğunun kabul edilebileceği, davacının dava konusu alacağa hak kazandığının kabulü halinde ,taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından, temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, davacının talebi gözetilerek davacının davalıdan takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi kök raporunda davalının faaliyetlerinin esnaf faaliyeti sınırını aşıp aşmadığının değerlendirilmediği görülmekle, bu hususun ve davalının itirazları gözetilerek ek rapor hazırlanmak üzere dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi ek raporunda özetle: Rapor içeriğinde izah ettiğimiz üzere davalının esnaf faaliyeti sınırını aştığının, davalının tacir olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kök ve ek raporumuzda izah ettiğimiz üzere tarafların defterlerinde dava konusu faturaların kayıtlı olduğu, dava konusu faturaların vergi dairesine karşılıklı olarak bildirildiği , davalının mal teslimi yapılmadığı hususundaki iddiasının değerlendirilmesinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, gösterilen kök raporda ulaştığımız sonuçları değiştirecek bir husus olmadığı, mahkeme’nin kararı doğrultusunda, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, davalının —– yılında işletme defteri tuttuğu bu sebeple yalnızca fatura kayıtlarının tespit edilebildiği —-yılı başlangıç bakiyesinin davacı ticari defterleri ile uyumlu olduğu —– açılış ve kapanış tasdiklerini süresinde yaptırdığı bu yönü ile sahipleri lehine delil olma özelliği taşıdığı, —— yılı açılış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığı kapanış tasdiğinin olmadığı bu yönü ile sahipleri lehine delil olamayacağı, bu hali ile takip ve dava tarihi itibari ile davacıya —- bakiye ile borçlu olduğu, davacı ve davalı defter bakiyelerinin — yılı sonu ile uyumlu olduğu davalı defterlerinde—- yılında iade olunan yukarda davacı defterlerinde şüpheli ticari alacaklar kayıtlarında gösterilen davalı açık hesabına — devir olunan — gösterilmediği —- yılındaki farkın bu kayıttan kaynaklandığı, davacının imzasına itiraz edilen toplam—- bedelli senetlerin kaydının, şüpheli ticari alacaklardan çıkartarak davalı muavin hesabına kayıt ettiği, bu durumun olmayan bir alacağı ihdas etmeyeceği, muhasebe usul ve kaidelerine uygun olduğu, davacının fatura bazlı takip yaptığı ancak takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında takip ve dava tarihi itibari ile —- borç bakiyesi ile kayıtlı olduğu, açık hesap ilişkisinde bakiyenin talep edilebileceği, tarafların karşılıklı olarak dava konusu fatura bedellerini vergi dairesine BA-BS formları ile bildirdiği , yerleşmiş —- göre özellikle davalı tarafından yapılan bu bildirimlerin mal ve hizmet teslimine ilişkin karine olarak kabul edildiği, tarafların bu kapsamda bildirmek zorunda oldukları alım ve satımları dosyaya sunulan belgelere göre karşılıklı olarak bildirdiklerinin tespiti ile dava konusu mal ve hizmetin teslim edildiğinin kabul edilebileceği; mahkeme’nin davacının dava konusu alacağa hak kazandığı kanaatinde olması halinde davacının dava tarihi itibari ile—— alacaklı olduğunun kabul edilebileceği, davacının dava konusu alacağa hak kazandığının kabulü halinde .taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından, temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, davacının talebi gözetilerek davacının davalıdan takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, vergi dairesinden gelen müzekkere cevapları, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davacının, davalı hakkında ————-sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine, itirazın iptali için asıl alacak —- işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- yönünde mahkememizde dava açtığı, taraflar tacir olduğundan her iki tarafın defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, hükme esas alınan ve denetime elverişli —- tarihli bilirkişi raporunda, davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, davalının —- yılında işletme defteri tuttuğu, bu sebeple yalnızca fatura kayıtlarının tespit edilebildiği —- yılı başlangıç bakiyesinin davacı ticari defterleri ile uyumlu olduğu, — açılış ve kapanış tasdiklerini süresinde yaptırdığı, bu yönü ile sahipleri lehine delil olma özelliği taşıdığı,—- yılı açılış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığı, kapanış tasdiğinin olmadığı bu yönü ile sahipleri lehine delil olamayacağı, bu hali ile takip ve dava tarihi itibari ile davacıya —- bakiye ile borçlu olduğu, davacı ve davalı defter bakiyelerinin —- yılı sonu ile uyumlu olduğu davalı defterlerinde —- yılında iade olunan yukarda davacı defterlerinde şüpheli ticari alacaklar kayıtlarında gösterilen davalı açık hesabına — devir olunan — gösterilmediği, —- yılındaki farkın bu kayıttan kaynaklandığı, davacının imzasına itiraz edilen toplam —— bedelli senetlerin kaydının şüpheli ticari alacaklardan çıkartarak, davalı muavin hesabına kayıt ettiği, bu durumun olmayan bir alacağı ihdas etmeyeceği, muhasebe usul ve kaidelerine uygun olduğu, davacının fatura bazlı takip yaptığı ancak takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında takip ve dava tarihi itibari ile ———- bakiyesi ile kayıtlı olduğu, açık hesap ilişkisinde bakiyenin talep edilebileceği, tarafların karşılıklı olarak dava konusu fatura bedellerini vergi dairesine BA-BS formları ile bildirdiği ,—–uygulamasına göre özellikle davalı tarafından yapılan bu bildirimlerin mal ve hizmet teslimine ilişkin karine olarak kabul edildiği, tarafların bu kapsamda bildirmek zorunda oldukları alım ve satımları dosyaya sunulan belgelere göre karşılıklı olarak bildirdiklerinin tespiti ile dava konusu mal ve hizmetin teslim edildiğinin kabul edilebileceği, davacının şüpheli alacaklar bölümünde yer alan —- bedelli senetlerin ———— Sayılı dosyasına konu olduğu, söz konusu senetler sebebi ile davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi yapıldığı, ancak davalının senetler üzerindeki imzalara itirazı üzerine yargılama yapıldığı, imzaların davalıya ait olmadığının ortaya çıkması üzerine, davanın kabulüne karar verildiği, yapılan değerlendirmede söz konusu senetler üzerindeki imzanın davalıya ait olmadığı ortaya çıkması üzerine, şüpheli alacaklar kısmına kaydedildiği, bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere, bunun sonradan bir alacak ihdas etmeyeceği, dolayısıyla mahkememiz dosyasının ——– Sayılı dosya sonucunu bekleme zaruriyetinin olmadığı, taraflar arasındaki ticari defterler BA/BS formları dikkate alındığında, davacının takip tarihi itibari ile,—– alacağa hak kazandığı, ancak takipten önce davalı temerrüde düşürülmediğinden, işlemiş faiz talebinde bulunulamayacağı, ayrıca davalının esnaf faaliyeti sınırını da aşması sebebiyle tacir olarak kabul edilmesi gerektiği, tarafların defterlerinde dava konusu faturaların kayıtlı olduğu ve taraflarca vergi dairesi karşılıklı olarak bildirildiği, davalının ödeme hususunun ispat edemediği anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davalının —– sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin —- üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 17.203,02 TL nin davacı tarafından peşin yatırılan 3.353,36 TL den mahsubu ile 13.849,66 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi gideri, 99,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 899,40 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 798,38 TL si ile 3.394,46 TL harç gideri toplamı olan 4.192,84 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte A.A.Ü.T. uyarınca 26.078,63 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Red edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 4.779,29 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan kullanılmayan bakiye kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ———- Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2020